Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/197 E. 2022/1638 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/197 – 2022/1638
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/197
KARAR NO : 2022/1638

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2019
NUMARASI : 2017/421 Esas 2019/745 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 27.08.2016 tarihinde davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan … plakalı aracın karıştığı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, engellilik raporuna göre de %60 maluliyetinin bulunduğunu, ancak maluliyetin artabileceğini, davacının Aile ve Tüketici Bilimleri Öğretmenliği mezunu olup atamayı beklediğini, sigorta şirketine başvuru yaptıkları ancak ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL geçici iş görmezlik, 100,00-TL sürekli iş göremezlik, 100,00-TL bakıcı gideri, 100,00-TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri olmak üzere 400,00-TL nin kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile davalından tahsiline karar verilmesini talep etmiş yargılama aşamasında sürekli iş görmezlik tazminatı talebini 309.900,00-TL, geçici iş görmezlik zararı talebini 100,00-TL, bakıcı giderini 15.450,00-TL, tedavi gideri talebini ise 800,00-TL olarak arttırmıştır.
Davalı vekili, davacının sigorta şirketine eksik belge ile başvurduğunu, dava şartını yerine getirmediğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, davalının sorumluluğunun sigorta limiti ve kusur ile sınırlı olduğunu, kusur oranlarının ve maluliyet durumunun belirlenmesi gerektiğini, davacının asgari ücreti aşar miktardan geliri olduğunu kanıtlaması gerektiğini, aksi durumda asgari ücrete göre hesaplama yapılmasını, geçici iş görmezlik zararının ise sigorta teminatı kapsamında olmadığını SGK’nun bu kalemlerden sorumlu olduğunu, emniyet kemeri ve hatır taşıması varsa indirim yapılması gerektiğini, temerrüde düşürülmediğinden faiz talebinin ve avans faizi talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının maluliyetine ilişkin A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan raporda, davalının trafik kazası neticesinde Özürlülük Ölçüt ve Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alınarak hazırlanan rapora göre davacının engel oranın %71 olduğu, 9 ay süre ile iş göremez halinde kaldığı, 9 ay süresince bakıma muhtaç olduğunun belirtildiği, maluliyet raporuna göre tazminat hesabı yapıldığı, TRH 2010 yaşam tablosu ve bilinmeyen dönem için %1,8 teknik faiz uygulandığını, davacının 9 aylık geçici iş görmezlik nedeniyle 12.207,64-TL, sürekli iş görmezlik zararının ise maluliyet oranına göre 472.727,32-TL, 9 aylık bakıcı giderinin ise brüt asgari ücret üzerinden 15.454,45-TL olduğunu, sigorta teminat limitinin ise kaza tarihinde 310.000,00-TL olduğunun hesaplandığı, raporun karar verilmeye yeterli ve elverişli olduğundan, ayrıca hesaplanan tazminat miktarı asgari ücret üzerinden hesap edilmesine rağmen sigorta limitini aştığından ve bu nedenle itiraz edilen hususlar davalının sorumluluğu açısından sonuca etkili görülmediği, taleple bağlı kalınarak, sigorta limiti ile sınırlı olarak davacı dava dilekçesi ve talep arttırım dilekçesinde belirttiği 309.900,00-TL sürekli iş görmezlik zararını ve 100,00-TL geçici iş görmezlik zararını davalıdan talep edebileceği, Sigorta Genel şartlarındaki hüküm çerçevesinde geçici bakıcı gideri olan 15.454,45-TL’yi ve tedavi süresi, tedavinin farklı illerde devam etmesi nedeniyle oluşan giderler, ulaşım giderler ve davacı tarafından sunulan belgeler çerçevesinde talep edilen ve makul görülen SGK kapsamında kalmayan giderlerin 800,00-TL’nin tedavi giderleri teminatı kapsamında davalından talep edebileceği gerekçesi ile davanın kabulü ile, 100,00-TL geçici iş göremezlik, 309.900,00-TL sürekli iş göremezlik, 15.450,00-TL bakıcı gideri, 800,00-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 326.250,00-TL maddi tazminatın 16.06.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Karayolları Trafik Kanunu madde 97 ile özel kanun ile özel dava şartı getirildiğini, davalıya usule uygun başvuru yaparak teminat kapsamında bir zararı oluştu ise zararını karşılaması mümkün iken davalıya kaza ile neticesinde oluşan zarar ve maluliyete ilişkin usulüne uygun belgeler sunulmadan ve gerekli bilgiler verilmeden davayı açılmasının yasanın özüne ve amacına da aykırı olduğunu, davacının sadece talebini iletmesi başvuru sayılmamakta olup, gerçek zararın tespitine yarar ve gerekli görülen tüm belge ve bilgileri de göndermiş olması gerektiğini, gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş veya hiç müracaat edilmemişse, sigorta şirketinin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, davalının sigortalıya ait araç sürücüsünün kaza sırasındaki kusur oranı ile sorumlu olduğunu, davacının, hatır taşıması ve meydana gelen zarardaki emniyet kemeri takılmaması vs. nedenlere dayanarak kusuru dikkate alınarak kusur oranının tespiti gerektiğini, mahkemece bu yöndeki beyanlara rağmen inceleme yapılmadan ve hatır taşımasının varlığı nedeniyle indirim yapılmayarak aleyhte hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, maluliyetin tespitine ilişkin usul ve esasların Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik tarafından yeniden düzenlendiğinden ve eski yönetmelik yürürlükten kaldırılmış olduğundan bu yönetmeliğe göre rapor alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı ve sağlık harcama giderinden davalının sorumlu olmadığını, sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiğini, tazminata yasal faiz uygulanması gerektiğini, davayı kabul anlamı taşımamak kaydıyla; teminat limiti 310.000-TL. olup, bedeni zarar için maluliyet ve bakıcı gideri için tek teminat verildiğini ancak mahkemenin teminat limitinin üzerinde tazminata hükmettiğini, davalıya usulüne uygun şekilde başvuru olmamasından ötürü temerrüde düşmediğinden faiz ödeme yükümlülüğünün olmadığını, raporda, kişinin muhtemel bakiye ömür bitiş yaşı 99 olarak alındığını, hesaplamanın sigorta genel şartlarına uygun olmadığının ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığının belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı sigorta şirketi davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 Esas – 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir
Ancak TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, desteğin ve hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri, destek alacakları süre, destek payları esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi (Kapanan 17 Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) “destek ve hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda 1931 tarihli “PMF yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına” karar verilmiştir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin esas alınması gerekir.
Açıklanan nedenlerle; davacının hak kazanabileceği iş gücü kaybı tazminatının hesaplanması için TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak davacının bakiye ömür süresi belirlendiği belirtilmiş ise de davacının muhtemel bakiye ömür süresi 99 yaş esas alınarak bu yaşa göre devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü üzerinden işleyecek/ bilinmeyen devre hesabının yapılarak tazminat belirlenmiş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılması gereken davacının TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davalı yararına oluşan kazanılmış haklar gözetilerek hesaplama yapılması için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı vekili yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesinde davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle kusurlu olduğunu belirterek tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında davacının emniyet kemeri takıp takmadığı belirtilmemiştir. Bu hale göre davacının emniyet kemeri takıp takmadığı ve emniyet kemeri takılmamasının davacının yaralanması ile arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, yaralanmalarına etkisi olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre TBK.nın 52. maddesi gereğince müterafik kusur indirimi yapılıp yapılmayacağı karar gerekçesinde tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalının savunmalarının hiç gözetilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 16. İcra Dairesinin 2019/16364 sayılı dosyasına yatırılan 490.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.