Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/529 E. 2022/1876 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/529 – 2022/1876
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/529
KARAR NO : 2022/1876

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2019
NUMARASI : 2016/501 Esas 2019/1040 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/09/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 29.05.2007 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı iş makinasının neden olduğu kaza sonucu davacının eşi ve desteği olan …’ın vefat ettiğini, davacının eşinin desteğinden yoksun kaldığını belirterek, 2.500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 100,00 TL defin ve cenaze giderinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında destekten yoksun kalma tazminatı talebini 60.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı şirket vekili, 34 0806 693 plakalı iş makinesinin davalı şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, ölüm olayını …’ın patozun deposunda kalan mercimekleri ayağı ile aşağı iterken ayağını deponun içinde bulunan dönere kaptırarak, depoya düşmesi sonucunda meydana geldiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3.maddesinde trafik kazası “karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve maddi zararla sonuçlanmış olay” olarak tanımlandığını, kazanın oluş biçimine göre olayın trafik kazası olma şartı ile karayolunda gerçekleşmiş olma şartının bulunmadığını, bu nedenlerle sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur,
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; talimat mahkemesince yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda, daha önce dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamı da değerlendirilerek, kaza olan yer ile ilgili fotoğrafta eklenmek sureti ile düzenlenen raporda kazanın meydana geldiği yerin … Köyü istikametine giden yol ile bitişik olması nedeniyle, aracın hareket halinde olması durumunda, karayolu olarak değerlendirilebileceği ancak kazanın meydana geldiği anda aracın yol istikametine yada yoldan kazanın olduğu yer istikametine hareketi söz konusu olmadığı, depoda bulunan mercimeklerin boşaltılması için biçer makinesinin çalışır durumda olduğu, kaza yerinin karayolu olarak değerlendirilmediği ve kazanın trafik kazası değil iş kazası olduğu, şeklinde tespit yapılıp görüş belirtildiği, kazanın depoda bulunun mercimeklerin boşaltılması için biçer makinesinin çalışır olduğu ve aracın hareketinin söz konusu olmadığı sırada meydana geldiği, olayın oluş biçimine göre iş kazası niteliğinde olduğu bu nedenle davalı şirketin Karayolları Trafik Kanununun ve poliçe şartları kapsamında tazminat sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Kaza mahallinin kamuya açık bir yer olup karayolları trafik kanunu çerçevesinde ‘karayolu’ olarak tabir edilen bir alan olduğunu, zararın, trafik sigortası kapsamına girebilmesi için o zararın motorlu araç tarafından karayolunda meydana getirilmiş olması gerektiğini, başvuru konusu olay da tarlada meydana gelmiş olup kazanın KTK’ya göre ‘karayolu’ sayılan bir yerde meydana geldiğinin kabulü gerektiğini, kamunun yararlandığı tüm yolların karayolu tanımı içinde olduğunu, köy, orman, dağ, tarla ve yayla yollarının da karayolu olduğunu, karayolunun sınırı, kamulaştırılmış, kamuya terk ve tahsis edilmiş karayolunda özel mülkle olan sınır çizgisine kadar olduğunu, karayolu dışındaki alanların yalnız trafik için faydalanılan yerlerden olması gerekmediğini, kamuya açık olmasının yeterli olduğunu, bunun dışında sayılan (park, bahçe gibi) yerlerde gerçekleşen zararlarda işletenin KTK’nun 85/1. maddeye göre sorumlu olabilmesi için bu yerlerden taşıt trafiği için faydalanılması gerektiğini, trafiğe kamu yönetimince izin verilip verilmemesinin önemli olmaması ve karayolunda olduğu gibi, gelip gitme amacıyla kullanılmış olmasının yeterli sayılması gerektiğini, meydana gelen kazanın trafik kazası olduğunu, KTT 85. Maddesinde de. “İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu başlıklı madde bir motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar, düzenlemesini içerdiğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Sigortanın Kapsamı başlığı altında yapılan açıklamada ise; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.” Düzenlemesine göre işletilme halinde olan motorlu aracın, trafik kazası sonucu bir zarara sebebiyet vermesi sonucunda teminat kapsamında olduğunu, işletilme kavramından anlaşılması gerekenin bir motorlu aracın, kendisine hareket edebilme yeteneği kazandıran mekanik aksamının (ışık ve ses donanımının özellikle