Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/253 E. 2022/1651 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/253 – 2022/1651
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/253
KARAR NO : 2022/1651

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2019
NUMARASI : 2018/569 Esas 2019/665 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 17/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta AŞ. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24.10.2016 tarihinde, davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı … plakalı aracın direksiyon hâkimiyetini yitirerek yol çalışmasında görevli işçi davacıya çarpması sonucu davacının ağır şekilde yaralandığını, kabul anlamına gelmemek ve bağlayıcı olmamak kaydıyla davacının Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan malûliyet raporuna göre vücut genel çalışma gücünden %39 oranında kaybettiğini, bu sebeple davacının sürekli iş göremez hâle geldiğini, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsü …’ın %100 kusurlu, yaya konumunda bulunan davacının ise kusursuz olduğunu, davalı sigorta şirketine 05.07.2018 tarihinde başvurduklarını ve Mart 2018 da 90.000,00 TL ödeme almış olmalarına rağmen ödemenin yetersiz olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatın temerrüt tarihi olan 18.07.2018’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 09.07.2019 tarihli dilekçesi ile dava değerini 40.635,50 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, kazaya karışan … plakalı aracın 07.10.2016-07.10.2017 tarihleri arasında davalı şirkete ZMMMS ile sigortalı olduğunu, davacının davadan önce davalı şirkete geçerli bir başvuru yapmadığını, şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru, davacının maluliyet oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olabileceğini belirterek açılan davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davanın, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ceza dosyası, ZMMS poliçesi ve hasar dosyası, getirtilen bilgi ve belgeler, malûliyet ve kusur raporu, aktüer raporu ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; 24/10/2016 tarihinde sürücü …sevk ve idaresindeki … plâka sayılı araç ile Çorum İli, Osmancık İlçesinden Ladik İlçesi istikametine seyir hâlinde iken direksiyon hâkimiyetini kaybederek yol çalışmasında görevli bulunan yaya …’a çarpması sonucu çift taraflı, yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, meydana gelen trafik kazası sonucunda yaya konumunda olan yol çalışmasında görevli bulunan davacının yaralanmasına sebebiyet verdiği, sürücü …’ın kullandığı aracın davalı … Sigorta AŞ’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, poliçenin kaza tarihini kapsadığı, mahkemece Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunun dosya kapsamına ve olaya uygun, yeterli, gerekçeli ve hüküm vermeye elverişli olduğu anlaşılmakla bu rapora itibar edilerek, sürücü …’ın %100 oranında kusurlu, yaya …’un ise kusursuz olduğu, davacının malûliyeti yönünden Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporun hükme esas alındığı, bu raporlara göre olay nedeniyle davacının bedensel özür oranının %35, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, mahkemece alınan kusur ve maluliyet oranı üzerinden yapılan hesaplama sonucunda düzenlenen aktüer bilirkişi raporunun usûl ve yasa ile dosya kapsamına uygun, yeterli, gerekçeli ve hüküm vermeye elverişli olduğu anlaşılmakla hükme esas alındığı buna göre davacının geçirdiği trafik kazasından dolayı kusur durumu dikkate alındığında talep edebileceği kalıcı iş göremezliğe dayalı tazminat miktarının 40.635,50 Türk lirası olduğu, aktüer bilirkişi tarafından belirlenen kalıcı işgöremezlik miktarının sigorta limitini aşmadığından kaza tarihi itibari ile poliçe limiti olan 310.000,00 Türk lirası ile davalının sorumluluğunun sınırlı olduğu, SGK İl Müdürlüğü tarafından ve davalı sigorta şirketi tarafından davacıya yapılan ödemelerin güncellenerek yapılan hesaplama sonunda açılan davanın kabulü ile 40.635,00 Türk Lirası sürekli işgöremezlik tazminatının 18/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı … Sigorta AŞ. