Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1829 E. 2022/2462 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1829 – 2022/2462
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1829
KARAR NO : 2022/2462

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2020
NUMARASI : 2018/588 Esas 2020/378 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 29/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 25/08/2015 tarihinde, davalı sigorta şirketine zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olan … plakalı aracın sürücü … idaresindeyken yaya …’e çarparak ölümüne neden olduğunu, kazanın meydana gelmesinde sürücünün KTK’nun 52/1.b.maddesi gereğince kusurlu olduğunu ve sigorta şirketinin bu kusur oranı ile doğan zarardan sorumlu olduğunu, kaza nedeni ile davacılar…’in oğullarını, diğer davacıların ise kardeşlerini kayıp ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere her bir davacı için 5.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyen ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava açılmadan önce yapılan başvuru üzerine davacılara 12/07/2018 tarihinde 34.821,63-TL ödeme yapılarak davalı sigorta şirketinin tüm sorumluluğunun yerine getirildiğini, kazaya karışan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın asli ve tam kusurlu olması nedeni ile sigorta şirketinin sorumluluğunun olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumunun usulüne uygun olarak belirlenmesini, davacı tarafa yapılan tüm ödemelerin tespitini, davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, uygulanması gereken faizin ise yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davalı sigorta şirketine zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olan aracın dava dışı sürücü … idaresindeyken yaya …’e çarpması ile meydana gelen kaza sonucunda …’in hayatını kaybettiğini, kazanın meydana gelmesinde yayanın %100 kusurlu olduğunu, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan KTK’nun 85.maddesine göre davalı sigorta şirketinin sadece sigortalısının kusuru oranında doğan zarardan sorumlu olabileceğini ve kazanın oluşunda sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından davanın reddine karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece kararın dayanak yapılan KTK’nun 92/i.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 esas sayılı kararı ile iptal edilmiş olması nedeniyle ve davacıların ölenin desteğinden yoksun kalan üçüncü kişi olarak tazminat talep etme haklarının bulunduğunun kabulü gerekirken aksine yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, kazanın oluşuna ilişkin olarak yapılan kusur incelemesi ve değerlendirmesinin yetersiz olduğunu, kazanın meydana gelmesinde hızlı araç kullanan sigortalı araç sürücüsünün de kusurlu olduğunun dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;

Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekilinin dava dilekçesi ile sigortalı aracı kullanan sürücünün kusuruna dayanak tazminat talebinde bulunduğu, destek şahsın kusuruna dayanmadığı, kaldı ki; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.6. maddesinde ise teminat dışı kalan haller düzenlenmiş olup, belirtilen maddenin (c) bendinde“İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ile (d) bendindeki “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatının dışında kaldığından, bu kapsamdaki taleplerinin reddine karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Davacı tarafın kusura ilişkin istinaf talepleri bakımından ise; dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazanın oluşunun sabit olduğu; kazanın bölünmüş devlet karayolunda, oto korkuluk bulunan ve şerit sayısının 3, hız sınırının 110 km/saat olduğu yolda, meskun mahal dışında gündüz meydana geldiği, çarpma noktasının otomobilin seyir yönüne göre sol şerit üzerinde olduğu, aracın sağ ön kısmı ile yayaya çarpılması ile meydana geldiği, bu oluş itibari ile sürücünün; meskun mahal dışında yüksek standartlı yaya geçişine uygun olmayan bölünmüş devlet karayolunda sol şeridi takiben seyir ettiği sırada, yayanın karşıdan karşıya geçmek için giriş yapabileceğini öngöremeyeceğinden meydana gelen kazada kusurunun olmadığı, yayanın ise; yaya trafiğinin demir bariyerlerle engellendiği devlet kara yoluna kendi can güvenliğini tehlikeye atarak karşıdan karşıya geçmek isterken, gelen araçlara ilk geçiş hakkını vermemesi, tedbirsizce karşıdan karşıya geçmek istemesi nedeni ile %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir. Kazaya ilişkin olarak Batman Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/365 esas 2016/153 karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada alınan kusur raporlarının da aynı yönde olduğu ve bu oluş itibari ile sigortalı araç sürücüsünün beraatine karar verildiği de sabittir. Ceza mahkemesi tarafından yapılan kusur değerlendirmesi hukuk mahkemesini bağlamasa da; oluş kabulünün bağlayıcı olması nedeni ile; müteveffa yayanın yaya geçişine uygun olmayan ve hız sınırının 110 km/saat olduğu kara yolundan karşıdan karşıya geçmesi nedeni ile meydana gelen kazanın oluşunda sigortalı aracı kullanan sürücünün kusurunun bulunmadığının kabul edilmesininde bir usulsüzlük görülmemiştir. Buna bağlı olarak; KTK’nun 91.maddesine göre sorumluluk üstlenen davalı sigorta şirketi yönünden davanın reddine dair karar verilmiş olması da usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesindeki hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesinin kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3). maddeleri uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26.30-TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,

3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 29/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.