Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1965 E. 2022/2435 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1965 – 2022/2435
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1965
KARAR NO : 2022/2435

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2020
NUMARASI : 2019/497 Esas 2020/144 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 26/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 10.07.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı aracın …’ın idaresindeki… plakalı araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacının nişanlısı ve desteği olan …’ın vefat ettiğini, davacı ile müteveffanın geleneklere uygun olarak nişanlandığını, kaza meydana gelmeyecek olsaydı davacının müteveffanın desteğini alacağını, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesinin kaza tarihinde destek alması şartına bağlı olmadığını, ileride yapılması muhakkak desteğinde talep edilebileceğini, belirterek belirsiz alacak davası olarak 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalının sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının nişanlısı olan müteveffadan destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceğini, kusur durumunun adli tıp marifeti ile tespiti gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; Destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, vefat eden ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerektiği, nişanlılık evlilikten önceki döneme ilişkin bulunduğundan bu dönemde nişanlıların birbirlerine karşı nafaka yükümlüğü yahut başka bir bakım ve gözetim mükellefiyeti olmadığı, kaldı ki destek tazminatı, fiili ve sürekli olarak bakımdan yoksun kalınması halinde takdir edilen bir tazminat olup destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunması gerektiği, genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kaldığı ve vefat edenin eylemli olarak baktığı davacının vefat nedeni ile bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulunun gerçekleşmiş sayılacağı, burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderleri olduğu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). nişanlı olanlar veya evlilik dışı birlikte yaşayanlarda yardımın devamlı olması ya da muhakkak olması durumunda destekten yoksunluk tazminatı talep edebileceği, (Y.17HD.,09.05.2019, 2016/15154E.2019/5802K), dava konusu olayda müteveffanın davacıya eylemli olarak destek olduğunun somut delillerle ispat edilmediği, davacıya tanıkların hangi konuda dinleneceğinin sorulduğu, davacı vekilinin tanıkların nişanlılık durumunun varlığına delil olarak gösterildiğini bildirdiği, dosyada tarafların nişanlı olduğunu gösteren fotoğraf gibi başkaca delillerin mevcut olduğu, bununla birlikte her nişanlılık halinin evlenme ile sonuçlanması da mümkün olmadığı, davacı tarafça en başından itibaren eylemli desteğin varlığı ileri sürülmediği gibi ispatına yönelik delilde ibraz edilmediği, dava dilekçesinde dahi destekten yoksun kalma tazminatının eylemli desteğe muhtaç olmadığı bildirilmekle yetinildiği, davacının düzenli ve eylemli yardım aldığı ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre nişanlının destek sayıldığını, birbirleriyle evlenmeye kararlı olan kimselerden birisinin ölümü, müstakbel karı veya kocanın kaybedilmesi demek olduğunu, davacının trafik kazası sonucu nişanlısı müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını, destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilmek için yasal mirasçı olmak ve ölen yönünden nafaka yükümlüsü bulunmak şartı olmadığını, nişanlı, evlilik dışı birlikte yaşayan ve hizmetçinin dahi koşulları mevcutsa destekten yoksunluk tazminatı isteyebileceğini, dosya kapsamında davacının müteveffa ile aralarında maddi ilişki olup olmadığının araştırılmadığını, bu hususta herhangi bir bilgi ve belge sorulmadığını, tanıkların dahi dinlenmediğini, davacı … ile müteveffa …’ın gelenek görenekçe düzenlenmiş şekli unsurlarına da uyarak evlenme vaatlerini açıklayıp merasim yaptıklarını, nişan merasim fotoğrafları ile nişan merasim videosunun dosyaya sunulduğunu, kaza meydana gelmesi idi yakın zamanda evlenerek yaşadıkları süre boyunca birbirlerinin hem maddi hem manevi destekleri olacaklarını, destek tazminatının talep edilebilmesi için vefat edenin kaza tarihinde maddi olarak destek olması da gerekmediğini, kaldı ki aralarında maddi destek ilişkisi de bulunduğunu, buna rağmen eksik inceleme ile karar kurulduğunu, Borçlar Kanunu’nun 45.maddesi gereğince destekten yoksun kalınan yardımın halen yapılmakta olması koşulu olmadığını, bugün yapılmasa dahi ileride yapılacağı muhakkak ise tazminata hükmetmek gerektiğini, davacının ölenin bir yakını olması yani aralarında yakın ilişkiler bulunması, ancak yardımın devamlı veya yapılmasının muhakkak olmasının yeterli olduğunu, mahkemenin eksik inceleme yaptığını, dosya kapsamında tanıklara gerekli sorular sorularak aralarında herhangi bir desteklik ilişkisi bulunup bulunmadığının sorgulanması gerektiğini, sadece tanıkların hangi hususta dinleneceği sorulmak sureti ile davanın reddine karar verilmesinin mahkemenin yargı yetkisini kötüniyetli kullanması olduğunu, mahkemenin araştırması gereken hususlar araştırması ve resen gerekli incelemelerin yapılması gerektiğini, dosya kapsamında tanıkların dinlenilmesi talep edilmişse de mahkemece talebin açıkça reddedildiğini, eksik inceleme neticesinde kurulan kararının hukuka uygun olmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacının nişanlısı … idaresinde bulunan araca çarpması sonucu desteğin vefat ettiğini belirterek davacı nişanlı için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 53. maddesi gereğince, ölüm hâlinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları zarar sorumlularından tahsilini talep edebilir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. Maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölüm gerçeklemeseydi daha sonrra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır.
Dava konusu olayda davacı, müteveffa … ile nişanlı olduğunu iddia etmiş, iddiasının ispatına ilişkin olarak nişan fotoğrafları sunmuş ve tanık deliline dayanmıştır. Mahkemece tanıkların hangi konuda dinleneceğinin açıklanması istenmiş, davacı tarafça davacı ve müteveffanın nişanlı olup olmadıkları ve nişanlılığın devam edip etmediği hususlarında dinletmek istediklerini beyan etmiştir.
Dosya kapsamına göre davacının nişanlısı olan …’ın olay tarihinde fiilen desteği bulunduğu, nişanlı oldukları ispat edilmiş ise de dosya kapsamına göre evlenmenin gerçekleşeceği hakkında kuvvetli bir karine bulunmadığı, düğün tarihinin belirlenmediği, fiili bir bakım ilişkisinin ispat edilemediği, ölüm meydana gelmeseydi tarafların evleneceği ve müteveffanın eş olarak davacıya bakmasının kuvvetle muhtemel olduğu hususunun ispat edilemediği, nişanlılığın evlilikten önceki fiili durumu ifade ettiğinden bu dönemde nişanlıların birbirlerine karşı nafaka yükümlüğü yahut başka bir bakım ve gözetim mükellefiyeti olmadığı, davacı nişanlının, desteğin ölüm tarihi itibari ile destek tazminatını gerektiren bir kazanç kaybı bulunduğuna ilişkin olarak delil sunulmadığı gibi bu hususun ispatına yönelik delillerinin bulunduğunun da iddia edilmediğinin anlaşılmasına göre dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL. nın mahsubu ile kalan 26,30 TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 361/1.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRE İÇERİSİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere 26.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.