Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/438 E. 2022/1603 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, 17/10/2012 tarihinde müvekkili … sevk ve idaresindeki motosikletiyle … ili istikametinden … İli istikametine seyir halindeyken plakası tespit edilemeyen bir aracın çarpması sonucunda çift taraflı ve yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında tek taraflı trafik kazası olarak iddia olunmuşsa da yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, söz konusu kazanın müvekkilinin aracıyla seyir halindeyken tır tipi aracın şerit ihlali yaparak müvekkilinin bulunduğu şeride geçmesi ve müvekkilinin sürdüğü motosiklete çarpması sonucu meydana geldiğini, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50,00-TL geçici, 100,00-TL sürekli, 50,00-TL bakıcı masrafı olmak üzere toplam 200,00-TL tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu kazanın davacının direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu, kendi kusuru ile meydana geldiğini, bu durumun da kaza tespit tutanağı ile tespit edildiğini, söz konusu tutanakta meçhul bir araca kusur atfedilmediğini, bu sebeple müvekkili kuruma yöneltilebilecek bir talebin söz konusu olmayacağını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dosya kapsamındaki kaza nedeniyle kolluk tarafından tutulan Kaza Tespit Tutanağı’na göre meydana gelen kazanın tek taraflı trafik kazası olduğu, kazanın, davacının direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu gerçekleştiğinin belirtildiği, kaza sonrası davacının kollukta alınan ifadesinde kazayı hatırlamadığını beyan ettiği, yine kaza ile ilgili …. CBS tarafından yürütülen 2012/997 Soruşturma nolu dosya kapsamında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, söz konusu kararın içeriğinde davacının asli kusurlu kabul edildiği, davacı dışında kaza ile ilgili başkasına atfı kabil kusur ve ihmalin bulunmadığının açıkça yazıldığı, söz konusu kararın davacıya tebliğ edilmesine rağmen davacı tarafından karara itiraz edilmediği, meydana gelen kazanın tek taraflı olması, kazada davacı dışında başkasına atfı kabil bir kusur olmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, yerel mahkemece taraflarca getirilme ilkesine aykırı davranıldığını, 6100 sayılı HMK’nın 25. maddesinde; “Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.” hükmünün yer aldığını, Mahkeme hakimi tarafından yasal yetkiler aşılarak kendiliğinden delil toplandığını ve bu delile dayanılarak davanın reddedildiğini, davacının yaşanan kaza hadisesi sonrasında bir ay bilinci kapalı bir şekilde yattığını ve vücudunda kalıcı hasar oluştuğunu, kazaya ilişkin olarak tutulan tutanağın, kazayla aynı gün polis ekipleri tarafından tek taraflı yaralanmalı kaza olarak düzenlendiğini, müvekkilin seyir halindeyken kendisine plakası belirlenemeyen tır’ın çarptığını, çarpmanın etkisiyle motosiklet kullanmakta olan müvekkilin bilincinin kapandığını, ceza hakiminin kusurun değerlendirmesine ilişkin kararının hukuk hakimini bağlamayacağını, ilk derece mahkemesi ise ret kararında soruşturma dosyasındaki KYOK kararına itiraz edilmediği gerekçesine dayanıldığını, müvekkilim KYOK kararına itiraz etmeyerek hukuki haklarını yitirmediğini, bu durumun feragat anlamında yorumlanamayacağını, kazaya ilişkin olarak iddiaları ispatlama olanağının ilk derece mahkemesi tarafından verilmediğini ön inceleme duruşmasında tanık listesi sunulmak üzere süre talep edildiğini, davanın basit yargılamaya tabi olduğu, ön inceleme duruşmasına kadar tanık bildirilmediği, savcılık dosyasında kusura itiraz edilmediği gerekçesi ile bu talebin reddine karar verildiğini, ön inceleme duruşması yapılmadan, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar belirlenmeden, tarafların tanık listesi vermelerinin de beklenemeyeceğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, yerel mahkemece belirsiz alacak davası olan alacağın tamamı yerine sadece dava edilen kısım esas alınarak kesin karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Her ne kadar yerel mahkemece, kararın kesin olduğu belirtilmiş ise de, HMK’nın 341. maddesi miktar itibarı ile kesinlik sınırına yönelik düzenlemeler içermekte olup, buna göre 6100 sayılı HMK’nın 341/3. maddesinde, alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceği, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu anlaşılmakla, yerel mahkemece verilen karar 6100 sayılı HMK’nın 341/3. maddesindeki yasal düzenleme sebebiyle istinaf kanun yolu açık bir karar olup, yerel mahkemece verilen kararın miktar itibarı ile kesin olduğunun belirtilmesinin de bu anlamda sonucu bir etkisinin bulunmadığı görülmüş ve Dairemizce istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece ön inceleme duruşmasında tarafların sulh olamadıkları ve dava konusu hususların tamamında anlaşamadıkları tespit edilerek ön inceleme aşamasından tahkikat aşamasına geçilmiş, davacı vekili tanıklarını bildirmek için süre talep etmiş ise de, mahkemece “-Davacı her ne kadar tanık deliline dayanmış ise de mevcut dosyanın basit yargılamaya tabi olması, ön inceleme duruşmasına kadar tanık isimlerinin bildirilmemesi ve yine olay ile ilgili yürütülen savcılık dosyasında tüm kusurun davacıya verilmesi ve sonucunda hazırlanan takipsizlik kararının davacı tarafa tebliğ edilmesine rağmen davacı tarafından takipsizlik kararına itiraz edilmeyerek kararın kesinleşmesi nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
Basit yargılama usulünde taraflar dava ve cevap dilekçeleri ile delillerini göstermek, delil olarak dayandıkları belgeleri dilekçelerine ekleyerek vermek ya da başka yerden getirtilecekse gerekli bilgileri belirtmek zorunda olduğundan tanık deliline dayanılması durumunda bu hususun da dava ve cevap dilekçesinde belirtilmesi zorunludur.
Diğer taraftan, HMK’nın 240. maddesinde tanık deliline dayanan tarafın tanık listesini sunması gerektiği belirtilmiş ise de tanık listesinin verilmesi gereken aşama açık olarak düzenlenmemiştir.
Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere ispat faaliyetinin konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 320. maddesi gereğince basit yargılama usulünde tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar ön inceleme aşamasında tespit edileceğinden ancak bu tespit yapıldıktan sonra çekişmeli vakıaların ispatı için tanık deliline başvurulmasının gerekip gerekmediği taraflarca değerlendirilebilecektir.
Bu anlamda olmak üzere dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde soyut olarak tanık deliline dayanan taraf, ön incelemede hâkimin tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tespit etmesinden sonra, hangi konulara ilişkin ve hangi vakıayı ispat için hangi tanığı delil olarak bildirebileceğini belirleyebilir.
Bu itibarla, mahkemece dava dilekçesinde hangi vakıayı ispat için tanık deliline dayandığını belirten davacı vekilinin tanıklarının dinlenilmesi gerekirken tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesi, hukukî dinlenilme hakkının ve bu hakkın alt unsurları olan “iddia ve savunma hakkı” ile “açıklama ve ispat hakkı”nın ihlâli niteliğinde olup adil yargılanma hakkı ile bağdaşmamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.03.2022 tarih ve 2020/9-605 Esas, 2022/264 Karar sayılı ilamı)
Diğer taraftan, davacının ceza soruşturmasında şikayetçi olmaması yada takipsizlik kararına itiraz etmemesinin tazminat davası açmasına ve tazminat istemesine engel olmayacağı da izahtan varestedir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine, davacının sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2019 tarih ve 2019/347 Esas 2019/776 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından istinaf karar harcı yatırılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı adli yardımdan yararlandığından başlangıçta alınmayan istinaf harç ve giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai hükümde dikkate alınmasına,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.