Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/31 E. 2022/1345 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/10/2016 tarihinde, davalının idaresinde bulunan … plakalı araç ile seyir halindeyken, yoldan karşıdan karşıya geçen davacının eşi … … çarpması sonucunda yayanın hayatını kaybettiğini, kazanın meydana gelmesinde hızlı şekilde araç kullanan davalının kusurlu olduğunu, kaza nedeni ile eşini kaybeden davacı yönünden zararın kapsamı tam olarak belirlendikten sonra talep edilecek manevi tazminatın davacıya ödenmesini istemiştir. Yargılama devam ederken verdiği talep artırım dilekçesi ile 100.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı işletenden tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya yetkili mahkemenin Ankara Batı Mahkemeleri olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davalının kusurunun bulunmadığını, kazanın aracın önüne ani olarak çıkan müteveffada olduğunu, manevi tazminat isteminin miktar belirlenmeden yapılamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davalı idaresinde bulunan aracın davacının eşi olan … … çarpması ile meydana gelen kaza sonucunda … …’un hayatını kayıp ettiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %25 oranında, müteveffanın ise %75 oranında kusurlu olduklarını, kaza nedeni ile eşini kayıp eden davacının manevi tazminat talebinin yerinde olduğunu belirterek, davanın kısmen kabulüne, 35.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın, çok yakında üst geçit bulunmasına rağmen, İstanbul yolu gibi bir yola refüjü atlayarak ani olarak giren müteveffanın tam kusuru ile meydana gelmiş olmasına rağmen, Adli Tıp Kurumu’nun yerinde olmayan gerekçelerle davalıya kusur isnat eden raporu dayanak alınmak sureti ile fahiş miktarda tazminata hükmeden yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının eşi … …’un vefatına neden olan kazaya ilişkin olarak düzenlenen kaza tespit tutanağı ile Cumhuriyet Savcılığı aşamasında alınan kusur raporunda müteveffanın ve davalı sürücünün kusurlu olduklarının belirlendiği, Ankara Batı 7.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/938 esas sayılı dosyasında keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda ise davalı sürücünün kusurlu olmadığı belirlenmiş olsa da; Mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Ankara ATK’dan alınan raporda, davalı sürücünün tali kusurlu olduğu değerlendirilmiş, bu kusur değerlendirmesi kabul edilerek davalı sürücünün cezalandırılmasına karar verilmiş olup, karar Ankara BAM 12.CD’sinin 25/04/2019 tarih 2018/1522 esas, 2019/1177 karar sayılı kararı ile onanmıştır. Kazanın oluşuna ilişkin olarak yerel Mahkeme tarafından da kusur raporu alınmış ve müteveffanın %75 oranında, davalı sürücünün ise %25 oranında kusurlu oldukları belirlenmiştir.
Dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazanın; her ne kadar kavşak çıkışından geçmeye çalışsa da, yaya geçidi olmayan noktadan geçen müteveffa yayanın, araçlara ilk geçiş hakkını vermesi ve dikkatlice geçmesi gerekirken, ani olarak yola girmesi; davalı sürücünün ise aracının hızını yol, hava ve trafik gereklerine uygun ayarlamaması nedeni ile meydan geldiği, kazanın oluşunda müteveffa yaya daha ağır kusurlu olmakla birlikte birlikte davalı sürücünün de kusurunun olduğu anlaşılmaktadır. Uzman bilirkişiler tarafından yapılan kusur tespiti bu oluşa, usul ve yasaya uygun olduğundan Yerel Mahkemece bu kusur oranlarının kabulü ile hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarına davalı tarafça itiraz edilerek, tazminat miktarının fazla olduğunu savunmuştur.
Davacının tazminat istemi BK 56.maddeye dayanmakta olup, bu maddeye göre belirlenecek tazminatın zarara uğrayanda bir giderim duygusu yaratması gerektiği açıktır. Ancak tazminat belirlenirken sadece zarara uğrayan yönünden bakılmayıp, karşı taraf açısından da değerlendirme yapılmalıdır. Bu nitelikte bir tazminat miktarı ise, tarafların kusur oranına, ekonomik ve sosyal durumlarına, duyulan acıya, olay tarihindeki paranın satın alma gücüne vb. gibi verilere göre belirlenebilecektir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK.’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Bu kriterlere göre somut olay değerlendirildiğinde; davacının eşinin vefatına neden olan kazanın oluşunda; taşıt trafiğinin hızlı ve yoğun olduğu şehirler arası yol olarak kullanılan yolun yaya geçidi olmayan noktasından, taşıtların geçişine öncelik vermeksizin karşıdan karşıya geçmeye çalışan müteveffa, daha ağır kusurludur. Kaza nedeni ile eşini kaybeden davacı 29/08/2018 tarihine yeniden evlenmiştir. Olayın oluş şekli, kazadaki kusur durumu, zararın ağırlığı, müteveffanın davacı ile olan yakınlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kaza tarihindeki paranın alım gücü manevi tazminatın belirlenmesinde en önemli etkenlerdir. Ancak, manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere karar kaldırılmış; davacı lehine 15.000,00-TL manevi tazminat ödenmesine dair yeniden hüküm kurulmuştur.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan kısımlar baki kalmak üzere, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
l-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 22/10/2019 tarih, 2019/107 Esas – 2019/791 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1) Davanın kısmen kabulü ile; 15.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.024,65-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3) Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen miktar üzerinden, karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT’sinin 10/1.ve 13/1.maddesine göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4) Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, red edilen miktar üzerinden, karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT’sinin 10/2.maddesine göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5) Davacı tarafından yapılan 18,00-TL tebligat ücretinden olaşan yargılama giderinden davanın kabul oranı dikkate alınarak 2.70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlasının davacı üzerinde bırakılmasına,
6) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatırana iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
ll-Davalı tarafından yatırılan 598,00-TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
lV-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.