Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/408 E. 2022/1525 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/408 – 2022/1525
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/408
KARAR NO : 2022/1525

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2019
NUMARASI : 2018/64 Esas 2019/987 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın yaya olan davacıya çarpması sonucu davacının yaralandığını, yapılan başvuruya rağmen zararlarının giderilmediğini belirterek, 200 TL geçici iş göremezlik ve 4.800 TL sürekli iş göremezlik zararının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiş; yargılama sırasında geçici iş göremezlik talebini 3.717,17 TL’ye, sürekli iş göremezlik talebini 35.928,51 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın kabulü ile 3.717,17 TL geçici iş göremezlik zararı ile 35.928,51 TL sürekli iş göremezlik zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacıya atfedilen kusurun yerinde olmadığını, davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, sürekli iş göremezlik zararı hesabının AGİ hariç asgari ücret baz alınarak yapılması nedeniyle tazminatın eksik hesaplandığını, muhtemel yaşam süresinin tayininde hata yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar sebebi ile geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün, yaya olarak yolun karşısına geçmeye çalışan davacıya çarpması suretiyle meydana gelen kazada, maluliyet tespitine dair mahkemece alınan ATK raporunda davacının 9 ay süresince iş göremez halde kaldığının ve %19 oranında kalıcı iş göremezlik hali bulunduğu hususlarının rapor edildiği, mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davacının 3.717,17 TL geçici iş göremezlik zararı ile 35.928,51 TL sürekli iş göremezlik zararının hesaplanmış bulunduğu, davalı sigorta şirketince davadan önce yapılan başvuruya rağmen davalı tarafça bir ödemenin yapılmamış olduğu, Mahkemece, yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1) Haksız fiil sonucu meydana gelen zararlarda, kusurun tespiti önem arz etmektedir.
Kaza sonrası düzenlenen trafik kaza tespit tutanağında, servis aracından inip, aracın önünden yolun karşısına geçiş yapmak isteyen davacıya, davalı tarafa sigortalı araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki aracın çarpması şeklinde meydana gelen trafik kazasında, davacının KTK 68/b yayalar için geçiş kurallarını ihlalden, dava dışı sürücünün ise KTK 52/a hız kurallarını ihlalden kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece kazada tarafların kusur durumları için alınan bilirkişi raporunda davacının %75, davalı tarafa sigortalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu rapor edilmiş, mahkemece kusur oranı hususunda bu rapor hükme esas alınmıştır.
Mahkemece kaza sebebiyle Çorum CBS 2018/239 soruşturma nosu ile ceza soruşturmasının yürütüldüğüne dair dosyaya belgeler celbedilmiş ise de yargılamanın devamı sırasında ceza dosyasının akıbeti hususunda bir inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır. Dairemizce UYAP üzerinden yapılan sorgulamada, dava dışı araç sürücüsü aleyhine taksirle yaralama suçundan kamu davası açılmış olduğu görülmüştür.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince; hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin tespiti ile bağlı değil ise de ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlıdır.
Bu durumda, mahkemece ceza davası dosyasında alınan/alınacak kusur raporları dosyaya kazandırılarak, kazanın oluş şekli itibariyle kaza tespit tutanağı, kusur raporları ve tüm dosya kapsamı irdelenerek, olayın oluş şekline ilişkin ceza dosyasında farklılıklar olması halinde ceza dosyasının kesinleşmesi beklenerek, sonucuna göre kazadaki kusur durumlarının belirlenmesi için dosyanın İTÜ ya da Karayolları Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile kaza tespit tutanağı ve dosyada alınan bilirkişi raporu ile ceza dosyasında alınan kusur raporları arasında kusur oranları yönünden meydana gelen çelişkilerin giderilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
2) Davacının hak kazanabileceği tazminatın hesaplanması için mahkemece alınan ve hükme esas kabul edilen aktüer raporunda 01/06/2015 tarihli ZMMS Genel Şartlar gereği TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanarak davacının maddi zararının hesaplanmış olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010”adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiş, aynı uygulamaya Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nce de devam edilmiştir.
Bu itibarla, somut olayda hükme esas alınan aktüer raporunda tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90.maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece hükme esas kabul edilen aktüer raporunda progressif rant formülü yerine %1,8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmemiştir.
3) Davaya konu kazada yaralanan ve işgücü kaybına uğrayan davacının, kaza tarihi itibariyle 16 yaşında olduğu, Mahkemenin hükme esas aldığı aktüerya raporunda, kaza tarihinden itibaren 9 aylık sürece yönelik geçici iş göremezlik zararının hesaplandığı, geçici iş göremezlik süresinin sona erdiği tarihten başlatılmak suretiyle de davacının askerlikte geçecek süresini de kapsar biçimde bakiye ömür süresinin tamamı için sürekli iş göremezlik zararının hesaplamasının yapılmış bulunduğu, sürekli iş göremezlik zararının aktif dönem hesabında asgari geçim indirimi dâhil edilmemiş asgari ücret tutarlarının esas alındığı anlaşılmaktadır.
