Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1861 – 2022/2376
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1861
KARAR NO : 2022/2376
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI : 2019/388 Esas 2020/141 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/01/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14.04.2017 tarihinde davalıya zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı aracın, davacının sevk ve idaresindeki motorsiklete çarpması sonucu davacının yaralandığını, malul kaldığını, davalı sigorta şirketine 23.06.2017 tarihinde başvuru yapmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 3.800,00 TL sürekli işgöremezlik, 100,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı ile 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 4.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş;12.02.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile sürekli işgöremezlik talebini 30.062,90 TL’ye, geçici işgöremezlik talebini 13.917,36 TL’ye, bakıcı giderini 15.691,73 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının başvurusu üzerine yaptırılan incelemede davacının sürekli maluliyeti bulunmadığı belirlendiğinden talebinin reddedildiğini, geçici işgöremezlik ve bakıcı giderinin teminat kapsamında olmayıp SGK ‘nun sorumlu olduğunu, davacının, daimi maluliyetinin olup olmadığını varsa derecesini, gerçek zarar ve kusur durumunun ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın haksız fiilden kaynaklanan geçici ve kalıcı işgöremezlik ve bakıcı tazminatı istemine ilişkin olduğu tüm dosya kapsamı, dava, cevap, maluliyet raporu, kusur ve hesap raporu birlikte değerlendirildiğinde; 14.04.2017 tarihinde davacıya ait araç ile davalı sigorta şirketlerine ZMMS poliçesiyle sigortalı araçların çarpışması neticesinde meydana gelen kazada, davacının yaralandığı ve vücut genel çalışma gücü kaybının %4 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 ay ve bakıcı ihtiyaç süresinin 9 ay olduğu, bu itibarla davacının geçici iş gücü ve bakıcı zararlarını karşı tarafın kusuru oranında talep edebileceği anlaşıldığından davacının davasının kabulü ile; 15.691,73-TL bakıcı gideri, 13.917,36-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 30.062,90-TL kalıcı iş göremezlik tazminatının 02/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının bakıcı tutup tutmadığı hususunu delillendirmesi gerektiğini, davacının maluliyet oranı % 4 olarak belirlenmiş olup %70’in altında olduğundan bakıcı gideri zararı bulunmadığını bu sebeple hükme esas bilirkişi raporunda hesaplanan ve hükme bağlanan bakıcı gideri tazminatının reddi gerektiğini, kabule göre de bakıcı tutulduğu ispatlanıp belgelendirilmediğinden net asgari ücret üzerinden bakıcı gideri hesaplanıp ailenin bakımı nedeniyle bu tutardan %50 indirim yapılması gerekirken brüt asgari ücret üzerinden ve %50 indirim yapılmadan hesaplama yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2011/15505 K. 2012/15365 T. 17.10.2012, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2007/13678 K. 2008/9302 T. 07.07.2008, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/204 E. 2014/1787 K. 11.09.2014 T. kararlarının anılan yönde olduğunu,
Tedavi giderlerinin trafik sigortası genel şartları gereği teminatı dışı olduğunu, davacının dava konusu kazada malul kalması nedeniyle geçici iş göremezlik zararını, bakıcı giderlerini, estetik giderlerini talep ettiğini, davacının işbu taleplerinin Yeni Trafik Sigortası Genel Şartları uyarınca teminat dışı olup tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu, Bilirkişi raporunda davacının 9 aylık süre ile bakım ve gözetiminin devam ettiği belirtilerek, bu süre için bakıcı gideri hesaplaması yapılmış ise de, davacının hastanede yattığı süre boyunca sağlık personeli tarafından bakımı yapılmakta olup ayrıca bakıcıya ihtiyacı olmadığını, ayrıca hastanede refaket eden biri olması durumunda da masrafların SGK tarafından karşılandığını, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tedavi giderleri kapsamında olup; 6141 sayılı yasa uyarınca davalı şirketin tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını,
Yerel mahkeme kararına esas teşkil eden bilirkişi raporunda muhtemel yaşam süresine göre hesaplama yapılmadığını, kullanılan yaşam tablosunun sonuna kadar (99 Yaş) irat hesabı yapıldığını bilirkişi tarafından kullanılan hesaplamanın yeni trafik sigortası genel şartlarına aykırı olduğunu, ülkedeki yaşam koşulları nazara alındığında, bir insanın 99 yaşına kadar yaşamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi böyle bir durumun gerçekçiliği bulunmadığını, trafik sigortası yeni genel şartlarına göre, tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Yaşam Tablosunun uygulanması gerektiğini,Yargıtay Ve Bölge Adliye Mahkemesi İçtihatlarının’da bu yönde olduğunu, davacının muhtemel yaşam süresi 22,37 yıl olmasına rağmen 99 yaşına kadar hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda kullanılan asgari geçim indiriminin hatalı olduğunu, yapılan hesaplamalarda gelir olarak net asgari ücretlerin kullanıldığını, Yargıtay Kararları uyarınca geçmiş dönemde her dönem itibariyle geçerli olan asgari ücretlerin kullanılması gerektiğini, ancak hükme esas raporda geçici iş görmezlik, bakıcı gideri ve bilinen geçmiş dönem sürekli iş görmezlik zararı hesabında gelir olarak 2020 yılına ait asgari ücretin kullanıldığını, ayrıca bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalarda, bekar olan mağdurun evleneceği ve çocuklarının olacağı dönemlerde asgari geçim indiriminin güncellendiğini, bilirkişinin söz konusu uygulamasının, hesaplamalarda kullanılan gelirin yıllar itibariyle artmasına neden olduğunu, bazı bilirkişiler tarafından geçmiş dönem hesaplamasında her dönem için geçerli olan ücretlerin kullanılması yönündeki uygulamanın progresif rant tekniğine göre yapılan hesaplamalar için geçerli olduğu kanaatiyle Genel Şartlara göre yapılan hesaplamalarda hesap tarihindeki gelir kullanıldığını, ancak Genel Şartlarda geçmiş dönem hesaplamalarında kullanılacak gelir ile ilgili hiçbir hususun yer almadığını, mevzuatta yer almayan hususlar için yorum yapmak yerine Yargıtay Kararlarının uygulanmasının daha doğru olacağını, bilirkişi raporunda askerlik süresinin dikkate alınmadığını, genel-geçer bir değerlendirme yapıldığını, hükme esas alınmayacağını, davacının ehliyetsiz olarak araç kullanarak müterafik kusuru ile zarara uğradığını, bu nedenle davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece hükme esas alınan 24.12.2019 tarihli kök ve 21.01.2020 tarihli ek aktüer bilirkişi raporunun incelenmesinde, tazminat hesabında ZMMS genel şartlar ekindeki hesaplama yönteminin kullanıldığı, TRH 2010 tablosu ve 1.8 teknik faizin uygulanması ve davacının yaşam süresinin 99 yıl olacağı varsayımıyla yapılan hesaplama neticesi davacının sürekli işgöremezlik zararının 30,062,90 TL brüt asgari ücret üzerinden 9 aylık bakıcı giderinin 15.691,73 TL, geçici işgörezlik zararınında SGK tarafından yapılan ödeminin tenzili sonucu 13.917,36 TL olarak hesaplandığı anlaşılmıştır. 24.12.2019 tarihli tazminat hesabına ilişkin bilirkişi raporuna davalı vekili “muhtemel yaşam süresi ve irat katsayıları”, yönünden, bakıcı giderinin brüt ücret üzerinden hesaplanmasına (ayrıca bakıcı gideri ve geçici işgöremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığına yönelik) itiraz ederek, pasif dönem hesabında Yargıtay kararları gereğince gelir olarak asgari geçim indirimsiz asgari ücret kullanılması gerektiğini belirtmiş; mahkemece davalının bu yöndeki itirazları doğrultusunda 21.01. 2020 tarihli ek rapor alınmış ise de ek raporda davalının itirazları yönünden görüş değişikliğine gidilmeden 2020 tarihindeki asgari ücret üzerinden davacının sürekli işgöremezlik zararının 30,062,90 TL, brüt asgari ücret üzerinden 9 aylık bakıcı giderinin 15.691,73 TL, geçici işgörezlik zararının SGK tarafından yapılan ödeminin tenzili sonucu 13.917,36 TL olarak hesaplandığı; 21.01.2020 tarihli rapor gereğince hüküm kurulmuştur.
Somut olaya bakıldığında, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi, (kaldı ki eldeki davada davalı vekilinin anılan yönlere ilişkin itirazı da bulunmakta olup) TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 Tarih, 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile KTK’nun 90.maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle aktüer raporunda %1,8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmediği gibi, TRH 2010 Yaşam Tablosu gereğince tespit edilen Muhtemel Yaşam Süresi ve Beklenen Yaşam Süresi kavramları farklıdır. Uğranılan zarardan kaynaklı tazminat belirlenmesinde zarara uğrayanın, muhtemel yaşam süresi TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre tespit edilmek suretiyle bulunan bakiye ömrü esas alınması gerekirken, aktüer raporunda; TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre davacının rapor tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin 99 yıl olacağı varsayımı altında erkek bireyler için muhtemel bakiye ömrün 78 yıl olduğu belirlenmiş, ancak tazminat hesabında bakiye ömür sonuna kadar hesaplama yerine muhtemel yaşam süresi olan 99 yaşına kadar hesaplama yapılan raporun mahkemece hükme esas alınması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dosyanın önceki bilirkişiye tevdii ile davalı lehine kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas gelir, işlemiş ve işleyecek devre, esas alınan asgari ücret yılı başta olmak üzere) davacının muhtemel ve beklenen yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi, bakiye ömrü esas alınarak, % 1,8 teknik faiz uygulanmadan progresif rant tekniği uygulanmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Hükme esas aktüer hesabında davacının dava konusu trafik kazası sonrası hastanede yattığı süre mahsup edilerek bakiye süre yönünden bakıcı gideri zararının (agisiz) net asgari ücret üzerinden hesaplanması gerekirken hastanede kaldığı süre düşülmeksizin ve brüt asgari ücret üzerinden hesaplanma yapılması doğru görülmediği gibi; kaza tarihinde 19 yaşında olan davacı yönünden askerlik süresi/dönemi içerisinde gelir elde edip edemeyeceği gibi hususlar yönünden bir değerlendirme yapılması gerekirken askerlik süresi değerlendirilmeksizin hazırlanan aktüer hesabı da hatalı olup, mahkemece, davacının askerlik hizmet süresi içinde gelir elde edemeyeceği gözetilerek bu sürenin hesaplanan tazminattan indirilmesi ve bakıcı gideri açısından da hastanede kaldığı süre dışındaki döneme ilişkin net asgari ücretten bakıcı gideri yönünde bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin anılan yönlere ilişkin istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.03.2020 tarihli, 2019/388 Esas, 2020 /141 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yukarıda açıklandığı üzere tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2- Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan istinaf harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
4-İstinafa gelen davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-Ankara 32. İcra Müdürlüğü 15/01/2021 tarih ve 2020/4527 esas sayılı dosyasına yatırılan 108.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına dair,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.