Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1915 E. 2022/1585 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2022
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Müvekillerinin çocuğu…’ın Bitlis Emniyet Müdürlüğünde polis olarak görev yaparken 26/09/2014 tarihinde … plakalı davalı tarafından sigortalanan emniyet aracının kazası neticesinde vefat ettiğini, müvekkillerinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını belirterek, her bir davacı için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2.500,00’er TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Birleşen Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/186 E. Sayılı dosyasında, Bilirkişiden alınan 2. Ek rapor sonrası belirlenen güncel değerler üzerinden, (asıl davada yapılan talep arttırımdan sonra kalan) bakiye zararları olduğunu belirterek müvekkili … için 19.522,35 TL, … için 19.522,35 TL olmak üzere toplam 39.044,70 TL nin davalıdan tahsili istenmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, soumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusur ve zararını ispatlaması gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün kusurunu bulunmadığını, bu nedenle sorumluluklarının olmadığını, bu nedenle davanın reddini, sürücünün tali kusurnun olması halinde ise TBK 52. maddesi gereğince tazminatın kaldırılmasını talep ettiklerini, davacılara 2330 sayılı yasa kapsamında veya başkaca rücuya tabi ödeme yapılmış ise indirilmesi gerektiğini, ayrıca davadan önce temerrütlerinin söz konusu olmadığını, ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece asıl ve birleşen davanın ZMMS poliçesinden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, davacıların murislerinin vefatı nedeniyle destek tazminatı talep ettiği, davacıların murisinin vefatı nedeniyle kanuni mirasçılarına 73.148,00 TL … Bakanlığı tarafından ödeme yapıldığının bildirildiği, … Nakdi Tazminat Komisyonu kararı ile 73.148,00 TL nakdi tazminatın ödenmesine karar verilen miktarın ne kadarının maddi ne kadarının manevi zarara yönelik olduğuna dair bir ayrım yapılmadığının bildirilmesi üzerine mahkemece 25.09.2017 tarihli ara karar ile anılan müzekkere cevabı da dikkate alınarak, destek…’ın yakınları için Nakdi Tazminat Ödenmesine İlişkin Kanun gereğince ödenen nakdi tazminatın, davacı baba … için 20.000,00 TL’sinin, davacı anne … için 20.000,00 TL’sinin, manevi tazminat, geriye kalan miktarın maddi tazminat olarak kabulüne karar verildiği, mahkemenin 05/04/2018 tarih 2015/658 Esas – 2018/278 sayılı kararı ile; Aktüer bilirkişinin %100 kusur esasına göre hesaplama yaptığını belirttiği rapora ve davacıların talep arttırım dilekçesine göre asıl davanın kabulü ile davacı … yönünden 95.065,93 TL, davalı … yönünden 133.889,37 TL olmak üzere, 228.955,30 TL tazminatın 06/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, birleşen davanın ise kısmen kabulü ile dava … yönünden 10.046,64 TL, davacı Anne … yönünden 15.550,64 TL olmak üzere toplam 25.597,28 TL’nin asıl dava tarihi olan 06/10/2015 tarihinden itibaren davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verildiği, hükmün davalı tarafından istinafı üzerine, Ankara 26. Bölge Adliye Mahkemesinin 17/09/2020 tarihli kararı ile “Davalının kazanın meydana gelmesindeki kusur durumunu kabul etmemiş olmasına, kaza tespit tutanağında da, araç sürücüsünün kusursuz olduğunun belirtilmiş ve kazanında araçtan kaynaklanan bir sebepten ileri geldiğine ilişkin tespit bulunmamasına göre, mahkemece davanın çözümünde etkili olacak, meydana gelen olaya ilişkin adli yahut idari soruşturma evrağı, ceza davası açılmış ise dava dosyası dosya içerisine kazandırılarak, gelen dosya ve evrak çerçevesinde kusur bilirkişisinden alınacak kusur raporu sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” belirtilerek mahkemenin kararın kaldırıldığını, Ankara 26. Bölge Adliye Mahkemesinin 17/09/2020 tarihli kaldırma kararı dikkate alınarak dava konusu trafik kazasının oluşumunda kaza sırasındaki yol durumu ve kaza öncesinde yolun üzerinde bulunduğu tespit edilen ve kaza tespit tutanağında bahse konu molozun kazanın oluşumuna etkisi de dikkate alındığında; dava dışı sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunup bulunmadığının tespiti için gerekli araştırmalar yapılarak yeniden rapor alındığı, Kusur Bilirkişisi … tarafından hazırlanan 02.6.2021 tarihli raporda; Zırhlı Araç Sürücüsü polis memuru …’ın, 5 polis arkadaşıyla seyri sırasında; seyrettiği taşıt yolunda aydınlatmanın olmayışı yanında gün durumunun gece oluşu ve yine sevk ve idaresindeki zırhlı aracın ön tarafının tamamen olacak saldırılara karşı korkulukla kapatılmış olması ve yine görüş mesafesinin çok kısa ve dar olmasına bağlı ivedi olarak görev yerine seyri sırasında, yoldaki balçık ve kaygan moloz zeminine aracının takılarak direksiyon hakimiyetinin kaybolması sonucu aracının devrilerek ters duruşu ile meydana gelen trafik kazasının oluşumunda; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmelik maddelerine göre diğer raporlarla olduğu gibi en ufak bir kusur