Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1707 E. 2022/2456 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1707 – 2022/2456
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1707
KARAR NO : 2022/2456

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2020
NUMARASI : 2017/784 Esas 2020/320 Karar

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : Tazminat(Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 12/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde;02/08/2016 tarihinde davalıya trafik sigortalı,dava dışı … sevk ve idaresindeki aracın, davacının sevk ve idaresindeki motosiklete çarpması suretiyle vuku bulan kaza neticesinde davacının sakat kaldığını, kazanın oluşumunda davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, davalı şirket tarafından davacıya yapılan ödemenin eksik olduğunu belirterek şimdilik 200,00-TL geçici iş göremezlik ve 3.000,00-TL daimi iş göremezlik tazminatı toplamı olan 3.200,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 22/10/2019 tarihli bedel artırım dilekçesi ile talebini 20.040,14-TL artırarak 23.240,14-TL’ye yükseltmiş; 20/01/2020 tarihli dilekçesi ile talebini 16.050,01-TL daha artırarak 39.290,15-TL’ye yükseltmiş, talebin öncelikle bedel artırım olarak kabulünü, kabul görmemesi halinde ise ıslah olarak değerlendirilmesini istemiş; 26/02/2020 tarihli dilekçesi ile 39.290,15-TL olan dava değerinin 1.248,94-TL’sinin geçici iş göremezlik ve 38.041,21-TL’sinin ise daimi iş göremezlik talebine ilişkin olduğunu açıklamıştır.
Davalı … Sigorta Aş vekili cevap dilekçesinde; Davacının başvuru şartını yerine getirmediğini, kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafa %3 maluliyet ve %50 kusur oranına göre 23/10/2017 tarihinde 10.135,00-TL ödeme yapıldığını ve davacı tarafından bu maluliyet oranının kabul gördüğünü, davaya konu olayın 02/08/2016 tarihinde meydana geldiğini, trafik sigortası poliçesinin 23/11/2015 tarihinde tanzim edildiğini, vade tarihlerinin 24/11/2015-2016 olduğunu, söz konusu poliçe tanzim tarihinin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren trafik sigortası genel şartlarından sonra olması sebebiyle olayda yeni trafik sigortası genel şartlarının uygulanması gerektiğini, aktüer bilirkişi tarafından hesaplama yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, tüm dosya kapsamı, deliller, bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davacının sevk ve idaresindeki motosiklet ile 02/08/2016 tarihinde Emirdağ’dan Sivrihisar’a seyir halinde iken gidiş yönüne göre yolun sağ kısmında banket üzerinde sağ şerite taşmış halde bulunan davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’nın aracına sol arka köşe kısmına motosiklet ile çarparak devrildiği ve sürüklenerek bariyerlere çarpmak sureti ile davacının yaralanmasına neden olduğu, denetime elverişli ve hükme esas alınabilir mahiyetteki kusur incelemesi neticesinde davacının %75 oranında asli kusurlu, davalıya sigortalı araç sürücüsünün ise %25 oranında tali kusurlu olduğu ve İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu raporunda davacının tüm vücut engellilik oranının %13 olduğu ve iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceğine yönelik tespitlerin yerinde olduğu, davacıya yapılan dava öncesi ödemenin yetersiz ve eksikliğinin açık olması nedeniyle bakiye daimi iş göremezlik tazminatı talebinde bulunabileceği kanaatine varıldığı, Bilirkişi kök ve ek raporunda kusur oranının tenzili neticesinde 1.248,94-TL geçici iş göremezlik zararı hesap edildiğinden davacının talep artırım dilekçesi doğrultusunda geçici iş göremezlik talebinin kabulüne karar vermek gerektiği,ek rapor neticesinde bu alacak kalemi yönünden mahiyeti gereği bir değişiklik söz konusu olmadığından, 1.248,94-TL geçici iş göremezlik talebi yönünden temerrüt tarihi olan 07/10/2017 tarihinden itibaren aracın otomobil olduğu da gözetilerek yasal faizi ile tahsili şeklinde davanın kabulüne karar vermek gerektiği, dosya kapsamında tartışılması gereken esas hususun, daimi iş göremezlik bakiye tazminatı yönünden davacının