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ibraname akdedilmekle talep edilebilecek bir alacağın mevcudiyetinden söz edilemeyeceğini, taraflar arasında 93.951,94 TL tutarını kapsar bir ibraname ve sulh protokolü akdedilmiş olup bu protokol ve ilgili tutarın ödemesine ilişkin 08/03/2018 tarihli dekontun Mahkemeye ibraz edildiğini, ibranamede “(…) bu kaza sebebi ile … Sigorta A.Ş. aleyhine maluliyet zararı talebi ile ilgili olarak açtığı ve açacağı davalardan, yapmış olduğu ve yapacağı icra takiplerinden, keşide ettiği ve edeceği ihtarnamelerden … Sigorta A.Ş. Bakımından fazlaya ilişkin haklarını da kapsar şekilde tamamen, sigortalısı için yapılan ödeme oranında gayrikabili rücu ve kesin bir şekilde olmak üzere ibra eder.” hükmünün yer aldığını, son derece sarih bir biçimde düzenlenip taraflarca akdolunan ibraname uyarınca, fazlaya ilişkin hakları dahil ibra beyanını sunmuş olan davacının, talep hakkı olmadığından dava açmasının hukuken kabul edilebilir nitelikte olmayıp sözleşmeye aykırılık niteliğini haiz olduğunu bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu, Davacının maluliyet oranının fahiş derecede hatalı tespit edilmiş olup hükme esas alınabilir nitelikte olmadığını, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapora göre; davacının maluliyet oranının balthazard formülü kullanılarak %36 bulunduğunu, bu oran bulunurken, üroloji konsültasyon notunda; sık tekrarlayan ve tedaviyle kür sağlanabilen üretra darlığı maluliyet oranı %20 olarak tespit edildiğini, konu rahatsızlık, tedaviyle kür sağlanabilen bir rahatsızlık olması sebebiyle kişinin bünyesine ve yaşam koşullarına, mevsimsel hava durumuna bağlı olarak tekrar edebildiğini, bu husus kalıcı bir sekel mahiyetinde olmadığı gibi kazayla illiyet bağı bulunduğuna dair bir belirleme de bulunmadığını, tüm bu belirlemeler ışığında, davacının maluliyet oranı hatalı olup hükme esas alınabilir nitelikte olmadığını, bu sebeple, sakat bir rapordaki veriler esas alınarak tesis edilen diğer bir raporun da hukuki sıhhatini kaybedeceğinden, hatalı maluliyet oranı üzerinden hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatının kabulüne olanak bulunmadığını, Hükme esas alınan maluliyet raporunun tıp bilimi kabullerine aykırı olarak hazırlandığını, poliçe tanzim tarihi sebebiyle davacının maluliyeti hesaplanırken esas alınan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği”nde bahsedildiği gibi “omurgaya ait sorunlarda özürlülüğün” belirtildiği kısımda; travma olaylarında ilk tercih edilmesi gereken yöntemin “yaralanma modeli” olduğunun belirtildiğini, ancak inceleme konusu raporda bu kuralın göz ardı edilerek hesaplamanın Tablo 1.3 yerine Tablo 1.6 ve 1.7’ye göre yapıldığını ve oran-asla davayı kabul manasına gelmemekle birlikte- olması gerekenin üzerinde bildirildiğini, ilgili Yönetmelikte “Omurgaya ait sorunlarda özürlülüğün” belirtildiği kısımda; travma olaylarında ilk tercih edilmesi gereken yöntemin “yaralanma modeli” olduğu, bu yöntemin yetersiz kaldığı durumlarda ya da yaralanmanın aynı omurgada birden fazla segmenti ilgilendirdiği durumda “eklem hareket genişliği modelinin” kullanılacağının belirtildiğini, kemik kırıklarının birçoğunun, kırıkların niteliğinden ya da uygulanan tedaviden bağımsız olarak uygulanacak maksimal tedavi ve beklenen iyileşme süresinin tamamlanmasıyla birlikte, oluşturdukları kısıtlılıklara, fonksiyonel bozukluklara bağlı değerlendirildiğini, omur kırıklarının bu yaklaşımın istisnalarını oluşturduğunu, kırığın niteliği (omurdaki lokalizasyonu, çökme yüzdesi gibi) ve uygulanan tedavi (bir omur segmentinde hareketi ortadan kaldıran füzyon ameliyatı gibi) oran tespitindeki ana kriter olduğunu bu halde davacının maluliyeti fahiş derecede hatalı belirlendiğinden hesaplanan tazminatın da hükme esas alınabilir nitelikte olmadığını,