motorunun) çalışması ve motor gücüyle hareket etmesi olduğunu, yani mekanik aksamı çalışmayan ve hareket etmeyen araçların işletilme halinde olmadığını, kaldı ki trafik akımı içinde geçici ve anlık duraksayan veya zorunlu olarak duran araçlar ya da park halinde duran araçların o esnada hareket etmemelerine rağmen işletilme halinde sayılacağını, buna göre, hareket halinde olmayan ancak depodaki mercimekleri boşaltmak için çalışır durumda olan aracın işletilir durumda olduğunu, mahkemece aracın sadece çalışır durumda olduğu ve aracın hareketinin söz konusu olmadığı için trafik kazası sayılamayacağı, bu sebeple karayolu olmadığı sonucuna varıldığını, bilirkişinin bu değerlendirmeyi yaparken yürürlükte bulunan mevzuatı ve tehlike sorumluluğunu yok saydığını, tarlada çalışmakta olan bir iş makinasının olağan çalışması sonucunda deposunda biriken ürünü boşaltmak için hareket halinin sona erip sabit bir yerde bekleyerek ürünü boşaltması gerektiğini, sadece motorunun çalışır durumda olması bile tehlike sorunluluğunu meydana getirmekte iken motor dışındaki helezonu gibi diğer aksamları çalışırken ama sırf hareket halinde olamaması sebebiyle trafik kazası olmadığı iddiasını kabul etmenin mümkün olmadığını, bilirkişinin görevinin dışına çıkarak hukuki yorum yapmasının hakemi/hakimi yönlendirmesinin yasak olduğunu, Hakim tarafından dosyanın ek rapora gönderilmesinin amacının, kazanın meydana geldiği yerin karayolu olup olmadığının tespiti olduğunu, bilirkişiye verilen görevin sadece kaza yerinin karayolu olup olmadığının tespiti olduğunu, bilirkişinin olay yerinde keşif yaparak kaza yerinin karayolu olduğu tespitini yaptığını, ancak kendisine verilen görevini aşarak kazanın trafik kazası olup olmadığı hakkında da değerlendirme yaptığını, bilirkişi kendisine verilen görevin dışına çıkarak kanuna aykırı olarak hukuki değerlendirme yaptığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı iş makinasının deposunda bulunan mercimeklerin boşaltılması sırasında meydana gelen kazada davacının eşinin vefat ettiğini belirterek destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece olayın trafik kazası değil, iş kazası olması nedeniyle davalı şirketin Karayolları Trafik Kanunu ve poliçe şartları kapsamında tazminat sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre dava konusu olaydan sonra düzenlenen tutanak ve Viranşehir Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/75 E-439 K. Sayılı dosyasına göre destek …’ın idaresinde bulunan iş makinası ile mercimek biçme işi yaptığı, mercimeklerin biçilmesinden sonra iş makinasının patozunda bulunan mercimeklerin boşaltılması için aracın durdurularak patozun çalıştığı sırada desteğin patozun deposunda kalan mercimekleri ayağı ile aşağı iterken depoda bulunan dönen şafta takılarak depo içerisine düştüğü ve yaralandığı ve bu yaralanmaya bağlı olarak vefat ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece mahallinde keşif yapılması için yazılan talimat yazısı üzerine Viranşehir Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre kazanın meydana geldiği yerin karayolu ile bağlantısı bulunduğu, aracın hareket halinde olmadığı, depoda bulunan mercimeklerin boşaltılması sırasında makinanın çalışır durumda olduğu belirlenmiştir.
Davalı sigorta şirketi kazaya neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup sorumluluğu 2918 sayılı KTK.nın 91. Maddesinde “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” düzenlemesi yapılmış, aynı kanunun 85. Maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”şeklinde belirtilmiştir. 2918 sayılı Kanunun 3. Maddesinde ise “Trafik kazası: Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu hale göre zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketi işletenin üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu poliçe kapsamında teminat altına almış olup, meydana gelen zarardan sorumlu olabilmesi için olayın trafik kazası olması, karayolunda meydana gelmiş olması, aracın işletilme halinde olması gerekir. Somut olay değerlendirildiğinde her ne kadar olay karayolu sayılan yerlerden olan tarlada meydana gelmiş ise de olayın oluş şekli itibariyle araçtan kaynaklanan bir kaza olmadığı, desteğin iş makinasının patozunda bulunan mercimekleri ayağı ile patozun içine iterken ayağının patoz içinde dönen şafta takılması sonucu patoz içerisine düşmesi sonucu meydana geldiği, olayın trafik kazası olmaması nedeniyle davalı sigorta şirketinin tazminattan sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL.nın mahsubu ile kalan 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 22.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.