Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/264 E. 2022/1533 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2019
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, 16.02.2016 tarihinde … Eskişehir yolunun 37. Km sinde dava dışı … yönetimindeki davalı … sigorta tarafından Kasko sigortası ile ve ihtiyari mali mesuliyet sigortası ile, davalı … Sigorta tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalanmış olan … plakalı aracın yaptığı tek taraflı kazada davacının geçici ve daimi iş gücü kaybına neden olacak şekilde yaralanması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, Borçlar Kanunu 76. Madde hükmüne göre müvekkiline mahkemenin uygun göreceği geçici ödeme yapılmasını, geçici ve daimi iş gücü kaybı nedeniyle, 20.000,00 TL belirsiz alacaklarının, sigorta poliçesinde sağlık teminatı kapsamında kalan tedavi masraflarının ulaşım giderlerinin, refakatçi giderlerinin, bakıcı giderinin poliçede yer alan teminat tutarında davalılar … Başkanlığı, … Sigorta A.Ş. ve … Sigortadan olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ayrı ayrı tahsilini, 20.000,00 TL manevi tazminatın ihtiyari mali mesuliyet poliçesine dayanılarak davalı … Sigortadan tahsilini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını istemiştir.
Davalı … Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili kurum aleyhine açılan davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkil kuruma başvurulmadığını belirterek davanın reddine istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirkete dava açılmadan önce başvurulmadığını, … plakalı aracın 27-06-2015 – 27-06/2016 tarihleri arasında müvekkili şirketçe ZMMS sigortalı olduğunu, poliçe limitinin 310.000,00 TL olduğunu, kabul anlamanı gelmemek kaydıyla kusur oranlarının ve tazminatın adli tıp kurumunca belirlenmesi gerektiği, sigortalı araç özel araç olduğundan avans faizi istenemeyeceği, faize hükmedilecek ise dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, sigortalı araç sürücüsü dava dışı gerçek kişinin kusurunun saptanması halinde davalı sigorta şirketleri yönünden bir zarar oluşmuş ise zararın teminat kapsamında değerlendirilmesi mümkün olduğundan, dosyada kusura ilişkin aldırılan rapor ve ceza soruşturma dosyasında araç sürücüsünün kusursuz olduğu tespit edildiğinden, kazanın önlenmesi imkanı bulunmadığından, aracın fenni muayenelerinin de yapılmış olduğundan davalı sigorta şirketlerinden de maddi ve manevi zararın tazmininin istenemeyeceği kanaatiyle davanın reddine karar vermek gerektiği, öte yandan davalı SGK yönünden ise davacının belge ile sabit bedeli SGK tarafından ödenmemiş tedavi giderine ilişkin delil de sunulmadığından davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, Adli Tıp Kurumu başkanlığının raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, lastik patlamasının aracın hızlı kullanılmasından kaynaklandığını ve mücbir sebep sayılamayacağını, davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu olayda, araçta yolcu olarak bulunan davacı aracın lastiğinin patlaması nedeniyle meydana gelen kaza sonucu oluşan kalıcı maluliyeti nedeniyle tazminat talep etmektedir.
Mahkemece araç sürücüsünün kazanın oluşumunda hiçbir katkısının olmadığı, kazanın tamamen teknik bir sorundan kaynaklandığı kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın dayanağı olan olay bir trafik kazası olup, trafik kazalarından doğan hukuki sorumluluk 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir. 2918 sayılı yasanın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; Kılıçoğlu Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Araç işleteninin hukuki sorumluluğunun sınırları ile bu sorumluluğun kalkmasının şartlarını düzenleyen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 vd. maddelerine göre, araç işleteninin sorumluluğunun temelinde kusursuz sorumluluğun bir türü olan tehlike sorumluluğu bulunmaktadır. Tehlike sorumluluğunun cari olduğu işletenin sorumluluğunun son bulması için de, anılan kanunun 86/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere; illiyet bağını ortadan kaldıracak mahiyette 3. kişi kusuru, zarar görenin ağır kusuru veya mücbir sebep hallerinden birinin bulunması gerekmektedir. Bu üç halden birinin bulunduğu durumda dahi işletenin sorumluluğunun son bulması için, araçtaki bozukluğun ya da işleten ile eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurunun kazaya etki etmemiş olması gerekmektedir. Bu itibarla, işletenin kusurlu eyleminin katıldığı ya da araçtaki teknik arızanın olaya etki ettiği durumlarda, işletenin sorumluluktan kurtulmasının mümkün olamayacağı açıktır.
Somut olayda; kazanın oluşunda, illiyet bağını ortadan kaldıracak mahiyette 3. kişi kusuru, zarar görenin ağır kusuru veya mücbir sebep hallerinden birinin bulunmadığı sabit olup, bu kaza nedeni ile üçüncü kişinin gördüğü zarardan, işletenin sorumluluğu ortadan kalkmayacağından, işletenin sorumluluğunu yükümlenen sigorta şirketlerinin de sorumlu olacağı gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması isabetsizdir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, davacı vekilinin istinaf istemin kabulü ile sair istinaf nedenleri incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülerek sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 12/12/2019 tarih, 2016/705 Esas, 2019/1066 Karar
sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Yatırılan istinaf harcının talebi halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde verilecek karar ile değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup ve iade işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.