Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/392 E. 2022/1601 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/392 – 2022/1601
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/392
KARAR NO : 2022/1601

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2019
NUMARASI : 2017/923 Esas 2019/882 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı ve davalı … Sigorta AŞ ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı müvekkilinin içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması sonucu trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, müvekkilin kaza nedeniyle göz felci geçirdiğini ve büyük oranda görme kaybı yaşadığını, müvekkilinin kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını, kazaya karışan … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kazaya karışan … plakalı aracın davalı … Sigorta Şirketine, … plakalı aracın davalı … Sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olduğunu ve sigorta şirketlerine kazadan sonra başvuru yapıldığını, sigorta şirketi tarafından talep edilen belgelerin 13.11.2017 tarihinde sigorta şirketine tebliğ edildiğini fakat sigorta şirketi tarafından 15 gün içinde cevap verilmediği gibi herhangi bir ödeme de yapılmadığını belirterek müvekkilin uğradığı iş göremezlik nedeniyle sigorta şirketlerinden ayrı ayrı 3.000,00-TL kalıcı iş göremezlik bedeli, 500,00-TL geçici iş göremezlik bedeli olmak üzere toplam 3.500,00′ er TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketlerinden tahsilini karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 20/05/2019 tarihli dilekçesi ile alacak taleplerini 275.579,28-TL’ye yükseltmiş, noksan harcı tamamlamıştır.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, zira müvekkili şirkete davacının başvurduğunu ancak istenen belgeleri tebliğ etmediğini, davacının geçici iş göremezlik tazminatının trafik sigortası genel şartlan gereği teminat dışı kaldığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının kaza tarihinden itibaren avans faizi talebinin yerinde olmadığını zira müvekkil sigorta şirketinin davacının başvurusunu usul ve yasaya uygun olarak değerlendirdiğini ve hesaplanan maddi tazminatın davacıya ödendiğini, dava konusu olayın haksız fiile dayandığını tüm bu nedenlerle iş bu davanın reddine, müvekkil şirket aleyhine hüküm kurulması halinde ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, poliçede teminat limitinin kişi başı 310.000,00-TL olduğunu fakat manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirkete eksik evrakla başvurusu üzerine gerekli evrakların talep edildiğini ancak belge sunulmadan dava açıldığını, KTK. 97. madde gereğince gerekli belgelerle başvuru şartının yerine getirilmemiş olduğundan dava şartı yokluğundan davanın reddine, geçici iş göremezlik giderinin teminat dışı olduğunu ve tedavi giderleri açısından müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu ve kusur ve maluliyet açısından Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin faizden dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller, maluliyet raporu, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından; 26/05/2016 tarihinde … plakalı araçla, … plakalı aracın çarpışması sonucu … plakalı araç içeresinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, davacının meydana gelen trafik kazasında özür oranının %39 olduğu, kaza nedeniyle hastanın tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğu, tıbbi iyileme süresinin sinir hasarı dikkate alınarak 18 aya kadar uzayabileceği, kazanın oluşumunda, davacının kusurunun bulunmadığı, … plakalı aracın %75 asli kusurlu, … plakalı araç sürücüsünün %25 tali kusurlu bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporu doğrultusunda; davacının 251.041,44-TL daimi iş göremezlik tazminatı, 24.537,84-TL geçici iş göremezlik tazminatı alacağı bulunduğu, bu rakamın davalı … Sigorta A.Ş. açısından %75 kusur nispetinde sürekli iş göremezlik tazminatı açısından 188.281,08-TL, geçici iş göremezlik tazminatının 18.403,38-TL tazminatın 24/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı … Sigorta A.Ş. açısından %25 kusur nispetinde daimi iş göremezlik tazminatı 62.760,36-TL olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 6.134,46-TL’sinin 13/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte birlikte talep edilebileceği, iş bu tazminatın ödenmesinden davalı sigorta şirketlerinin poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 188.281,08-TL kalıcı, 18.403,38-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … Sigorta A.Ş.’den 24/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 62.760,36-TL kalıcı, 6.134,46-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … Sigorta A.