Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/363 E. 2022/1652 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2019
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 17/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09.08.2014 tarihinde, davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini yitirerek takla atması sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır şekilde yaralandığını, geçici ve sürekli iş göremezliğine uğradığını belirterek, HMK 107. maddesine göre 1.000,00-TL tedavi gideri, 500,00-TL geçici iş göremezlik, 500,00-TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 2.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen; 30.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … Sigorta A.Ş. dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 15.10.2019 tarihli dilekçesi ile tedavi giderine yönelik talepten feragat ettiğini, geçici işgöremezlik yönünden talebi 1.999,09-TL’ye, sürekli işgöremezlik yönünden 268.000-TL’ye yükselttiklerini belirtmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, zararın davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, kusur ve maluliyet yönünden rapor alınmasını, poliçe limiti ile sorumluluklarının bulunduğunu, başvuru bulunmadığından temerrüt oluşmadığını, geçici işgöremezlik talebinin teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …; ikametgahı itibariyle Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili ve görevli olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacı ile köylü olduklarını hatır için kendisinin taşındığını; kazada kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …, ikametgahı itibariyle Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili ve görevli olduğunu, davanın süresinde açılmadığını; kazada sürücü …’ın kusurunun bulunmadığını, davacı ile aynı köylü olduklarını ve hatır için taşındığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı … adına trafikte kayıtlı olup, diğer davalı … tarafından kullanılan ve davalı sigorta şirketine sigortalı davacının yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı aracın kontrolünü kaybederek kazaya neden olduğu, bu kaza sonucu sigortalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 10/12/2018 tarihli raporda, ikili bir değerlendirme yapılarak araç sürücüsünün 10/08/2014 tarihli ifadesinde kazaya aracın tekerinin patlamasının neden olduğunu belirttiğini ve kazaya bu hususun neden olması halinde araç sürücüsü davalının kusurunun bulunmadığını, tekerleğin patlamamış olması halinde ise araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece kazanın neden meydana geldiğini tespit edebilmek için 24/06/2019 tarihinde kusur bilirkişisinden yeniden rapor alındığı bilirkişinin raporunda, kazadan hemen sonra tutulan kaza tespit tutanağında kazayı yapan aracın lastiğinin patladığına ilişkin herhangi bir tespitin olmadığını, o anda kimsenin lastiğin patladığına ilişkin beyanda da bulunmadığını, araç içerisinde bulunan diğer yolcuların da lastik patlamasına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadıklarını, ayrıca lastik patlaması halinde çıkartacağı sesi araç içerisinde bulunanların duymaması ve lastiğin patladığını anlamamalarının da mümkün olmadığını, dosya kapsamında böyle bir tespitin bulunmadığı anlaşıldığından davalı sürücünün olayın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece de dosya kapsamındaki bilgilerle uyumlu ve denetime elverişli olduğu kanaatiyle, anlatılan şekilde gerçekleştiği kabul edilen olayda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olacak şekilde olaya neden olduğunun kabul edildiği, davacı tarafından geçici ve sürekli çalışma gücü kaybı nedeni ile tazminat talep edildiği için davacıda kaza nedeni ile çalışma gücü kaybı oluşup oluşmadığının belirlenmesi için … Ana Bilim Dalı Başkanlığından 11/07/2019 tarihli rapor alındığı, kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak hazırlanan ve davacıdaki yaralanmalar ile uyumlu olduğu kabul edildiği için hükme esas alınan raporda da belirtildiği gibi, davacının davaya konu kaza nedeni ile sürekli çalışma gücü kaybı oranının %14 olacak şekilde yaralandığı, bu yaralanma nedeni ile davacının 9 (dokuz) ay iş ve güçten kaldığının kabul edildiği, davacı vekilinin 17/10/2019 tarihli dilekçesi ile tedavi gideri alacağı isteminden feragat ettiğini bildirdiği anlaşılmakla tedavi gideri isteminin reddi gerektiği, geçici iş göremezlik zararının poliçe kapsamında olmadığı ileri sürülmüş ise de, 2918 Sayılı Yasanın 99 ve 6098 Sayılı Yasanın 54. maddesine göre, yaralanma halinde talep edilebilir zararlar arasında kazanç kaybı yer almakta olup, geçici iş göremezlik süresinde çalışamayan davacının gelir elde etmekten yoksun kaldığı için geçici iş göremezlik zararının kazanç kaybı kapsamında yer alması nedeni ile poliçe kapsamında davalı tarafından giderilmesi gereken zararlar arasında yer aldığı, davacının talep edebileceği sürekli ve geçici çalışma gücü kaybından kaynaklanan tazminat miktarının belirlenebilmesi için bilirkişiden eski sigorta genel şartlarına göre hesaplama yapılan 26/08/2019 tarihli rapor alındığı, yapılan hesaplama sonucu davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının 301.345,04-TL ve geçici iş göremezlik zararının 19.038,14-TL olduğu, poliçe limitinin 268.000,00-TL olduğu belirtilmiş olup bu raporun hüküm kurmak için yeterli olduğu, bilirkişi raporu hazırlandıktan sonra davacı vekili 17/10/2019 tarihli bedel artırım dilekçesi ile sürekli ve geçici iş göremezlikten kaynaklanan zararlarını 1.999,00-TL geçici iş göremezlik ve 268.000,00-TL sürekli iş göremezlik zararı olarak belirtilen miktarlara yükseltip, bu miktarlarla ilgili eksik harcı tamamladığı, olayda davacının sigortalı araçta hatır için taşındığı kabul edildiğinde zarardan taktiren % 20 oranında inidirim yapılması gerekeceği, bu halde tazminattan indirilmesi gereken miktarın, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğu anlaşıldığından (268.000,00-TL*20/100 = 53.600,00-TL indirim gerektiği), (268.000,00-TL – 53.600,00 = 214.400,00-TL … Sigorta A.