Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/412 E. 2022/1672 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/412 – 2022/1672
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/412
KARAR NO : 2022/1672

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2019
NUMARASI : 2014/611 Esas 2019/855 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, … içerisinde park ve bahçe görevlisi olarak çalıştığını, 07/12/2010 tarihinde … Müdüriyet girişi önünde bulunan orta yeşillik alanın bakımıyla ilgilendiği esnada saat sabah 09.05 sularında … sevk ve idaresindeki … plakalı hususi aracıyla müvekkile çarparak ağır bir şekilde yaralanmasına sebep olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, 20.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 22. 02.2017 tarihli dilekçesi ile talebini kuruşlandırmış ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000,00-TL sürekli iş görmezlik tazminatı ile 1.000,00-TL bakıcı gideri tazminatı talep ettiklerini bildirmiştir.
Davacı vekili 12.11.2018 tarihli talep arttırım dilekçesi ile sürekli iş güçü kaybından kaynaklanan tazminat alacağını 4.053,79-TL’ye, bakıcı giderinden kaynaklanan tazminat alacağını 2.360,70-TL’ye çıkarmış ve bu bedellerin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, 20.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacı vekilinin dosyaya ibraz ettiği raporların olay tarihinden 2 yıl sonrasına ait olduğunu, davacının kazadan I yıl sonra düştüğünü ve düşmeye bağlı olarak kendisine omurga kırılması tanısı konulduğunu, bu sebeple hastanede 15 gün kaldığını, davacının kaza sonrası çalıştığı iş yerine rapor sunup sunmadığı hususunda bilginin dava dosyasına sunulması gerektiğini, kazanın oluşumunda davalının kusurunun bulunmadığını, davacının tam kusurlu olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacının geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatının tedavi teminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, hesaplamada gelirin asgari ücret üzerinden alınması gerektiğini, SGK tarafından davacıya gelir bağlanıp bağlanmadığı hususunun sorulması gerektiğini müvekkili şirketin poliçe teminat limitleri dahilinde gerçek ve doğrudan zarar kalemleri için teminat verdiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dosyada mevcut Ankara Adli Tıp Kurumlu Trafik İhtisas dairesi tarafından hazırlanan 18.11.2016 tarihli kusur raporunda olayın kaza tespit tutanağında belirtilen şekilde olması halinde davacı …’ün %30 oranında, davalı …’in %70 oranında kusurlu olduğu; olayın tanık beyanında anlatılan şekilde meydana gelmiş olması halinde davacı …’ün kusursuz, davalı … ‘in %100 kusurlu olduğunun bildirildiği, dosya kapsamı ve tanık beyanı birlikte değerlendirildiğinde olayın tanık beyanında anlatıldığı şekilde ve yerde meydana geldiği kanaatine varıldığı, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığına ait 17.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda kaza nedeniyle davacının vucut genel çalışma gücünü %7 oranında kaybettiği ve iyileşme süresinin 3 ay olduğu bu süre içinde başkasının bakımına muhtaç olduğunun bildirildiği, hesap bilirkişisi raporunda; …’ün olay tarihinde 68 yaşında olduğu, 01.01.2016 tarihinde vefat ettiği hesaplamanın vefat tarihine kadar yapıldığı, … Üniversitesi Tıp Fakultesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporla ile belirlenen % 7 maluliyet oranı ile 3 aylık iyileşme ve bakıcıya muhtaç olduğu süre esas alınmak sureti ile davacının bu kaza nedeniyle geçici iş görmezlikten kaynaklı tazminat alacağının davalı … ‘in %100 kusurlu olduğunun kabulü halinde …’ün 4.053,79-TL sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının, 2.360,70-TL bakıcı giderinden kaynaklanan tazminat alacağının bulunduğu ve bu miktarları talep edebileceği, davalı …’in % 70 kusurlu olduğunun kabulü halinde ise 2.837,65-TL sürekli iş güçü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının, 1.652,49-TL bakıcı giderinden kaynaklanan tazminat alacağının bulunduğu ve bu miktarları talep edebileceğinin