Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/481 E. 2022/1840 K. 16.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/481 – 2022/1840
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/481
KARAR NO : 2022/1840

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
NUMARASI : 2017/80 Esas – 2019/796 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 16/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı…vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;17.08.2016 tarihinde dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan … plakalı araçla yaptığı tek taraflı kaza sonucunda araçta yolcu konumunda olan davacının yaralandığını, geçici ve sürekli iş göremez hale geldiğini, davalıya 07.10.2016 tarihinde tebliğ edilen başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik sürekli iş göremezlik için 1.000,00 TL, geçici iş göremezlik için 1.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 05.08.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesinde sürekli ve geçici iş göremezlik bedeli olarak talep ettikleri 2.000,00 TL bedeli arttırarak 27.920,93 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı…vekili, davalı şirketin kusur oranında teminat limiti ile sınırlı olarak sadece sürekli işgöremezlik tazminatından sorumlu olduğunu, temerrüde düşürülmediklerinden ancak dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini, davacı araçta hatır için taşındığından belirlenecek tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmasını, kusur ve zararın ispatlanması gerektiğini, maluliyet oranı ve tazminat yönünden uzman kişilerden rapor alınarak davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 17.08.2016 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın devrilmesi sonucu araç içerisinde yolcu olan davacının %6 malul olacak şekilde yaralandığı, kaza nedeniyle tıbbi iyileşme süresinin 4 ay olduğu, dosya içerisinde mevcut Elmadağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/1601 soruşturma sayılı dosyasında davacının alınan ifadesinde “… isimli şahsın kullanmış olduğu araç ile …, ben ve … … ilinden … Hastanesi’nin montaj işlerini yapmak için yola çıktık” şeklinde beyanda bulunduğu, kazaya karışan diğer şahısların taraflar arasında hatır taşımacılığı olduğuna ilişkin beyanlarının bulunmadığı, davacı beyanından davacının araçta iş yapmak için yolcu olarak bulunduğunun anlaşıldığı, buna göre takdiren hatır indiriminde bulunulmayarak davanın kabulüne, 4.163,17 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 23.757,76 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 27.920,93 TL tazminatın 20.10.2016 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı…vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı…vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının tazminat alacakları için davalı kuruma başvuru şartını yerine getirmediğini, davacının maluliyet zararlarına ilişkin davalı kuruma başvurusu üzerine Kurum tarafından başvuran vekiline 18.10.2016 tarihli ve 19687 sayılı yazı ile cevap verildiğini, anılan yazıda “Kazanın 17.08.2016 tarihinde meydana geldiği ve tedavi sürecinin devam ettiği görülmüştür.Talebinizin değerlendirilebilmesi – için tedavinin sonunda resmi ve yetkili bir hastaneden alınacak sağlık kurulu raporu aslının tedavilerine ilişkin tüm belgelerin ve varsa Ceza mahkemesi Kararının, varsa Ceza mahkemesince yaptırılan kusur oranlarını gösterir bilirkişi raporunun ve kazaya ilişkin tüm ifade tutanaklarının tarafımıza gönderilmesi gerekmektedir. Alınacak raporda arazların oluştuğu tüm vücut kayıplarının ve maluliyet oranının değerlendirilmesi, arazların 17.08.2016 tarihli trafik kazasından kaynaklandığı, kalıcı ve sürekli olduğunun belirtilmesi gerekmektedir.” denildiğini, 2918 sayılı K.T.K’nun 97. maddesi gereği; Kurumun yasal cevap süresinin 15 gün olduğunu, kurumun karşı tarafa vermiş olduğu cevap yasanın aradığı sürede gerçekleşmiş olmakla beraber ret cevabı olmadığını, davacı tarafın başvurusunun açıkça ya da zımnen reddedilmediği de çok açık olup buna rağmen dava yoluna gidilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mevzuat gereği, dava yoluna gitmeden önce kuruma başvuru yapılması, dava şartı haline gelmiş olup, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerin tam ve eksiksiz bir şekilde ibraz edilmesinden itibaren (15) gün içinde muaccel hale geldiğini, 02.08.2016 tarihinde Poliçe Genel Şartlarında değişiklik meydana gelmiş olup başvuru sırasında ibrazı zorunlu olan evrakların açıkça sayıldığını, buna göre; sürekli sakatlık tazminatı talebi için; 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, hak sahibi gerçek kişiler için: T.C Kimlik No., kaza raporu, mağdura ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi, hak sahibine ait banka hesap bilgilerinin ibrazı zorunlu belgeler olup davacının yasanın aradığı anlamda başvuru şartını yerine getirmediğinden başvuru şartı yokluğu sebebiyle davanın reddi gerektiğini,