Ş.)’nin sorumlu olduğu, davalı gerçek kişilerin sorumluluğunun zarar miktarı kadar olduğu anlaşıldığından, (269.999,00-TL*20/100 = 53.999,80-TL indirim gerektiği), (269.999,00-TL – 53.999,80-TL= 215.999,20-TL … ve …) ile sorumlu olmaları nedeni ile davalılardan talep edilebilecek geçici ve sürekli tazminatının bu miktarlarda olması gerektiğinin kabul edildiği toplanan delillere göre; davalı tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi düzenlenen araç sürücüsünün aracın kontrolünü kaybederek kazaya neden olduğu, kesinleşen raporlara göre davacının sürekli olarak bir başkasının bakımına muhtaç olacak şekilde yaralandığı, davacının sigorta araçta hatır için taşındığı kabul edilse dahi tazminattan taktiren % 20 oranındaki indirimin yapılması gerektiği, bu yöntemle bir önceki parağrafta yapılan hesaplamaya göre davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararı nedeni ile oluşan bakiye zararının 215.999,20-TL (Davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 214.400,00-TL olmak üzere) olduğu, davacı her ne kadar gerçek kişi davalılardan 30.000,00-TL manevi zarar talep etmiş ise de, davacının davalılara ait araçta hatır için taşınması, davacının yaralanmasının niteliği, davalıların sosyo-ekonomik durum araştırması dikkate alınarak takdiren 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, davalı sigorta şirketi daha önce temerrüde düşürülmediği için davalı sigorta şirketi yönünden tüm tazminat isteminin davanın açıldığı 31/08/2015 tarihinden, davalı gerçek kişiler yönünden kaza tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin mümkün olduğu, sigortalı araç özel nitelikte olduğu için faizin de yasal faiz olması gerektiği kabul ederek davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; sürekli ve geçici iş göremezlik zararı nedeni ile toplam 215.999,20-TL’nin (Davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 214.400,00-TL olmak üzere) davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 31/08/2015 temerrüt tarihinden davalılar … ve … yönünden 09/08/2014 kaza tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faizi ile, davalılardan müşterek ve müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı tedavi alacağı isteminin feragat nedeniyle reddine, davacının manevi tazminat istemi ile ilgili olarak; 10.000,00-TL manevi tazminatın 09/08/2014 kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müşterek ve müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Olayda hatır taşıması bulunmamasına rağmen belirlenen tazminatlardan %20 hatır taşıması indirimi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının %20 hatır taşıması indirimine yönelik kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Aş.vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece bilirkişi raporuna dair itirazları değerlendirilmeden dosya hakkında karar verildiğini, bilirkişi raporlarındaki eksik ve hatalı hususları beyan eden ve bu hususlara itiraz eden dilekçeler sunulmasına rağmen mahkeme dosyanın bütünü hakkında yanlış değerlendirmeler içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının yasaya aykırı olduğunu, dosyadaki mevcut delillerin karar vermek için yeterli olmadığını, davaya sebebiyet veren kazanın 09/08/2014 tarihinde meydana geldiğini, davanın 31/08/2015 tarihinde açıldığını, dava dilekçesinde davacının aylık kazancının 3.500,00-TL olduğu dile getirilmekle beraber bu iddiaya ilişkin sunulan maaş bordrolarının 2017 yılına ait olduğunu, 26/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda ise 2017 yılına ait olan bordroların esas alındığını kararın 13/11/2019 tarihinde verildiğini, buradan hareketle davacının kaza tarihinden dava tarihine kadar geçen süre içerisinde çalışıp çalışmadığı, 2017 yılından sonra karar tarihine kadar herhangi bir işte çalışıp çalışmadığı ve çalıştıysa ne kadar ücret karşılığında çalıştığının izahı ve ispatı için dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı gibi mahkemece bunların celbinin istenmediğini bu eksikliklere rağmen hazırlanan bilirkişi raporunun karara esas alındığını, mahkemenin tazminatın zenginleşme aracı haline gelmesine yol açacak şekilde karar verdiğini, tazminatın amacının, zarar verici olay meydana gelmemiş olsaydı zarar gören hangi durumda bulunacak idiyse o durumu sağlamak suretiyle zararı telafi etmek olduğunu, zarar görenin sadece gerçek zararını (mevcut zararını) talep edebileceğini (Yargıtay 14. HD 2012422 Esas ve 2019/5738 Karar sayılı 24/9/2019 tarihli kararı), davacının kazadan sonra ve dava süresince elde ettiği aylık kazancı tam anlamıyla araştırılmadan karar verilmesi, belirlenen