Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/2071 E. 2023/191 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1739 – 2023/189
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1739
KARAR NO : 2023/189

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2020
NUMARASI : 2018/228 Esas 2020/323 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan, Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ : 20/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen dosya davalısı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili asıl dava dosyasında dava dilekçesinde; davacının vatani görevini … emrinde yaptığı tarihte, Kobra tipi …plakalı araç ile devriye halinde iken aracın manevra yaptığı sırada hendeğe düşmesi üzerine yaralandığını ve malul kaldığını, söz konusu aracın davalı sigorta şirketince ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalandığını, sigorta şirketine 02/02/2018 tarihinde başvurulduğunu, 06/03/2018 tarihli cevabı yazı ile talebin davalı sigorta şirketince reddedildiğini, aracın davalı … ait olduğunu, davalı … tarafından 21/05/2015 tarihinde 26.169,76-TL nakdi tazminat ödendiğini, 2330 sayılı yasa gereğince bu tazminatın maddi manevi tazminata karşılık geldiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL maddi tazminatın sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olmak üzere 15/02/2018 temerrüt tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş;19.02.2020 tarihli artırım dilekçesi ile nakdi tazminat komisyonunca yapılan ödemenin %50’sinin maddi tazminata ilişkin olduğunun kabulü ve mahsubu sonucu 1.607.36-TL geçici iş göremezlik, 2.043,00-TL bakıcı gideri ve 517.791,30-TL sürekli iş göremezlik tazminatının tazminini istemiştir.
Davacı vekili iş bu dava dosyası ile birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/111 esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde; davacının gerçekleşen kaza nedeni ile yaralandığını, askerlikten ilişiğinin kesildiğini belirterek 50.000-TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Asıl dosya davalısı … Sigorta A.Şb vekili cevap dilekçesinde; kazanın … Karakolunda gerçekleştiğini ve haksız fiilden kaynaklı olduğunu bu nedenle davaya Hatay Mahkemelerinin bakması gerektiğini, kazanın 21/07/2013 tarihinde gerçekleştiğini, bu tarihten itibaren 2 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, kazanın karayolunda olması gerektiğini, olay askeri yasak bölgede oluştuğundan, ZMMS kapsamında olmadığını, araç sürücüsünün kusuru olmadığından sorumluluğunun doğmayacağını, maluliyetin ve iş göremezliğinin kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Asıl ve Birleşen dosya davalısı …vekili cevap dilekçesinde; yetki, zaman aşımı, hak düşürücü süre, görev, yargı yolu, iş bölümü, husumet, aktif dava ehliyeti itirazlarında bulunarak, araç sürücüsünün olayda kusurunun bulunmadığını, yapılan ödemenin dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Yerel mahkemece asıl davanın, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat talebine, birleşen davanın trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, davalıların yetki itirazının davalı sigorta şirketinin Ankara da Bölge Müdürlüğünün bulunması ve… da Ankara’da bulunması sebebi ile yerinde görülmediği, davalının görev itirazının, 2918 Sayılı KTK’nun 19.01.2011 günlü RG’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile değişik 110. maddesinde “işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu kanun hükümleri uygulanır.” düzenlemesi ile TTK. 3.-5/2 maddeleri gereğince ZMMS sigortaları TTK.’da düzenlendiğinden davaya bakma görevi mahkemeye ait olduğundan görev itirazının da yerinde olmadığı kanaatine varıldığı, davalıların zaman aşımı itirazının 2918. Sayılı yasanın 109/2 maddesi uyarınca davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması halinde ceza zaman aşımı uygulanacağından ve ceza zamanaşımı süresi ise olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK’nın 89 ve 66. maddelerine göre 8 yıl olduğundan, davanın 26/03/2018 tarihinde açıldığı göz önünde bulundurularak zaman aşımının dolmadığı anlaşılmakla yerinde görülmediği, 21/07/2013 tarihinde Antakya İl sınırlarında davacının … Plakalı Kobra cinsi askeri araç ile hudut hattını kontrol ettikleri sırada Suriye tarafından silahlı saldırıya uğramaları üzerine ateşten kurtulmak amacı ile hudut yolunda manevra yapılan sırada aracın hendeğe düşmesi üzerine sağ elinin işaret, orta ve yüzük parmağının kopması sonucunda yaralandığının anlaşıldığı, davalı sigorta şirketinin kazanın 1. derece