Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/193 E. 2022/1581 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/193 – 2022/1581
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/193
KARAR NO : 2022/1581

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2019
NUMARASI : 2017/793 Esas 2019/908 Karar

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 10/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 02.05.2017 tarihinde sürücü … … sevk ve idaresindeki aracın yaptığı kaza sonucunda araçta yolcu konumunda olan davacı … … yaralandığını, iş göremezlik halinde kaldığını, kaza nedeniyle sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak taraflarına yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.200,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL geçici iş göremezlik maddi tazminatının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 16.07.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 4.456,22 TL geçici, 27.295,56 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tazminini istemiştir.
Davalı Sigorta … vekili cevap dilekçesinde; davalı şirkete davacı tarafından eksik evrak ile başvuru yapıldığını, davacıya daha önce ödeme yapıldığını, şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalısının kusuru ile sınırlı olduğunu, tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte göz önünde bulundurulduğunda; 02/05/2017 tarihinde sürücü … … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaptığı tek taraflı trafik kazası sonucunda, araçta hatır amaçlı taşınan yolcu durumundaki davacı … … yaralandığı, kaza nedeniyle davacının kusursuz olduğu, araç sürücüsünün ise tek taraflı kaza nedeniyle kazanın oluşu dikkate alındığında tam kusurlu bulunduğu, meydana gelen kaza nedeniyle davacının sürekli iş göremezlik oranının %8, geçici iş göremezlik süresinin ise 9 ay olduğu açıkça anlaşılarak bu oranlar dikkate alınarak yapılan hesaplamalar doğrultusunda belirlenen tazminat tutarlarından mahkemece davalı tarafın itirazı değerlendirilerek %20 hatır indirimi uygulanmak sureti ile davanın kısmen kabulüne 3.564,98 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 21.836,45 TL sürekli iş göremezlik tazminatı toplamı 25.401,43 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 22/11/2017 dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Hatır için taşıma indiriminin kazaya karışan … … ve … … soy adlarının farklı olması nedeniyle yapıldığını ancak kaza ile ilgili soruşturma dosyasındaki ifadelerde davacının araçta ne için taşındığına ilişkin kaydın bulunmadığını, aracın dondurma yüklü kamyon olduğunu bu noktada taşımanın hatırdan ayrı bir menfaat taşıdığı (işin yapılması amacıyla) karinesi göz önünde bulundurulduğunda yapılan indirimin haksız olduğunu, hatır için taşımadan ayrı bir menfaat taşıyan olayda takdiri indirim sebebinin yeterli araştırma yapılmadan uygulandığını, davacının hak kaybına uğradığını, kabul anlamı içermemekle birlikte bir an için davacının hatır için taşındığı düşünülse bile yapılan indirim TBK 51’e göre uygulanacak takdiri indirim olduğundan yerleşik içtihatlara göre karşı yana vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin Esas: 2013/9086, Karar: 2014/7878 20.05.2014 Tarihli ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas: 2012/9700 Karar: 2013/6186 Karar 02.05.2013 tarihli kararı), mahkemece uygulanan takdiri indirim sebebi olan hatır için taşımada hakimin takdiri indirim uygulamış olması nedeniyle kısmen kabulüne karar verildiğinde karşı yan lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin uygun bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; uyuşmazlık konusu davanın zorunlu dava şartı yerine getirilmeden ikame edildiğini, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından şirkete usulüne uygun başvuruda bulunulmadığını, heyet raporu, epiksizleri, kusura ilişkin bilirkişi raporu, savcılık iddianamesi, ifade tutanakları, gerçek zararın tespitine yarar ve gerekli görülen tüm belge ve bilgilerin şirkete gönderilmediğini, bu durumda davacının davalı şirkete usulüne uygun başvuruda bulunmadığını, özel dava şartı gerçekleştirilmeden davanın kötü niyetli ve yasal mevzuata aykırı olarak açıldığını,
Davalı şirkete usulüne uygun başvuru yapılmadığından temmerrüde düşmediğini, 22/11/2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatlarına temerrüt tarihi olarak değerlendirilen 22/11/2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiğini, usulüne uygun bir başvuru bulunmadığından, davalının temerrüde düştüğünden bahsedilemeyeceğini,
Davacıya, davalı şirket tarafından maluliyet tazminatı ödendiğini, davacının, davalı şirketi ibra ettiğini, herhangi bir bakiye alacak bulunmadığını,12.10.2017 tarihinde davacı tarafından sigorta şirketinin ibra edildiğini, ibranamedeki ifadelerin sigorta şirketinin üzerine düşen ödemeleri yaptığını ve buna karşılık davacının da şirketi ibra ettiğini ispatladığını, yapılan ödeme dışında bakiye tazminat adı altında yeni bir taleple dava yoluna gidilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/9368 E. 2016/4639 K. sayılı ilamı),
Bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, hukuka aykırı bilirkişi raporu dayanak yapılarak hüküm verildiğini, davacının yolcu konumunda olması sebebi ile kusursuz olduğundan yola çıkılarak hesaplama yapıldığını, kazada yolcunun müterafik kusuru ve hatır taşımacılığının değerlendirilmediğini, 26/03/2019 tarihli rapora göre fahiş miktarda yüksek maluliyet raporu dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, söz konusu raporun eksik inceleme ürünü olduğunu, hesaplamaya esas almaya elverişli olmadığını, davalı şirket aleyhine fazla hesaplama yapıldığını, ekonomik ve sosyal durum araştırmasında davacının herhangi bir kazancının olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığını, kaza nedeniyle davacının geçici iş göremezlik tazminatından davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını, SGK’nın sorumlu olduğunu, bu hususlar dikkate alınmaksızın geçici iş göremezlik tazminatına hükmedildiğini,
Mahkeme tarafından müterafik kusur indirimi yapılmadığını, kaza tespit tutanağında davacının emniyet kemeri takıp takmadığı belirlenmemiş olup bu hususun açıklığa kavuşturulmadığını, davacının yolcu olması nedeniyle kusursuz olarak hüküm kurulduğunu, davacı taraf kaza anında emniyet kemeri takmıyor ise, kendisi için hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, yolcuların belirtilen ve benzer güvenlik önlemini almamış olmasından davalı şirketin sorumlu olduğunun kabulünün hakkaniyet ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağını, davacı kendi kusuruyla sonucun meydana gelmesinde etkili olduğu için müterafik kusurlu olduğunu (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 14.04.2014 tarih, 2013/5262 E. ve 2014/5733K. sayılı ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2014/19881 K. 2016/6343) belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi gereğince davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, yaralanmalı trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
1-Davaya konu trafik kazasının 02.05.2017 tarihinde saat 14:30 da tek taraflı olarak meydana gelmesi, davacının kazanın oluşumuna ilişkin her hangi bir kusurunun bulunmaması, davacının maluliyetine dair raporun konusunda uzman sağlık kurumu tarafından belirlenmesi, davalıya dava açılmadan önce usulüne uygun şekilde KTK’nın 97. maddesi uyarınca başvuruda bulunulması, hatta davalı sigorta şirketi tarafından davacı için tazminat hesaplanıp kısmen zararın giderildiğinin anlaşılması, davacının ödemenin yetersiz olduğunu ileri sürerek KTK’nın 111. maddesi gereğince yasal hakkını kullanarak bakiye tazminat talebi ile iş bu davayı açtığının anlaşılması, kötü niyetten söz edilememesi, davacının bakiye tazminata hak kazandığının dosya kapsamı ile sabit olması, davalının temerrüdünün KTK 99. maddesi gereğince oluşması, kaldı ki mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi, zarar görenin asgari ücret üzerinde geliri olduğunun kanıtlanamaması halinde asgari ücretten tazminat hesabı yapılması gerektiğinin yerleşik Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmesi, davacı için tazminat hesabının gelirinin asgari ücret olduğunun kabulü ile yapılmasında bir isabetsizlik bulunmaması, davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğunun, bu tazminatın SGK’nın sorumluluğunda bulunan tazminatlardan olmadığının yerleşik Yargıtay uygulamaları ile istikrar kazanması, bu nedenle davalı sigortacının geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük olmamasına göre davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekili yargılama aşamasındaki savunmalarında, davacının kazaya karışan araçta hatır için taşındığını ileri sürerek belirlenecek zarardan hatır taşıması indirimi ve davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece olayda, hatır taşıması olduğundan bahisle tazminatlardan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak sonuç tazminatlara karar verilmiş, davacının emniyet kemeri takıp takmadığı ve müterafik kusuru olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılmamıştır. Davacı vekili olayda hatır taşıması şartlarının bulunmadığını ve ayrıca hatır taşıması indirimi nedeniyle davalı taraf lehine vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilemeyeceğini, davalı sigorta şirketi vekili ise, davacının olay anında emniyet kemeri takmaması nedeniyle zararı artırdığını bu nedenle müterafik kusur indirimi de yapılması gerektiğini ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuşlardır.
