Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/401 E. 2022/1937 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/401 – 2022/1937
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/401
KARAR NO : 2022/1937

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2019
NUMARASI : 2018/252 Esas 2019/889 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 29/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 31/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.09.2017 tarihinde davalıya ZMSS poliçesi ile sigortalı aracın, davacının sevk ve idaresindeki motorsiklete çarpması sonucu davacının yaralanmasına neden olduğunu, davalı sigorta şirketine 14.03.2018 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri, 100,00 TL özel hastanedeki tedavi gideri olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş;10.10.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile sürekli işgöremezlik tazminatını 56.361,01 TL’ye, bakıcı giderini 6.731,61 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, davalının sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalının kusuru oranında sınırlı olduğunu, maluliyet ve kusur tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesini, geçici iş göremezlik tazminat ve bakıcı giderinin poliçe teminatı dışı olduğunu, davacının kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, dava tarihi itibariyle yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 17/09/2017 tarihinde davalıya ZMMS poliçesi ile sigortalı dava dışı …’nun sevk ve idaresindeki … plaka araç ile davacı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması şeklinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının %13 oranında malul kaldığı ve 6 ay süre ile bakıcı ihtiyacının bulunduğu Adli Tıp Raporu ile, davalıya sigortalı araç sürücüsünün %75 kusurlu olduğu ve neticesinde davacının 56.361,01 TL daimi iş göremezlik ve 6.731,61 TL geçici bakıcı gideri zararının oluştuğu hususunun da bilirkişi raporları ile tespit edildiği, davacıya SGK tarafından ödeme yapılmadığı ve sigorta şirketine başvuru neticesinde 27/03/2018 tarihinde temerrüdün oluştuğu, davacı tarafından tedavi gideri talep olunmuşsa da, tedavi gideri talebini ispatlar herhangi bir açıklamanın yapılmaması ve tedavi giderini ispata yarar dosya kapsamında herhangi bir belgenin de bulunmaması karşısında tedavi gideri talebi yönünden davanın reddi gerektiği, ancak alınan denetime ve hüküm kurmaya elverişli Adli Tıp ve bilirkişi raporları doğrultusunda davalı sigortalısının %75 kusuru nedeniyle meydana gelen kazadan dolayı davacının ıslah dilekçesindeki talebi doğrultusunda davanın kabulü gerektiği kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulü ile 56.361,01 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 6.731,61 TL geçici bakım ve bakıcı gideri olmak üzere toplam 62.792,62 TL’nin temerrüt tarihi olan 27/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının tedavi giderine ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece tedavi giderlerinin davalı sigorta şirketince tazmin edilmesine ilişkin talebin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüne zorunlu mali sorumluluk sigortası adı verildiğini, haksız eylem veya kaza sonucu yaralanan kişinin, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve ilerde yapacağı tüm masraflarını isteyebileceği, bunun tıbbi tedavi ile sınırlı bölümüne “tedavi giderleri” ve eski sağlığına kavuşup yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı ve yapacağı tüm masraflara “iyileşme giderleri” denildiğini, Borçlar Kanunu 46. maddesi 1. fıkrasında, zarar görene, kapsamı belirtmeksizin “bütün masraflarını” isteme hakkı tanındığını, masraflar kavramının kapsamına, zarar görenin, beden bütünlüğünü eski haline getirmeye, yani iyileşmeyi sağlamaya veya hastalık ya da sakatlığın artmasını önlemeye yönelik harcamak durumunda olduğu ve ilerde harcaması olası bütün masrafların girdiğini, yaralanan kişinin, olay gününden başlayarak tümüyle iyileşip yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı tüm tedavi ve iyileşme giderlerini zarar sorumlularından isteyebileceğini, bunun için masrafların dava ve hatta hüküm gününe kadar yapılmış olmasının koşul olmadığını; gelecekte yapılması olası tedavi ve iyileşme harcamalarını da isteyebileceğini, 2918 sayılı kanunun “Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar” başlıklı 92.maddesinde sigorta şirketinin sorumluluğu dışında olan hususların tek tek sayıldığını, sigorta şirketlerinin iş bu kanun maddesindeki durumlar dışındaki zararları karşılamakla mükellef olduğunu, tedavi giderlerinden sorumluluk sigorta şirketine ait olduğu için, davacı tarafından yapılan hastane masraflarının davalı sigorta şirketi … Sigorta A.Ş. tarafından karşılanması gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, tedavi ve iyileşme için yapılan masrafların dışında, kişinin iyileşmesi için ilerde yapılması zorunlu tedavileri ve henüz yapılmayan ameliyat masrafları, yaşam boyu kullanılacak ilâçlar, protez ve benzeri aygıtlar için yapılacak masrafların “gerçekleşmiş zarar” olarak nitelendirildiğini, uzman bilirkişi aracılığıyla bütün bunların hesaplatılıp hüküm altına alınmasının öngörüldüğünü; harcama yapılmadan da tedavi gideri, bakım ve bakıcı masraflarının istenebileceğinin Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, masraflar kavramının kapsamına, zarar görenin beden bütünlüğünü eski haline getirmeye, yani iyileşmeyi sağlamaya veya hastalık ya da sakatlığın artmasını önlemeye yönelik harcamak durumunda olduğu ve ilerde harcaması olası bütün masrafların girdiğini, bu nedenle davacının yaralanması sebebiyle tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve ilerde yapmak zorunda olduğu tüm giderleri, yapılması zorunlu tedavi ve ameliyat masraflarını, yaşam boyu kullanacağı ilaç giderlerinin davalı sigorta şirketince karşılanması