bildirildiği, maddi tazminat talebi yönünden; 07.12.2010 tarihinde davalı sürücü … ‘in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın yaya olan …’e çarpması sonucunda kazanın meydana geldiği ve olayda …’ün yaralandığı, dosya kapsamı ve tanık beyanı birlikte değerlendirildiğinde olayın tanık beyanında anlatıldığı şekilde ve yerde meydana geldiği ve olayın meydana gelişinde …’in %100 kusurlu olduğu, kaza nedeniyle …’ün % 7 oranında iş gücünü daimi olarak yitirdiği ve 3 ay süre ile bakıcıya muhtaç olduğu, davacının sürekli iş göremezlik zararının 4.053,79-TL, bakıcı giderinden kaynaklanan tazminat alacağının 2.360,70-TL olduğu ve bunun poliçe teminat limitleri için kaldığı anlaşıldığından maddi tazminat davasının kabulüne,
Manevi tazminat yönünden; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın oluş şekli, kazanın meydana gelişinde davalının kusur oranları, davacının maluliyet oranı ve bu kaza nedeniyle yaşadığı acı, elem ile hakkaniyet kuralları MK’nın 24. ve BK’nın 58. maddelerinde düzenlenen manevi tazminat hükümleri çerçevesinde ve yerleşmiş Yargıtay içtihatları birlikte (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12/07/2017 tarih 2017/581-646 sayılı kararı) değerlendirildiğinde manevi tazminatın yasal şartları oluştuğu ancak bu durumun sebepsiz zenginleşme yaratmaması durumu da dikkate alınarak 5.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline karar vermek gerektiği gerekçesiyle,
1-Maddi tazminat davasının kabulü ile 4.053,79-TL sürekli iş görmezlik tazminatı ile 2.360,70-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 6.414,49-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 17.01.2014 tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 07.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile veraset ilamındaki hisseleri oranında … mirasçıları …, … ve …’e verilmesine,
2-Manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 07.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal ile birlikte davalı …’den tahsili ile veraset ilamındaki hisseleri oranında … mirasçıları …, … ve …’e verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde, davaya konu trafik kazası 07/10/2010 tarihinde gerçekleşmiş olup davacı tarafça tazminata konu alacağın 12/11/2018 tarihli dilekçe ile ıslah edilerek artırıldığını, TBK 72. maddesinde, “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” hükmünün yer aldığını, yine 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine dair talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörüldüğünü, maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı üçüncü kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağının benimsendiğini, buna göre “uzamış ceza zamanaşımı”nın tespiti bakımından zamanaşımını düzenleyen 5237 s. TCK md.66/e’ye bakıldığında “Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl, geçmesiyle düşeceğini, hâl böyle iken zamanaşımı dikkate alınmadan kurulan hükmün ortadan kaldırılması gerektiğini, dosyada bulunan 07/10/2010 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağında göre davacı müteveffa …’ün 2918 s. KTK’nın yaya asli kusurlarından Kod 5 ihlalinde bulunduğunun tespit edildiğini, kaza tespit tutanağında tanık olarak adı bulunmayan davacı tanığı …’ın talimat Mahkemesince 10/09/2015 tarihinde alınan beyanı üzerine yerel Mahkeme tarafından; 18/11/2016 tarih ve 6410 sayılı Adli Tıp Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından rapor aldırıldığını, söz konusu raporda ise bu defa; Trafik Kazası Tespit Tutanağında adı geçmeyen davacı tanığının beyanı dikkate alınırsa tüm kusurun müvekkilde olduğu, bu beyan dikkate alınmaz ise de müvekkilin kusurunun %70 olduğunun takdir edildiğini, resmi evrak konumunda bulunan Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nda tespit edilen hususların aleyhine hüküm kurmaya elverişli olmayan tanık beyanına geçerlilik tanınmaması gerektiğini, kaza tespit tutanağı ve Yerel Mahkemece kusura dair alınan 30/03/2015 tarihli Bilirkişi Raporunda, asli kusurlunun davacı müteveffanın