Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1937 E. 2023/127 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1937 – 2023/127
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1937
KARAR NO : 2023/127

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2020
NUMARASI : 2018/814 Esas 2020/430 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı/davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacılar vekili dava dilekçesinde: müteveffa …’in 22/09/2018 tarihinde Çankırı Merkez Ufuk Sokak ile Kamelya Sokak kavşağı üzerinde … ve … plakalı araçlar arasında meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğini, davacı …’in desteğin eşi, diğer davacıların ise çocukları olup, zarar gören 3. kişi konumunda bulunduklarından ve müteveffadan maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardım aldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı talep etme yetkisini haiz olduğunu, kazanın gerçekleşmesinde müteveffanın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, destek kusurlu olsa dahi kusurun davacılara yansıtılmasının mümkün olmadığını belirterek …’in destekten yoksun kalma maddi zararlarına mahsuben şimdilik 50.000,00-TL, … için şimdilik 10.000,00-TL,… için şimdilik 10.000,00-TL, toplamda 70.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 08.11.2018’den itibaren hesaplanacak artan oranlardaki avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 28.08.2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davacı … için toplam 351.132.58-TL, davacı … için toplam 40.011.69-TL, davacı… için toplam 89.752.26-TL destek tazminatının davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde; kazada hayatını kaybeden desteğin çocukları için yetiştirme indirimi, desteğin eşi için de evlilik indirimi talep ettiklerini, desteğin eşi henüz 36 yaşında olduğundan evlenme ihtimalinin çok yüksek olduğunu, dava şartının yerine getirilmediğini ve temerrüde düşürülmediklerini, dava şartının yerine getirilmemesi sebebiyle (eksik belge) davanın reddine, esas incelemesine geçilmesi halinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı…Sigorta Şirketine usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Yerel mahkemece; davanın, davalı sigorta şirketlerine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan araçların karıştığı çift taraflı trafik kazası nedeniyle davacıların desteği olan …’in vefat etmesi nedeniyle davacılar tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, davalı … Sigorta A.Ş.nin kazaya karışan … plakalı aracın ZMMS poliçesini tanzim ettiği, aracın 22/03/2018-22/03/2019 tarihleri arasında davalı sigorta şirketine sigortalı olduğu, kişi başına ölüm/sakatlık bedelinin 360.000,00-TL olarak belirlendiği, davalı … Sigortanın kazaya karışan … plakalı aracın ZMMS şirketi olduğu, aracın kaza tarihini de kapsar şekilde 07/08/2018-07/08/2019 tarihleri arasında davalı sigorta şirketine sigortalı olduğu, kişi başına ölüm/sakatlık bedelinin 720.000,00-TL olarak belirlendiği, ZMMS sigorta poliçesinden kaynaklanan kaza sonucu meydana gelen zararlardan sigorta şirketinin sorumluluğunun azami poliçe teminat limiti dahilinde, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında, gerçek zararın tazmini ile sınırlı olduğu, aktüer ve kusur uzmanı bilirkişi tarafından bilirkişi raporları sunulduğu, kusur konusunda alınan 23/09/2019 tarihli heyet raporunda, davalı … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı resmi plakalı aracın sürücüsü…’in meydana gelen kazada %75 oranında kusurlu olduğu, davalı…Sigorta Şirketine sigortalı servis otobüsünün sürücüsü …’ın ise olayda %25 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, tazminat bilirkişisi raporunda; …’in vefat etmiş olması nedeniyle eşi … için … Sigortanın sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatının 88.274,29-TL ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatının 262,858,29-TL olduğu, …’in vefat etmiş olması nedeniyle oğlu … için davalı … Sigortanın sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatının 10.058,89-TL ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatının 29.952,80-TL olduğu, …’in vefat etmiş olması nedeniyle kızı… için davalı … Sigortanın sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatının 22.563,69-TL ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatının 67.188,91-TL olarak belirtildiği, davalılardan … sigorta şirketine ZMMS sigortası ile sigortalı olan … plaka sayılı dava dışı…’ın sevk ve kontrolündeki araç ile davalılardan … Sigorta şirketine ZMMS sigortası ile sigortalı … plaka sayılı dava dışı … sevk ve kontrolündeki aracın karıştığı trafik kazası sonucu davacıların desteği olan …’in vefat ettiği, davacıların eşi ve çocukları olduğundan desteğin vefat etmesi nedeniyle maddi tazminat talep edebilecekleri, müteveffanın 2018 yılı Ağustos ayı maaş bordrosuna göre aktif dönem gelirinin asgari ücretin 1.447 katı olduğu, pasif dönem gelirinin ise asgari ücret üzerinden hesabının gerektiği, meydana gelen trafik-iş kazası olmadığından davacılara bağlanan ölüm aylıklarının tazminattan tenzilinin mümkün olmadığı, bu hususlar nazara alınarak maddi tazminatın hesap yöntem ve gerekçesi yönüyle aktüer bilirkişi raporunun yargısal denetime elverişli olduğu, zira kazaya karışan davalılarca sigortalanmış araç sürücülerinin kusur durumu ve poliçe limitleriyle sorumlulukları gözetilerek davalıların yasal sorumluluklarının tespiti yoluna gidildiği, buna göre davacıların desteği …’in vefatı sebebiyle …’e 351.132,58-TL (davalılardan … Sigorta Şirketinin 88.274,29-TL, … Sigorta A.Ş.’nin 262.858,29-TL ile ve poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olmaları kaydıyla), …’e 40.011,69-TL(davalılardan … Sigorta Şirketinin 10.058,89-TL, … Sigorta A.Ş.’nin 29.952,80-TL ile ve poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olmaları kaydıyla), …’e 89.752,26-TL (davalılardan … Sigorta Şirketinin 22.563,69-TL, … Sigorta A.Ş.’nin 67.188,91-TL ile ve poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olmaları kaydıyla) destekten yoksun kalma nedeniyle oluşan maddi tazminattan davalıların sorumlu olduğu, 2918 sayılı KTK uyarınca davadan önce davalı taraflara yapılan zorunlu başvuru sonrası 08/11/2018 tarihinde davalı sigorta şirketlerinin temerrüde düşürüldüğü, ayrıca sigortalı araçların cinsi ve kullanım şekli gereği bu miktarlara temerrüt tarihinden itibaren … plaka sayılı araç ticari nitelikte olduğundan … Sigorta A.Ş. yönünden avans, … plaka sayılı araç kamu hizmetinde bulunduğundan … Sigorta A.Ş. yönünden ise yasal faize hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın kabulü ile; …’in vefat etmesi nedeniyle 351.132,58-TL destekten yoksun kalma tazminatının (davalılardan … Sigorta Şirketinin 88.274,29-TL, … Sigorta A.Ş.’nin 262.858,29-TL ile ve poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olmaları kaydıyla) 08/11/2018 tarihinden itibaren davalılardan … Sigorta Şirketi yönünden işletilecek avans, … Sigorta A.Ş. yönünden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e ödenmesine, …’in vefat etmesi nedeniyle 40.011,69-TL destekten yoksun kalma tazminatının (davalılardan … Sigorta Şirketinin 10.058,89-TL, … Sigorta A.Ş.’nin 29.952,80-TL ile ve poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olmaları kaydıyla) 08/11/2018 tarihinden itibaren davalılardan … Sigorta Şirketi yönünden işletilecek avans, … Sigorta A.Ş. yönünden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e ödenmesine, …’in vefat etmesi nedeniyle 89.752,26-TL destekten yoksun kalma tazminatının (davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin 22.563,69-TL, … Sigorta A.Ş.’nin 67.188,91-TL ile ve poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olmaları kaydıyla) 08/11/2018 tarihinden itibaren davalılardan … Sigorta Şirketi yönünden işletilecek avans, … Sigorta A.Ş. yönünden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı…’e ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
1-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; 22/09/2018 tarihinde Çankırı Merkez Ufuk Sokak ile Kamelya Sokak kavşağı üzerinde … ve … plakalı araçlar arasında meydana gelen trafik kazasında destek …’in hayatını kaybettiğini, davacı …’in desteğin eşi, … ve …’in ise desteğin çocukları olduğunu, kaza tarihinde … plakalı aracın davalı … Sigorta tarafından,… plakalı aracın ise davalı … Sigorta tarafından ZMSS kapsamında sigortalı olduğunu, 20/03/2020 tarihli hesap raporunu kabul etmediklerini, işlemiş dönem hesabının 2020 yıl sonuna kadar yapılmasının usul ve yasa gereği olduğunu, raporda işlemiş dönem hesabı yapılırken işlemiş dönem sonu olarak raporun hazırlanış tarihinin esas alındığını, Yargıtay yerleşmiş içtihatları doğrultusunda işlemiş dönem hesabında dönem sonu zararlarının hesaplandığı yıl sonunun esas alınması gerektiğini, yine hesap raporunda %1.8 teknik faiz uygulanmasının hatalı olduğunu, Yargıtay yerleşmiş içtihatlarında %10 artış ve %10 iskonto uygulaması gerektiğinin kabul edildiğini, müteveffanın, meydana gelen kazada kusursuz olduğunu, … plakalı araç sürücüsü…’in meskun mahalde aşırı hızlı seyrettiğini, kavşak girişinde hızını azaltmayarak kontrolsüz ve dikkatsiz davranarak kazanın oluşmasına sebebiyet verdiğini, … plakalı otobüs sürücüsü …’ın ise kavşağa kontrolsüz ve tedbirsiz giriş yaparak kusurlu davrandığını, her iki aracın da kusurları ile iki aracın çarpıştığını, çarpışma sonucu … plakalı otobüsün savrularak yaya olan desteği ezdiğini, davacıların maddi zararının yerel mahkemece hükmedilen tutardan çok daha fazla olup düşük miktarda hükmedildiğini, … ve …’in yaşlarının oldukça küçük olduğunu, desteğin kusursuz olduğu bir kaza nedeniyle küçük yaşta babasız kaldıklarını, babalarının hem maddi hem manevi desteğinden yoksun bırakıldıklarını, …’in ise küçük çocuklarını babasız büyütmek zorunda olduğunu, zararların hükmedilen maddi tazminat miktarından çok daha fazla olduğunu, Davalı … Sigorta A.