Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/44 E. 2022/1447 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/44 – 2022/1447
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/44
KARAR NO : 2022/1447

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2019
NUMARASI : 2018/500 Esas 2019/826 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 17/01/2018 tarihinde sürücü … …’ın, sevk ve idaresindeki araç ile … …’ın sevk ve idaresindeki aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında, sürücü … …’ın idaresindeki araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davacının bir kusuru olmadığını, kazaya neden olan araçlardan sürücü … … idaresindeki aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlendiğini, … … idaresindeki aracın ise kaza tarihi itibarı ile sigortası bulunmadığını, bu nedenle meydana gelen zararın … … tarafından karşılanması gerektiğini, meydana gelen zarar nedeni ile davalıların müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarını, meydana gelen kaza nedeni ile davacının vücudunda fonksiyon kaybı meydana geldiğini, davacının geçici ve sürekli işgöremezliğine ilişkin maddi zararının karşılanması için her iki davalıya da başvuruda bulunulmasına rağmen yasal süre içerisinde cevap verilmediği gibi ödeme de yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00.-TL geçici işgöremezlik tazminatı ve 100,00.-TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00.-TL tazminatın davalılardan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 30.963,54 TL olarak arttırmıştır.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde; dava öncesinde gerekli belgelerle birlikte başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi gerektiğini, davacının başvuru üzerine gerekli belgelerin talep edilmesine rağmen maluliyet tespitine ilişkin kati rapor sunulmadan dava yoluna başvurulmuş olduğunu, geçici işgöremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, öncelikle kusur ve maluliyet oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, olayda hatır taşıması ve müterafik kusurun sözkonusu olduğunu, bu nedenle hesaplanacak tazminattan hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesi, davanın kısmen kabulüne, 30.963,54-TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 10/04/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin sürekli iş göremezlik tazminatının (davacının müterafik kusuru – %20 – ve hatır taşıması -%20- nedeni ile) reddine, davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalılar vekilleri tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, hatır taşıması ve müterafik kusur indiriminin yerinde olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte hatır ve müterafik kusur indiriminin sırasıyla % 20 oranında yapılması gerekirken mahkemece toplam %40 oranı ile yapılması nedeniyle hatalı tazminata hükmedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, başvuru şartı eksikliği nedeni ile davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının eksik evrakla sigortaya başvurduğunu, hesaplanan tazminatı kabul etmemekle birlikte, yerel mahkeme kararında temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin ancak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, şirket sigortalısının %25 kusurlu olmasına rağmen yerel mahkemece zararın müştereken tahsili yönünde hüküm kurulduğunu bildirerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … … vekili istinaf dilekçesinde, başvuru şartı eksikliği nedeni ile davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, hükme esas alınan maluliyet raporunun usulüne uygun olmadığını, hükmedilen tazminatın kusur oranları belirtilerek tahsiline karar verilmesi gerektiğini, faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf eden tarafların sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, kaza tespit tutanağı uyarınca,17.01.2018 tarihinde sürücü … …’ın, sevk ve idaresinde olan aracıyla seyri sırasında sürücü … (sürücü … … olup kaza tespit tutanağına sehven … olarak geçmiştir.) …’ın sevk ve idaresinde olan araçla çarpışması neticesi meydana gelen kazada her iki sürücünün kural ihlali bulunduğunun belirlendiği, her iki araç sürücüsünün kaza sırasında alkollü olduğu, davacının sürücü … … idaresindeki araçta yolcu olduğu ve kaza neticesi yaralandığı, sürücü … … idaresindeki aracın kaza tarihini kapsar ZMM sigorta poliçesi bulunmadığı, sürücü … … idaresindeki aracın ZMM sigorta poliçesinin kaza tarihini kapsar şekilde davalı … Sigorta tarafından tanzim edilmiş olduğu, mahkemece alınan kusur raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde sürücü … …’ın %75, sürücü … …’ın %25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’nın 12/10/2018 tarihli raporuna göre, davaya konu kaza nedeniyle davacının bedensel özür oranının % 8 olduğu, ayrıca tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, aktüer bilirkişiden alınan rapor uyarınca davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik miktarının 14.589,12-TL, sürekli iş göremezlik zararı miktarının ise 51.605,90-TL olarak belirlendiği, mahkemece yapılan değerlendirmede, belirlenen tazminat miktarlarına, davacının dava dışı sürücü … …’ın sevk ve idaresindeki araca, sürücünün alkollü olduğunu bilerek binmesi nedeniyle %20 müterafik kusur indirimi yapılması, yine davacının araç içerisinde yolcu olarak bulunmasının hatır taşıması olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılarak, hesaplanan tazminat miktarından %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği kanaatiyle anılan indirimlerin yapılması ve geçici işgöremezlik tazminatının poliçe teminatı kapsamında olmadığı belirlemesi ile bu tazminat kaleminin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde,
Geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin olarak;6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun “Bedensel Zarar” başlıklı 54. maddesinde;
“Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.”
