Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/204 E. 2022/1433 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:.
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 03/06/2014 tarihinde …….Sitesi önünde meydana gelen trafik kazasında vefat eden …’ın müvekkillerinin annesi ve eşi olduğunu, kazaya sebep olan … plakalı aracı kullanan …’nın tam kusurlu olduğunu, davalılardan araç maliki olan şirketin hem araç maliki hem de sürücünün işvereni olması nedeniyle müvekkillerinin alacaklarından sorumlu olduğunu, davalı sigorta şirketinin ise kazaya karışan aracın sigorta ettireni olup poliçe çerçevesinde ve limitlerle sorumlu olması kaydıyla maddi tazminattan sorumlu olduklarını, ölüm nedeniyle müvekkili …’ın destekten yoksun kaldığını ve her iki müvekkilinin de duymuş olduğu manevi acının ölçülebilmesinin olanağının bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla her iki müvekkili için ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılar araç maliki ve sürücüsünden müştereken ve müteselsilen ayrıca müvekkili … için şimdilik 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçedeki limitlerle sınırlı kalması kaydıyla tüm davalılardan olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın müvekkili şirkete 30/07/2013-2014 tarihleri arasında …. sayılı … Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, poliçede teminat limitinin kişi başı 268.000,00 TL olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıkları hususunun tespit edilmesi gerektiğini, müteveffanın vefatı sebebiyle işbu davada davacı olmadığı halde destekten yoksun kalan kimseler varsa tespit edilmesi gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken tazminat talep edenlerin ölen kişi ile ilişkileri, yaşlan, medeni durumları ve vefat sebebiyle destekten yoksun kalıp kalmadıkları konularının belirlenmesi gerektiğini, yapılacak hesaplamalarda resmi evraklara göre belirlenen ya da belirlenebilir bir ücret olmaması durumunda hesaplamaya esas alınacak gelir durumunun asgari ücret olarak esas alınması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu olayda müteveffanın kazanın gerçekleştiği yere çok yakın olmasına rağmen yaya geçidini kullanmayarak ve yayaların geçiş üstünlüğünün olduğunu belirten hiçbir trafik levhası olmayan yerden geçerek 68. madde hükmünü ihlal ettiğini ve kazaya sebebiyet verdiğini, kazanın gerçekleştiği yerde bir yokuş mevcut olup yokuşu çıkan araçlar yönünden kör bir nokta olduğunu, araç sürücüsünün bu sebepten dolayı yayayı görüp de frene basıp kazaya engel olmasının çok zor olduğunu, yayanın bu hususları öngörememesi ve kanunda kendisine yükletilen yükümlülükleri yerine getirmemesinin onun ağır kusurlu olması sonucunu doğuracağını, kaza ile meydana gelen maddi ve manevi zarar arasında illiyet bağının mevcut olmadığını, söz konusu olayla ilgili halen Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesinde 2014/420 E., sayılı dosya numarası ile görülmekte olan bir ceza davasının mevcut olduğunu, bu dava kapsamında alınan raporda müvekkilinin kaza sırasında alkollü olmadığının tespit edildiğini, aynı ceza davasına Adli Tıp Kurumu tarafından sunulan bilirkişi raporunda da müteveffanın ağır kusurlu olduğu, kaza yerine çok yakın mesafede bulunmasına rağmen yaya geçidini kullanmadığı dolayısıyla ağır kusuruyla kazaya sebebiyet verdiğinin belirtildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı … San. Tic. Ltd. Şti.’ye usulüne uygun tebligat yapıldığı, cevap dilekçesi ibraz etmediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacı …’ın eşi ve desteği …’ın vefat ettiği, müteveffanın geliri olarak asgari ücret hesabına itiraz edilmemiş olması ve aksine davacı yanca bir delil sunulmaması, kazaya karışan tarafların kusur oranları, poliçe limiti, dava dışı hak sahibi anne ve baba için destek payı ayrılma şartlarının bulunmaması ve müteveffanın desteğinden mahrum olan …’ın vefat tarihi dikkate alınarak hazırlanan denetime elverişli ve Yargıtay içtihatlarına uygun bilirkişi raporuna göre …’ın vefatı nedeniyle 6.551,00-TL eş …’a (davacı … mirasçısı …’a verilmek üzere) destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi gerektiği, bu suretle davalı tarafın itirazlarının yerinde olmadığı, davacıların dava açmazdan evvel yapılan başvuru evraklarına göre sigorta şirketinin dava tarihi itibarıyla mütemerrit olduğu, bu tarih itibarıyla davalı sigorta şirketi aleyhine, kaza tarihi itibarıyla diğer davalılar aleyhine yasal faiz yürütülmesi gerektiği, maddi tazminat istemi yönünden kısmi olarak açılan davanın mahiyeti dikkate alınarak bu yönden davanın kabulüne dair hüküm kurulması gerektiği, manevi tazminat miktarının tayinine gelindiğinde, dava dilekçesiyle bağlılık ilkesi göz önüne alınarak hak ve nesafet ölçüleri içerisinde davacılardan …’a (davacı … yargılama sırasında vefat ettiğinden mirasçısı …’a verilmek üzere) 10.000,00-TL, davacılardan …’a ise yine 10.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil sorumlusu ve işleten davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 6.551,00-TL destekten yoksun kalmadan kaynaklı maddi tazminatın 100,00-TL’sinin davalılardan … Sigorta A.Ş. yönünden temerrüt tarihi olan 01.06.2016 tarihinden, diğer davalılar … ve … …….Ltd. Şti yönünden kaza tarihinden, bakiye kalan tutarının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (davalı sigorta şirketinin poliçede belirtilen miktarla sınırlı ve sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve mütelselsilen tahsili ile davacı …’a (davacı … yargılama sırasında vefat ettiğinden mirasçısı …’a verilmek üzere) ÖDENMESİNE, 10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … … İnş….Ltd. Şti’den müştereken ve mütelselsilen tahsili ile davacı …’a (davacı … yargılama sırasında vefat ettiğinden mirasçısı …’a verilmek üzere) ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine, 10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … … İnş….Ltd. Şti’den müştereken ve mütelselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı … vekili, destekten yoksun kalma tazminatı hesabı ve faiz başlangıç tarihine ilişkin kısımların yerinde olmadığını, değişik aşamalarda destekten yoksun kalma tazminatının hesabına yönelik olarak yapılmış olan itirazların dikkate alınmadığını, ıslaha konu edilen destekten yoksundan kalma tazminatı için, ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi kararının isabetten yoksun olduğunu, dava konusu olayın haksız fiil niteliğinde olup, davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren, sigorta şirketi dışındaki davalıların kaza tarihinden itibaren faiz ödemelerinin gerektiğini, ayrıca olayın ağırlığı gözetildiğinde takdir edilen manevi tazminatın da düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde, Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, müteveffa …’ın kazanın gerçekleştiği yere çok yakın (Müteveffanın 78 metre solunda yaya geçidi mevcuttur) mesafede yaya geçidi bulunmasına rağmen yaya geçidini kullanmaması, olay yerindeki yolun yaklaşık on beş (15,1 metre) metre genişliğinde olmasına rağmen olay mahalli araç geçişlerini kontrol etmeden yola inmesi, araç geçişlerini beklememesi, araçlara geçiş önceliği tanımaması sebebiyle yüzde yetmiş beş (%75) oranında asli kusurlu olduğu dikkate alınmadan yerel mahkemenin kararını verdiğini, manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu ve Yerel mahkeme kararında dört (4) ve beş (5) numaralı bentlerde kabul edilen manevi tazminatlar yönünden ayrı ayrı 2.725,00 TL’den toplam 5.450,00 TL vekalet ücretine hükmettiğini, fakat yerel mahkemenin reddedilen manevi tazminatlar yönünden yedi (7) numaralı bette kendilerine sadece 2.725,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini ve bunun gerekçesinin de belirtilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacıların talebi haksız fiil nedeniyle maddi ve tazminat olup, haksız fiil failinin temerrüdü haksız fiil hükümlerine göre davalı Sigorta Şirketinin temerrüdü ise sigortanın temerrüdüne ilişkin hükümler çerçevesinde belirlenmelidir. Hukuk Genel Kurulunun 2017/1015 E. 2020/222 karar sayılı ilamında da değinildiği üzere “Belirtilmelidir ki, haksız fiilde ve sebepsiz zenginleşmede temerrüt için ihtarın gerekmediği yolunda açık bir yasa hükmü yoktur. Ne var ki, müşterek hukukun “Gasp eden daima temerrüt hâlindedir” şeklindeki genel ilkesi, günümüzde de uygulama alanı bulmaktadır. Bu ilkeye göre, haksız fiilin faili ve sebepsiz zenginleşen daima temerrüt hâlinde bulunduğu için, zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere alacaklının bunlara ayrıca bir ihtarda bulunması gerekmez.” Buna göre; Kaza tarihinde haksız fiil sorumlusunun temerrüdü gerçekleştiğinden haksız fiil tarihinden itibaren, zarar gören zararının faizi ile karşılanmasını talep edebilir. Nitekim 6098 Sayılı Yasanın 117/2. Maddesinde “Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” düzenlemesine yer verilerek, haksız fiilde temerrütte uygulamada düşülebilecek tereddütler giderilmiştir.