5684 sayılı Yasanın 14. maddesi ve…yönetmeliği gereği güvence hesabının bedensel zararlardan sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı dolaylı zarar kavramı içerisinde değerlendirilmekte olup gelir kaybına ilişkin davalının herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, genel şartların a.2. maddesinin (d) bendinde tanımlanan zarar kavramı içerisinde geçici iş göremezlik tazmınatı düzenlenmediğinden davalının eçici iş görememezlik tazminatından sorumlu olmayıp sorumluluğun SGK’na ait olduğunu, (Antalya BAM 4.Hukuk Dairesinin 2018/918 E. 2018/1091 K.sayılı kararı bu yöndedir.)
Davacı …’in trafik kazası esnasında araçta emniyet kemeri ve diğer gerekli koruyucu tedbirler olmaksızın seyahat etmiş olması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, dosya münderecatında yer alan tıbbi belgelerden de anlaşılacağı üzere davacının kaza sonrasında sol omuz kısıtlılığı bulunduğu ve kas- iskelet sisteminde meydana gelen bu arazın maluliyete neden olduğu tespit edilmiş olmakla meydana gelen arazların davacının kaza esnasında emniyet kemeri takmadığını kanıtlar nitelikte olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 44. maddesi karşısında Yargıtay İçtihatları gereği %20 den az olmamak kaydıyla hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/3069 E. 2018/11956 K. Sayılı kararı) temerrüt tarihinin hatalı tespit edildiğini, yerel mahkemece hükmedildiği gibi 20.10.2016 tarihinde temerrüde düşmediğini, başvuru şartı yerine getirilmediğinden dolayı muaccel bir alacak da bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının alacağına faiz yürütüleceği düşünülse bile faizin de dava tarihinden itibaren yürütülmesi gerektiğini ( İstanbul BAM 16.HD 2017/818 E. 2018/2050 K. Sayılı karar bu yöndedir.) belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı…vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davacı tarafından davadan önce usulüne uygun başvuru olmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından 05.10.2016 tarihinde davalı kuruma başvuru yapıldığı, başvuru dilekçesi ve ekindeki belgelerin davalıya 07.10.2016 tarihinde usulünü uygun tebliğ edildiği anlaşıldığından KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı ve temerrüt tarihine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel Zararlar” özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir. Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile; Geçici iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık yada maluliyet) nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı Sağlık Hizmet Bedellerinin ödenmesi olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi ya da özel sağlık kuruluşlarından alınan tedavi giderlerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici iş göremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85 ve 91. maddeleri gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGKnın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici iş göremezlik zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyeceğinden davalı kurum vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosyadaki bilgi ve belgelere, hükme esas alınan maddi tazminata ilişkin hesaplamanın mahkemece benimsenmesinde, davacının emniyet kemerinin takılı olmadığına ilişkin müterafik kusur itirazının davalı tarafından ispatlanamamasına ve ayrıca bu itirazın yargılama sırasında ileri sürülmemiş olmasına, 2918 sayılı KTK.nın 99. maddesi gereğince temerrüt tarihinin belirlenmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı…vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.907,28 TL karar harcından peşin alınan 476,82 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.430,46 TL harcın davalı …’ndan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı…tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davalı …na iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip