Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1823 E. 2022/2433 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1823
KARAR NO : 2022/2433

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2020
NUMARASI : 2016/14 Esas 2020/466 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 26/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 01.08.2015 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davalı sürücü …’in aracın kapısını açtığı sırada bisikleti ile seyreden davacıya aracın kapısının çarpması sonucu davacının yaralandığını ve maluliyeti oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00-TL maddi tazminatın ve 70.000,00-TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi maddi tazminattan sorumlu olmak üzere kaza tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında maddi tazminat talebini 3.001,50-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davaya bakmakla yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, aracın zorunlu trafik sigortasının davalı şirket tarafından düzenlendiğini, sigorta genel şartlarında işletilme halinde olmayan araçların sebep olacağı zararların poliçe teminatı dışında kaldığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla kusur ve maluliyeti oranının ve davacının yasal olarak zorunlu olduğu tertibatı takıp takmadığının belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, kaza tespit tutanağına göre, kazanın olduğu iddia edilen yerdeki olay yerinde kaza ile ilgili herhangi bir iz ve emareye rastlanılmadığını, bu durumun davacının karakolda verdiği ifadesi ile çeliştiğini, davacının aracın kapısına vurması neticesinde kazanın gerçekleştiğini, hem de bisikletinde maddi hasarın meydana geldiğini beyan ettiğini, ancak kaza tespit tutanağında ne araçta ne de bisiklette maddi hasar bir yana kazaya dair bir iz ve emare dahi olmadığının tespit edildiğini, ayrıca davacı çarpmadan sonra iki metre uçtuğunu, sol omzunun üzerine düştüğünü ve yerde iki defa yuvarlandığını dile getirdiğini, ancak kazanın bu kadar şiddetli bir şekilde gerçekleşmediğini, olayın bir denge kaybına dayandığını, oluşumunda davacının kusurlu olduğunu belirterek açılan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda davacı …’in kusursuz, davalı …’in % 100 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 04.07.2018 tarihli raporda davacı …’in yaralanması nedeniyle köprücük kemiğinin damarlarda, sinirlerde, komşu organlarda arıza yapmayan ve düzeltilemeyen kırıkları ve ters kaynamaları nedeniyle meslekte kazanma gücü kayıp oranının %3,3 olduğu, 3 ayda iyileşeceği belirtilmiş, tarafların itirazı üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesinden alınan 12.09.2020 tarihli raporda davacının trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iş göremezlik süresinin 1.5 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, raporlar arasında meydana gelen çelişkinin giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Dairesi Üst Kurulundan alınan 17.03.2020 tarihli raporda davacının fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iş göremezlik süresinin 3 aya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği, aktüer bilirkişi raporunda davacının iyileşme dönemi için maddi zararının 3.001,50-TL olduğunun hesaplandığı, kusur ve maluliyet raporları, davacının 45 gün boyunca hastanede yatması, kaza nedeniyle yaşamış olduğu elem ve ızdırap hususları göz önüne alınarak manevi tazminat belirlendiği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile 3.001,50-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 2.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı …’ten tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının maluliyet raporları alınırken ortopedi bölümüne gönderilmesinin eksik ve hatalı bilirkişi raporu alınmasına sebebiyet verdiğini, davacının ortopedi bölümünün yanında fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümüne de sevki sağlanarak görüş alınması gerektiğini, davacının kırılan kemiğinin olduğu yere platin takıldığını, yaşı ilerlemiş olan davacının sürekli maluliyetinin olmadığının kabulünün akıl ve mantıkla uyuşmadığını, davacının günlük işlerini görmekte dahi zorlandığını, eksik bilirkişi incelemesi yapıldığını, mahkemece verilen manevi tazminat oranının düşük olduğunu, davacının uzun süre tedavi gördüğünü, ilerlemiş yaşına rağmen hastaneye gidip geldiğini, tek başına yaşadığını, davalı taraf yaşanan kazada %100 kusurlu olduğu halde, gerçekten çok farklı beyanlarda bulunduğunu, olay yeri kamere görüntüleri bilirkişi incelemesinden geçtikten sonra davacının beyanlarının doğruluğunun anlaşıldığını, manevi tazminat bedelinin zenginleşme aracı olmadığını kabul etmekle birlikte mahkemece hükmedilen tazminatın en azından davacının elem ve ızdırabını bir miktar hafifletmeye yönelik olması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davalı … idaresinde bulunduğu sırada aracın kapısını açması sonucu davacı idaresinde bulunan bisiklete çarptığını, kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiş, mahkemece alınan maluliyet raporlarına göre davacının dava konusu kaza sonucu yaralanması nedeniyle maluliyetinin bulunmadığı, 3 ayda iyileşeceği belirlenmiş, aktüer raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemece Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Kurumu Adli Tıp 2. Üst Kurulundan alınan birbiri ile uyumlu raporlara göre davacının dava konusu kaza sonucu yaralanması nedeniyle maluliyetinin bulunmadığının belirlenmiş olmasına göre davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; 6098 sayılı TBK.nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Dava konusu olayda, kazanın 01.08.2015 tarihinde meydana geldiği, davalının sürücüsü olduğu aracın kapısını kontrolsüz şekilde açması nedeniyle davacı idaresinde bulunan bisiklete çarpması sonucu davacının yaralandığı, araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, kaza sonucu davacının sol köprücük kemiğinde kırık meydana geldiği, bu nedenle ameliyat edildiği, grafisinde sol klavikulada kaynamış kırık sekeli, plak vida ile tespit izlendiği, maluliyetinin bulunmadığı ancak 3 ayda iyileşeceğinin belirlendiği, davacının kaza sonucu yaralanması, tedavi süreci, yaşı, davalının kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olması, zararın ağırlığı, kaza tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurulduğunda, davacı yönünden belirlenen tazminat miktarının hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir miktar daha yüksek olması gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak davacı vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’ten tahsiline karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, istinaf sebebi yapılmayan hususlar ve kesinleşen yönler korunarak HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
3.001,50-TL maddi tazminatın davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 07/01/2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalı … yönünden kaza tarihi olan 01/08/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
10.000,00-TL manevi tazminatın 01/08/2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz i ile birlikte davalı …’ten tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gereken 888,13-TL harçtan, peşin ve ıslah suretiyle alınan 262,51-TL harcın mahsubu ile bakiye 625,62-TL harcın (davalı … bu miktarın tamamından, davalı sigorta şirketi bu miktarın 47,49 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince, 3.001,50-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı yargılamada vekil ile temsil edildiğinden kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı …’ten tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı … yargılamada vekil ile temsil edildiğinden reddine karar verilen manevi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2. maddesi gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan 29,20-TL başvuru harcı ile, peşin ve ıslah suretiyle alınan 262,51-TL, 44 tebligat gideri 470,70-TL, 10 müzekkere gideri 56,30-TL, talimat, ATK dosya gidiş dönüş masrafları ve bilirkişi ücreti toplamı 670,33-TL olmak üzere toplam 1.489,04-TL yargılama giderinin, (davalı … bu miktarın tamamından, davalı sigorta şirketi bu miktarın 893,60-TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7- Gider avansından bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,

II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 26.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.