ilk bedel artırım dilekçesinin ardından alınan kök rapor doğrultusunda ikinci bedel artırım dilekçesinin -kabul görmemesi halinde ıslah talebinin- ne şekilde değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin olduğu, 7251 sayılı Kanun değişikliği öncesi HMK madde 107/2’de ”Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir” şeklinde yer alan düzenleme uyarınca, belirsiz alacak davasında davacının her bilirkişi incelemesinden sonra talep sonucunu yeniden belirleyemeyeceği ve sadece bir kez talep sonucunun belirlenmesi yönünde değerlendirme yapabileceği ve talebini bir kez artırabileceğinin kabulünün gerektiği, iş bu davada davacı vekilinin kendi irade ve inisiyatifi doğrultusunda bilirkişi kök raporu uyarınca talep artırımı yapmak sureti ile bu hakkını tükettiği, nitekim bilirkişi kök raporuna davacı vekilinin herhangi bir itirazının da bulunmadığı dikkate alındığında raporun ve rapor doğrultusundaki talep artırımının kendisini bağladığının kabulünün, belirsiz alacak davasının mahiyeti ile uygun düştüğü, davacı vekilinin ikinci kez talep artırımında bulunamayacağının kabulü ile 20/01/2020 tarihli ve harcı 24/01/2020 tarihinde yatırılmış olan dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak değerlendirildiği, Davacı vekilinin ıslah dilekçesinde ıslah tarihinden, bedel artırım dilekçesinde ise temerrüt tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduğu ve talebi ile bağlı kalınarak karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, 38.041,21-TL daimi iş göremezlik tazminatının yönünden faiz talebindeki farklılık nedeni ile bütün olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilerek ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğinden, talep artırım dilekçesinde, davacı vekilinin geçici ve daimi iş göremezlik toplamı olarak 23.240,14-TL talep etmesi nedeniyle hesap edilen geçici iş göremezlik zararı 1.248,94-TL’nin mahsubu neticesinde 21.991,20-TL daimi iş göremezlik tazminatı talep ettiği ve bu miktar yönünden de temerrüt tarihi olan 07/10/2017 tarihinden itibaren aracın otomobil olduğu da gözetilerek yasal faizi ile tahsili şeklinde karar tesisi gerektiği, ancak ıslah ve sonrasında talep açıklama dilekçelerinde talep ettikleri toplam daimi iş göremezlik zararı olan 38.041,21-TL’den talep artırım dilekçesi ile talep edilmiş 21.991,20-TL’nin mahsubu ile hesap edilen 16.050,01-TL yönünden ise ıslah dilekçesindeki talep ile bağlı kalınarak ıslah harcının yatırıldığı tarih olan 24/01/2020 tarihinden yasal faizi ile tahsili şeklinde karar tesisi gerektiği kanaatine varılmakla Davanın kabulü ile; 1.248,94-TL geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 07/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 38.041,21-TL daimi iş göremezlik bakiye tazminatının 21.991,20-TL’sine temerrüt tarihi olan 07/10/2017 tarihinden, 16.050,01-TL’sine ise davacı talebi uyarınca ıslah tarihi olan 24/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde; Hükme esas alınan maluliyet raporu denetime elverişsiz olup söz konusu rapora göre hüküm verilemeyeceğini, 14.09.2017 tarihli eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından verilen sağlık kurulu raporunda %3 malliyet tespiti yapılmış olup konu raporun medikal inceleme akabinde maluliyet oranının kabul edilebilir/rasyonel olduğunun rapor edildiğini, bu sebeple yapılan aktüer hesaplama ile %3 maluliyet üzerinden davacı tarafa 23.10.2017 tarihinde 10.135,00-TL ödeme yapılarak davalı şirketin poliçe kapsamında sorumluluğunun sona erdiğini, yargılama esnasında alınan maluliyet raporu ile %13 maluliyet tepiti yapılmış olup raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin karar verildiğini, dosyada mevcut iki maluliyet raporu arasında da fark olmakla bu çelişki giderilmeksizin son rapor üzerinden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davacının kazayla illiyet bağı bulunan gerçek kalıcı maluliyet oranının mevzuata uygun olarak tespiti için yeni bir maluliyet raporu alınması gerektiğini, çelişkilerin giderilmesi için adli tıp 3. ihtisas kurulundan yeniden rapor