Ş.’den 13/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin kararına esas alınan hesap raporunda kişinin beden özür oranının %39 alınarak hesap yapıldığını, ancak raporun hatalı olduğunu, … Üniversitesi’nin karara esas alınan raporunda “Kişinin beden özür oranının %7, Zihinsel , Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar, D Nevrotik, stresle ilgili ve somatom bozukluklar, Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen” maddesi kapsamında %25, görme özür oranının %12 olmak üzere kişinin beden özür oranının balthazarad yöntemi ile toplandığında toplam %39 olarak belirtildiğini, halbuki dosya içerisinde mevcut … Devlet Hastanesi 29.03.2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporunda tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %10 olarak belirlendiğini, yine …Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezine ait 25.06.2018 tarihli sağlık kurulu raporunda “kişinin anksiyete bozukluğu tanımlanmamış tanısı ile değerlendirildiği, hastanın mevcut belirti ve bulgularının doğrudan kaza ile ilişkilendirilemeyeceği ancak geçirmiş olduğu kazanın mevcut hastalığı tetikleyici bir faktör olabileceği, işlevselliği kısıtlaması açısından hafif düzeyde olduğu ve çalışma olanağı verdiği, hastalığının kronik nitelik kazanıp kazanmadığı hususunda karar verilebilmesi için psikiyatri kliniğinin olduğu bir Devlet Hastanesi veya Araştırma Hastanesinden uygun doz ve uygun sürede tedavi görmesi ve belli aralıklarla psikiyatrik takip görmesi gerektiği, 1 yıllık takip sonucunda kronosite açısından karar verilebileceği” tıbbi kanaatine varıldığının görüldüğünü, davacı için kalıcı kaydı ile travma sonrası stres bozukluğu karar verilebilmesine dayanak olabilecek tıbbi takip – tedavi evrakı bulunmadığı gibi … Üniversitesi sağlık uygulama ve araştırma merkezine ait 25.06.2018 tarihli raporda bu hususta karar verilebilmesi için kazazedenin psikiyatri kliniği bulunan resmi bir hastanede uygun doz ve sürede tedavi görmesi ile birlikte 1 yıllık takip sonucunda kronisite açısından karar verilebileceğinin açıkça belirtildiği halde … Üniversitesi psikiyatri anabilim dalının görüşüne dahi başvurulmadan adli tıp ana bilim dalı olarak kalıcı kaydı ile travma sonrası stres bozukluğu kararı verilmesinin bilimsellik ve temel mantıkla açıklanmasının mümkün olmadığını, maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas kurulu marifetiyle özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda tespit ettirilmesi gerekmekte iken mahkemece bu hususta hatalı karar verildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkil şirketin poliçe kapsamında davacının tedavi giderleri kapsamında sayılan geçici iş görmezliğe ilişkin tazminat talebi ile sair tedavi giderleri ve bakıcı gideri taleplerinden sorumlu olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, davacının sürekli sakatlık tazminatı hesaplamasına dayanak yapılan … Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 02.11.2018 tarihli maluliyet raporu ile davacının özür oranının %39 olarak belirlendiğini, “Sağlık kurulu raporuna mesnet teşkil eden … Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezine ait 25.06.2018 tarihli Sağlık Kurulu Raporu’nda; kişinin ” anksiyete bozukluğu, tanımlanmamış ” tanısıyla değerlendirildiğini, ayrıca bağımsız kuruluş tarafından …’nın 26.05.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının ” Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe “göre zarar görende %18 tüm vücut fonksiyon kaybı oranına neden olacağının tespit edildiğini, davacının Kaza Sebebiyle Uğradığı Sürekli Engellilik Oranını 20.02.2019 Tarihli Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik Hükümlerine göre tespit ettirmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, geçici iş göremezlik zararı, trafik sigorta poliçesi teminat kapsamında olmamasına rağmen, bu zarardan müvekkil şirketin sorumlu tutulduğunu, davacı tarafından müvekkil şirkete eksik evrak ile başvurulduğunu, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkil şirketin 24.11.2017 tarihinden itibaren avans faizi ile sorumlu tutulmasının yasal mesnetten yoksun olduğunu, aracın hususi olması nedeniyle yasal faize hükmedilebileceğini, kararın gerekçesiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı sigorta şirketleri aleyhine hükmedilen vekalet ücretleri bakımından hükümde hata yapıldığını, … Sigorta A.Ş. bakımından 206.684,46-TL tazminat üzerinden 18.351,06-TL vekalet ücretine, … Sigorta A.Ş. bakımından 68.894,82-TL tazminat üzerinden 4.928,43-TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken; her iki şirket için hükmedilen tazminat tutarları toplanarak, toplanan miktar üzerinden vekalet ücreti hesaplandığını, oysa söz konusu dava dosyasında birden fazla davalı bulunması sebebiyle, her bir davalı açısından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken, toplam tazminat üzerinden tek bir vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, davacı …’nın, dosya kapsamında maluliyet durumunun tespiti için … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’na sevk edilmiş olup, muayene ve rapor ücreti olarak ilgili kuruma 1.000-TL ödeme yapılmış ise de, işbu rapor ücreti yargılama giderine dahil edilmemesi nedeniyle eksik yargılama giderine de hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili KTK’nın 97. maddesine uygun başvuru yapılmadan dava açıldığını ileri sürerek kararı istinaf etmiş ise de; 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi 26/04/2016 tarih 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez ya da verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi, sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabilir.
Düzenlemede yazılı başvurunun yapılmış olması yeterli görülmüş, Sigortanın temerrüdünü düzenleyen 99. maddeye atıf yapılmamış, başvuruda bulunması gereken evraka ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı sigorta şirketi hakkında ZMMS kapsamında açılan davada, davalıya başvuru sonrasında dava açtığı anlaşılmış olmasına göre, davalı vekilinin dava şartı bulunmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmiştir.
