Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1779 E. 2022/2424 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1779 – 2022/2424
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1779
KARAR NO : 2022/2424

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/06/2020
NUMARASI : 2019/99 Esas 2020/270 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 26/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili, davalı … Sigorta AŞ vekili ile davalılar … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 05/05/2013 tarihinde, davalı …’nın idaresinde bulunan … plakalı araç ile seyir halindeyken yayalar …’e çarpması ile meydana gelen kaza sonucunda, her iki yayanın da hayatını kaybettiğini, yayalardan …’ın davacı …’nin eşi diğer davacıların babaları olduğunu, davacı …’nin eşini kaybetmesi nedeniyle destekten yoksun kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı … için 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 20.000,00-TL manevi tazminatın, diğer davacılar için 15.000,00’er TL manevi tazminatın ve tüm davacılar için 4.000,00-TL cenaze ve tedavi gidenin olay tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş, 07/11/2019 tarihinde verdiği ıslah dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatı talebini 6.816,47-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; işbölümü ve zamanaşımı itirazında bulunarak, kaza tarihinde 74 yaşında olan müteveffanın destek durumunun araştırılması gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurunun bulunmadığını, kasıt olmasızın meydana gelen olay nedeni ile açılan davanın haksız olduğunu belirterek reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kazaya karışan aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumunun alınacak kusur raporu ile belirlenmesi gerektiğini, sigorta şirketinin manevi tazminattan sorumluluğunun olmadığını ve yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davalı sürücü …’nın idaresinde bulunan araç ile yaya …’a çarpması ile meydana gelen kaza sonucunda yayanın hayatını kaybettiğini, kazanın meydana gelmesinde sürücünün %30 oranında, yayanın ise %70 oranında kusurlu olduklarını, kaza nedeni ile davacı … Konar’ın eşini diğer davacıların ise babalarını kaybettiklerini, davalı sigorta şirketi tarafından davacı eşe 8.878,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi yapılsa da zararının karşılanmadığını, hesap bilirkişisi raporu ile belirlenen ek tazminatın ödenmesi gerektiğini belirterek, davanın kısmen kabulü ile; 6.816,47-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve …’ dan dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … …’ a verilmesine, davalı … Sigorta AŞ hakkındaki destekten yoksun kalma tazminatının feragat nedeniyle reddine, 2.600,00-TL cenaze ve defin giderinin davalılar … ve …’ dan alınarak davacılara verilmesine, davalı … Sigorta yönünden bu istemin reddine, her bir davacı için 10.000,00-TL olmak üzere toplam 40.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ dan alınarak davacılara verilmesine, davalı … Sigorta yönünden bu istemin reddine karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi vekili tarafından kendileri yönünden feragat ile neticelenen davaya ilişkin olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmamasına rağmen red edilen maddi tazminat miktarları üzerinden bu davalı yönünden hükmedilen rakamı dahi aşar şekilde red vekalet ücreti takdir edilmesinin, her davacının red edilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalılar yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesinin, davacı eş için çocuklar ile aynı miktarda ve yetersiz manevi tazminata karar verilmesinin ve olay tarihinden faiz talep edilmiş olmasına rağmen dava tarihinden itibaren faizi hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın maddi tazminata ilişkin talepleri yönünden yargılama aşamasında ödeme yapılar sulh olunması karşısında diğer davalılar yönünden de davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde kazazedenin %70 oranında kusurlu olmasına rağmen hükmedilen manevi tazminat miktarlarının hakkaniyete aykırı olduğunu, red edilen cenaze giderleri yönünden davalı taraf lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin, dayanaksız ve fazla miktarda belirlenen cenaze gideri bedelinin de hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekili, davalı … Sigorta AŞ vekili ve davalılar … vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

