Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/525 E. 2022/1941 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/525 – 2022/1941
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/525
KARAR NO : 2022/1941

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2019
NUMARASI : 2017/830 Esas 2019/1055 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNAN :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15.11.2015 tarihinde sürücüsü tespit edilemeyen ve 22.10.2015 tarihinde çalıntı ihbarı yapılan … adına kayıtlı … plaka sayılı aracın yaptığı tek taraflı kazada içinde otostop yapması sebebiyle yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını; Ankara 1. Çocuk Mahkemesi’nin 2016/446 E. sayılı dosyasıyla davacının kusursuz olduğunun belirlendiğini; araç sürücüsünün kazadan sonra kaza yerini yaya olarak terk ettiğini; çalınan ve gasp edilen aracın karıştığı kazada işletenin sorumlu olmayacağını, davalıya 14.11.2017 tarihinde başvurmalarına rağmen maluliyet yönünde anlaşma sağlanamadığı için ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 750,00 TL geçici, 250,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 11.12.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile sürekli işgöremezlik tazminatını 159.779,81 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili; Dava açılmadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığını; aracın çalıntı olduğunu, bu durumun davacı tarafından bilinmesi gerektiğini dolasıyla zararın teminat dışı olduğunu, sorumluluklarının kusur ve limitle sınırlı olduğunu, hatır taşıması bulunduğunu, kusur, maluliyet ve tazminat yönünden rapor alınarak davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tramer’e yazılan yazıya verilen cevapta kazaya neden olan aracın kaza tarihi için koruma sağlayan trafik sigorta poliçesi olmadığının bildirildiği, davacının gelir araştırmasında düzenli ve sürekli gelir getirici bir işte çalışmadığı belirlendiği için tazminat hesabının asgari ücret üzerinden yapılması gerektiği, davacının yaralanması ile sonuçlanan kazaya neden olan aracın zorunlu trafik sigorta poliçesi olmadığı için davalı şirketin yasadan kaynaklanan nedenlerle somut olaydaki tazminattan sorumlu olduğu, davaya konu kaza 15/11/2015 tarihinde meydana gelmiş olup, kaza tarih itibarı ile yeni genel şartlar yürürlükte olup, somut uyuşmazlığın yeni trafik sigortası genel şartları uygulanarak çözümlenmesi gerektiği, davacının kaza nedeni ile çalışma gücü kaybına uğrayıp uğramadığının belirlenmesi için İstanbul İkinci İhtisas Kurulu Adli Tıp Kurum Başkanlığından Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre hazırlanan 02/10/2019 tarihli raporda davacının davaya konu kaza sonrası % 23 oranında ve sürekli çalışma gücü kaybı oluşup 6 ayda iyileşecek şekilde yaralandığının belirlendiği, davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenebilmesi için hesap uzmanı bilirkişiden yeni trafik sigortası genel şartlarına göre hazırlanan 28/10/2019 tarihli rapor alındığı, asgari ücret esas alınıp yeni trafik sigorta genel şartlarına göre hazırlandığı için hükme esas alınması gereken rapora göre, davacının kaza tarihinde 18 yaşından küçük olması sebebiyle geçici iş göremezlik nedeni ile zararının oluşmadığı, bu süre zarfında %100 malul sayılarak hesaplamanın yapıldığı, sürekli iş göremezlik nedeni ile oluşan zararının ise olayda hatır taşıması bulunması sebebiyle yüksek yargı içtihatları dikkate alınarak %20 oranında indirim yapılmak suretiyle 159.779,81 TL olarak belirlendiği, davacı vekilinin raporu esas alıp 11/12/2019 tarihli ıslah işlemi yaptığı, davacının geçici iş göremezlik talebi yönünden kaza tarihindeki yaşı itibariyle zararının oluşmayacağı anlaşıldığından bu talebinin reddine, sürekli iş göremezlik zararı yönünden talebinin kabulü ile davacı zararının davalıdan tahsili gerektiği, dava açılmadan önce başvuru yapılması 26/04/2016 tarihinde dava şartı haline getirilmiş olup, somut olayda dava açılmadan önce 14/11/2017 tarihinde yasal düzenlemeye uygun biçimde başvuru yapıldığı için dava şartı eksikliği olmadığı, 14/11/2017 tarihli başvurunun üzerinden 8 iş günlük sürenin tamamlanması üzerine 28/11/2017 tarihinde davalı yönünden temerrüdün gerçekleştiği kabul edilerek davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, sürekli iş göremezlik tazminatı nedeni ile toplam 159.779,81 TL’nin davalı … yönünden 28/11/2017 temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından dava tarihinden önce gerekli belgelerle davalı kuruma başvuru şartı yerine getirilmeden, 16.12.2017 tarihinde tazminat talebi için ikame edilen eldeki davanın, dava tarihi göz önüne alınarak usulden reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kazaya karışan aracın kusur oranının Adli Tıp Kurumu nezdinde inceleme yapılarak belirlenmesi, bu kapsamda sorumluluğun tayin edilmesi gerektiğini, davalı kurum ZMS sigortasını yaptırmamış aracın kusur oranı ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, yargılama aşamasında usulüne uygun kusur incelemesi yapılmadığını, yargılama aşamasında davacının maluliyetine ilişkin dosyaya sunulan her maluliyet raporunda davacının maluliyet oranının farklı çıktığını, 27.10.2017 tarihli raporda maluliyet oranının % 15,2 olduğu halde 02.09.2019 tarihli raporda % 23 olduğu belirlenmiş olup raporlar arasında bu çelişki giderilmeden kurulan hükmün eksik incelemeye dayandığını, huzurdaki davaya konu trafik kazasında, davacının çalıntı araçta seyahat etmesi ve bunun neticesinde zarara uğraması nedeniyle hesaplanacak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması, bunun yanında, davacının maluliyetine neden olan arazlar nazara alındığında, seyahat esnasında emniyet kemeri kullanılmaması bu zararın meydana gelmesine/zararın artmasına sebebiyet verdiği görüldüğünden tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf istemenin kabulü ile yerel mahkeme kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda inceleme yapılarak yeniden hüküm kurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı … vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davadan önce usulüne uygun yapılmış başvuru bulunmadığını, kusur yönünden rapor alınmadığını, maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, çalıntı araca binen ve emniyet kemeri takılı olmayan davacının müterafik kusurlu olduğuna yönelik olarak istinaf talebinde bulunmuştur.
Dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazaya ilişkin olarak, kaza tespit tutanağında yapılan değerlendirmede sürücüsü tespit edilmeyen ve çalıntı kaydı bulunan araç sürücüsünün Gölbaşı istikametine seyir halinde iken yoldan çıkıp takla attığı ve olaydan sonra kaçtığı, aracın çalıntı olduğunu bilmeden, otostop çekerek bindiği Ankara 1 .Çocuk Mahkemesinin 17.11.2016 Tarih 2016/446 Esas ve 2016/715 sayılı karar sayılı dosyası ile tespit edilen yolcu konumundaki davacının yaralandığı, olayda tespit edilmeyen sürücünün asli ve tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu, davalı tarafından davacının emniyet kemerinin takılı olmadığının ispatlanmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece davacının maluliyetinin belirlenmesi için İstanbul İkinci İhtisas Kurulu Adli Tıp Kurum Başkanlığından alınan raporda, davacının yaralanması nedeniyle Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine göre yapılan değerlendirmede %23 iş gücü kaybının bulunduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğinin belirlenmiş olmasına, anılan raporun Yargıtay uygulamalarına göre (Adli Tıp Kurumu veya) üniversite hastanesin adli tıp kürsüsünden alınmış olmasına göre davalı vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı başvuru dilekçesine tazminat hesaplamasına ilişkin belgelerin eklendiği ve şirkete başvurunun 15.11.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının temerrüt tarihinin tebliğ tarihinden itibaren 8 iş günü sonrası olan 28.11.2017 tarihi olması nedeniyle, mahkemece bu tarihten itibaren faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dosya içeriğine ve kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurunun HMK.nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 10.914,55 TL karar ilam harcından peşin alınan 2.783,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.131,51 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinafa gelen davalı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren İKİ HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 29/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.