Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/356 E. 2022/1522 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili dava dilekçesinde; 04/10/2006 tarihinde davacının içinde yolcu olarak bulunduğu araç ile davalıya sigortalı aracın çarpışması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının devam eden tedavilerine rağmen iş gücü kaybına uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 48.921,80 TL (geçici ve daimi iş göremezlik) olarak arttırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; meydana gelen kazada davacının yaralandığı ve vücut genel çalışma gücünün %9,2 ‘sini kaybettiği 6 ay iş ve gücünden geri kaldığı, bu itibarla kalıcı ve geçici iş gücü zararını talep edebileceği anlaşılmakla davanın kabulü ile 1.882,18-TL geçici iş göremezlik, 47.039,62-TL sürekli iş göremezlik tazminatının poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı verilerle düzenlendiğini, bağımsız medikal firma olan … Hizmetleri A.Ş. tarafından “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre yapılan değerlendirmede davacının maluliyet oranının gerçeği yansıtmadığı ve kalıcı maluliyetinin bulunmadığının belirlendiğini, maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik nazara alınmadan düzenlendiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte; geçici iş göremezlik tazminatı ile geçici bakıcı giderinin teminat kapsamı dışında olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu araç ile davacının içinde yolcu olarak bulunduğu aracın çarpışması neticesi meydana gelen kazada davacının yaralandığını belirterek maddi tazminat talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca, 04.10.2006 tarihinde sürücü …’ün, idaresinde olan araçla seyri sırasında kavşağa geldiğinde, kavşağa giren sürücü … sevk ve idaresindeki kamyonla çarpışması neticesi meydana gelen kazada sürücü …’ün aracında yolcu olan davacının yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın %80, sürücü …’ün %20 kusurlu olduğunun belirlendiği, mahkemece alınan kusur raporu uyarınca, kazanın meydana gelmesinde davalı şirkete sigortalı kamyon sürücüsü …’ın %80 oranında, otomobil sürücüsü …’ün %20 oranında kusurlu bulunduğunun belirlendiği, mahkemece Ankara Adli Tıp Kurumu’ndan Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği’ne göre alınan 17.06.2019 tarihli rapor uyarınca, meydana gelen kaza nedeniyle davacıda yüzde ve dirsekte kırıklar ile travma sonrası stres bozukluğuna bağlı olarak meydana gelen özür oranının %9,2 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olduğunun belirtildiği, davalı tarafça dosyaya sunulan … Hizmetleri A.Ş. tarafından “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre düzenlenen rapor uyarınca ise, davacının maluliyet oranının gerçeği yansıtmadığı ve kalıcı maluliyetinin bulunmadığı, postravmatik stres sendromunun, travmatik hadiselerden sonra görülebilen o olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya yol açan bir aşırı uyarılmışlık, kaygı ve kolayca irkilmeyi içeren bir kaygı bozukluğu olduğu, bu bozukluğun sürekli ruhsal bozukluk olarak kabul edilebilmesi için uygulanacak maksimal medikal tedaviye rağmen kişinin yaşamını etkileyen bulguların kalmış olması gerektiği, bu şartları taşıyan bozuklukların, kişinin işlevselliğine olan etkilerine göre orana neden olduğunu, dosyada yer alan tıbbi evrakta kişiye herhangi bir psikiyatrik tedavi uygulandığına dair kayıt bulunmadığı, bu nedenle tanımlı klinik tablonun sürekli sakatlık hali olarak kabul edilmiş olmasının gerek Genel Tıp kabullerine, gerekse maluliyet hali tespiti genel yaklaşımlarına uygun olmadığı, tanımlı bulguların, 30/03/2013 tarih 28603 sayılı resmi gazete ile yürürlüğe giren “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine”, 11/10/2008 tarih 27021 sayılı resmi gazete ile yürürlüğe giren “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” ve 20/02/2019 tarih 30692 sayılı resmi gazete ile yürürlüğe giren “Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğine” göre maluliyet haline neden olmadığının belirlendiği, mahkemece aktüer bilirkişiden alınan rapor uyarınca davacı …’in yaralanması nedeniyle 1.882,18 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 47.039,62 TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığının belirlendiği, mahkemece anılan raporların hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranı ile kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihe göre 11.10.2008 tarihinden önce ise …Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Dava konusu olay 04.10.2006 tarihinde meydana geldiğine göre davacının çalışamadığı sürenin ve maluliyetinin bulunup bulunmadığının olay tarihinde yürürlükte bulunan …Tüzüğüne göre belirlenmesi gerekirken kaza tarihinden sonra yürürlüğe giren yönetmelik hükümlerine göre belirlenen raporun esas alınması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece öncelikle davacının travma sonrası stres bozukluğunun kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi bakımından davacının kaza öncesinde stres bozukluğu ile ilgili tedavi görüp görmediğinin ve buna ilişkin ilaç kullanıp kullanmadığının belirlenmesi için kaza tarihi ve öncesine ait tedavi bilgilerinin istenmesi, kaza tarihinden sonra ortaya çıktığının belirlenmesi halinde tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği, maluliyete neden olacak şekilde kalıcı hale gelip gelmediği, araz bırakacak şekilde çalışmasına engel teşkil edip etmediğinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan olay tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde bu hususa ilişkin araştırma ve değerlendirme yapılmamış olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereği davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, mahkemece yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/10/2019 tarih ve 2014/348 Esas, 2019/900 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, delillerin toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalıdan peşin olarak alınan istinaf karar harcının davalıya iadesine,
3-İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
4-İstinaf eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin yerel mahkemece yeniden kurulacak hükümde dikkate alınmasına,
5-Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2019/17939 Esas sayılı dosyasına depo edilen 111.000,00 TL’lik teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.