Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/5 E. 2022/1342 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/09/2018 tarihinde, dava dışı … idaresinde bulunan … plakalı aracın kavşakta hatalı şekilde manevra yapması ve karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya çarpması ile meydana gelen kaza sonucunda davacının ağır şekilde yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL iş gücü kaybı bedeli, 100,00-TL tedavi gideri, 100,00-TL bakıcı gideri ve 200,00-TL geçici, sürekli iş gücü kaybı ile ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararı olmak üzere toplam 500,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava açılmadan önce sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı … tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, zarar hesabının TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faize göre yapılmasını, usulüne uygun temerrüt oluşturulmadığından davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davalı … şirketine ZMMS ile sigortalı olan aracın davacıya çarpması ile meydana gelen kaza sonucunda davacının vücut genel çalışma gücünü %7 oranında kayıp edecek, 9 ay süre ile iş ve gücünden kalacak ve 3 ay süreyle bakıcıya ihtiyaç duyacak şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, kaza nedeni ile davacının talep edebileceği tazminat miktarlarının uzman bilirkişilerce belirlendiğini belirterek, davanın kısmen kabulü ile; 149.905,94-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 67.351,83-TL geçici işgöremezlik tazminatı, 6.088,50-TL bakıcı gideri, 80,00-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 223.426,27-TL tazminatın 16/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadan açılan davanın usulden reddine karar verilmemiş olmasının hatalı olduğunu, tazminat hesabı yapılırken davacı gelirinin süreklilik arz etmeyen gelirleri de dahil olarak belirlenmesinin ve belgelendirilmemiş gelirlerin tazminata esas gelire dahil edilmesinin, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun %100 olarak kabul edilmesinin, maluliyet raporunun …. sayılı yönetmelikte belirtilen esaslara uygun oluşmuş kuruldan alınmamasının, geçici iş göremezlik zararı, tedavi gideri ve bakıcı giderinin SGK’nun sorumluluğunda olup davalı … şirketinin bu zarar kalemlerinden sorumlu olmadığının dikkate alınmamasının da usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı ile bakıcı ve tedavi gideri istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından davadan önce sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre, davalının da kabulünde olduğu gibi, dava açılmadan önce, davacı tarafından, davalı … şirketine 27/09/2018 tarihinde yapılan başvuru ile …./1 nolu hasar dosyası açıldığı anlaşıldığından, KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiş, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesinin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde … tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, …, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85 ve 91. maddeleri gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nun sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, davacının maluliyetine ilişkin rapor Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınmıştır. 26/02/2019 tarihli raporda; davacının kaza nedeni ile kafa travması geçirdiği, yoğun bakımda kaldığı, skapula ve klavikulada kırık oluştuğu, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla bedensel özür oranı hesaplandığında, sol omuz hareket – kısıtlılığı için aritmetik toplam yapıldığında %4 olduğu, klavikula kırığı deformiteye yol açtığından e Tablo 2.3’e göre üst ekstremite özürlülüğünün kişinin özürlülük oranına dönüştürüldüğünde %2 olduğu, Sinir Sistemi e Epilepsi, hastanın kontüzyon ve sak öyküsü olması ve antiepileptik kullanım öyküsünden dolayı, nöbeti olmayan ancak nöbet geçirme riski olanlar için…%5 olduğu, …. formülü uygulandığında %7 olduğu, 15/09/2018 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin tüm vücut özür oranının %7 olduğu, kaza nedeniyle meydana gelen skapula, klavikula kırığı ile kontüzyon, sak gelişmesi nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğu ve tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği belirlenmiş olup, bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri ve tedavi giderinden davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybına uğranıldığı iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporun da belirlenen bu esaslara, oluşa, usul ve yasaya uygun olması nedeni ile rapor doğrultusunda karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazaya ilişkin olarak, kaza tespit tutanağında yapılan değerlendirme ile Mahkemece alınan kusur raporunun aynı yönde olduğu ve kazanın, meskun mahalde, hız sınırının 50 km/saat olduğu yolda, dört kollu kontrolsüz kavşakta ve gece vaktinde; yaya-davacının kavşak başından karşıdan karşıya geçtiği sırada ve geçişini tamamlamak üzereyken, sigortalı araç sürücüsünün ilk geçiş hakkını yayaya vermeksizin ve mevcut hızı ile kontrolsüz olarak kavşakta sola dönüş yapması sonucu yayaya çarpması ile meydana geldiği, oluş itibari ile davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu sabittir. Uzman bilirkişi tarafından yapılan kusur tespitinin bu oluşa, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, Yerel Mahkemece bu kusur oranının kabulü ile hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Davalı taraf trafik kazası nedeni ile oluşan gerçek zarar ile sorumludur. Davacının yaralanması nedeni ile uğradığı gerçek zarar miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle davacının gelirinin doğru saptanması gerekmektedir. Yönetmen olarak çalıştığı belirtilen davacının gelirine ilişkin olarak Mahkemece 2018 yılında yaptırılan mali ve sosyal durum araştırmasına göre; davacının Türkiye … Derneği sözleşmeli çalışanı olduğu, aylık 4.200,00-TL gelirinin bulunduğu belirtilmiş, Türkiye … Derneği tarafından kaza tarihi itibari ile maaş bordrosu gönderilmiştir. Davacıya ait SGK kayıtları ve maaş bildirimleri getirtilmiş, davacı tarafından yapılan sözleşmeli işler nedeni ile 2018 yılı 6 ve 7. ayında düzenlenmiş 9.000,00-TL’lik yönetmen ücreti faturası sunulmuştur. Davacı ile sözleşme imzalayan … adlı şirket ile imzalanan 01/01/2017-01/01/2022 tarihleri arasında geçerli 5 yıllık sözleşme ve davacının imzası olan bordroları dosyaya kazandırılmıştır. …’ne emsal gelir için yazılan yazıya verilen cevapta; gerçekleştirilen projenin yapısına göre gelir elde edilebileceği ve rakamsal bir aralık verilemeyeceği belirtilmiştir.
Tüm bu gelir belgeleri doğrultusunda, aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; davacı gelirinin, SGK’dan gelen hizmet dökümüne göre 8 ay için 63.141,00-TL olduğunu ve aylık net 5.834,00-TL’ye denk geleceğini, yine sunulan sözleşmeye ve 2 faturaya göre geliri olsa da bunun düzenli olduğunun kabulünün mümkün olmadığını ancak ortalama dağılımının aylık 1.762,00-TL alınması gerektiğini ve davacı gelirinin iki rakamın toplamı olan 7.596,00-TL olarak belirlendiğini, bunun da asgari ücretin 4.7388 katına denk geldiğini belirterek hesaplamayı buna göre yapmış olup; mesleği yönetmenlik olan davacının mevcut kayıtlarla subut bulan geliri üzerinden hesap yapılmış olmasında ve hesap raporunun hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu, davalı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 15.262,24-TL karar harcından peşin alınan 3.815,56-TL harcın mahsubu ile bakiye 11.446,68-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren İKİ HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.