askeri yasak bölgede gerçekleştiğini bu nedenle 2918 sayılı Yasanın uygulama yeri bulunmadığı yönünde savunma yaptığı, 2565 Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu’nun 5. maddesinde 1. derece askeri yasak bölgenin tanımlandığı, 1. derece askeri bölgelerde uygulanacak hükümlerin ise aynı yasanın 7. maddesinde belirlendiği, somut olayda dava konusu kazanın kara sınır hattında ve hudut yolunda meydana geldiği, …Personel Daire Başkanlığının yaptığı 30/07/2013 tarihli soruşturma evrakında, bir grup kaçakçının Suriye sınırında görülmeleri üzerine verilen emirle … Karakolundan kazaya karışan araçla birlikte davacı ve diğer görevlilerin sınır hattına doğru yola çıktığı, hudut yolunda seyir halinde iken ateş edilmesi üzerine manevra yaparak kaçmak istenirken sınır hattı boyunca yol ile sınır hattı arasına kazılan hendeğe düştüğünün tespit edildiği, bir zararın, zorunlu trafik sigortası teminatı kapsamına girebilmesi için o zararın motorlu araç ile karayolunda meydana getirilmiş olması gerektiği, KTK’nun 3. maddesinde karayolunun, trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak tanımlandığı, ancak, anılan yasa’nın 2. maddesinde de bu kanunun karayolunda uygulanacağı hükme bağlandıktan sonra, aksine hüküm bulunmadığı hallerde, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerin, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da bu kanun hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiği,1553 sayılı Askeri Yasak Bölgeler Ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliği’nin 7. maddesinde Kara sınır hattı boyunca ve kıyılarda kurulan birinci derece kara askeri yasak bölgelerinde uygulanacak esasların düzenlendiği, olayın kara hudut sahasında olduğu, olayın oluş özelliklerine göre 2918 sayılı yasanın 2. maddesi gereğince kaza yerinin karayolu bağlantısı olduğundan trafik kazası olarak kabulü ve 2918 sayılı yasa uygulamasıyla zararın teminat kapsamında olduğu kanaatine varıldığı, kusur bilirkişisi raporunda olayda araç sürücüsünün kusuru olmadığı yönünde görüş bildirilmiş ise de, geri manevra sırasında aracın hendeğe düşmesinin araç sürücüsünün tedbirsiz dikkatsiz araç sürmesi, 2918 Sayılı Yasanın 52/b (hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak), 67/b (yönetmelikte belirtilen şartlar dışında geriye dönmek veya geriye gitmek yasaktır. İzin verilen hallerde bu manevraları yapacak sürücüler, karayolunu kullananlar için tehlike veya engel yaratmamak zorundadır) 84/j (manevraları düzenleyen genel şartlara uymama) maddeleri uyarınca kusurlu olduğu kanaatine varılarak kusur bilirkişisi raporuna itibar edilmediği, tek taraflı kaza gerçekleştiğinden araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının da kusurunun bulunmadığı kanaatine varıldığı, davacıya 2330 sayılı yasa uyarınca yapılan ödemesinin %50’si maddi, %50’si manevi tazminat ödemesi olarak kabul edilerek, kısmi tediyeyi davacının kabul etmesinin manevi tazminatın bölünmezliği ilkesinin ihlali olmadığı yönündeki Yargıtay içtihatları da dikkate alınarak itibar olunan bilirkişi hesaplamaları uyarınca davacının 1.607,36-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 517.791,30-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.043,00-TL bakıcı gideri toplamı 521.441,66-TL maddi tazminat yönünden davanın kabulüne, sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere ve 15/02/2018 temerrüt tarihinden itibaren, davalı …yönünden 21/07/2013 olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 40.000-TL manevi tazminat miktarından yapılan ödemenin %50’si düşülerek hesaplanan 26.815,04-TL’nin davalı… tahsiline karar verilmesi gerektiğinden bahisle davacının Asıl davasının KABULÜ ile, 1.607,36-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 517.791,30-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.043,00-TL bakıcı gideri toplamı 521.441,66-TL maddi tazminatın sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 15/02/2018 temerrüt tarihinden itibaren, davalı …yönünden 21/07/2013 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacının dava dosyası ile birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/111 Esas 126 Karar sayılı dosyasındaki manevi tazminat talebi yönünden davasının KISMEN KABULÜ ile 26.815,04-TL’nin 21/07/2013 olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı… alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı asıl ve birleşen dosya davalısı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl ve birleşen dosya davalısı … vekili istinaf dilekçesinde; asıl ve birleşen davada