Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/395 E. 2022/1657 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/395 – 2022/1657
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/395
KARAR NO : 2022/1657

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2019
NUMARASI : 2018/598 Esas 2019/1148 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 17/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı … Sigorta AŞ. nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı dava dışı sürücü … … yönetimindeki aracın 03.07.2017 günü, yaya olarak karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacı … …’ya çarpması sonucu davacının yaralanarak sakat kaldığını, kazanın oluşumunda dava dışı sürücünün asli kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik geçici iş gücü kaybı için 50,00 TL, kalıcı iş gücü kaybı için 50,00 TL olmak üzere toplam 100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş; 08.08.2019 tarihli artırım dilekçesi ile toplam 6.674,54 TL geçici ve 3.435,21TL sürekli iş göremezlik tazminatını istemiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; Trafik kazasına karıştığı bildirilen aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, azami teminat limiti dâhilinde gerçek zarar ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı sorumlulukları olduğunu, somut olayda sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, yargılamada davalı aleyhine hüküm kurulması halinde zarar görenin kusuru oranında tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, bilirkişi raporunda; davacı yaya … …’ın dikkatsiz ve tedbirsizce davranmasından dolayı, yaralamalı trafik kazasının oluşumunda % 75 oranında kusurlu olduğu, davalı … Sigortası şirketine sigortalı bulunan dava dışı araç sürücü … …’in ise dikkatsiz ve tedbirsizce davranmasından dolayı yaralamalı trafik kazasının oluşumunda % 25 oranında kusurlu olduğu, davalı … Sigorta A.Ş.’nin dava dışı araç sürücü … …’in kusur oranı nispetinde poliçedeki sınırlı olan limitten sorumlu olduğu, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS Genel Şartlarına göre yapılan hesaplama sonucunda davacı … …’nın geçici işgöremezlikten kaynaklanan tazminat alacağının 6.674,54 TL, güncellenmiş sigorta şirketi ödemesinin indiriminin sağlanmasından sonra sürekli işgücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının 3.435,21 TL olduğu, Kaza tarihinde (2017 yılı) ZMSS poliçesi ölüm ve sakatlanma teminat limit tutarının 330.000,00 TL olduğu, Ankara Üniversitesi ATK Başkanlığı’nın 04/03/2019 tarihli raporu ile kazadan kaynaklı sürekli maluliyet oranının % 15,4, geçici maluliyet süresinin 6 ay olduğu anlaşılmakla, ıslah dilekçesi doğrultusunda Davanın kabulü ile 6.674,54 TL geçici, 3.435,21 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 30/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin atıfta bulunduğu bilirkişi raporunda kusur oranlarının eksik ve hatalı tespit edildiğini, Somut olayda kazaya neden olan kişi davacı olmasına rağmen bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının %25 olarak belirlenmesi ve tazminat hesaplamasının bu oran üzerinden yapılmasının hatalı olduğunu, Trafik Kazası Tespit Tutanağında davacı … …’nın yaya geçidini kullanmayarak karşıya geçtiğini bu nedenle yaya kusurlarını ihlal ettiğinin belirtildiğini, buna rağmen sigortalı araç sürücüsüne %25 oranında kusur verildiğini, maddi tazminat talebi bakımından kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an sigorta şirketinin dava konusu talep ile sorumlu olduğu düşünülse bile; davacı tarafın, zararların karşılanmasına ilişkin 18.07.2018 tarihli taleplerine karşılık davalı sigorta şirketinin, 14.08.2018 tarihinde davacı … …’ya 26.462,00 TL ödeme yaptığını, ayrıca davacının avukatı ile davalı şirket tarafından ibraname düzenlendiğini, (EK-1) bu nedenle kusurlu olan ve kural ihlalinde bulunan tarafın davacı taraf olduğu dikkate alındığında, davalı şirket tarafından yapılan bu ödemenin zararların tümünü karşılamaya yeterli olduğunu, açılan bu davanın hakkaniyete aykırı olduğunu, davanın konusuz kalması nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin davalı Sigorta Şirketi nezdindeki Trafik Sigorta Poliçesi teminatı kapsamında olmadığını, trafik kazaları nedeniyle yapılan tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağını, tedavi giderleri taleplerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna yöneltilmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 30/07/2018 tarihinden itibaren yasal faizin işlenmesine hükmedildiğini, kabul etmemekle beraber şayet davalının dava konusu talepten sorumlu olduğu kanaatine varılırsa, ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının aracın ZMMS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda trafik kazası davalıya sigortalı aracın