Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/215 E. 2022/1551 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/215
KARAR NO : 2022/1551

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2019
NUMARASI : 2017/896 Esas 2019/929 Karar

DAVACI : … – -…
VEKİLİ :

DAVALI : …
VEKİLLERİ :
E. Tebligat

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/09/2017 tarihinde, … … idaresinde bulunan …plakalı aracın yaptığı tek yanlı kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır şekilde yaralanarak geçici ve sürekli iş göremezlik zararına uğradığını belirterek, HMK 107.maddeye göre 200,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 4.800,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumu ile davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik zararından davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını, davalıya yapılan başvurunun eksik evrak ile yapılması nedeni ile usulüne uygun temerrüt de oluşmayacağından davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, uygulanması gereken faizin ise yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davalı … şirketine ZMMS ile sigortalı olan aracın dava dışı sürücü idaresindeyken yaptığı kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının vücut genel çalışma gücünü %19 oranında kayıp edecek ve 45 günde iyileşecek şekilde yaralandığını, davacının talep edebileceği iş göremezlik tazminatlarının aktüer bilirkişi tarafından hesaplandığını, davadan önce sigorta şirketine yapılan başvuru dikkate alındığında davadan önce temerrüt oluştuğunun kabulünün gerektiğini belirterek, davanın kabulüne, 19.051,65-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 94.167,33-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 113.218,98-TL tazminatın temerrüt tarihi olan 01/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6704 sayılı yasanın 5.maddesi ile değişik 2918 sayılı yasanın 97.maddesine göre, davalıya başvuru yapılmadan dava açılamayacağından ve davacının usulüne uygun başvurusu bulunulmadığından, başvuru şartı yerine getirilmeden açılan davanın usulden reddine karar verilmemesinin hatalı olduğunu, gerekli tüm evraklar ibraz edilmemiş olması nedeni ile usulüne uygun olarak temerrüt de oluşmayacağı için faiz başlangıç tarihinin 01/12/2017 tarihi olarak kabul edilmesinin ve avans faizine hükmedilmesinin, yeni Sigorta Genel Şartlarına göre geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olmasına rağmen, bu zarar yönünden davalı … şirketini sorumlu tutar şekilde hüküm kurulmasının, hasar ve kusur oranı tespit edilmeden hüküm kurulmasının ve müterafik kusur değerlendirmesi yapılmamasının da usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
Davalı vekili, davacı tarafından davadan önce sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre, davalının da kabulünde olduğu gibi, dava açılmadan önce, davacı tarafından, davalı … şirketine yapılan başvuru üzerine 31067 nolu hasar dosyası açıldığı anlaşıldığından, KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Dava konusu kazanın, sigortalı aracın sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile meydana gelen tek yanlı kaza olması ve zarar gören davacının araç içerisinde yolcu olarak bulunup, kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmaması nedeniyle yerel Mahkeme tarafından kusur raporu alınmaksızın sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu kabul ederek karar vermiş olmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85. maddesi ve 91. maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nun sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda davacının, kazaya bağlı yaralanması nedeni ile kalıcı maluliyetinin %19 ve iyileşme süresinin 9 ay olduğu maluliyet raporu ile belirlenmiş olup, bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatından davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının kaza sırasında desteğin emniyet kemeri takmaması nedeni ile müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönünde itirazda bulunsa da; kaza sırasında davacının emniyet kemeri takıp takmadığı konusunda kaza tespit tutanağında tespit olmadığı gibi, kaza sonrası araçtan dışarı fırlama olmadığından ve emniyet kemeri takılmadığına dair başkaca delil de bulunmadığından davalının bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir. Kaldı ki; davalı tarafın yargılama aşamasında müterafik kusura dair itirazı da bulunmamaktadır.
HMK.nın 357.maddesinde; “…. Bölge Adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.. hükmü gereğince yargılama ileri sürülmeyen hususlar istinaf nedeni yapılamaz ve kamu düzenine ilişkin olmayan hususlar dışında istinaf incelemesinde resen dikkate alınamaz.” hükmü getirilmiştir. Buna göre; bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği ve yeni delillere dayanılamayacağı kabul edilmiştir.
Bu nedenle, davalının istinaf istemine konu yaptığı, davacının emniyet kemeri kullanmadığı ve bu nedenle belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine yönelik inceleme istemlerinin; ilk derece mahkemesinde ileri sürülmesine hukuki bir engel bulunmadığı halde, ileri sürülmediği sabit olduğundan ve davalının bu konudaki itirazları HMK 357/1.madde kapsamında kaldığından, bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili, hükmedilen tazminata avans faizi yürütülmesine de itiraz etmiştir. Ancak, davalı … tarafından düzenlenmiş olan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesine göre kazaya karışan aracın “kamyonet” olarak nitelendirildiği, mesleği kasaplık olan işleten tarafından ticari amaç ile kullanıldığı sabit olup, hükmedilen tazminatlara avans faizi yürütülmesinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu, davalı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.733,98-TL karar harcından peşin alınan 1.934,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.799,58-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren İKİ HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU açık olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.