Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/478 E. 2022/1725 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı .. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, 19/05/2017 tarihinde … sevk ve idaresindeki davalı … şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile …. plakalı aracın karıştığı trafik kazasında … plakalı araçla yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kazaya karışan araçların davalı … şirketine ZMMS ile sigortalı olduğuna ve sigorta şirketine kazadan sonra başvuru yapıldığını fakat sigorta şirketi tarafından sağlık kurulu raporu talep edildiğini, müvekkilinin zararından davalı … şirketinin sorumlu olduğunu belirterek fazlaya dair her türlü haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere 200,00 TL maddi tazminatın davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı tarafından müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 07/05/2019 tarihli dilekçesi ile, alacak taleplerini 19.029,87 TL’ye yükseltmiş noksan harcı tamamlamıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, usulüne uygun olarak gerekli belgelerle müracaat yapılmadığını, bu hususim dava şartı olduğunu, sağlık kurulu raporunun olmaması sebebiyle talebin karşılanamadığını, davanın usulden reddi gerektiğini, maluliyet oranını tespit edilmesi gerektiğini, davacının müterafik kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiğini, geçici iş göremezlik talebinin trafik poliçesi teminatı dışında olduğunu, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, alınan kusur raporunda dava konusu 19/05/2017 tarihli ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda; … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’ın %75 asli kusurlu olduğu, … sayılı araç sürücüsü dava dışı %25 tali kusurlu olduğu, … plakalı araç içinde yolcu konumunda bulunan davacının kazanın oluşumunda kusur ve ihmali bulunmadığının bildirildiği, … Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının raporunda; 19/05/2017 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin bedelsel özür oranının %6 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, aktüer bilirkişi rapor ve ek raporunun sonuç kısmında özetle; 19/05/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sunucu % 6 oranında malul olan davacı … için kusur ve maluliyet nispetinde 14.146,87 TL daimi iş göremezlik tazminatı, 5.083,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, davalı … şirketi kazaya karışan araçların sigortacısı olması sebebiyle ve hesaplanan tazminat da poliçe limiti dahilinde olduğundan sorumlu olduğu, iş bu tazminata temerrüt tarihi olan 13/01/2018 tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 14.166,87 TL kalıcı, 5.083,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının 13/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporunda kişinin bakiye ömrünün rapor tarihindeki 67 yaşı esas alınarak 12,72 yıl olarak hesaplandığını ve 24/3/2032 yılına kadar destek verildiğini, ancak rapor tarihinde halen hayatta olduğundan ve bilinen dönem raporda ayrı olarak incelenmiş olduğundan süreç olarak mükerrerlik olmaması için mağdurun rapor tarihindeki 67,1 yaşı esas alınarak 11,9 yıl hesaplanarak 9/2/2031 yılına kadar destek verilmesi gerektiğini, ayrıca bilinen dönemin rapor tarihi olan 30/4/2019’a kadar çalışılması gerektiğini, geçici iş göremezlik teminatının poliçe kapsamında bulunmadığını, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, yolcunun emniyet kemeri takmaması nedeniyle sol humerus üst uç kırığı ve sol omuz çatlağı saptandığını, ıslaha konu edilen miktara ancak ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı … şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı … şirketi vekili geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığını, bu giderlerden SGK’nın sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesinin gerekmesi, 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. Maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararı 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacının geçici iş göremezlik tazminatını davalı … şirketinden talep edebilmesine, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde, geçici iş göremezlik zararının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik gideri ödemesinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmamasına (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) göre davalı … şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi de doğru görülmemiştir.
Ayrıca, tazminat hesabının yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince TRH 2010 yaşam tablosu ve progressif rant formülüne göre yapılması gerekirken, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemine göre hesaplanması doğru değil ise de, bu husus davalı … şirketinin lehine olmakla, davalı lehine oluşan usulü kazanılmış haklar dikkate alınarak, istinaf edenin sıfatına göre bu hususa girilememiş olup, tazminat hesabında mükerrer olarak yapıldığı iddia edilen hesaplamanın bu nedenle sonuca etkili olmadığı anlaşılmıştır.
Müterafik kusur konusunda ise, davacının emniyet kemeri takmamasının kazanın oluşumuna değil, zararın artmasına yol açan bir etmen olması nedeniyle, bu husus mahkemece tatbik edildiği üzere bir takdiri indirim sebebi ise de, salt kemerin takılmaması tek başına indirim yapılmasına imkân vermeyip, emniyet kemeri takmama eylemi ile zarar arasında illiyet bağının bulunması da gereklidir. Somut olayda kaza tespit tutanağında bulunan mevcut tabloda emniyet kemeri kısmında “takılı değil” yerine “tespit edilemedi” olarak işaretlemenin yapılmış olduğu, bu tespitin aksinin davalı tarafça ispat edilemediği ve davacının kaza sırasında emniyet kemeri takmadığını kanıtlayan bir somut delil bulunmadığı anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine de itibar edilmemiştir.
Faize ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde,
Kısmi dava olarak açılan davanın, ıslah ile dava değerinin artırılması halinde, ıslahtan önce davalının temerrüdü gerçekleşmiş ise, davacı ıslah ettiği miktarı da, ıslah tarihinden önceki temerrüt tarihinden yahut temerrüdün gerçekleşmesinden sonraki bir tarihten itibaren faizi ile talep edebilir. Hâkim, temerrüdün gerçekleştiği tarihi gözeterek taleple bağlı kalarak faizin başlangıcını belirlemelidir.
Davacının talebi haksız fiil nedeniyle maddi tazminat olup, haksız fiil failinin temerrüdü haksız fiil hükümlerine göre davalı … Şirketinin temerrüdü ise sigortanın temerrüdüne ilişkin hükümler çerçevesinde belirlenmelidir. HGK’nın 2017/1015 E. 2020/222 karar sayılı ilamında da değinildiği üzere “Belirtilmelidir ki, haksız fiilde ve sebepsiz zenginleşmede temerrüt için ihtarın gerekmediği yolunda açık bir yasa hükmü yoktur. Ne var ki, müşterek hukukun “Gasp eden daima temerrüt hâlindedir” şeklindeki genel ilkesi, günümüzde de uygulama alanı bulmaktadır. Bu ilkeye göre, haksız fiilin faili ve sebepsiz zenginleşen daima temerrüt hâlinde bulunduğu için, zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere alacaklının bunlara ayrıca bir ihtarda bulunması gerekmez.” Buna göre; Kaza tarihinde haksız fiil sorumlusunun temerrüdü gerçekleştiğinden haksız fiil tarihinden itibaren, zarar gören zararının faizi ile karşılanmasını talep edebilir. Nitekim kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 Sayılı Yasanın 117/2. Maddesinde “Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” düzenlemesine yer verilerek, haksız fiilde temerrütte uygulamada düşülebilecek tereddütler giderilmiştir.
Sigorta şirketinin temerrüdü yönünden ise, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Yasanın 99. Maddesi gereğince sigorta şirketinin ihbarını takip eden 8 iş günü sonunda temerrüdü gerçekleştiğinden, dava öncesi ihbar yok ise açılan dava ile sigorta şirketinin davanın kısmi dava olup olmamasına bakılmaksızın zararın tamamı yönünden ödeme yükümlülüğü doğduğundan açılan dava ile tazminatın tamamı yönünden temerrüdü gerçekleşir.
Belirtilen nedenlerle, ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğine ilişkin istinaf sebeplerine de itibar edilememiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.299,93 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 365,78 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 933,22 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yatırılan gider avansından varsa, kullanılmayan kısmın davalıya iadesine,
4-Kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliği ile harç mahsup ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 28/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.