Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1711 E. 2022/2443 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1711
KARAR NO : 2022/2443

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2020
NUMARASI : 2016/71 Esas 2020/220 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 09.05.2007 tarihinde davalıya zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu davacının yaralandığını, malul kaldığını, davalı … şirketince davadan önce 26.05.2015 tarihinde 15.794,61 TL ödenmesine rağmen ödemenin yetersiz olduğunu belirterek, HMK’nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 100,00 TL geçici, 1.900,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 03.02.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile sürekli işgöremezlik talebini 16.603,31 TL’ye, geçici işgöremezlik talebini 989,52 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … şirketi vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere … plakalı aracın 20.12.2006-20.12.2007 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile davalıya sigortalı olup sorumluluklarının gerçek zarar, sigortalının kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, davacının başvurusu üzerine 26.05.2015 tarihinde kendisine 15.794,61 TL ödendiğinden sorumluluklarının kalmadığını, aksi halde ödemenin güncellenmesini kusur ve maluliyet yönden ATK’dan rapor alınmasını, geçici işgöremezlik talebinin teminat kapsamında olmayıp SGK ‘nun sorumlu olduğunu, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 09/05/2007 tarihinde davacının kullandığı… plakalı araca, davalı … şirketine ZMMS poliçeli … plakalı aracın %60 kusurlu sevki ile çarpması sonucu meydana gelen kazada, davacının kalıcı iş gücünün %2.2 sini kaybetmesine ve 4 ay süreyle iş ve gücünde kalmasına neden olduğu anlaşılmış, davacının kabul ettiği %8 maluliyet oranı üzerinde hesap bilirkişisi tarafından hesap edilen toplam 17.592,83 TL cismani zararın, davadan önce sigorta şirketine başvurulduğu 26/05/2015 tarihinde eksik ödeme yapıldığı ve bu tarihin temerrüt tarihi olduğu, aracın ticari vasıfta bulunduğu nazara alınarak davacının davasının kabulü ile; 17.592,83 TL’nin temerrüt tarihi olan 26/05/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, davacı vekili tarafından 27.01.2016 tarihli dava dilekçesi ile 09.05.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda oluştuğu iddia edilen maddi tazminatın tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığını, Borçlar Kanunu’nun 72. Maddesinin ” Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımıma uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” hükmünü içerdiğini, bununla birlikte; Poliçe Genel Şartları ve Karayolları Trafik Kanunu gereğince sigorta sözleşmelerinden doğan tazminat taleplerinin kaza tarihinden itibaren işleyen 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, dava konusu kaza sırasında yürürlükte olan 5237 sayılı türk ceza kanunu’nda ise, trafik kazalarında uzamış ceza zamanaşımı süresinin bir veya birden fazla yaralı olduğu hallerde 8 yıl olacağının belirtildiğini, davaya konu kaza 09.05.2007 tarihinde meydana gelmiş olup; 2 ve 8 yıllık zamanaşımı dolmuş olduğundan davanın reddi yerine kabulünün yasaya aykırı olduğunu,
Davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı aracın davalı …. nezdinde … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile 20.12.2006/2007 tarihleri arasında sigortalı olup dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olarak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, davacı tarafın davalı şirkete başvurusu üzerine … nolu hasar dosyası açılmış olup bu dosya kapsamında. 26.05.2015 tarihinde 15.794,61-TL ödeme yapılmış olmakla poliçe genel ve özel şartları doğrultusunda yapılan bu ödemeler ile davalı şirketin poliçeden doğan sorumluluğunu yerine getirmiş olup davacıya karşı başkaca bir sorumluluğu bulunmadığını, hükme esas alınan rapora göre davacının %8 oranında maluliyetinin olduğunun kabulü ile hesaplanan tazminat üzerinden hüküm kurulmuş ise de maluliyet oranının kabul etmediklerini, başvurucunun kalıcı bir sakatlığının olup olmadığının 28603 sayılı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik talebinin poliçe teminatı dışında olup SGK‘nın sorumlu olması nedeniyle reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddini karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalı … şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesi “motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmünü öngörmektedir. Aynı Kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 133/1. (6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 154/1.) maddesinde “borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse zamanaşımının kesileceği” düzenlemesine; 135/1(TBK m. 156/1) maddesinde ise “zamanaşımının kesilmesiyle yeni bir süre işlemeye başlar” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan bu düzenlemelerle herhangi bir ayrım yapılmaksızın, tüm borç ilişkileri bakımından geçerli olan zamanaşımının kesilmesi nedenleri ve kesilmeden sonra işleyecek sürenin ne olduğu tespit edilmiş bulunmaktadır.
