Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/485 E. 2022/1841 K. 16.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/485
KARAR NO : 2022/1841

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2019
NUMARASI : 2017/571 Esas 2019/1101 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı… Sigorta AŞ. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 24.04.2017 tarihinde davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın geri manevra sırasında davacılardan …’ın eşi, …’ın annesi …’a çarpması sonucu ölümüne neden olduğunu, davacı eş ve çocuğun destekten yoksun kaldıklarını, dava açılmadan önce 20.06.2017 tarihinde davalı … şirketine başvuru yapılmasına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik her davacı için ayrı ayrı 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek (avans) reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 06.12.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile dava değerini davacı eş için 184.989,58 TL’ye, çocuk için 21.411,63 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı …. vekili, davacılar tarafından açılan davanın usulüne uygun başvuru yapılmaması nedeniyle usulden reddi gerektiğini, sorumluluklarının sigortalının kusur oranı ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, kusur yönünden rapor alınmasını, tazminatın aktüer bilirkişi tarafından yeni genel şartlara göre hesaplanması gerektiğini, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, davaya konu zararın hesabında yeni genel şartların uygulanması gerektiği kanaatiyle dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundaki hesaplamanın destekten yoksun kalma tazminatı bakımından hüküm kurmaya elverişli görüldüğü, somut olayda, tek taraflı kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü asli kusurlu olup kusurun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı … yönünden 184.989,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı … için 21.411,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı, buna göre kaza neticesinde davacıların destek zararı bilirkişi raporu ile belirlendiğinden ıslah dilekçesindeki taleplerin dikkate alındığı, davalının sigorta şirketi olması nedeniyle temerrüt tarihi itibariyle araç ticari olduğundan ticari faizden sorumlu tutulması gerektiği kanısıyla davanın kabulüne 184.989,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 03.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, 21.411,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 03.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı … AŞ. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporunun fahiş ve hatalı olup, yapılan araştırmanın yeterli olmadığını, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılırken dosyada müteveffanın anne babasının sağ olup olmadığına yönelik herhangi bir evrak olmadığından dolayı müteveffanın anne ve babasının destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamadan tüm payın eş ve çocuğa dağıtıldığını, başvuru belgesinde davacı ve desteğin yedi çocuğu olduğunun belirtilmesine rağmen çocuklar yönünden yeterli araştırma yapılmadığını, yerleşik yargıtay kararları gereğince müteveffanın dava konusu kaza sebebiyle yaşamış olsaydı anne ve babasına da destek olacağının açık olduğunu, hesaplama yapılırken bu kişilerin paylarının ayrılarak hesap yapılması gerektiğini, bu noktada anne ve babaya da birer pay verilmek sureti ile hesaplama yapılması gerekirken bilirkişinin dosyada evrak yokluğu sebebiyle payları ayırmadan hesaplama yapmasının kabul edilemez nitelikte olduğunu (emsal T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2015/5528|K. 2016/11500 T. 13.12.2016)
Davacıların davadan önce davalı şirkete eksik belge ile başvurduğunu, 14.07.2017 tarihli eksik evrak yazısı ile ödeme yapılabilmesi adına tamamlanması gereken evrakların bildirildiğini, ancak davacı yan tarafında herhangi bir evrak ibrazı olmadığını, ibrazı zorunlu evrakların eksik olması nedeniyle de yeterli değerlendirme yapılamadığını ve ödeme yapılmadığını dolayısıyla davalı şirkete yapılan başvurunun KTK madde 97 kapsamında geçerli bir başvuru sayılması mümkün olmadığından bu nedenle davacı açısından dava şartının dahi gerçekleşmediğini, kaldı ki sunulması zorunlu belgeler ibraz edilmediğinden davalı şirketin temerrüdünden de bahsedilemeyeceğini, bu sebeple kabul anlamına gelmemek kaydıyla hükmedilecek tazminatta faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması; hükmedilecek faizin ise yasal faiz olması gerekirken yerel mahkemece avans faize hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne izafe edilen kusur oranını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda; hukuka ve hakkaniyete aykırı bir kusur oranı belirlendiğin, sigortalı araç sürücüsüne %100 kusur izafe edilmesinin hatalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünü dava konusu trafik kazasında bir kusuru bulunmadığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı … şirketi vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın yaptığı tek taraflı kazada yaya konumundaki davacıların annesi ve eşi olan desteğin vefat ettiğini belirterek destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir. Mahkemece desteğin kusursuz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı … şirketi davacı tarafından davadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacılar tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmediği gibi, davacılar vekilinin eldeki davadan önce 20.06.2017 tarihinde davalı şirkete başvuru yaptığı, başvuru ekine kaza tespit tutanağı, defin nakil belgesi, ölü muayene tutanağı, nüfus kaydı, hazırlık dosyasındaki ifade tutanakları, vekaletname, banka hesap numarası bilgilerini eklediği, davalı … şirketinin 23.06.2017 tarihinde hasar dosyası açtığı, 05.07.2017 tarihli cevabi yazısı ile eksik olduğu gerekçesiyle nüfus kaydı, veraset ilamı ve gelir belgesi istendiği, davacı vekilinin 11.07.2017 tarihli dilekçe ile veraset ilamı bulunmadığını, nüfus kayıtlarının ekte olduğunu, desteğin çalışmadığını bildirdiği, davalı şirketin 14.07.2017 tarihli cevabi yazı ile veraset ilamı istediği, sunulmaması üzerine de ödeme yapılmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin 20.06.2017 tarihli başvuru ve 11.07.2017 tarihli dilekçe ekinde ilgili belgeleri sunduğu buna rağmen davalı şirketin ödeme yapmadığı dolasıyla davalı şirketin 20.06.2017 tarihinden sonraki sekiz işgünü olan 03.07.2017 tarihinde temerrüde düştüğü sigortalı aracın ticari araç mahiyetinde kamyon olması nedeniyle belirlenen tazminatlara temerrüt tarihinden itibaren avans uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekili, desteğin yedi çocuğu olduğunu, anne –babasının sağ olup olmadığı belirlenmeden bilirkişi tarafından sadece davacı eş ve çocuk yönünden destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığını ileri sürerek istinaf isteminde bulunmuş ise de, nüfus kayıt örneğinden desteğin, davacı kızı… dışındaki altı erkek evladının (…) 1986 -1994 yılları arasında doğduğu, kaza tarihinde 31-23 yaş aralığında olup destek ihtiyaçlarının bulunmadığı, desteğin annesi …’ın destekten önce 14.02.1989’da, babası …’inin de 10.10.1997 yılında öldüğü anlaşılmış olmakla hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda destek için %40, davacı eş için %40, çocuk… için %20, …’nın destekten çıkmasından sonra desteğe %50, davacı eşe %50 pay ayrılarak hesaplama yapılması Yargıtay’ın belirlediği pay oranlarına uygun olup, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf sebebi incelendiğinde; Gerek kaza tespit tutanağı, gerek eldeki davada alınan 04.02.2019 tarihli uzman bilirkişi raporu, gerekse kesinleşmiş Antalya 5.Asliye Ceza Mahkemesinin (sürücü hakkında bilinçli taksir nedeniyle ölüme sebebiyet verme suçunda mahkumiyet kararı verilmiştir) 09.07.2018 Tarih, 2017/481 Esas – 2018/625 Karar sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundan davalı sigortalı araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki kamyonla kavşağı geçtikten sonra duraklayıp cep telefonu ile ilgilenerek geri manevra yaptığı sırada arkasından karşı caddeye geçmeye çalışan yaya …’a çarparak yere düşürdüğü, kamyonun arka sağ tekeri ile yaya …’nın üzerinden geçerek ölümüne neden olduğu kazada sigortalı araç sürücüsünün manevra kurallarına aykırılık ve geri manevra sırasında arkasında gözcü bulundurmadığından asli ve %100 kusurlu, yaya …’nın ise kusursuz olduğu belirlenmiş olup, anılan raporlar dosya kapsamı ve olayın oluş şekline uygun bulunduğundan davalı … vekilinin kusura ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, destekten yoksun kalma tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında, hazırlık soruşturması ve ceza dosyası kapsamı ve eldeki davada alınan kusur raporuna göre yaya konumundaki desteğin kusursuz olması, davacılar tarafından davalı … şirketine davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmış olması nedeniyle temerrüt tarihinde ve aracın cinsine göre faiz türünde bir usulsüzlük bulunmamasına göre HMK.nın 355. maddesi gereğince davalı tarafın istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı … AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 14.099,18 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 3.524,79 TL.nın mahsubu ile kalan 10.574,39 TL. harcın davalı … şirketinden tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde kendisine iadesine, davalılara iadesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren İKİ HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 16/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.