olduğu değerlendirilmesine karşın 18/11/2016 tarih ve 6410 sayılı Adli Tıp Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı raporunda kusur değerlendirmesi tam tersi yönde değerlendirildiğini ve çelişkinin giderilmediğini, maluliyuet oranına itiraz ettiklerini, davacı tarafın 09/11/2012 tarihli … Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan Raporu dosyaya ibraz etmişlerse de söz konusu raporun “Hikaye” kısmının Bilgi bölümünde aynen; “3 ay önce düşme sonucu polikliniğe başvuran hasta” ifadesinin yer aldığını söz konusu raporun 06/09/2011 – 21/09/2011 tarihli yatış-çıkış tarihli hasta bilgi formunda “ÜÇ AY ÖNCE DÜŞME SONUCU POLİKLİĞE BAŞVURAN HASTA YAPILAN TETKİK VE MUAYENE SONUCU LUMBAL VERTEBRA FRAK. TANISI KONDU” yazdığını, dava konusu trafik kazası 07/10/2010 tarihi olup, söz konusu bilgi formları ise kazadan 1 yıl 1 ay sonrasında düzenlenmiş ve dikkat edileceği üzere “üç ay önce düşme”den bahsedildiğini, hâl böyle iken, söz konusu bilgi formuna dayalı olarak düzenlenen 09/11/2012 tarihli maluliyet raporunun hükme esas alınamayacağını, Yerel Mahkeme maluliyet oranına ilişkin olarak alınan, … Üniversitesi 17/11/2017 tarih ve 2310 sayılı Raporda ise iş bu defa davacı müteveffanın maluliyetinin %7 olduğu kanaati ile rapor düzenlendiğini, her ne kadar söz konusu raporda da, 09/11/2012 tarihli … Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan Raporun, mezkur kaza ile illiyet bağı olmadığından dikkate alınmadığı belirtilmişse de, 3 aylık iş göremezlik halinde kalan bir hastada, fibula kırığı için %7 maluliyetin nasıl mümkün olduğunun izah edilemediğini aktüerya hesabında davacının tazminata esas kazancının, davacı tarafça dosyaya sunulduğu söylenen 2009 ve 2010 tarihli Vizite kağıdı dikkate alınarak belirlendiğini, davacının ücretinin asgari ücretin 1,22 katı olduğu belirtilerek yapılan hesaplamanın isabetli olmadığını, davacının park ve bahçe görevlisi olup asgari ücretten fazla tutarda ücret almayı gerektirir nitelikte bir iş yapmadığını, yerel mahkemece kaza tespit tutanağını düzenleyen görevlilerin dinlenmediğini, salt geçici işgöremezlik süresi üzerinden asgari ücrete göre bakıcı giderine hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Zaman aşımı defi yönünden; davalı … tarafından ıslaha karşı zamanaşımı defi’nde bulunulduğu anlaşılmakta olup, öncelikle belirtilmelidir ki, zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.1.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı) ve yargı kararları ile öğretide kısmi davada dava edilmeyen alacak kesimi için, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olmasının zamanaşımını kesmeyeceği kabul edilmektedir. (Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt:II sayfa:1541 v.d) Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı yalnız alacağın kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir. Y.HGK.20.3.1968 gün ve 1968/9-210 E. ve 151 K., 3.7.2002 gün ve 2002/9-564 E. ve 572 K.,09.10.2002 gün ve 2002/9-808 E. ve 2002/801 K.sayılı ilamları da bu yöndedir.
Mahkemece, zamanaşımı defi incelenmeksizin hüküm kurulması isabetli değildir.
Kusura ilişkin olarak ise, mahkemece varsa ceza dosyası getirtilmeli, gerekirse tutanak mümzileri dinlenmeli, ceza dosyasındaki deliller de değerlendirilerek, varsa ceza mahkemesi kararı ile kesinleşen maddi olgular dikkate alınarak, tarafların mahkemece hükme esas alınan kusur raporuna itirazları da değerlendirilmek suretiyle gerekirse konusunda uzman bilirkişi heyetinden Karayolları Fen Heyeti veya İTÜ gibi kuruluşlardan kusur raporu alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre istinaf eden davalı … vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Kaldırma ve gönderme sebebine göre istinaf eden davalı … vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafca yatırılan peşin harcın istek halinde iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-İstinaf eden tarafca yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın talep halinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.