2-Davalılar vekillerinin esasa ilişkin istinaf taleplerinin incelemesinde; davalı sigorta şirketi vekilleri geçici iş göremezlik zararlarının ve bakıcı giderlerinin sigorta teminatı kapsamında kalmadığını, sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu’nda olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararı ve zararın kapsamı 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş göremezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını, bedensel zararlardan sorumlu olan davalı sigorta şirketinden talep edebilir. Öte yandan kaza tarihinde ve mahkemece verilen karar tarihinde KTK’nın 90. maddesinde Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden değildir. 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri bu yasa kapsamı içerisinde bulunmadığından (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743 E. -2013/4496 K. sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinafı yerinde olmadığı gibi, davacı tarafından talep edilen bakıcı gideri de, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri kapsamında bulunmadığından, davalının KTK’nın 98. madde kapsamı dışında kalan tedavi giderlerinden sorumluluğunun sona erdiğine dair KTK’nın 92. maddesinde hüküm bulunmadığından, davalının geçici bakıcı giderinden sorumlu olmadığına yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
3-Maluliyet raporuna ilişkin olarak ise, …Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ait 25/06/2018 tarihli Sağlık Kurulu Raporu’nda; “kişinin “anksiyete bozukluğu, tanımlanmamış ” tanısıyla değerlendirildiği, hastanın mevcut belirti ve bulgularının doğrudan kazayla ilişkilendirilemeyeceği ancak geçirmiş olduğu kazanın mevcut hastalığı tetikleyici bir faktör olabileceği, işlevselliği kısıtlaması açısından hafif düzeyde olduğu ve çalışma olanağı verdiği, hastalığının kronik nitelik kazanıp kazanmadığı hususunda karar verilebilmesi için psikiyatri kliniğinin olduğu bir Devlet Hastanesi veya Araştırma Hastanesinden uygun doz ve uygun sürede tedavi görmesi ve belli aralıklarla psikiyatrik takip görmesi gerektiği, 1 yıllık takip sonucunda kronisite açısından karar verilebileceği tıbbi kanaatine varıldığı” kayıtlıdır. … Üniversitesi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan raporda ise, 30 Mart 2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla bedensel özür oranı hesaplandığında; beden özür oranının %7 olduğu, Zihinsel ,Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar- D- Nevrotik, stresle ilgili ve somatoform bozukluklar, tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen” maddesi kapsamında özür oranının %25 olduğu, görme sistemi özür oranının %12 olduğu, Balthazarad Yöntemi ile toplandığında (7, 25 ve 12) özür oranının %39 olduğu belirlenmiştir.
Davalılar vekilleri ise kaza ile davacının maluliyeti arasında illiyet bağı olmadığını, “Zihinsel, Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar- D- Nevrotik, stresle ilgili ve somatoform bozukluklar, tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen” kısma ilişkin yapılan değerlendirmenin kalıcı maluliyetin tespiti için raporun yeterli olmadığını ve davacının maluliyet oranının belirtilen kadar olmadığını iddia etmiş, süresi içerisinde de maluliyet raporuna itiraz etmişlerdir.
Davacı maluliyetinin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunduğunun, sürekli olup olmadığı, sürekli olması halinde hangi oranda etkisinin olduğu, Yönetmelik ekindeki cetvellerde özür sayılabilecek oranda olup olmadığının belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda mahkemece, davacı için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nden kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre ve davacının geçirdiği kaza neticesinde geçici ve sürekli maluliyetinin meydana gelip gelmediği, davacının, “Zihinsel, Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar- D- Nevrotik, stresle ilgili ve somatoform bozukluklar, tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen” maddesi kapsamında özür oranına ilişkin olarak bu belirlemelerin meydana gelen kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı, sürekli olup olmadığı, sürekli olduğunun kabulü halinde ilgili yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen cetvelde belirtilen özür/maluliyet olarak kabul edilen oranda arazının bulunup bulunmadığı, araz oranına göre sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davalılar vekillerinin maluliyet raporuna yönelik istinaf talepleri yerinde görülmüştür.
Kabule göre de, reddedilen miktarlar yönünden davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmemesi ve adli tıp ücretinin yargılama giderine dahil edilmemesi de ayrıca isabetsizdir.
Öte yandan, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, aracın hususi olmasına rağmen avans faizine hükmedildiğini belirttiğinden, işletilecek faiz türünün tespitinde, zarara neden olan aracın trafik kaydı ve kaza tarihindeki gerçek kullanım amacının değerlendirilmesi, bu değerlendirme neticesinde aracın kullanım amacının hususi olması durumunda yasal faize, ticari olması ve davacının avans faizi talebi bulunması halinde avans faizine hükmedilmesi gerekmekte olup, aracın ruhsatı getirtilerek bu yönde bir değerlendirme yapılmaksızın hüküm kurulması da isabetsizdir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, davalılar vekillerinin bu yönlere ilişkin istinaf sebeplerinin kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen hususlardaki eksiklikler tamamlanarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davalılar vekillerinin diğer istinaf sebeplerinin, davacı vekillerinin ise tüm istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 26/11/2019 tarihli 2017/923 Esas – 2019/882 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin tüm, davalılar vekillerinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı ve davalılardan alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Ankara 4. İcra Dairesinin 2019/17323 sayılı dosyasına yatırılan 360.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Ankara 4. İcra Dairesinin 2019/17323 sayılı dosyasına yatırılan 142.337,94-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.