davacı yayaya çarpması şeklinde meydana gelmiş olup, olayda davalıya sigortalı araç sürücüsünün %25,davacının %75 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. KTT’da davalıya sigortalı aracın sürücüsü … …’in aracının hızını yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması sebebiyle, davacının ise karşıdan karşıya geçme kurallarına uymaması sebebiyle kusur izafe edilmiştir. Konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, olay yerinin meskûn mahal olduğu, gündüz vakti kazanın meydana geldiği, tek yönlü taşıt yolu olup, ışıklı kavşak ve aydınlatma olduğu, yaya kaldırımı ve 50 km hız limiti bulunduğu, akıcı yoğun trafik olduğu, davacının ışıklı kavşağın gerisinde bulunan yaya geçidini kullanmaması, can güvenliğini tehlikeye atması, yolu ve araçları kontrol etmemesi, yolun boş ve müsait olduğu zamanı kollamaması, aniden park eden araçların arasından karşıya geçmeye çalışması ve ilk geçiş hakkını araçlara vermemesi nedeniyle asli ve %75 oranında, davalıya sigortalı araç sürücüsünün görüş mesafesinin açık olduğu yolda seyir alanını daha dikkatlice kontrol altında tutmaması, fren intikal mesafesinde seyretmemesi, hızını yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması ve sol şeride kadar gelen davacıya karşı etkili fren ve direksiyon tedbiri almadan aracının ön tarafı ile çarpması nedeniyle %25 oranında kusurlu bulunduğu, bilirkişi raporunun denetime elverişli, dosya kapsamına ve kazanın oluş şekline uygun olduğu, KTT ile de örtüştüğü anlaşılmakla davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilir. Bu süre hak düşürücü süre olması nedeniyle taraflarca ileri sürülmese de mahkemece resen nazara alınması gerekmektedir. Somut olayda davacı tarafından iş bu dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuruda bulunularak zararın giderilmesi talep edilmiş, davalı sigorta şirketince hesaplanan 26.462,00TL sürekli iş göremezlik tazminatı 14.08.2018 tarihinde davacı tarafa ödenmiş ve ibraname düzenlenmiştir. İş bu dava ibradan bir gün sonra 15.08.2018 tarihinde açılarak yapılan ödemenin yetersiz olduğu ileri sürülmüş, ayrıca geçici iş göremezlik tazminatı da talep edilmiştir. Davacı taraf KTK’nın 111. Maddesinde düzenlenen yasal hakkını süresinde kullanmış olup kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceği gibi, aktüer bilirkişi raporunda da ödeme tarihindeki verilere göre davalının yaptığı ödemenin yetersiz olduğu tespit edilmiş, daha sonra rapor tarihindeki verilere göre hesaplanan tazminattan davalının davadan önce yaptığı ödeme miktarının güncellenmiş değeri tenzil edilerek bakiye tazminatın bulunmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir. Tazminat hesabının yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği TRH 2010 tablosu ve prograsif rant yöntemine göre yapılması gerekirken, TRH 2010 ve 1.8 teknik faiz yöntemine göre tazminat hesaplanmış ise de, bu durumun davalı lehine olması ve istinaf talebinde bulunanın davalı olması nedeniyle usulü kazanılmış haklar dikkate alınarak bu hususa girilmemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığını, bu giderlerden SGK’nın sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesinin gerekmesi, 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararı 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacının geçici iş göremezlik tazminatını davalı sigorta şirketinden talep edebilmesine, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde, geçici iş göremezlik zararının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik gideri ödemesinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmamasına (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) göre davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi de doğru görülmemiştir.
Davalı vekilinin temerrüt tarihine ilişkin istinafına gelince; davacı tarafça davalıya ihtarda bulunularak zararın giderilmesinin talep edilmesine, bu ihtarın davalıya 19.07.2018 tarihinde tebliğ edilmesine, KTK’nın 99. maddesi gereğince davalının tebliğden itibaren 8 iş günü sonrası temerrüdünün oluşmasına, mahkemece bu nedenle 30.07.2018 tarihinden itibaren faize karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, yukarıda açıklanan nedenlerle dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemenin gerekçesine göre davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun (HMK’nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 690.60 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 150.00 TL nispi, 54.40 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 486.20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 100.00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirilmesi, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile 17.06.2022 tarihinde karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.