verilen, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne ilişkin kararın, usul ve Yasa hükümlerine aykırı olduğunu, davacı tarafın, davalı … aleyhine olan talebi değerlendirildiğinde, hizmet kusuruna dayalı olduğunu, emsal uygulamalara göre de kamu tüzel kişisi olan İdarenin aleyhine kamu hizmeti yürütülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların giderimi için açılan davanın İdari Yargının görev alanı içerisinde olduğunu, (2577sayılı İYUY.M.2) Bu nedenle davacının Bakanlığa yönelik talebi yönünden yargı yolu nedeniyle red kararı verilmesi gerektiğini, kaldı ki; talebin görev yönünden de reddi gerektiğini, davalı Bakanlığın tacir sıfatı bulunmadığından ve dava, TTK.’nun 4.Md.’sinde sayılan ticari dava kapsamına girmediğinden; Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanında bulunmayan davanın HMK. uyarınca görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, ancak itirazlarına rağmen yerel mahkemece görev hususunun incelenmediğini, olayın meydana geldiği yer itibariyle Ankara Mahkemeleri yetkisiz olup, davanın kaza yeri mahkemelerinde açılması gerekliliği nedeniyle yetki yönünden de reddine karar verilmesi gerektiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden de davanın reddi taleplerinin değerlendirilmediğini, olayda, idarenin kusuru ve dolayısıyla sorumluluğu, iddia edilen zararla illiyet bağı bulunmadığını, idareye ait aracın kusurlu olup olmadığı, varsa neye göre tespit edildiğinin, kazanın oluş şeklinin, dış etkenlerin, beklenmeyen öngörülmeyecek hallerin varlığı, üçüncü kişilerin kusur durumlarının incelenmesi gerektiğini, olayda idarenin bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, Borçlar Kanununun 55. maddesi hükmündeki dikkat ve itinanın istihdam edilenin kullanılmasından evvel veya kullanılması esnasında makul olarak istenebilecek dikkat ve ihtimamı ihtiva ettiğini, istihdam edenin mesuliyetini düzenleyen maddede kusura dayanmayan bir mesuliyet hali öngörüldüğünü, böylece kusursuzluğun ispatına dair hükmün tehlikeleri önleyici tedbirleri almaya teşviki öngördüğünü, bu esastan hareketle istihdam edenin müstahdemin haksız fiilinden kurtulmasının iki halde düzenlendiğini, zararın meydana gelmemesi için gerekli tedbirleri alması, icap eden faaliyetleri sarf etmesi gerektiğini, maslahatın icap ettirdiği bütün dikkat ve itinadan maksadın ise müstahdemin seçiminde buna verilecek talimatta, alet ve malzemenin verilmesinde ve işe nezarette üstüne düşen görevi yapması olduğunu, ikinci halin ise, istihdam edenin nezarette dikkat ve itinada bulunmamış ve fakat bulunmuş olsa da yine zararın husule geleceğini ispat etmesi hali olduğunu, mutat dereceyi aşan bir dikkat ve itinanın sarf edilmesinin istihdam edenden istenmediğini, istihdam eden sıfatıyla Kuruma kusur izafe edilmesine imkan bulunmadığını, bu açıklamalar ve düzenlemeler ışığında olayın oluşumunda Bakanlığın kusurlu ve kusursuz sorumluluğu bulunmadığını, davacıya bu olay sonucu ilgili idarelerden herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının ve sosyal güvenlik kurumundan ödeme yapılmasına dair bilgilerin sorularak tazminat hesabında bunların dikkate alınmasının da yasa ve yargı hükümleri gereği olduğunu, davacıya … Nakdi Tazminat Komisyonu’nun 26 Mart 2015 tarihli 2015/52 nolu kararı ile 26.369,91-TL nakdi tazminat ödemesi yapıldığını, ayrıca 01 Ocak 2014 tarihinden itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri vazife malullüğü aylığı bağlandığını ve yine 5434 sayılı Kanunun Ek-79’uncu maddesine göre ek ödemenin (Tütün ikramiyesi) tahakkuk ettirildiğini, bilirkişi raporu eksik araştırma ve incelemeye dayalı olup hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bilirkişinin tazminat miktarını hesaplarken itirazlarını değerlendirmediğini, tazminat raporunda yapılan değerlendirme ve hesaplamaların çok fahiş olduğunu, yararlanma süresinin çok uzun hesaplandığını, hakkaniyete uygun bir indirim yapılmadan tazminat hesaplandığını, ülkemizde ölüm yaşı ortalama 60’dan küçük olduğu halde bakiye ömür süresi ve fiilen çalışma süresinin fazla belirlendiğini, %10 oranındaki artışın fazla olduğunu, memur maaş artışının bu miktarın çok altında kaldığını, %10 oranı çok yüksek rakam olup bu oranın aşağı çekilmesi gerektiğini, raporda yasal olarak yapılması gereken indirimlerin uygulanmadığını, talep edilen ve mahkemece hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarı fahiş olup hesaplama şeklini de kabul etmediklerini, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmayacak şekilde, olay nedeni ile duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesini sağlayacak boyutta olması gerektiğini, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, B.K.daki özel haller hep birlikte değerlendirilerek tazminat takdir edilmesi gerektiğini, bu yönüyle de eksik inceleme yapıldığını, gerekçeli kararda 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 13/j maddesi uyarınca davalı … harçtan muaf bulunmasına rağmen harcın gerek asıl dava gerekse birleşen davada… tahsiline hükmedildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Asıl ve Birleşen dosya davalısı … vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; asıl dava davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan cismani maddi tazminat, birleşen dava aynı kazadan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Asıl dosyada kazaya karışan askeri aracın ZMSS şirketi ve araç işleteni sıfatıyla davalı idare aleyhinde açılmış, birleşen dosyada ise sadece davalı idare aleyhinde araç işleteni sıfatına dayanılarak davacının yaralanması sebebiyle manevi tazminat talebinde bulunulmuştur.
Davacı vekili Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/111 esas sayılı dava dosyasında davalı … aleyhinde 19.02.2020 tarihinde açtığı davada, davacının vatani görevini yaptığı sırada yolcu konumunda olduğu davalı idare adına trafikte kayıtlı aracın dava dışı sürücüsünün tek taraflı olarak yaptığı trafik kazası sonucu yaralandığını ve malul kaldığını, aynı kazadan dolayı Ankara 12 ATM’nin 2018/228 Esas sayılı dosyasında davalı idare ve sigorta şirketi aleyhinde cismani maddi tazminat davası açıldığını belirterek iş bu davanın 2018/228 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesini ve 50.000.00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsilini talep etmiştir. Mahkemece başkaca hiçbir işlem yapılmaksızın davanın açıldığı gün itibariyle davalı idareden manevi tazminat istemiyle açılan davanın, Ankara 12. ATM’nin 2018/228 Esas sayılı dava dosyası üzerinde birleştirilmesine, esasın bu şekilde kapatılarak yargılamanın 12 ATM’nin 2018/228 Esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir. Ankara 12 ATM tarafından asıl ve birleşen davalar yönünden yargılama yapılarak esas hakkında hüküm kurulmuştur. Davalı idare vekili asıl dava dosyasına verdiği cevap dilekçesinde yargı yolu, yetki, görev, zamanaşımı gibi usule ilişkin itirazlarını cevap dilekçesinde bildirmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi gereğince görev hususu dava şartlarından olup, HMK’nın 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da “ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
Somut olayda; asıl davada sigorta şirketi de davalı olduğundan davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait ise de, Birleşen dava, davacının yaralanmasına sebebiyet veren aracın işleteni olan idare aleyhinde açılmış olup, sigorta şirketinin iş bu davada taraf olmadığı, davalı idare tacir olmayıp iş bu davanın yukarıda tanımlanan ticari dava niteliğinde bulunmadığı, talebin haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşılmakla, birleşen dava yönünden Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece birleşen dava yönünden, göreve ilişkin dava şartı bulunmadığı, görevin kamu düzenine ilişkin olduğu, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözönünde bulundurulması gerektiği, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru görülmediği gibi, kabule göre de 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 13/j maddesi uyarınca davalı idarenin harçtan muaf olduğu dikkate alınmadan asıl ve birleşen davalarda yargılama harçlarından sorumluluğuna karar verilmesi de doğru görülmediğinden birleşen dosya davalısı … vekilinin bu hususa yönelik istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve görev konusunda bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre asıl ve birleşen dosya davalısı … vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Birleşen dosya davalısı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 10.07.2020 tarihli, 20218/228 Esas, 2020/323 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/1.a.3. bendi gereğince birleşen dava yönünden HMK’nın 114/c ve 115. maddelerine göre, görev konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre asıl ve birleşen dosya davalısı … vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Asıl ve birleşen dosya davalısı … harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf talebinde bulunan davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK ‘nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.