Haksız fiil neticesi oluşan maluliyetten kaynaklı olarak ortaya çıkan zararın tayininde zarar görenin elde ettiği gelirinin doğru biçimde belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli yer tutmaktadır. Bu hesap yapılırken ise, zarar gören kişinin, kaza tarihinden hesap tarihine kadar ki sürede gelirini gösteren belgelerin temin edilmesi suretiyle gelirlerin belirlenmesi, zarar görenin herhangi bir işinin olmaması halinde kazancı asgari ücret kabul edilmesi, zarar görenin çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması, kaza tarihinden itibaren geliri bilinen (işlemiş) ve geliri bilinmeyen (işleyecek) aktif dönem ile zarar görenin bakiye ömrü esas alınarak pasif dönemin tespit edilmesi, işlemiş (bilinen) aktif dönem zarar hesabının, zarar görenin bilinen kazancı nazara alınarak, eğer geliri yok ise kaza tarihinden hesap tarihine kadar yürürlükte bulunan asgari ücretler (asgari geçim indirimi dâhil) dikkate alınarak yapılması; işleyecek (bilinmeyen) aktif dönem hesabında zarar görenin hesap tarihindeki bilinen son geliri nazara alınarak muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek aktif dönem tazminat hesabı yapılması, pasif dönem hesabında ise asgari geçim indirimi uygulanmaksızın asgari ücret üzerinden zarar hesabının yapılması gerekmektedir. Öte yandan kaza tarihinde 18 yaşından küçük olup, gelir getiren bir işte çalışması olmayan küçükler ile ilgili tazminat hesabında küçüğün gelir elde etmeye başlayacağı yaşın 18 olarak kabul edilerek bu andan itibaren hesaplama yapılması gerekmektedir. Keza, zarara uğrayan küçüğün askerlikte geçireceği süreçte sadece efor kaybı talep edebilmesi mümkün olup, askerlik dönemine isabet eden zarar hesabında asgari geçim indirimi hariç asgari ücret nazara alınmalıdır.
Somut olayda davacının aksine bir iddia ve ispat bulunmadığı da gözetilerek kaza tarihindeki yaşı itibariyle kazanç getiren herhangi bir işte çalışması söz konusu olamayacağı ve bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğinden Mahkemece, davacının geçici iş göremezlik zararının bulunmadığının gözetilmesi gerekirken bu zararın oluştuğunun kabulü doğru değil ise de istinaf eden tarafın sıfatına göre usuli kazanılmış hakların korunması ilkesi gereğince bu hususa eleştiri yapmakla yetinilmiş olup, davacının sürekli iş göremezlik zararının tespitinde ise Mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporundaki hesaplama şekli de yukarıda anılan ilkelere ve Yargıtay’ın yerleşik kararlarına uygun değildir.
Bu vakıalar karşısında mahkemece; davacının sürekli iş göremezlik zararına dair hesaplama 18 yaşının ikmalinden başlatılarak, bakiye ömür süresi sonuna kadar aktif ve pasif çalışma dönemlerinin belirlenmesi, işlemiş (bilinen) aktif dönem zarar hesabının, kaza tarihinden hesap tarihine kadar yürürlükte bulunan asgari ücretler (asgari geçim indirimi dâhil) dikkate alınarak yapılması, davacının askerlikte geçireceği süreye yönelik hesaplamada asgari geçim indirimi tutarlarının nazara alınmaması, işleyecek (bilinmeyen) aktif dönem hesabında zarar görenin hesap tarihindeki bilinen son geliri nazara alınarak muhtemel gelirinin her yıl için her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek aktif dönem tazminat hesabı yapılması, pasif dönem hesabında asgari geçim indirimi uygulanmaksızın asgari ücret üzerinden zarar hesabının yapılması hususlarının tatbiki suretiyle davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı miktarının belirlenmesi için, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor veya yeni bir aktüerya bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece öncelikle davaya konu kaza ile ilgili açılmış ceza davası dosyası tespit ve celbedilerek, ceza dosyasında alınan kusur raporları dosyaya kazandırılarak, kazanın oluş şekli itibariyle kaza tespit tutanağı, kusur raporları ve tüm dosya kapsamı irdelenerek, olayın oluş şekline ilişkin ceza dosyasında farklılıklar olması halinde ceza dosyasının kesinleşmesi beklenerek, sonucuna göre kazadaki kusur durumlarının belirlenmesi için dosyanın İTÜ ya da Karayolları Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile kaza tespit tutanağı ve dosyada alınan bilirkişi raporu ile ceza dosyasında alınan kusur raporları arasında kusur oranları yönünden meydana gelen çelişkilerin giderilmesi için rapor alınarak, akabinde usuli kazanılmış haklar gözetilerek, davacının sürekli iş göremezlik zararına dair hesaplama 18 yaşının ikmalinden başlatılarak, TRH-2010 tablosuna göre belirlenecek bakiye ömür süresi sonuna kadar aktif ve pasif çalışma dönemlerinin belirlenmesi, işlemiş (bilinen) aktif dönem zarar hesabının, kaza tarihinden hesap tarihine kadar yürürlükte bulunan asgari ücretler (asgari geçim indirimi dahil) dikkate alınarak yapılması, davacının askerlikte geçireceği süreye yönelik hesaplamada asgari geçim indirimi tutarlarının nazara alınmaması, işleyecek (bilinmeyen) aktif dönem hesabında zarar görenin hesap tarihindeki bilinen son geliri nazara alınarak muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek aktif dönem tazminat hesabı yapılması, pasif dönem hesabında asgari geçim indirimi uygulanmaksızın asgari ücret üzerinden zarar hesabının yapılması hususlarının tatbiki suretiyle davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı miktarının belirlenmesi için, rapor düzenleyen bilirkişiden hüküm kurmaya ve denetime elverişli ek rapor veya yeni bir aktüerya bilirkişiden hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak oluşacak sonuca göre sürekli iş göremezlik tazminatı talebine yönelik karar verilmesi, geçici iş göremezlik tazminatına yönelik kararda kesinleşen yönlerin korunması gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden HMK’nın 355. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf sebepleri sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda belirtilen gerekçelerle kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda belirtilen gerekçelerle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/12/2019 tarih 2018/64 Esas 2019/987 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, yukarıda açıklandığı üzere tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinafa gelen davacı tarafça yatırılan 678,00 TL istinaf karar harcının davacı tarafa iadesine,
3-İstinafa gelen davacı tarafça yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
4-İstinaf eden davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.