Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/2111 E. 2022/2401 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/2111 – 2022/2401
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/2111
KARAR NO : 2022/2401

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2019
NUMARASI : 2018/225 Esas 2019/268 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı… vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafa ait araç ile davacı şirkete ait aracın karıştığı kaza neticesinde davacı aracında değer kaybı meydana geldiğini, davacı tarafın %25, karşı tarafın %75 oranında kusurlu olduğunu, araçtaki değer kaybının ekspertiz raporuna göre 18.300,00-TL olduğunu, kusur oranı düşüldükten sonra 13.275,00-TL olduğunun tespit edildiğini, davacının ekspertiz raporu için 360,17-TL ödediğini, alacak nedeniyle Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2017/22644 Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını ancak davalıların tamamı tarafından borca itiraz edildiğini, davalıların zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu beyanla icra dosyasına yapılan itirazın iptalini, %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı… Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde; çözümü mahkemenin görevinde bulunan bir konu için ilamsız takip yapılmasının haklı ve iyiniyetli olmadığını, bu nedenle davacı tarafından talep edilen alacak nedeniyle davalı şirketin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının takip başlatılmadan önce KTK gereği davalı şirkete herhangi bir başvuruda bulunmadığını beyanla davanın reddini e karar talep etmiştir.
Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, yapılan yargılama sonunda, bilirkişi tarafından hazırlanan 04/02/2019 tarihli rapora göre, davacı şirkete ait araç sürücüsünün %25 oranında, davalı…’in maliki olduğu, davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu, davacının aracında meydana gelen değer kaybı miktarının 12.540,75-TL olduğunun rapor edildiği, söz konusu raporun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeniyle mahkemece kabul gördüğü, kusur oranları dikkate alındığında araçtaki değer kaybı yönünden 12.540,75-TL’nin kabulü gerektiği, davacının faize yönelik talebinin davalıların icra takibinden önce temerrüte düşürülmemesi nedeniyle reddine, yine alacağın likit olmaması nedeniyle davacı inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerektiğinden bahisle davanın kısmen kabulü ile Ankara 10. İcra Dairesi’nin 2017/22644 Esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 12.540,75-TL araç değer kaybı, 318,75-TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 12.859,50-TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin kaldığı yerden aynı şartlarda devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı… vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı… vekili istinaf dilekçesinde; Kusur ve hasar bilirkişisinin aynı kişi olduğunu ve kusur değerlendirmesinin hatalı olduğunu, bu hataya binaen yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmasının zorunluluk arz ettiğini, bu husus dikkate alınmadan kusur ve hesap bilirkişinin aynı kişiden oluşması ve her iki hususta rapor tanzim etmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafın aracında oluşan değer kaybı tespitinde daha önceden araçta kaza olup olmadığının bilirkişi tarafından araştırılmadığını, zira keşif yapılıp araçta Tramer kaydına girmemiş haricen tamir edilmiş bir onarım olup olmadığının da tespit edilmesi gerektiğini, davalı borca, faize ve her türlü ferilerine itiraz etmesine rağmen bilirkişinin bu hususta raporunda beyanda bulunmadığını, mahkemenin faize ve ferilere yapılan bu itirazı değerlendirmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
HMK’nun 355. maddesi gereğince İstinaf edenin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından araç değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili değer kaybına ilişkin bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını ileri sürmüştür.
Trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı zararının tespiti özel ve teknik bilgi gerektiren hususlardandır. Bu nedenle gerçek zararın tespiti için seçilecek bilirkişinin bu konularda uzman olması gerekmektedir.
Davaya konu trafik kazası 24.09.2016 tarihinde meydana gelmiştir. Davacının aracında değer kaybı olup olmadığının tespitinde, öncelikle aracın hasarlanmadan önce olay tarihindeki ikinci el piyasa rayiç değeri ile onarımından sonra ikinci el piyasa değerinin belirlenmesi ve aradaki farkın değer kaybı zararı olarak alınması gerekir. Trafik kazası neticesinde oluşan değer kaybı “gerçek zarar” olduğundan, zarar TBK hükümlerince ve Yargıtay tarafından belirlenen ilkeler çerçevesinde belirlenmelidir. Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 tarihli ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı Kararı ile, 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması, Anayasa Mahkemesi kararlarının, devam eden uyuşmazlıklar açısından uygulanacak olması karşısında, hesaplama ZMMS Genel Şartları ekindeki hesaplama yöntemine göre yapılamayacağından, öncelikle değer azalması veya değer kaybının belirlenmesinde dikkate alınması gereken ölçütler her olayın somut özelliğine göre değişebilecek ise de aracın markası, özellikleri ve model yılı, kullanım amacı, kullanım süresi, yıpranma payı, aracın gördüğü hasarın ağırlığı ve hasara uğrayan bölgeleri, hasarın giderilmesinde kullanılan parçaların niteliği (orijinal olup olmadığı), daha önce kazaya karışıp karışmadığı hususları değer kaybında göz önüne alınmalı, aracın kaza tarihindeki hasarsız hali piyasa rayiç değerinin tespiti ile davaya konu kaza sonucu hasarları onarıldıktan sonraki piyasa rayiç değeri tespit edilerek, aradaki farkın değer kaybı zararı olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Hükme esas alınan 04.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda değer kaybı zararının yeni genel şartlara göre hesaplandığı yukarıda açıklandığı şekilde belirlenmediği anlaşıldığından bu raporun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; 318.75-TL ekspertiz ücreti yargılama giderlerinden olup bunun yargılama giderlerine eklenmesi, davanın kabul red oranına göre tahsiline karar verilmesi gerekirken, mahkemece asıl alacak olarak kabulü ile asıl alacağa (değer kaybı alacağına) eklenerek toplamı üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi de doğru değildir.
Bu durumda mahkemece önceki bilirkişiden, davacının aracında meydana gelen değer kaybının tespitine yönelik olarak davacının aracının markası, özellikleri ve model yılı, kullanım amacı, kullanım süresi, yıpranma payı, aracın gördüğü hasarın ağırlığı ve hasara uğrayan bölgeleri, hasarın giderilmesinde kullanılan parçaların niteliği (orijinal olup olmadığı), daha önce kazası bulunması halinde eski kaza nedeniyle değişen parçalar gibi hususların değer kaybında göz önüne alındığı, aracın kaza tarihindeki hasarsız hali piyasa rayiç değerinin tespiti ile davaya konu kaza sonucu hasarları onarıldıktan sonraki piyasa rayiç değerinin tespiti hususunda ayrıntılı, açıklamalı, denetime ve hükme elverişli bir ek rapor alınarak,istinaf talebinde bulunan davalı… ve davacı lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi karar verilmesi doğru görülmediğinden, davalı… vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre istinaf talebinde bulunan davalı… vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı… vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.03.2019 Tarih 2018/225 Esas – 2019/268 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 44.40-TL istinaf karar harcının istek halinde davalı…’e iadesine,
3-Davalı… tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.