Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1797 E. 2023/97 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1797 – 2023/97
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1797
KARAR NO : 2023/97

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2020
NUMARASI : 2019/505 Esas 2020/476 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ : 17/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 09.02.2013 tarihinde davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı aracın neden olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, davayı açmadan önce sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda sigorta şirketinin 95.930,61-TL ödeme yaptığını, fakat yapılan ödemenin olayın oluşuna göre çok az olduğunu, ibranameyi kabul etmediklerini, davacının yaşı, geliri, olayda kusursuz oluşu ile birlikte değerlendirilmesi neticesinde davalının limit dahilinde zararın tümünden sorumlu olacağını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 3,00-TL daimi iş göremezlik, 3,00-TL geçici iş göremezlik, 2,00-TL tedavi giderleri, 2,00-TL bakım giderinin müteselsil sorumluluk hükümlerine dayanarak kaza tarihinden itibaren mahkeme aksi kanaate ise davalı tarafın temerrüde düştüğü ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında tedavi gideri talebini 3.560,52-TL bakıcı gideri talebini 1.957,20-TL geçici iş göremezlik tazminatı talebini 4.678,85-TL, sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 99.010,20-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, dava açılmadan önce davacı tarafa 08.04.2019 tarihinde 95.930,61-TL maddi tazminat ödendiğini ve ibraname düzenlendiğini, davacının bakiye zararının bulunmadığını, davalının sigorta poliçesinden 154.069,39-TL bakiye teminat limiti bulunduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, davacının kaza sırasında hatır için taşındığından lehine hesaplanacak tazminattan indirim yapılmasının gerektiğini, davacı tarafa SGK tarafından rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı, gelir bağlanıp bağlanmadığının tespiti için müzekkere yazılmasını, ZMMS genel şartlarına göre, geçici iş göremezlik tazminatı ile geçici bakıcı giderlerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının yolcu konumunda bulunduğu aracın neden olduğu kazada yaralanması nedeniyle, sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile tedavi ve bakım gideri talep ettiği, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacının maluliyetine ilişkin Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın alınan raporda davacının %19 oranında maluliyetinin bulunduğu, bakıcı ihtiyaç süresinin 2 ay, iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, yapılan hesaplamada davacının geçici iş göremezlik dönemi zararının toplam 4.678,85-TL, sürekli iş göremezlik zararının toplam 203.219,75-TL olduğu, davalı tarafından 08.04.2019 tarihinde 95.930,61-TL ödeme yapıldığı, ödemenin yasal faiz işletilerek tespit edilen güncel tutarı olan 104.209,55-TL.nın mahsubu ile davacının 99.010,20-TL sürekli iş göremezlik tazminat bedeline hak kazandığı, tedavi giderleri ve bakıcı gideri de dahil olmak üzere toplam 109.206,77-TL tazminat belirlendiği, soruşturma dosyasında yer alan ifadelerden davacının arkadaşına ait olan kaza yapan araca işyerinden eve gitmek için bindiği, hatır taşıması indirimi yapılmak suretiyle, 87.365,41-TL, bu miktar üzerinden kaza tespit tutanağından araç sürücüsünün alkollü olduğu anlaşılmakla, müterafik kusur indirimi yapılarak 69.892,33-TL’nin davalıdan tahsili gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile,4.678,85-TL geçici iş göremezlik, 99.010,20-TL sürekli işgöremezlik tazminatı, 1.957,20-TL bakıcı gideri, 3.560,52-TL tedavi giderleri olmak üzere toplam 109.206,77-TL üzerinden %20 hatır taşıması indirimi yapmak suretiyle 87.365,41-TL; bu miktar üzerinden de %20 müterafik kusur indirimi yapmak suretiyle 69.892,33-TL ‘nin ödeme tarihi olan 08.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemenin gerekçeli kararında bilirkişi raporunda tespit edilen tazminat bedelleri üzerinden %20 hatır taşıması indirimi, %20 oranında da müterafik kusur indirimi uygulandığını,%20 müterafik kusur indirimi uygulama sebebi olarak da araç sürücüsünün 0.09 promil alkollü olmasının gösterildiğini, Karayolları Trafik Kanunu ve ilgili yönetmelikte 0.50 promilin üstünde alkollü olanların araç kullanmaları yasaklanmış olup davaya konu olayda kaza tespit raporu ve ceza dosyasında görüleceği üzere dava dışı sürücünün 0,09 promil alkollü olduğunun tespiti yapıldığını, 0,09 promil alkol yasanın izin verdiği 0,50 promil alkolün çok altında olduğunu, yasa aykırı bir eylemin söz konusu olmadığını, davacının sürücünün 0,09 promil alkollü olduğunu bilmesi halinde müterafik kusur indirimi uygulanabileceğini, davaya konu olayda davacının sürücünün 0.09 promil alkollü olduğunu bildiğinin ispat edilemediğini, mahkemece %20 hatır taşımacılığı indirimi uygulandığını, oranın fahiş olduğunu, mahkemenin açıklayıcı gerekçelerini de yazmadığını, kanunda hatır taşımacılığının şartlarının sayıldığını, davaya konu olayda söz konusu şartlar olmadığından hatır taşımacılığı indirimi uygulanamayacağını, karara esas alınana bilirkişi raporunda sürekli iş göremezlik tazminatını hesaplarken kaza tarihi olan 10.02.2013 tarihine 6 ay eklenerek 10.08.2013 tarihi esas alınarak hesaplama yapıldığını, hesaplamanın hatalı olduğunu, kaza tarihinden itibaren daimi maluliyet tazminatının hesaplanması gerektiğini, davadan önce yapılan ödemelerin güncellenerek düşüldüğünü, bu hali ile 2 kere kesinti yapıldığını, geçici iş göremezlik tedavi gideri bakım gideri, daimi işgöremezlik tazminatı olayın oluşuna göre çok düşük hesaplandığını, geçici işgöremezlik süresi içerisinde davacının %100 malul olduğunun esas alınması gerektiğini, davalı yanında %100 kusurlu olduğunun esas alınmasını, davalı sigorta şirketi tacir olduğundan ticari temerrüd avans faizi uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı aracın neden olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, tedavi gideri ve bakıcı giderinin davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiş, mahkemece belirlenen zarardan hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle indirim yapılarak belirlenen tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davacı vekilinin HMK.355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme de;
1- Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Zarar görenlerin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu kullanılarak (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) hak sahibi davacının bakiye muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ve hükme esas alınan rapordaki hesap yöntemi olan progresif rant yöntemi kullanılarak buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, 1931 tarihli “PMF” cetveline göre bakiye ömür süresinin tespiti ile tazminat hesabı yapılması doğru değildir.