Ş. İçin de avans faizine hükmedilmesinin usul ve yasa gereği olduğunu, usul ekonomisi ve dava konusunun aynı olması nedeniyle ortak açılan davalarda toplam tazminat üzerinden değil her davacı için ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacıların hepsine toplam hükmedilen tazminat miktarları üzerinden vekalet ücretine hükmedildiğini, Avukatlık Kanunu’nun 3. maddesi 2. Fıkrasında “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.”şeklinde düzenleme olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir
2-Davalı…Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; Müteveffaya ait nüfus kayıt örneğinin celbi gerektiğini, zira müteveffanın anne ve babasının hayatta olması halinde yerleşik yargıtay kararları gereği onların da oğullarının ölümü dolayısıyla destek tazminatı talep etme hakları bulunduğunu, buna ilişkin itirazları değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu, hali hazırda müteveffanın hesaplanan gelirinin tümünün davacılar arasında pay edildiğini, halbuki destek payları belirlenirken davacı olsun-olmasın tüm hak sahipleri gözetilerek destek hesabı yapılması gerektiğini, aksi halde, örneğin eşin payının, hatalı şekilde fazla olacağını, müteveffanın anne-babasının paylarının da hatalı şekilde eşine verilmiş olacağını, hesap raporunun bu anlamda hatalı olduğunu (T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas. 2013/14419 Karar. 2015/3324 Tarih. 24.2.2015 sayılı kararı), müteveffanın nüfus kayıt örneğinin celp edilerek yeniden hesaplama yapılması gerektiğini, anne babanın çocuklarına desteği, çocukların 18 yaşını doldurması itibarıyla sona erdiğinden; davacı çocuklardan 18 yaşından büyük olanların destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkı bulunmayacağını, bu kişiler bakımından destek taleplerinin reddi gerektiğini, gerekçeli kararın ikinci sayfasında davalı şirketin teminat limitinin hatalı olarak 720.000-TL olarak tespit edildiğini, Güvence Hesabı’nın 2018 yılı için belirlediği kişi başına sakatlanma ve ölüm teminatının 360.000-TL olduğunu, davacının müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmemekle beraber, bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul edilse dahi, müteveffanın iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun değerlendirilmesini talep ettiklerini, SGK tarafından yapılan ödemelerin TBK md.55 gereği, rücuya tabi olduğu takdirde hesaplanan tazminattan indirilmesi gerektiğini, olay nedeniyle davacıya ödenen geçici iş göremezlik tazminatı ile bağlanan sürekli iş göremezlik geliriri, 5510 sayılı kanun 21. maddesi gereği rücuya tabi olduğundan SGK’ya müzekkere yazılarak davacıya yapılan ödeme ile bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin sorulmasını talep ettiklerini, olay iş kazası olduğu halde, henüz gelir bağlanmamış ise, davacıya gelir bağlanması için başvuru yapmak üzere süre verilmesini talep ettiklerini, aksi halde, davacıya PSD tutarını düşmeden ödeme yapan şirketin, SGK’ya karşı sorumluluktan kurtulmadığını, ayrıca SGK gelir bağladığında yapılan rücu talebiyle mükerrer ödeme söz konusu olacağını, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi yerleşik içtihatlarının bu hususun bekletici mesele yapılması yönünde olduğunu, ayrıca kişi kamu görevlisi ise 2330 sayılı kanun gereği bağlanacak nakdi tazminatın da rücusu mümkün olduğundan, bağlı olduğu personel daire başkanlığına da müzekkere yazılması gerekeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Eksik ve hukuka aykırı bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiğini, itirazlarının incelenmediğini, bilirkişi raporlarına karşı itirazları ve belirttikleri hususlar yönünden yeniden rapor tanzim edilmesi gerektiğini, hem kusur hem de hesap yönlerinden bilirkişilerin yapmış oldukları hesaplamaların hukuka uygun olmadığını, bilirkişi raporunda davacıların murisinin aktif dönem maaşının asgari ücretin 1,477 katı olduğu, aktif dönem çalışma süresinin ise 60 yaşına kadar olacağı, aktif dönem sonrası için asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacağı belirtilmekle beraber, böyle bir hesaplama yoluna gitmeyerek davalı şirket zararına ve yargı kararlarına aykırı olarak tüm süre de yüksek