Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/18 E. 2022/1446 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 04.12.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların desteği …’in vefat ettiğini, tali kusurlu sürücünün olay yerini terk ettiğini, Serik 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2010/22 E. sayılı dosya kapsamında alınan Adli Tıp raporunda davalı tarafça sigortalanan araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde 2/8 oranında kusurlu bulunduğunu, tazminat hesaplamasının asgari ücret üzerinden yapılmasına muvafakat edildiğini belirterek belirsiz alacak davası mahiyetinde olmak üzere 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini davacı … için 8.514,19 TL, davacı … için 6.089,10 TL olarak arttırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışı bırakıldığını, kazanın sigortalı aracın tali kusuruyla gerçekleştiğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; 04/12/2009 tarihinde alkollü olan davacıların desteğinin karşıdan karşıya geçişi sırasında sürücüsü belirlenemeyen aracın müteveffaya çarptığı, sendeleyen desteğe bu kez dava dışı sigortalı araç sürücü …’nin çarparak ölümüne sebebiyet verdiği, davacı vekilinin 12/10/2018 tarihli dilekçesi ile itibar edilmesini talep ettiği Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/721 E. sayılı dosyasında yapılan yargılamada alınan 23/05/2011 tarihli Adli Tıp raporu doğrultusunda sigortalı araç sürücüsünün kusurunun %10 olduğu, %10 kusur oranına göre aktüerya hesap bilirkişi raporu uyarınca davacı … … 24.356,41 TL zararından 2.435,61 TL, … … 34.056,77 TL zararından 3.405,67 TL zararı talep edebilecekleri kanaat ve gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı … … için 3.405,67 TL, davacı … … için 2.435,64 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 08/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye talebin reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, dosya kapsamında alınan bilirkişi heyeti raporunda, müteveffa dışında kalan sürücülerin kusurunun %25 olarak tespit edildiğini, bu kapsamda yapılan tazminat hesaplaması neticesinde, davalının müteselsil müşterek sorumluluğu kapsamında taraflarınca bedel artırım ve ıslah yapıldığını, buna karşın yerel mahkeme tarafından sadece davalının kusuru oranında tazminat ödenebileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, davacılar için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yerel mahkeme tarafından tek bir vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan tarafın istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Eldeki dava konusu olayda, kaza tespit tutanağı uyarınca, 04.12.2009 günü sürücü …’nun, sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyri sırasında karşıdan karşıya geçmekte olan yaya …’e çarptığı, akabinde yayanın D-400 karayoluna düştüğü, bu sırada arkadan gelen sürücü …’nin sevk ve idaresindeki kamyonet ile yerde yatmakta olay yaya …’e çarparak kaza yerini terk etmesi ile yaya …’in vefat ettiği, sürücü … tarafından kullanılan ve müteveffaya çarpan aracın davalı sigorta şirketi tarafından kaza tarihini kapsar şekilde ZMM sigorta poliçesinin tanzim edildiği Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/721 E. sayılı (Ankara 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/366 E. – 2012/37 K. sayılı) dosyası üzerinde alınan ve mahkemece de hükme esas alınan 23/05/2011 tarihli Adli Tıp Raporu doğrultusunda sigortalı araç sürücüsünün kusurunun %10 olduğu, % 10 kusur oranına göre aktüerya hesap bilirkişi raporu uyarınca davacı … … 24.356,41 TL zararından 2.435,61 TL, … … 34.056,77 TL zararından 3.405,67 TL zararı talep edebileceklerinin belirlendiği, mahkemece anılan raporların hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda trafik kazası 04.12.2009 yılında gerçekleşmiş olduğundan huzurdaki davaya 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun uygulanması gerektiği, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda aynı zarardan dolayı birden çok kişinin ortak kusurları sebebiyle sorumluluğu ve farklı hukuki sebeplerden dolayı sorumluluğunun ayrı hükümlerde düzenlendiği, birden çok kişinin aynı zarara ortak kusurlarıyla sebep olmalarının BK’nın 50. Maddesinde(6918 sayılı yasanın 61 ve 62.maddesi) düzenlenmiş olup, ilgili maddenin “Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer’an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şumulünün derecesini tayin eyler. Yataklık eden kimse, vakı olan kardan hisse almadıkça yahut iştirakiyle bir zarara sebebiyet vermedikçe mesul olmaz.” düzenlemesini içerdiği, buna göre, birden çok kişi bir zarara birlikte sebep olduklarında, aralarında müteselsil sorumluluğun olduğunun kabulü için, müteselsilen sorumlu olabilecek kişilerin zarara birlikte iştirak etmeleri gerektiği, diğer bir ifade ile; sorumlu olabilecek kişilerin zararın meydana gelmesinde kusurlarının bulunması gerektiği, ilgili düzenlemenin müteselsil sorumluluk için kusuru şart koştuğu, birden çok kişinin aynı zarardan dolayı farklı hukuki sebeplerle sorumluluğunun ise, BK m.51’de düzenlenmiş olup, ilgili maddenin “Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur.” düzenlemesini içerdiği, müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her birinin, 818 sayılı Kanun’un 142. Maddesine (TBK.nın 163.maddesine) göre, borcun tamamından sorumlu olduğu, nitekim, 2918 sayılı KTK.nın 88/1 maddesinde trafik kazası nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörüldüğü açık olmakla birlikte meydana gelen zararın zarara neden olan tüm sorumlulardan müştereken ve müteselsilen talep edilmekte olduğunun dava dilekçesinde açıkça belirtilmesi zorunlu olup, dava dilekçesinde kusur oranında zarar tazmini talep edilmiş olması halinde bu talep doğrultusunda karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı, munzam zarar ve manevi tazminat talep hakları mahfuz kalmak kaydıyla davalıdan tazminat talebinde bulunmuş olup zararın zarar verenlerden müşterek müteselsil tahsiline yönelik bir talepte bulunmamış olduğundan mahkemece sigortalı araç sürücüsünün %10 kusuru oranında tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bununla birlikte, davanın kabul edilen miktarı üzerinden ihtiyari dava arkadaşı olan davacılardan her biri lehine ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece iki davacı için tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü gerektiği anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf isteminin vekalet ücretleri yönünden kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan kısımlar baki kalmak üzere, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
l-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 20/11/2019 tarih, 2017/547 Esas – 2019/929 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, Buna göre;
Davacıların davasının KISMEN KABULÜNE,
1-Davacı … … için 3.405,67 TL, davacı … … için 2.435,64 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 08/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye talebin reddine,
2-Peşin ve ıslahla alınan harcın mahsubu ile bakiye 317,61 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yargılama gideri olarak yapılan 1.249,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranı dikkate alınarak 499,80 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına, hükmün kesinleşmesi halinde bakiye avansın yatırana iadesine,
4-Kabul edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2,725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … …’e verilmesine,
5-Kabul edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2,725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … …’e verilmesine,
6-Red edilen miktar üzerinden 2,725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
ll-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
III-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan 64,50 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
IV-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VIII-Kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliği ile harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 02/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.