Haksız fiil niteliğinde olan trafik kazaları bakımından zamanaşımı sürelerini özel olarak düzenleyen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/2. maddesinde, haksız fiilin aynı zamanda suç teşkil ettiği durumlar için uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı ilkesi benimsenmiştir. KTK’nın 109/2. maddesi ile zarar görenlerin kısa zamanaşımı süreleri nedeniyle hak kaybına uğramasının önlenmesi ve zarar görenlerin korunmasının amaçlandığı açıktır. Bu itibarla, haksız fiil mağduru olan zarar görenlerin korunması amacıyla getirilen ve daha uzun süreler içinde hak arama imkanı veren kanuni düzenlemenin, zarar görenlerin aleyhine sonuç doğuracak biçimde ve mutlak surette uygulanması, kanunun amacına uygun düşmeyecektir. Kaldı ki KTK’nın 109/2. maddesindeki ceza zamanaşımının uygulanması hükmünün, haksız fiiller de dahil olmak üzere tüm borç ilişkilerinde zamanaşımının kesilmesi nedenlerini ayrıca ve açıkça düzenleyen Borçlar Kanunu düzenlemelerini bertaraf edecek şekilde uygulanmasının, özel kanunda hüküm bulunmayan halde genel kanunun uygulanması ilkesine aykırı olacağı da gözden uzak tutulmamalıdır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 23.03.2022 Tarih, 2021/12101 Esas 2022/5616 Karar, 30.03.2022 Tarih 2021/23731 Esas 2022/6255 Karar, 14.03.2022 Esas 2021/11321 Esas 2022/4664 Karar sayılı ilamları )
Davaya konu somut olayda; davacının bedensel zarara uğramasıyla sonuçlanan kazanın 09.05.2007 tarihinde gerçekleştiği; davacının tarihi belli olmayan başvurusu üzerine davacının %6 maluliyeti, CSO 1980, %3 teknik faiz üzerinden hesaplama yapılan 18.05.2015 tarihli aktüer hesap raporuna göre 26.05.2015 tarihinde davalı tarafından davacıya 15.794,61 TL tazminat ödemesinin yapıldığı; bu ödemenin yetersiz olduğu gerekçesiyle davacı tarafından 27.01.2016 tarihinde eldeki davanın açıldığı, davalı vekilinin süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunduğu ancak mahkemece KTK’nun 109/2.maddesi gereğince kaza nedeniyle Bünyan Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/190 Esas sayılı dosyasında taksirle birden fazla kişinin yaralanması nedeniyle TCK’nun 89/4. maddesi kapsamında ceza yargılamasının sürdürüldüğünden ceza zamanaşımının süresi ve davacının davalıya müracaatı üzerine 26/05/2015 tarihinde ödeme yapmasıyla TBK’nun 154. maddesi gereğince bu tarihte borcun kısmen ödenmesi nedeniyle zamanaşımının kesildiği gerekçesiyle davalının zamanaşımı itirazının reddine kara verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun görülmemiştir.
Mahkemece davacı tarafından dava öncesi davalı … şirketine müracaatına ilişkin dilekçesi ve dilekçenin davalıya tebliğ tarihi araştırılarak hasar dosyası da incelenmek suretiyle yukarıdaki açıklamalar ve emsal Yargıtay kararları da gözönüne alınarak olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 133/1. (6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 154/1.) maddesinde “borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse zamanaşımının kesileceği” düzenlemesine; 135/1(TBK m. 156/1) maddesinde ise “zamanaşımının kesilmesiyle yeni bir süre işlemeye başlar” düzenlemesine göre değerlendirilme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de davacının davalıya başvurusu sırasında sunduğu 20.03.2015 tarihli Ankara Numune Eğitim Araştırma Hastanesinin Engelli Sağlık Kurulu raporundaki engel oranı %6 belirlenmiş iken, mahkemece bu oranın %8 olarak kabulü ve bu oran üzerinden aldırılan aktüer bilirkişi raporu gereğince hesaplanan tazminata karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … şirketi vekilinin anılan yönlere ilişkin istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … şirketi vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.06.2020 tarihli, 2016/71 Esas, 2020 /220 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yukarıda açıklandığı üzere tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davalı … şirketi tarafından yatırılan 300,44 TL istinaf harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-Davalı … şirketi tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
4-İstinafa gelen davalı … şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-Ankara 32. İcra Müdürlüğü 2020/6465 sayılı dosyasına yatırılan 45.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına dair,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 28.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …


Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.