2- Dava konusu kazanın 10.02.2013 tarihinde meydana geldiği, davalı şirkete Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı … idaresinde bulunan … plakalı araç ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kazanın meydana geldiği, davacının araçta yolcu olarak bulunduğu ve araç sürücüsünün 0,15 promil alkollü olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile davacının araçta hatır için taşındığını, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ise davacının kaza sırasında emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu savunmuş, mahkemece davacının araçta hatır için taşındığı ve davacının alkollü sürücünün aracında yolculuk etmesi nedeniyle müterafik kusur nedeniyle zarardan indirim yapılmıştır.
6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Anılan madde kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur. Zarar gören, zararlandırıcı olayın sebep olacağı zarara önceden razı olabilir. Zarar gören, zarara açık veya örtülü bir irade beyanıyla razı olabileceği gibi, rızanın, diğer bir takım olgulardan da çıkarılması mümkündür. Bu duruma yargısal kararlarda en sık rastlanılan örnek; içkili sürücünün arabasına, onun bu durumunu bilerek binen bir kişinin, meydana gelebilecek zarara önceden, kapalı bir şekilde razı olduğunun kabulü yönündedir. Makul bir insanın aynı şartlarda kendi yararı gereğince yapmaması gereken harekette bulunması da, zarar görenin ortak kusurunu ifade etmektedir. Zarar görenin bu kusuru, illiyet bağını kesmeyecek yoğunlukta ise tazminattan bir indirim sebebidir. Burada da hâkim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak, hakkaniyet düşüncesiyle indirim yapabilecektir.
Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır.
Müterafik kusur ise; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (Eren, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582)
Buna göre, hatır taşıması indirimi için kural olarak hatır taşıması şartlarının varlığı yeterli iken, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olmasını ifade etmektedir.(Yargıtay 17 HD. 2014/21879 Esas,- 2016/11087 Karar.) hatır için taşıma ve aracın hatır için verilmesinde işletenin sorumluluğunun genel hükümlere tabi tutulmuş olması nedeniyle her olayda hâkim işinin özelliğini göz önünde tutarak işleteni tamamen sorumluluktan kurtarabileceği gibi, tazminattan indirim de yapabilir. Hatır taşıması hakim tarafından re’sen gözetilemez. Bu nedenle hatır taşımacılığını işletenin, sürücünün ve işletenin sorumluluğunu üstlenen sigorta şirketinin ileri sürmesi gerekir. Hatır taşıması olduğunu ispat yükü iddia edene ait olup, bu taşımanın bir hatır için yapıldığını veya aracın hatır amaçlı olarak verildiğini ispat etmekle yükümlüdür.
Davaya konu olayda davalı sigorta şirketi süresinde verdiği cevap dilekçesi ile davacının araçta hatır için taşındığını ve davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu iddia etmiş ancak bu hususa ilişkin herhangi bir delil sunmamıştır. Dava konusu olay ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı hazırlık soruşturma dosyasındaki ifadelerden anlaşıldığı üzere ve mahkemenin karar gerekçesinde belirttiği gibi davacı ve sürücünün iş arkadaşı oldukları, iş yerinden eve gitmek için araca bindikleri, aracın işyerine ait olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, taşımanın hatır için olup olmadığı, hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı, kimin yararına olduğu, aynı iş yerinde çalışan davacı ve sürücünün işten eve gitmek için yolculuk ettiklerini belirtmelerine göre hangi amaçla taşıma yapıldığı hususunda davalı sigorta şirketine ispat imkanı verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde belirlenen zarardan indirimi yapılmış olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca sürücünün alkollü olması nedeniyle belirlenen zarardan müterafik kusur indirimi yapılabilmesi için davacının sürücünün alkolü olduğunu bilerek araca binmesi gerekir. Dava konusu olayda davacının sürücünün alkollü olduğunu bilip bilmediği tam olarak belirlenmiş olmadığından bu hususta da değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması ve bu hususun gerekçeli kararda tartışılmamış olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA ,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17.02.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.