Hükme esas alınan hesap raporunda hatalı formül kullanıldığını, yerel mahkeme kararına göre bilirkişi raporunda pasif dönem hesabı yapılırken dönem peşin dönem değer faktörü formülü n60/d53 olarak hesaplandığından tahmini yaşam süresi ile sınırlandırıldığını, formülün n(60-78)/d olarak tahmini yaşam süresi ile sınırlandırılması gerektiğini, formülün hatalı alınması sebebiyle bakiye ömür hesabında hata yapıldığını ve tazminatın fazla hesaplandığını,
SGK tarafından yapılan rücuya tabi ödemenin peşin sermaye değeri hesaplanarak yapılacak tazminat hesabından tenzili gerektiğini, bilirkişi tarafından her ne kadar, SGK tarafından yapılan geçici iş göremezlik ödemesinin 6.810,09 TL olduğu hesaplanarak bunun tenzili sağlanmış ise de, rücuya tabi sürekli iş göremezlik ödemesinin peşin sermaye değeri hesaplanarak bunun da hesaplanacak tazminattan tenzili gerekmeden tanzim edilen hesap raporunun kabulüne olanak bulunmadığını, bu sebeple, SGK tarafından yazılan müzekkere cevabında yalnız geçici iş göremezliğe ilişkin ödeme yer aldığından, SGK’ ya müzekkere yazılarak; davacıya sürekli iş göremezlik tazminatı veya maaşı başlanıp bağlanmadığının, bağlandı ise bu kişilere ne miktarda ödeme yapıldığının ve maaş bağlama tarihi itibariyle peşin sermaye değerinin ne olduğunun, maaş bağlanmadı ise davacının müracaatı halinde maaş almaya hak kazanıp kazanmadıklarının sorulması gerektiğini,
Davayı kabul manasına gelmemekle birlikte asıl alacağa 18/07/2018 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, Mahkeme tarafından davalı şirket açısından temerrüte ilişkin değerlendirme yapılırken, sigorta şirketine başvuru tarihinden 8 gün sonra temerrüde düşüleceği belirtildi ise de, davacının, ibraname ile fazlaya ilişkin hakları dâhil olmak üzere davalı sigorta şirketini ibra ettiği nazara alındığında, borcu kabul manasına gelmemek kaydı ile, ibra olunan bir borca ilişkin temerrüdün oluşmadığının kabulü gerekirken aksi şekilde tespitte bulunularak temerrüt tarihi belirlenmesinin hukuken hatalı olduğunu, davayı kabul manasına gelmemekle birlikte- bir an için sigorta şirket aleyhine tazminata hükmedileceği kabul edilse dahi temerrüt tarihinin dava tarihi olabileceğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini yitirerek yol çalışmasında görevli işçi davacıya çarpması sonucu davacının ağır şekilde yaralandığını, davalı sigorta şirketine 05.07.2018 tarihinde başvurduklarını ve Mart 2018 da 90.000,00 TL ödeme almış olmalarına rağmen ödemenin yetersiz olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatın temerrüt tarihi olan 18.07.2018’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 09.07.2019 tarihli dilekçesi ile dava değerini 40.635,50 TL’ye yükseltmiş; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesinde; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” hükmü yer almaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2021 tarih ve 2017/(17)4-3189 Esas, 2021/525 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, KTK’nın 111. maddesinde ibra ile ilgili bir özel düzenlemeye yer verilerek, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmaların veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren iki yıl içinde iptal edilebileceği belirtilmiştir. Kanun’un bu hükmünden yararlanmak için ayrı bir iptal davası açılmasına ya da ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren iki yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının bulunması da yeterlidir. Zira anlaşmanın yapıldığı günden başlayarak belirtilen süre içinde bir davanın açılmış olması da, davacının bu anlaşma ile bağlı kalmak istemediğini göstermektedir. Nitekim, yerleşik Yargıtay uygulamalarında da davadan önce