Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/172 E. 2022/1476 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/172
KARAR NO : 2022/1476
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/09/2019
NUMARASI : 2017/527 Esas 2019/718 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı dava dışı …’ın kullandığı araçta 18/06/2017 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen tek taraflı kaza sonucu vücut bütünlüğünü yitirecek şekilde yaralandığını, zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak tutarak; geçici iş göremezlik nedeni ile 100,00 TL, sürekli iş göremezlik nedeni ile 3.200,00 TL olmak üzere toplam 3.300,00 TL’nin sigorta şirketine başvuru tarihi olan 05/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, 09/07/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminat kalemine ilişkin olarak isteğini, 5.083,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; kaza yapan aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının poliçe limiti kapsamında sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına göre belirlenecek gerçek zarar ile sınırlı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olduğu; davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç içerisinde yolcu olarak bulunun davacının meydana gelen kazada yaralandığı, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 14/12/2018 tarihli raporda, kaza nedeniyle davacının vücut çalışma gücünü yitirmediği, 4 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağının belirtildiği, aktüer bilirkişiden alınan raporda davacının geçici iş görmezlik zararının 5.083,00 TL olarak hesaplandığı, raporun içeriği ve dosya kapsamının hüküm kurmak için elverişli olmakla, ek rapor alınması cihetine gidilmediği, davalının davacının geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; 5.083,00 TL’nin 20/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; geçici iş göremezlik zararlarının sigorta teminatı kapsamında olmadığından müvekkilinin sorumluluğuna karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davacı tarafından ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğini, belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden bahisle, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, sürekli ve geçici iş göremezik tazminatı istemidir. Mahkemece, alınan maluliyet raporunda kaza nedeniyle davacının sürekli maluliyeti meydana gelmediği, 4 ay iş göremez kaldığından bahisle, sürekli iş görmezlik tazminatına ilişkin talebin reddine, 4 aylık geçici iş göremezlik zararının tazminine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilerek, geçici iş göremezlik zararına ilişkin talebin reddine karar verilmesi istenilmiştir.
Davalı istinaf dilekçesinde davanın reddi gerektiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiş, sonrasında Dairemize gönderdiği 01/03/2022 tarihli dilekçesi ile davacının geçici iş görmezlik zararı oluşmadığını da ileri sürmüştür. Her ne kadar sonrasında Dairemize gönderilen dilekçe süresinde değil ise de; süresinde verdiği istinaf talebi zararın oluşmadığını da, kapsadığından istinaf dilekçesi bu çerçevede de değerlendirilmiştir.
18/06/2017 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde, araç içerisinde yolcu olarak bulunan ve kaza tarihinde 4 yaşında olan davacının yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik zararı ve sürekli iş göremezlik zararının dava dilekçesi ile talep edildiği, taraflarca itiraz edilmeyen A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 14/12/2018 tarihli raporda, davacının sürekli iş göremezliğinin meydana gelmediği, 4 ay süre ile geçici iş göremez kaldığının tespit edildiği görülmüştür.
Yargılamada mahkemece, değerlendirilmesi gereken husus; davacının geçici iş göremezlik zararı talep etmekte haklı olup olmadığı ve davacının geçici iş göremezlik zararı oluşup oluşmadığına ilişkindir.
TBK’nın 54. maddesi gereğince, haksız fiil nedeniyle cismani olarak zarar gören, sürekli çalışma gücünü kısmen veya tamamen yitirmemiş olasa dahi geçici olarak çalışamaması nedeniyle, kazanç kaybına uğraması halinde oluşacak zararlarını, zarar veren ve eylemlerinden sorumlu olanlardan geçici iş göremezlik zararı olarak talep edebilir. Ancak bunun için geçici iş göremezlik zararın varlığının kanıtlanması gerekmektedir.
Geçici iş göremezlik zararının, kazanç getiren bir işte çalışması yahut çalışma imkanı bulunmakla beraber, yaralanması nedeniyle iyileşmesi süresi içerisinde çalışamaması nedeniyle uğranılan zararlara karşı talep edilebileceği Yargıtay içtihatlarında kabul edilmiştir. Bu nedenle çalışma çağında olmayan kişilerin geçici iş göremezlik zararı oluşmayacağından, bu kapsamda tazminat talep edilemez. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/3100 E. – 2020/6803 K., 2019/510 E. – 2020/4533 K., 2019/952 E – 2020/2508 K., 2019/6188 E. – 2020/2146 K. sayılı kararlarında; “Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54’te özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir. Davacı çocuğun kaza tarihindeki yaşı itibariyle, kazanç getiren herhangi bir işte çalışması sözkonusu olamayacağına ve bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğine göre; davacı çocuk için hesaplanan geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmemesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” denilerek, çalışma yaşında olmayan ve fiilen de çalışması olmayan küçükler için geçici iş göremezlik zararının oluşmayacağı kabul edilmiştir.
Somut olayda; davacı kaza tarihine 4 yaşında olup, kazanç getiren bir çalışması bulunmadığı, dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının geçici iş göremezlik zararı da oluşmayacağından, davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Buna göre; yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden karar verilerek, kaza nedeniyle davacının sürekli maluliyetinin meydana gelmemesi, geçici iş göremezlik zararının da oluşmamasına göre davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 04/09/2019 tarihli, 2017/527 Esas 2019/718 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 75,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davalı tarafça yatırılan 87,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve 31,50 -TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 152,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
IV-Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2019/14040 E. sayılı dosyasına nakit olarak depo edilen 11.250,00 TL teminatın yatırana iadesine,
V-HMK’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VI-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 02/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.