ücret üzerinden hesaplama yaptığını, davacı eşin evlenme ihtimali oranının -alakalı olmayan bir Yargı Kararı ile- %0 olduğundan bahisle tazminatta indirim yapmadan hesaplama yapıldığını, davacı eşin 36 yaşında olduğunu ve 18 yaşından küçük 2 çocuğa sahip olduğunu (Y.17.H.D. 2016/9846 Es -2018/3188 Kr.), bu sebep ile davacı eşin evlenme ihtimali oranının yerleşik yargı kararlarına uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden uzman bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğini, mahkemenin bu itirazları hiçbir şekilde dikkate almayarak, kusur oranları hatalı belirlenerek davalı şirket aleyhine karar verildiğini, uyuşmazlığa konu kazada, diğer davalı şirket sigortalısı … plaka sayılı araç sürücüsünün, kaza tespit tutanağında belirtildiği üzere … Plaka sayılı aracın ön kısmından 16 metre ileri mesafede durabildiği dikkate alındığında kontrolsüz bir şekilde kavşağa girişinde aracının hızını trafik güvenliği ve düzenini göz önünde bulundurmayarak azaltmadığından 2918 sayılı KTKnun 52/a ve 47/d maddelerini ihlal etmesi sebebiyle asli kusurlu olduğunun göz ardı edildiğini, kazada, … plakalı araç, gidiş istikametine göre yolun sonunda kavşak birleşiminden yaklaşık 5 metreden az bir mesafede ve karşı istikametten gelen araçların 2918 sayılı KTK nun 53/a maddesi gereği sağa dönüşünü engelleyecek şekilde duraklayarak/park ederek kaza tespit tutanağında bulunduğu konuma göre yolcu olan davacılar murisi …’in araca binmesine neden olduğundan 2918 sayılı kanunun 46,60,61 ve 58 madde hükümlerini ihlal ettiğinden … plaka sayılı aracın asli kusurlu olduğu göz ardı edilerek, bu araç ve araç sürücünün kusurunun da davalı şirkete yüklendiğini, hem davalı sigortalısı araç (…) hem diğer davalı sigortalısı araç (…) hem de yol üzerinde park halinde bulunan ve davacıların murisinin yolcu olarak kaza anında binmek istediği araç olan … Plaka sayılı araç sürücüleri eşit kusurlu olduğundan, asli kusurun haksız ve hukuka aykırı olarak sadece davalı şirket sigortalısı araç sürücüne atfedilmesini kabul etmediklerini, hesap bilirkişi raporunda yer alan kusur oranlaması hem olaya hem de hukuka aykırı nitelikte olup, ayrı bir uzmanlık gerektiren ve tespiti zorunlu kusur durumunun eksik inceleme ile geçiştirilerek hüküm verildiğini, zorunlu başvuru şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazlarının da dikkate alınmadığını, dava şartı niteliğinde ki bu hususun göz ardı edildiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi gereğince trafik kazasından doğan tazminat talepleri için dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvuru şartı getirildiğini, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün gerekli belgelerin tam ve eksiksiz bir şekilde ibraz edilmesinden itibaren 15 iş günü içinde muaccel hale geldiğini, davalı şirkete yapılan başvuruya istinaden şirket nezdinde hasar dosyası açılmışsa da ibrazı zorunlu ve usulüne uygun evrakların tamamlanmadığını, yapılan başvurunun KTK 97 çerçevesinde geçerli ve usulüne uygun bir başvuru sayılmayacağını, davanın usulen reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber, tazminata hükmedilmesi halinde faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, temerrüt oluşabilmesi için davalı sigorta şirketine yapılan usulüne uygun bir başvurunun bulunması gerektiğini, usulüne uygun bir başvuru bulunmadığından ve bu sebep ile temerrüt gerçekleşmediğinden karar da yer alan faiz başlangıç tarihinin de hukuka aykırı ve hatalı tespit edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nun 355. maddesi gereğince İstinaf edenlerin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
1-Somut olayda hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam Tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemine göre destek tazminatı hesaplanmıştır. Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahibi davacı eş ve çocukların, müteveffadan destek alacakları süre esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Önceki yıllarda bakiye ömür ve destek süresi Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010”adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür ve destek sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas. – 2020/8874 Karar. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas. – 2021/34 Karar. sayılı ilamı) bu itibarla, somut olayda davacı eş ve çocuklar yönünden destek tazminatı hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hak sahibi davacı eş ve çocukların bakiye destek süresinin belirlenmesi ve buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, yazılı olduğu gibi TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemine göre tazminat hesabı yapılması doğru görülmemiştir.