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile; geçici iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık ya da maluliyet) nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85.maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi ya da özel sağlık kuruluşlarından alınan tedavi giderlerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici iş göremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağından, TBK’nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan, KTK’nın 85. maddesi ve 91. maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumludur. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında bulunmayan, geçici iş göremezlik zararının, yasaya aykırı şekilde ikincil norm olan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyeceğinden mahkemece davacının geçici işgöremezlik talebinin reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Yine, hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK’nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Ayrıca; zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda, davacının kazalı araçta yolcu olduğu, hatıra binaen taşındığı, alkollü olduğunu bildiği sürücünün aracına bindiği, kazada müterafik kusurunun bulunduğu sabit olup mahkemece hükmedilen tazminattan hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılmasında bir isabetsizlik yok ise de; hatır taşıması indirimi davacı yolcunun içinde bulunduğu aracın sigortasına tanınan bir indirim türü olup somut olayda davacının içinde yolcu olarak bulunduğu aracın kaza tarihini kapsar sigortası bulunmadığından anılan indirimin yalnızca davalı … … aleyhine hükmedilen tazminata uygulanması gerekirken karşı araç sigortası olan davalı … Sigorta aleyhine hükmedilen tazminata da uygulanmış olması yerinde olmayıp, yine anılan indirimlerin hatır taşıması ve müterafik kusur için ayrı ayrı ve sırasıyla %20 oranında uygulanması gerekirken mahkemece toplam %40 indirimle hatalı tazminata hükmedilmesi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
2-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin ve davalı … … vekilinin istinaf talebininincelenmesinde;
Davalı … Sigorta AŞ vekili ve davalı … … vekili, davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketlerine usulüne uygun başvuru olmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK’nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin istinafları yerinde görülmemiştir.
Bununla birlikte, davacının sigorta şirketlerine başvurusu sırasında eksik evrakla başvuru yaptığı anlaşılmakla mahkemece davalılar aleyhine hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yerinde olmadığından davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin yerinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece, belirtilen eksikliklerin giderilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin, davalı … sigorta vekilinin ve davalı … … vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile HMK’nın 353/1-a.6. maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına tüm deliller toplanarak yeniden yargılama yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma gerekçesine göre istinaf eden taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin, davalı … Sigorta vekilinin ve davalı … … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-a.6. maddesi gereğince ayrı ayrı KABULÜ ile, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.09.2019 tarihli 2018/500 E., 2019/826 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, kararın kaldırılma gerekçesine göre istinaf eden taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraflardan alınan istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde yatırana iadesine,
4-Başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf eden taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 32. İcra Dairesinin 2019/15117 Esas sayılı dosyasına yatırılan 50.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
7-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 32. İcra Dairesinin 2019/15117 Esas sayılı dosyasına yatırılan 52.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
8-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 32. İcra Dairesinin 2019/15117 Esas sayılı dosyasına yatırılan 50.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
9-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.