tazminat miktarının hakkaniyete aykırılık teşkil etmesi ve kaldı ki sigorta şirketinin ödemesi için hükmedilen tutarın poliçe limitini aşması sebepleriyle zararın giderilmesinden çok zenginleşmeye sebebiyet vereceğini, uygulamada ortaya çıkan bu sorununun önüne geçilebilmesi ancak hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğüne uygun hareket ederek gerekli bütün bilgi ve belgeleri toplaması neticesinde olacağını, mahkemece bu durumun göz önünde bulundurulmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını hem Türk Ticaret Kanunu genel hükümleri hem de Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereğince “zararın tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl içinde zamanaşımına uğrar.” amir hükmü açık olup kaza tarihi üzerinden iki yıldan fazla bir zaman geçtiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığını dava dilekçesinde bu yönde herhangi bir irade beyanı bulunmadığını, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre “Geçici İş Göremezlik Zararının”poliçe teminatı kapsamında olmayıp geçici iş göremezlik tazminatı tedavi giderleri kapsamında SGK tarafından karşılanması gerektiğini, mahkeme geçici iş göremezlik tazminatı yönünden davalı şirketinin sorumlu tutulmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı ve davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, tedavi gideri ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalıların sürücüsü işleteni ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu aracın yaptığı tek taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek tedavi gideri, geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı ve manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiş, mahkemece davacının %14 oranında maluliyet oranı, 9 ay geçici iş göremezlik süresi için belirlenen tazminatının (sigorta yönünden sürekli iş görmezlik, diğer davalılar yönünden sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı yönünden) davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı zarar görenin gerçek zararından sorumludur. Davacının sürekli iş göremezlik süresince mahrum kaldığı kazanç kaybından davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulabilmesi için bu dönem zararının karşılanmamış olması gerekir.
Dava dilekçesi ile davacının iş makinası operatörü olduğu, 2.500,00-TL maaş aldığı buna ilaveten yemek ve barınma ödemeleri ile maaşının 3.500,00-TL’den fazla olduğu beyan edilmiş, 02.10.2015 tarihli sosyal durum araştırmasında davacının serbest meslek sahibi olduğu belirtilmiştir. Mahkemece davacının 2017 yılı Mayıs ve Aralık ayına ait çalıştığı … …. Ltd. Şti’nden ve 2014 yılı Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarına ait … A.Ş.’den maaş bordroları dosyaya getirilmiş, hükme esas 26.08.2019 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda PMF yaşam tablosu ve davacının 2017 yılı Mayıs ayı bodrosundaki 3.223,20-TL maaşının 2017 yılı asgari ücretin 2,30 katı olduğu kabul edilerek 2017 yılı asgari ücretin 2,30 katı üzerinden geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı hesaplanmıştır. SGK’ca davacının 2010 yılı 12 aydan 2017 yılı 5 aya kadar olan hizmet dökümünün gönderildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacının belirli iş yerlerine bağlı olarak çalıştığının anlaşılmasına göre, olay tarihinden 3 ay öncesinden 31.12.2019 tarihine kadar olan tüm maaş bordrolarının ve ek ödemelere ilişkin ödeme belgelerinin ilgili işyerlerinden istenerek davacının hesaplamaya esas alınacak gerçek gelirinin belirlenmesi, 31.12.2019 tarihi itibarıyla kazanılmış haklarda gözetilerek davacının sürekli işgöremezlik zararının tespiti amacıyla yeni aktüerya bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Hükme dayanak alınan 26.08.2019 tarihli aktüerya bilirkişi raporu, PMF 1931 Yaşam Tablosu ve prograsif rant yöntemi uygulanarak düzenlenmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili rapora itiraz etmiştir. Esasen, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahibi davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir.
Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminatların belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılarak hesap yapılması gerekirken yazılı olduğu gibi 1931 tarihli “PMF” cetveline göre bakiye ömür süresinin tespiti ile tazminat hesabı yapılması doğru olmadığından, denetime elverişli olmayan tazminat raporuna itibar edilerek karar verilmesi de doğru değildir. Yeni aktüerya bilirkişiden THR 2010 ve prograsig rant yöntemine göre rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak ve sonucuna göre, kazanılmış haklar da korunarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davacı vekilinin tüm ,davalı sigorta vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yerolmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 13.11.2019 tarih, 2015/570 Esas 2019/968 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre davacı vekilinin tüm davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harç olarak alınan karar harcının istek halinde yatıran taraflara iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Ankara 16. İcra Dairesinin 2019/16531 sayılı dosyasına yatırılan 413.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

.
Başkan .

.
Üye .

.
Üye .

.
Katip.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.