2- Destekten yoksun kalanların destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir kısmını kendisine bir kısmını da eş ve çocukları ile anne ve babasına ayıracağı varsayılmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada ve zararın teminat limitini geçmesi halinde garame hesabında göz önünde tutulması gerekmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında, destek payları doğru belirlenerek, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış/sağlayacak olduğu yardımın miktarı da doğru şekilde hesaplanmalıdır. Somut olayda, desteğin 15.11.1975 doğumlu olup, vefat ettiği tarihte 43,aktüer bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte 44 yaşında olduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafın talebine rağmen desteğin vukuatlı nüfus aile kayıt tablosu getirilmediğinden dosya kapsamından, davaya konu trafik kazası sonucu vefat eden desteğin anne ve babasının hayatta olup olmadıkları anlaşılmamaktadır.Hesap raporunda da desteğin anne ve babasına pay ayrılmadan davacılar için destek tazminatı hesabı yapılmıştır. Halbuki yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği hayatta olmaları halinde desteğin anne ve babasına da destek payı ayrılarak tazminat hesabı yapılması gerekmektedir. Eksik inceleme ve hükme elverişli olmayan hesap bilirkişi raporuna istinaden karar verilemez.
Bu durumda mahkemece öncelikle desteğin tam vukuatlı nüfus aile kayıt tablosu getirilerek dava dışı anne ve babasının hayatta olup olmadığının tespiti ile aktüer bilirkişisinden, desteğin anne ve babasının sağ olmaları halinde bakiye ömür sonlarına kadar, destekten sonra vefat etmişlerse ölüm tarihlerine kadar, davacılarla birlikte anne ve babaya da destek payı (yerleşik Yargıtay uygulamalarında kabul edilen pay oranında) ayrılarak davacılar için destek tazminatı hesaplanması hususunda ek rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, ihtiyari dava arkadaşı oldukları ve usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları sabittir. Bu durumda, esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; Karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1.maddesine göre, her bir davacı yönünden kabul edilen destek tazminatı üzerinden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacıların tamamı için kabul edilen toplam destek tazminatı üzerinden davacı taraf lehine tek bir vekalet ücreti takdir edilmesi de usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece yukarıdaki bentlerde belirtilen eksik belge ve bilgiler tamamlandıktan gerekli araştırma, inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra aktüer bilirkişiden yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan hususlarda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir tazminat raporu alınması (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/2598 Esas. – 2021/34 Karar. sayılı kararı ile içtihat değişikliğine gidilerek, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması yöntemi benimsendiğinden) hayatta olduklarının tespiti halinde desteğin anne ve babasına da desteğin gelirinden pay ayrılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hükmün esasına ve sonucuna etkili olan bu hususlarda gerekli deliller toplanıp, değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmakla, davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekillerinin bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine,kararın kaldırılma sebebine göre taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.09.2020 tarihli, 2018/814 esas -2020/430 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Davacılar tarafından yatırılan 54.40-TL maktu, davalı … Sigorta Aş tarafından yatırılan 6.147.90-Tl nispi, davalı…Sigorta Aş tarafından yatırılan 54.40-TL maktu, 2.020.22-TL nispi istinaf karar harçlarının talepleri halinde ilgili taraflara iadesine,
3-İstinafa gelen davvacılar ve davalı sigorta şirketleri tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-Ankara 22. İcra dairesinin 2020/8271 sayılı dosyasına yatırılan 580.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair,duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.