a-Davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde; Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nın 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir.Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda, ceza yargılama dosyası incelendiğinde; sigortalı araç sürücüsü ile davacının aynı iş yerinde çalıştıkları, olay tarihinde iş yerine ait dondurmaları Kahramanmaraş’tan, Andırın’a sevk ederlerken (işlerini yaptıkları sırada) davaya konu trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacının araçta hatır için taşındığından söz edilemeyeceğinden, tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmaması gerekirken, yanılgılı ve eksik değerlendirme sonucu tazminatlardan hatır taşıması indirimi yapılması doğru görülmediğinden davacı vekilinin bu hususa yönelik istinaf talebi yerinde görüldüğü gibi, yasal düzenlemeler gereği, TBK’nın 51 ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği ve yargılama giderinin paylaştırılamayacağının göz önüne alınması gerekirken davalı … Sigorta A.Ş. yararına hatır taşıması indiriminden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderinin paylaştırılması da doğru görülmediğinden davacı vekilinin bu hususa yönelik istinaf talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
b-Davalı sigorta şirketi vekilinin olay anında davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine dair istinaf talebinin incelenmesinde; Mahkemece, araçta yolcu olan davacının olay anında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı ve bu nedenle müterafik kusuru bulunup bulunmadığı hususunda değerlendirme yapılmamıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesine (818 sayılı BK 44) göre zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Somut olayda,her ne kadar KTT’da emniyet kemeri takılıp takılmadığına ilişkin kutu belirsiz şeklinde işaretlenmiş ise de, ceza mahkemesi dosyası kapsamında dava dışı araç sürücüsünün kazanın akabinde sıcağı sıcağına verdiği hazırlık aşamasındaki ifadesinde ve ceza dosyasındaki savunmalarında, yönetimindeki aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi üzerine davacının araçtan aşağı atladığını, araç devrilince de davacının ayağının, aracın dışa açılan kapısının altında kaldığını, davacının emniyet kemerinin takılı olmadığını beyan ettiği görülmüştür. Davacının kaza sonucu kafa ve genel vücut travması geçirdiği, sağ bacağının kırıldığı, sağ femur distal şaft kırığı nedeniyle kapalı ameliyat olduğu, alt ekstremite kısalığı ve hipertrafik skar arazı nedeniyle %8 oranında özür oranı olduğu, 9 ay geçici iş göremezlik hali bulunduğu belirtilmiştir. Bu halde, davacının olay anında emniyet kemerini takmadığı ve aracın direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi nedeniyle araçtan aşağı atlayarak ayağının aracın dışa açılan kapısının altında kalması şeklinde yaralanmasına ve bu eyleminden dolayı zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi gereğince davacının müterafık kusurunun bulunduğunun kabulü ile tazminatlardan %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması gerekirken, bu hususta değerlendirme yapılmaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı sigorta şirketi vekilinin bu hususa yönelik istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda 2/a bendinde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, 2/b bendinde açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, infazda tereddüt olmaması için yerel mahkeme kararının dairemizce düzeltilen ve kaldırılan kısımları dışında kalan hüküm fıkrası aynen yazılmıştır.)
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda 2/a-b nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.10.2019 gün ve 2017/793 Esas-2019/908 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davanın kısmen kabulü ile %20 müterafik kusur indiriminden sonra 3.564,98 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 21.836,45 TL sürekli iş göremezlik tazminatı toplamı 25.401,43 TL tazminatın 22/11/2017 dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Bu karar nedeniyle alınması gerekli 1.735,17 TL harçtan peşin alınan 122,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.612,45 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 3.048,17 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 761,65 TL yargılama gideri ile 31,40 TL başvurma, 122,72 TL peşin harç toplamı 915.77 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
İSTİNAF YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
1-Davacı tarafından yatırılan 44.40 TL maktu istinaf karar harcı ile davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan 433.79 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan toplam 5,50 TL istinaf yargılama giderinin davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan toplam 62,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalı sigorta şirketine verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 100.00 TL gider avansı ile davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan 150.00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
4-Kararın tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile 10.06.2022 tarihinde karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.