Sigorta şirketinin temerrüdü yönünden ise, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Yasanın 99. Maddesi gereğince sigorta şirketinin ihbarını takip eden 8 iş günü sonunda temerrüdü gerçekleştiğinden, dava öncesi ihbar yok ise açılan dava ile sigorta şirketinin davanın kısmi dava olup olmamasına bakılmaksızın zararın tamamı yönünden ödeme yükümlülüğü doğduğundan açılan dava ile tazminatın tamamı yönünden temerrüdü gerçekleşir.
Somut olayda davalılar … Ve … …… yönünden olay tarihinde, sigorta şirketi yönünden ise açılan dava ile davalıların temerrütü gerçeklemiş olmasına göre, hükmedilen tazminatın tamamının kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken, ıslah edilen kısım yönünden ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiş olmasında hukuka uygunluk görülememiştir.
Ayrıca, ihtiyari dava arkadaşı olan her bir davacı yönünden reddedilen manevi tazminat miktarlarına ilişkin olarak davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalı lehine 2.725,00-TL tutarında tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK.353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 07/11/2019 tarih ve 2016/504 Esas, 2019/1120 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-6.551,00-TL destekten yoksun kalmadan kaynaklı maddi tazminatın 100,00-TL’sinin davalılardan … Sigorta A.Ş. yönünden temerrüt tarihi olan 01.06.2016 tarihinden, diğer davalılar … ve … …….Ltd. Şti yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (davalı sigorta şirketinin poliçede belirtilen miktarla sınırlı ve sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve mütelselsilen tahsili ile davacı …’a (davacı … yargılama sırasında vefat ettiğinden mirasçısı …’a verilmek üzere) ÖDENMESİNE,
2-10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … … İnş….Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a (davacı … yargılama sırasında vefat ettiğinden mirasçısı …’a verilmek üzere) ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … … İnş….Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … … … Tur. San. Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a (davacı … yargılama sırasında vefat ettiğinden mirasçısı …’a verilmek üzere) ödenmesine,
5-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … … İnş. Gıda Tur. San. Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a ödenmesine,
6-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat yönünden AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a (davacı … yargılama sırasında vefat ettiğinden mirasçısı …’a verilmek üzere) ödenmesine,
7-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden davacı … nedeniyle reddedilen miktar nedeniyle AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …’ya ödenmesine, Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden davacı … nedeniyle reddedilen miktar nedeniyle AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …’ya ödenmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olarak 29,20-TL başvuru harcı, 341,90-TL peşin harç, 4,30-TL vekalet harcı, 44,40 TL ıslah harcı toplamı 419,80-TL ile, davacı tarafından yapılan posta masrafları toplamı 278,80-TL, bilirkişi ücreti 1.000,00-TL olmak üzere toplam 1.278,80-TL’nin kabul red/ oranına göre 240,26-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, geri kalan miktarın davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
11-Alınması gereken 1.813,70-TL. harçtan peşin alınan 341,90 harcın mahsubu ile bakiye 1.471,80-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının ve davalı … tarafından yatırılan 454,00 TL istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
lV-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 103,50 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak davacıya verilmesine,
lV-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.