Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/39 E. 2022/1347 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2019
NUMARASI : ..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/10/2017 tarihinde, davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan … plakalı aracın, dava dışı sürücü idaresindeyken, sürücünün direksiyon hakimiyetini kayıp ederek kaldırıma çıkması ve davacı yayaya çarpması ile meydana gelen sonucunda davacının ağır şekilde yaralanıp, geçici ve sürekli iş göremezliğine uğradığını belirterek, HMK 107. maddesine göre 5.000,00-TL maddi tazminatın 20/07/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, sigortalı araç sürücünün kusurunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumu ile davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, tazminat hesabının TRH 2010 yaşam tablosuna ve vergilendirilmiş gelire göre yapılması gerektiğini, SGK tarafından yapılan ödemelerin belirlenen tazminattan düşülmesini, davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatı talepleri yönünden sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, uygulanması gereken faizin ise yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı aracın dava dışı sürücü Hasibe Keleş idaresindeyken, sürücünün direksiyon hakimiyetini kayıp ederek kaldırıma çıkması sonucu, kaldırımda bulunan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğunu, kaza nedeni ile yaralanan davacının kalıcı maluliyetinin %10, iyileşme süresinin 6 ay ve başkasının bakımına ihtiyaç duyacağı sürenin ise 6 ay olarak belirlendiğini, kazaya bağlı olarak davacının talep edebileceği tazminat miktarının aktüer bilirkişisi tarafından hesaplandığını, yeni Sigorta Genel Şartlarına göre davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik zararı ile bakıcı giderinden sorumluluğu olmadığını belirterek, davanın kısmen kabulüne, 73.993,57-TL sürekli iş göremezlik tazminatının 20/07/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı lehine geçici iş göremezlik ve bakıcı giderine hükmedilmemesi, tazminat hesaplamasının emsal ücret araştırmasına göre yapılmamasının ve temerrüt tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin 20/02/2019 tarihine yürürlükten kaldırılması nedeni ile davacının maluliyet oranın Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre alınmamasının ve dosyada bulunan iki ayrı rapor arasındaki çelişkinin giderilmemesinin usule aykırı olduğunu, raporlar arasındaki çelişkiyi giderir ve ATK’dan alınan usulüne uygun maluliyet raporu olmadan ve hatalı maluliyet raporuna dayalı olarak fahiş hesaplanan tazminat raporu verilen kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı ve davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
1-Dava konusu kaza nedeni ile davacının yaralanmasına ilişkin olarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınan 21/05/2019 tarihli raporda; sol tibia şaft kırığı nedeni ile Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre “sol kruriste 3 cm atrofi” %13, “sol uylukta 2 cm atrofi” %8, Balthazrad’a göre %10 kalıcı maluliyeti bulunduğu, yine Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre “sol kruriste 3 cm atrofi” %13, “sol uylukta 2 cm atrofi” %8, … göre %10 kalıcı maluliyeti olduğu, iyileşme süresinin esa 6 ay olduğu belirtilmiştir.
Davacı tarafından …. Hastahanesi’nden alınan 05/07/2018 tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporunda ise davacının maluliyetinin bulunmadığı bildirilmiştir.
Mahkemece alınan rapor ile davacının sunduğu engelli raporu arasında açıkça bir çelişki bulunmakta olup, Mahkemece bu durumda Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan olay tarihinde yürürlükte olan Yönetmelik hükümlerine uygun çelişkiyi giderecek, meydana gelen kaza nedeniyle davacının sürekli ve geçici maluliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda maluliyet raporu alınarak, buna göre maluliyet durumunun tespit edilmesi halinde, belirlenen maluliyet oranına göre yapılacak hesaplama çerçevesinde belirlenecek tazminat miktarına göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Davalı taraf trafik kazası nedeni ile oluşan gerçek zarar ile sorumludur. Davacının yaralanması nedeni ile uğradığı gerçek zarar miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle davacının gelirinin doğru saptanması gerekmektedir. Davacının gelirine ilişkin olarak Mahkemece yapılan araştırma yeterli değildir.
Dava dilekçesi ile davacının … Elektronik Haberleşme bölümü öğrencisi oluğu beyan edilmiş ancak öğrenci olduğuna dair herhangi bir kayıt veya belge dosyaya ibraz edilmemiştir. Mahkemenin, kaza tarihi itibari ile öğrenci olduğu bildirilen davacı için, öğrencilik belgeleri ile mezun olup olmadığı, mezun olmuş ise hangi tarihte mezun olduğuna dair kayıtların okuduğu okuldan sorulması, fiilen çalışmaya başlamış ise başladığı tarih, yaptığı iş ve aldığı ücrete dair kayıtlar, çalışmaya başlamamış ise mezun olduğundaki mesleğine göre emsal gelir araştırması yapılması, ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirin ne kadar olacağı gibi hususların sorulması sureti ile davacının gerçek gelirinin tespiti ve sonucuna göre hesaplama yapılması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi usule aykırı görülmüştür.
Kabule göre de; davacı vekilinin dava dilekçesi ile geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiği, bakıcı giderine ilişkin olarak talebi bulunmadığından ve dava dilekçesi ile talep edilmeyen tazminat türü yönünden ıslah dilekçesi ile talepte bulunulamayacağından, bakıcı gideri yönünden karar verilmemiş olmasında bir usulsüzlük görülmese de; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde … tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, …, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85. maddesi ve 91. maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nun sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, davacının kazaya bağlı yaralanması nedeni ile geçici iş göremezliğinin bulunduğunun belirlenmesi halinde; davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik zararından sorumlu olduğu gözetilerek hesaplanacak geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi gerekirken aksine değerlendirme ile bu talebin reddini karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak ve sonucuna göre, kazanılmış haklar da korunarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 05/11/2019 tarih, 2018/584 Esas 2019/995 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,

6- Ankara 7. İcra Müdürlüğü 31/12/2019 Tarih ve 2019/15854 sayılı dosyasına yatırılan 125.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.