yapılan ödemelerin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmekte; davadan önce yapılmış ödeme bulunması halinde ödeme tarihi itibariyle davalı tarafça gerçekleştirilen ödemelerin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için, ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödenen miktarın karşılaştırılması ve ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi, şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa, bu kez rapor tarihindeki veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanması, hesaplanan tazminattan davalı tarafça yapılan ödemelerin güncellenmiş değerinin mahsubu ile davacının talep edebileceği bakiye tazminatın bulunması gerekmektedir. Dava açıldıktan sonra yargılamanın devamı sırasında yapılan ödemelerin de güncelleme yapılmadan hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekir. Ayrıca SGK tarafından yapılan rücuya tabi sürekli işgöremezlik ödemesi veya maaşı varsa bu ödemenin peşin sermaye değerinin tespiti ile belirlenecek tazminat hesabından tenzili gereklidir.
Somut olayda eldeki davadan önce davacının davalı sigorta şirketine başvurusu üzerine davalı tarafından davacıya 08.03.2018 tarihinde 93.951,94 TL ödendiği, taraflar arasında 08.03.2018 tarihli sulh ve ibra protokolü düzenlendiği, 24.07.2018 tarihinde ödemenin yetersiz olduğu gerekçesiyle eldeki davanın açıldığı, hükme esas 29.05.2019 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda davacının %35 bedensel özür oranı,9 aya kadar iyileşme süresi gözönüne alınarak 10.08.2018 ödeme tarihinden (aslıda ödeme 08.03.2018 tarihidir) 29.05.2019 rapor tarihine kadar 93.951,94 TL ödemenin güncellenmesi ve mahsubu sonucu davacının sürekli işgöremezlik alacağının 40.635,50 TL olduğu belirlenmiştir. Hükme esas alınan 29.05.2019 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda davacının, davalı sigorta şirketince dava tarihinden önce yapılan ödemelerin yeterli olup olmadığına dair, ödeme tarihindeki (08.03.2018) verilere göre tazminat hesaplaması yapılmadan, doğrudan rapor tarihindeki verilere göre tazminat hesaplanıp, ödenen tazminatların güncellenmiş değerleri mahsup edilerek tazminat hesaplanmış ve bu rapor doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Oysa aktüer bilirkişi tarafından davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihindeki (08.03.2018) verilere göre davacı için ödenen tazminatın yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan ödemenin yetersiz olduğunun anlaşılması halinde hükme esas alınan 29.05.2019 tarihli rapordaki veriler dikkate alınarak, bilinen dönem 31.12.2019 tarihinde sonlandırılmak suretiyle hesaplama yapılması ve davalı tarafından yapılan ödemelerin yasal faiziyle güncellenip mahsubu ve ayrıca dava konusu kaza trafik iş kazası olduğundan Çorum SGK’dan davacıya yapılan rücuya tabi sürekli işgöremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığı, maaş bağlanıp bağlanmadığı ödeme yapılması veya maaş bağlanmış olması halinde bu ödemenin peşin sermaye değeri sorularak belirlenecek tazminat hesabından tenzili suretiyle tazminatın hesaplanması gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi de doğru görülmediğinden davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak ve sonucuna göre, kazanılmış haklar da korunarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre adı geçen davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 23.09.2019 tarih, 2018/569 Esas 2019/665 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre,davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YEROLMADIĞINA,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harç olarak alınan 694,00 TL karar harcının istek halinde davalı sigorta şirketine iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 12. İcra Dairesinin 2019/13573 Esas sayılı dosyasına yatırılan 61.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.