izafesinin söz konusu olmayacağı görüş ve kanaatiyle Tamamen Kusursuz Olduğu, yolun yapımından ve bakımından sorumlu olan kuruluş yetkililerinin; trafik kaza tespit tutanağını düzenleyen trafik görevlilerince tespit edilen moloz malzemeyi olacak olan kazaları önlemek için yoldan kaldırmamalarına bağlı hizmet kusurları nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 13,13-c maddelerine riayetsizlikleri nedeniyle tamamen % 100 ( Yüzde-Yüz) oranında kusurlu olduğunun belirtiği, taraf vekillerinin itiraz dilekçeleri doğrultusunda dosyanın tekrar kusur yönünden incelenmesi için 3 kişilik … görevli makine mühendislerinden oluşturulacak kusur bilirkişi heyetine tevdi edildiği, mahkemece de benimsenen 14/9/2021 tarihli kusur bilirkişi heyeti raporunda özetle; dosyasında … plaka sayılı aracın son bir yıl içinde yapılan bakımlarında fren ve disk vb. emniyet sistemlerinin bakımlarının yapılmadığına dair herhangi bir belge bulunmadığından aracın bakımının yapılmadığı şeklinde araç malikine kusur atfedilmesi uygun bulunmadığını, yol sathında yolu kaygan hale getiren balçık artıklarının varlığı ile dosya kapsamında fotoğraf vb. somut bir belge bulunmadığından yolun bakımında sorumlu kuruluşa kusur atfedilmesinin uygun bulunmadığını, olayın meydana geldiği … Caddesi üzerinde sağa tehlikeli viraj levhası bulunduğu, olay saati itibariyle havanın karanlık olduğu, yolda aydınlatmanın bulunmadığı, 2X3,50 metre genişliğinde yol şerit çizgileri mevcut asfalt zeminli yolda dört tekerden çekişli araç ile seyretmekte olan sürücü … idaresindeki araç ile ulusal güvenlik gereği verilen emir ve talimatlara uygun olarak yanında…, …. ile birlikte ülkemizin güvenliği ve asayişine yapılan hain saldırılara karşı diğer ekip arkadaşlarını korumak amacıyla o andaki psikoloji ile aracını yol sathında tutmayı başaramadığının mütalaa edildiği; dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği 26/09/2014 tarihinde Bitlis Emniyet Müdürlüğü’nde terörle mücadelede görevli personel tarafından kullanılan … plakalı zırhlı aracın 2013 ve 2014 yıllarında yıllık muayene ve teknik bakım ve onarımlarının yapıldığının 2/12/2021 tarihli Bitlis Emniyet Müdürlüğünden gelen cevap yazısından anlaşıldığı, mahkemece re’sen seçilen aktüer bilirkişisiden alınan 24/12/2021 tarihli raporda ise; davacı anne …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat tutarının %62 pay oranı ile 167.175,30 TL olduğu, davacı baba …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat tutarının %38 pay oranı ile 100.824,70 TL olduğu, davacı tarafın davalı … şirketinden dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek (taleple bağlılık ilkesi gereği) tazminat talebinde bulunabileceği mütalaa edildiği; tüm dosya kapsamına göre; açılan davanın trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, toplanan deliller ve mahkemece de benimsenen 14/9/2021 tarihli kusur bilirkişi heyeti raporu ve benimsenen aktüer bilirkişi raporuna göre davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda araştırma yapıldığı, alınan kusur raporunda olayda 2918 Sayılı Yasanın 86. Maddesinde düzenlenen “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” şeklindeki kurtuluş karinesine ilişkin şartların oluşmadığının anlaşıldığı, davacıların bir önceki hükmüdeki miktarda tazminat talep etmekte haklı olduğu gerekçesi ile; “1-Asıl davanın Kabulü ile davacı baba … yönünden 87.003,01 TL, davalı anne … yönünden 141.952,29 TL olmak üzere toplam 228.955,30 TL’nin dava tarihi 06.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
2- Birleşen davanın Kısmen Kabulü İle davacı baba … yönünden 9.726,96 TL, davalı anne … yönünden 15.870,32 TL olmak üzere toplam 25.597,28 TL’nin asıl dava tarihi 06.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece daha önce kusur raporu alınmadan tam kusur üzerinden hüküm kurulduğunu, kaza tespit tutanağı incelendiğinde görüleceği üzere sigortalı araç sürücüne atfı kabil kusur bulunmadığını, kararın da sürücünün kusurunun bulunmaması halinde reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle daha önce kaldırıldığını, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında ilk derece mahkemesi tarafından üç kişilik heyetten alınan raporda da, sigortalı araç sürücüsünün atfı kabil kusurunun bulunmadığının tespit ediliğini, buna rağmen mahkemece müvekkili aleyhine hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, ayrıca … tarafından yapılan ödemenin tamamının mahsup edilmesi gerekirken 40.000,00 TL’sinin manevi tazminata ilişkin olduğu kabul edilerek kısmen mahsubunun da hatalı olduğunu, müteveffanın gelirinin de hatalı alındığını, 2018 yılında başkomiser maaşı dahi 4.816,46 TL iken, bilirkişi tarafından 6.817,08 TL üzerinden yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, huzurdaki davanın konusu alacağın gelecekte doğacak zararlar olduğundan iş bu zararlar için faiz hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Asıl ve birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten destekten yoksun kalma nedeniyle nedeniyle maddi tazminat istemidir.
Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından meydana gelen kaza nedeniyle araç sürücüsünün kusurunun bulunmaması nedeniyle müvekkilinin ZMMS kapsamında sorumluluğuna gidilemeyeceğinden bahisle kararı istinaf edilmiştir.
Trafik kazasından kaynaklanan tazminat davasında, Trafik Sigortası kapsamında sorumlu olan sigorta şirketi, işletenin KTK’nın 85/1 maddesindeki sorumlu olduğu zararlardan (KTK’nın 92 maddesindeki teminat dışı haller haricinde) sorumludur. Dolayısı ile işleten konumunda olan kişi ya da kurumun 2918 Sayılı Yasa dışındaki kanunlardan kaynaklanan bir sorumluluğu bulunması durumda, ayrıca işleten sıfatı olsa dahi sorumluluk işleten sıfatından kaynaklanmıyor ise sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemez. Bu nedenle meydana gelen kaza nedeniyle sürücü veya işletenin kusurunun doğru şekilde tespit edilmiş olması önemlidir.
Somut olayda; mahkemece 2015/658 Esas 2018/278 Karar sayılı ilamlı ile daha önce, kusur raporu alınmaksızın verilen kararda, Dairemizin 2018/3161 E. 2020/1208 K. Sayılı kararı ile alınacak kusur raporunun önemine vurgu yapılarak “davalının kazanın meydana gelmesindeki kusur durumunu kabul etmemiş olmasına, kaza tespit tutanağında da, araç sürücüsünün kusursuz olduğunun belirtilmiş ve kazanında araçtan kaynaklanan bir sebepten ileri geldiğine ilişkin tespit bulunmamasına göre, mahkemece davanın çözümünde etkili olacak, meydana gelen olaya ilişkin adli yahut idari soruşturma evrağı, ceza davası açılmış ise dava dosyası dosya içerisine kazandırılarak, gelen dosya ve evrak çerçevesinde kusur bilirkişisinden alınacak kusur raporu sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” belirtilerek kararın kaldırılması üzerine, mahkemece olaya ilişkin soruşturma evrakı ve ceza dosyasına ilişkin bilgiler dosyaya kazandırılarak üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış ise de; üç kişilik heyet raporunda kusur durumuna ilişkin bir değerlendirme yapılmaksızın, takdirin mahkemeye ait olduğu belirtilmiş, mahkemece alınan rapor karar vermeye elverişli görülerek ” 2918 Sayılı Yasanın 86. Maddesinde düzenlenen ‘İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.’ şeklindeki kurtuluş karinesine ilişkin şartların oluşmadığı” gerekçesi ile meydana gelen zararın sigorta teminatı kapsamında olduğu kabul edilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan raporda, işletenin ve eylemlerinde sorumlu olan davalının KTK kapsamında sorumluluğunu gerektiren kusurun bulunduğuna veya kazanın araçtaki bozukluktan kaynaklandığına dair bir değerlendirme yapılmamış, aksine araç malikine araç bakımı nedeniyle kusur atfedilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Rapor bu haliyle karar verilmesine elverişli olmadığından, kaldırma kararının gereği gibi yerine getirildiği söylenemez.
Yukarıda da açıklandığı üzere, davalı … şirketinin sorumluluğuna, işletenin 2918 Sayılı Yasa kapsamında sorumluğu bulunması halinde gidilebileceğinden, dosyaya kazandırılan soruşturma evrakları ve ceza mahkemesi kararları da değerlendirildiği, İTÜ Trafik kürsüsünden seçilecek bilirkişilerden oluşacak heyetten yahut Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınacak rapor ile kazanın oluş şekli de değerlendirilerek, kazanın meydana gelmesinde kusur durumunun değerlendirildiği, denetime elverişli, gerekçeli kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar vermeye elverişli olmayan kusur raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek kazanın meydana gelmesinde kusur durumunun tespiti açısından yukarıda açıklandığı üzere bilirkişi heyetinden rapor alınarak, kararın davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle usulü kazanılmış haklar da korunarak davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 03/02/2022 tarihli 2020/582 Esas 2022/62 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan “istinaf karar harcının” istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.