1-Davacılar tarafından maddi ve manevi tazminat istemi ile açılan davada, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonrasında, 01/11/2018 tarihinde düzenlenen Sulh Protokolü ve İbraname başlıklı belgeye göre; 8.878,00-TL asıl alacak, 200,00-TL işlemiş faiz, 200,00-TL yargılama gideri, 2.180,00-TL dava vekalet ücreti, 594,00-TL icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 12.052,00-TL ödenmesi ile sigorta, sigortalı ve araç sürücüsünün başkaca bir sorumluluğu kalmayacağı, Ankara 12.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/692 esas sayılı dosyasından feragat edileceği kararlaştırılmış, yapılan bu ödeme üzerine davacılar vekilince 14/12/2018 tarihli oturumda; sigorta şirketi yönünden maddi ve manevi tazminat davalarından feragat ettikleri beyan edilmiştir.
Davacılara, davalı sigorta şirketi tarafından poliçe teminatının altında ödeme yapılmış, ancak davacı taraf bu ödemeyi kabul ederek davalı sigorta şirketini ibra etmişlerdir. Davalılar, dava konusu kaza nedeni ile doğan zarardan davacılara karşı 6098 sayılı TBK’nın 162 ve 163. maddelerine ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88/1. maddesine göre müteselsil olarak sorumludurlar. Davalılardan sigorta şirketi yönünden, yapılan ödeme nedeniyle ibra ve feragat beyanı verilmiş olmasına göre; diğer davalılar işleten ve sürücü yönünden TBK’nın 168/2. maddesi gereğince ibra ve feragatin sirayeti tartışılmaksızın hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
2- Davacılar tarafından maddi tazminat kapsamında cenaze gideri de talep edilmiş olup; davalı sigorta şirketi tarafından 01/11/2018 tarihli ibranameye dayalı olarak yapılan 12.052,00-TL’lik ödemenin içerisinde cenaze giderinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmekte olup, ödemeye dair hasar dosyası getirtilerek bu konuda inceleme yapılmaksızın karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Yine, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar.
Dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, 4.000,00-TL cenaze-defin masrafı talebinde bulunulmuş, davacılar vekilince ıslah dilekçesinde yapılan açıklamaya göre; cenaze sonrası yapılan yemek masarafı, araç kirası, vb.masraflar için toplam 2.600,00-TL cenaze gideri yapıldığı beyan edilmiş, Yerel Mahkemece bu bedele hükmedilmiştir. Davacı tarafça bu konuda delil ibraz edilmesi gerekmeyip, TBK 50/2. maddesi gereğince cenaze gideri makul gider olarak kabul edilmelidir. Buna göre, ilgili Belediyeden ve ilçe müftülüğünden kaza tarihi itibari ile cenaze giderlerinin ne kadar olduğu sorularak, olayın oluşu ve özelliklerine göre TBK 50/2. maddesi gereğince makul bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu yönde araştırma yapılmaksızın davacı taraf dilekçesi esas alınarak karar verilmiş olması da doğru olmamıştır.
4-Davacılar vekili dava ve ıslah dilekçesi ile; tüm tazminatlara kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiştir. Davacıların tazminat istemi, trafik kazasına bağlı ölüm nedeni ile maddi ve manevi tazminata yönelik olup, haksız eylemden kaynaklanan davalarda, kabul edilen tüm tazminata işleten ve sürücü yönünden olay gününden itibaren, sigorta şirketi yönünden ise başvuru ile oluşturulan temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmektedir. Yerel Mahkemece bu yönde karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi usul ve yasaya aykırıdır.
5-Davacı taraf dava ile maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş olup, mahkemece maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT’sinin 10.maddesi “manevi tazminatta vekalet ücretinin” belirlenmesine, 13.maddesi ise “maddi tazminatta vekalet ücretinin” belirlenmesine dair esasları düzenlemiş olup, hüküm verilirken ayrı ayrı hüküm konusu yapılan maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından takdir edilecek vekalet ücretinin de ayrı ayrı ve yürürlükteki tarife hükümlerine uygun olarak belirlenmesi gerekirken her iki tazminat türünün toplanarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
6-Yine, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, ihtiyari dava arkadaşı oldukları ve usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları sabittir. Bu durumda, esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden, lehlerine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi, aynı şekilde her bir davacının red edilen davası için de davalılar yararına red vekalet ücreti takdiri gerekmektedir. Karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2.ve 13/1.maddelerine göre, her bir davacı yönünden kabul edilen vekalet ücreti miktarını geçmemek ve her bir davacı ayrı ayrı sorumlu olmak üzere, davalılar için de red vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, davacı ve dava sayısı dikkate alınmadan tek red vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
7-Davacılar tarafından açılan maddi tazminat davasının kazaya karışan aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını yapan davalı sigorta şirketi tarafından karşılandığı, davacılar ile davalı sigorta şirketi arasında sulh ve ibraname imzalandığı, sulh sözleşmesine göre; sigorta şirketinin maddi tazminat yanında 200,00-TL yargılama gideri ve 2.18,00-TL dava vekalet ücreti ödediği, davacılar vekilinin de sulh ve ibra sözleşmesi doğrultusunda davalı sigorta şirketi yönünden davadan feragat ettiği, kaldı ki, davalı sigorta vekili tarafından 27/01/2020 tarihli oturumda verilen beyan ile “…feragat beyanı dikkate alınarak, kendilerinin de yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını…” belirtiği görülmüştür. Mahkemece, davalı sigorta şirketi yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar vermiş ise de; davacılar hakkın özünden feragat etmemiş, dava konusu maddi tazminat alacağının yargılama sırasında kavuştukları için feragat etmiştirler. Davalı sigorta şirketi kendisine karşı dava açılmasına yine kendisi sebebiyet vermiş olup, esasen burada dava konusuz kalmıştır. Mahkemece hatalı değerlendirme yapılarak, davalı sigorta şirketi yönünden konusuz kalan maddi tazminat davasında bu davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili, davalı … Sigorta AŞ vekili ve davalılar … vekilinin istinaf istemlerinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan hususlardaki eksiklikler ikmal edilerek, sonucuna göre karar verilmesi için HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Davacılar vekili, davalı … Sigorta AŞ vekili ve davalılar … vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 29/06/2020 tarih, 2019/99 Esas 2020/270 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,

6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 26/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.