gerektiğini, 31/07/2019 tarihinde davacının maluliyetinin tespiti için Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Başkanlığından alınan raporda davacının bir çok devlet hastanesinde ve … Tıp Hastanesinde gördüğü tedavilerin yer aldığını, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Başkanlığından alınan rapordan da anlaşıldığı üzere davacının geçirdiği vahim kaza sonucunda ağır yaralandığını ve tedavi masraflarının miktarının oldukça yüksek olduğunu, tedavi masraflarının davalı sigorta şirketince karşılanmaması nedeniyle davacının mağduriyetinin daha da arttırdığını, yerel mahkemece hatalı inceleme sonucu davacının tedavi gördüğü Özel … Tıp Hastanesinden faturalar talep edilmeyip eksik inceleme yapıldığını belirterek istinaf talebinin kabulüne, tedavi giderleri yönünden usul ve kanuna aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece hükmedilen 6.731,61 TL bakım ve bakıcı gideri yönünden kararın hatalı olduğunu, davalı şirketin poliçe kapsamında davacının tedavi giderleri kapsamında sayılan geçici iş görmezliğe ilişkin tazminat talebi ile sair tedavi giderleri ve bakıcı gideri taleplerinden sorumlu olmadığını, Geçici iş göremezlik giderleri ve geçici iş göremezlik dönemine tabi geçici bakıcı tazminat taleplerinin 01.06.2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereği teminat dışı olduğunu, Genel Şartların yürürlüğe girmesi itibariyle geçici iş göremezlik tazminat talepleri tedavi giderleri kapsamında olup; 6111 sayılı yasa uyarınca şirketin tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik talepleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, şirketin tedavi teminatının devri için SGK’ya prim aktarımı da yaptığını dolayısıyla yapılan bu prim aktarımından sonra söz konusu aracın karıştığı bir trafik kazası sebebiyle doğacak tüm tedavi gideri ve bu kapsamda yer alan geçici iş göremezlik taleplerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğini,
Kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı şirketin sürekli iş göremezlik dönemi bakıcı giderlerinden sorumlu olabilmesi için 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ve kesinleşen trafik sigortası yeni genel şartları uyarınca genel şartlar’ın eklerinde yer alan ek:3 sürekli sakatlık tazminatı hesaplaması kriterlerince hesaplama yapılmış olması gerektiğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı şirketin sürekli iş göremezlik dönemi bakıcı giderlerinden sorumlu olabilmesi için 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ve kesinleşen trafik sigortası yeni genel şartları uyarınca genel şartlar’ın eklerinde yer alan EK:3 sürekli sakatlık tazminatı hesaplaması kriterlerince hesaplama yapılmış olması gerektiğini, hesaplanan bakıcı gideri tazminatını kabul anlamında gelmemek kaydıyla bakıcı giderleri tazminatı da sürekli sakatlık teminatına dahil edilip yeterli teminat kalması ve EK:3 deki esaslarca hesaplanması durumunda sorumluluğa dahil edilebileceğini,
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın Ek:3’ünün 6. maddesi gereğince %70 maluliyet oranının altında çıkacak bakıcı giderlerinde sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığını bu nedenle %13 maluliyet tespiti olan söz konusu dosyada sigorta şirketinin sorumluluğundan bahsedilmesi mümkün olmadığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel Mahkeme kararının 6.731,61 TL olarak hükmedilen bakım ve bakıcı gideri tazminatı yönünden kaldırılmasını ve davanın bu kalem yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı ve davalı vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı, özel hastanede yapılan tedavi gideri ve bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın sürekli işgöremezlik ve bakıcı gideri yönünden kabulüne, tedavi gideri yönünden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından tedavi giderinin reddi yönünden, davalı vekili tarafından bakıcı giderinin poliçe kapsamında olmadığı gerekçesiyle istinaf isteminde bulunulmuştur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.”
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85 ve 91. maddeleri gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nun sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, tedavi gideri bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, belgesiz tedavi gideri, bakıcı gideri ve geçici iş görmezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin tedavi, bakıcı gideri ve geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve tedavi, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı bu zararlarını davalı sigorta şirketinden talep edebilir.
Genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri bu yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır. (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.) Buna göre, davacı vekilinin özel hastaneden yapılan tedavi giderlerinden davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğuna yönelik istinaf sebepleri (belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden SGK ‘nun sorumlu olması nedeniyle) ile davalı vekilinin bakıcı giderinin teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına kararın dayandığı delillerle gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olmasına göre davacı vekili ile davalı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.289,36 TL karar harcından peşin alınan 466,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.822,79‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı ve davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde yatırdıkları oranda davacı ve davalıya iadesine,
6-Kararın taraflara tebliğine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davalı yönünden HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN, davacı yönünden HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 29/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.