alınması gerektiğini (Y. 10. HD. 1998/470 Esas, 1998/512 Karar 09.12.1998 trh,Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2011/10228 Esas, 2012/9206 Karar sayılı ilamı), aktüer bilirkişi raporu denetime elverişsiz olup tekrardan bir aktüer bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, Bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalarda herhangi bir aktüeryal peşin değer formülü uygulanmadığını ve progresif rant tekniğine göre hesaplama yapıldığını, Genel Şartlara aykırı olarak progresif rant tekniğine göre aktüeryal olmayan hesaplama yapıldığını, gelecek dönem hesabında kullanılan gelire her yıl için % 10 artış, % 10 iskonto uygulandığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereğince devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, uyuşmazlığa uygulanması gereken genel şart hükümleri uyarınca tazminatın “belirli süreli dönem başı ödemeli hayat anüitesi” formülüne göre hesaplanması gerekirken, raporda genel şartlara aykırı olarak “tam hayat anüitesi” kullanıldığını, hesaplanan fahiş tazminatı kabul etmediklerini, raporda, tam hayat anüitesi yöntemi ile yaşam tablosunun sonuna kadar hesaplama yapılmış olmakla, işbu yöntemin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına aykırı olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin sözü ve özü ile birlikte tazminat hesaplamalarında Genel Şartlarda düzenlenen usul ve esaslara uyulması gerektiğini açıkça emrettiğini, bu hususta herhangi bir takdir yetkisi tanımadığını, Genel Şartlara, dolayısıyla kanuna aykırı olarak yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda maddi hatalar söz konusu olduğundan, yeniden hesaplama yapılması gerektiğini, Bilirkişi tarafından söz konusu ücret ilgili tarihteki net asgari ücrete oranlanarak 1,25 (1.665,25/1.300,99) katsayısı elde edildiğini ve olay tarihi ile 01.12.2017 tarihi arasındaki dönemde geçerli olan asgari ücretin ilgili katsayı ile çarpıldığını, söz konusu hususun olması gerekenden daha düşük katsayının belirlenmesine neden olduğunu, bilirkişinin işlemi hatalı olup doğru hesaplamanın; 2016 yılı aylık geliri: 1.665,25-TL / İlgili Dönemdeki Aylık Ortalama Net Asgari Ücret 1.300,99-TL, Doğru Katsayı: (1.665,25-TL / 1.300,99-TL= 1,28) olduğunu, doğru katsayının (1,28), 2017 yılında geçerli olan net asgari ücretin ilgili katsayı ile çarpıldığını (Yargıtay 21. HD 09.12.1996, 6011-6822 (Yargı Dünyası, 1997/2-134), poliçenin tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken genel şart hükümleri gereğince geçici iş göremezlik bakımından davalı şirketin sorumluluğu bulunmadığını, Yargıtay İçtihatları ile de kabul edilmiş olduğu üzere yeni Genel Şartların yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra düzenlenen tüm poliçelere ilişkin uyuşmazlıklarda Genel Şart hükümlerine göre karar verilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik giderleri de dahil olmak üzere tedaviye ilişkin tüm giderler” hem 6111 sayılı kanun doğrultusunda ktk 98. madde gereği hem de trafik sigortası genel şartları uyarınca tedavi teminatı içerisinde değerlendirildiğinden teminat dışında kaldığını, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değiştirilen Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi gereğince sigorta şirketlerinin sorumluluğu sona ermiş olup, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın bu masrafların SGK tarafından karşılanacağını, yeni düzenlenen Genel Şartlar hükmünün, 6111 sayılı kanun ile getirilen düzenlemeye paralel bir anlayış ile hazırlanmış ve hatta bakıcı gideri tazminatı konusunda yaşanan uyuşmazlıklara çözüm getirmek amacıyla yukarıda belirttilen ayrımı benimsediğini, gerek kanun, gerekse uygulama bakıcı giderlerini tedavi kapsamında kabul etmekle birlikte içtihatların herhangi bir yasal gerekçeye dayanmaksızın bu giderlerden sigorta şirketlerini sorumlu tuttuğunu, davalı şirketin tedavi giderleri arasında olan geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderlerine ilişkin sorumluluğu olmadığını, faizin, asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz olarak uygulanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve bakiye sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacının davaya konu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle geçici ve sürekli maluliyetine ilişkin rapor, son durum raporları alındıktan ve tüm tıbbi evrakları incelendikten sonra konusunda uzman İstanbul ATK 2. ihtisas dairesince düzenlenmiş olup, davacıda meydana gelen omuz hareket kısıtlılığı, abduksiyon kısıtlılığı, alt ekstremite uzunluk farkı nedeniyle davacının yerleşik Yargıtay uygulamaları ile benimsenen yönetmelik hükümleri uyarınca özürlülük oranının %13 ve geçici iş göremezliğinin 3 ay olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu rapor denetime ve hükme elverişli olmakla hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Davalı sigorta şirketine, davacının başvurusu nedeniyle davalı tarafça tazminat hesabında esas alınan rapor, engelli sağlık kurulu raporu olup, yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği davacının iş göremezlik tazminatının hesaplanmasında dikkate alınamayacağından, raporlar arasında çelişki olduğundan söz edilemez. Kaldı ki, davalı tarafın mahkemece hükme esas alınan maluliyete dair rapora yargılama sırasında süresi içinde itirazı olmadığı da anlaşılmakla, yargılamada ileri sürülmeyen hususlar istinaf sebebi yapılamayacağından davalı vekilinin bu hususa yönelik yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığını, bu giderlerden SGK’nın sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesinin gerekmesi, 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararı 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacının geçici iş göremezlik tazminatını davalı sigorta şirketinden talep edebilmesine, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde, geçici iş göremezlik zararının SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik gideri ödemesinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmamasına (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 Esas, 2019/10217 Karar 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) göre davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi de doğru görülmemiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ZMSS genel şartlarının az yukarıda değinilen Anayasa Mahkemesi Kararı gereğince iptaline karar verilmesi nedeniyle tazminat hesabında ZMSS genel şartlarının uygulanmamasında bir isabetsizlik bulunmamasına, bununla birlikte artık yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince (bu husustaki görüş değişikliği sonucu) tazminat hesabının TRH 2010 yaşam tablosu ve progressif rant formülüne göre yapılması gerekirken, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda PMF 1931 yaşam tablosu ve progressif rant yöntemine göre hesaplanması doğru değil ise de, bu durum istinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketinin daha lehine olmakla (TRH 2010 Erkek yaşam tablosunda davacının bakiye yaşam süresi daha fazla olduğundan) bu hususa girilmemesine, tazminat raporunda yapılan maddi hataların ek raporla giderilmesine, ek raporda gelir ve asgari ücret katsayısının doğru şekilde tespit edilmesine, tazminat hesaplamasında isabetsizlik olmamasına, hükme esas alınmasında usulsüzlük görülmemesine, davalının 07.10.2017 tarihinde temerrüdünün oluşmasına, davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki talebi doğrultusunda sürekli iş göremezlik tazminatının bir kısmına (HMK 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gereği) ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine ve mahkemenin gerekçesine göre davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 2.683.92-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 670.97-TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 2.012.95-TL harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 150.00-TL gider avansından kullanılmayan kısmın davalı sigorta şirketine iadesine,
5-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile 28.12.2022 tarihinde karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.