Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1703 E. 2023/185 K. 17.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1703 – 2023/185
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1703
KARAR NO : 2023/185

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2020
NUMARASI : 2018/174 Esas 2020/289 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 17/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalıya sigortalı araçta yolcu konumunda olduğunu, araç dava dışı sürücü … yönetiminde iken 08.03.2011 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu davacının yaralandığını, …’ın kazada, KTK’nın 52/1 b maddesi uyarınca asli kusurlu olduğunu, davacının omurgasında kırık meydana geldiğini, 2918 sayılı kanunun 97. maddesi gereğince maddi zararın tazmini talebi ile davalı sigorta şirketine Ankara 16. Noterliğinin 14.02.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile başvuru yapıldığını, ihtarnamenin 16.02.2018 tarihinde davalı şirkete ulaştığını, bugüne kadar davalı şirket tarafından davacının maddi zararının tazmin edilmediğini, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusuru miktarınca, davacının maluliyeti oranında, poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere, davacı için sakatlık limitleri kapsamında ayrı ayrı, geçici ve sürekli iş göremezlik, tedavi gideri, bakıma muhtaç durumda olması sebebi ile ayrıca tedavi giderleri limiti kapsamında bakıcı gideri ve ulaşım giderlerinden de sorumluluğunun söz konusu olduğunu belirterek ıslah ve ek dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; davacı için geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik, tedavi gideri, bakıcı gideri ve ulaşım gideri olmak üzere toplam 20.000,00-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiş; 16/11/2018 tarihli açıklama dilekçesinde; sürekli iş görmezlik nedeni ile 19.000-TL, geçici iş görmezlik nedeni ile 500-TL, bakım gideri için 300-TL, tedavi gideri için 100-TL, ulaşım gideri için 100-TL talep ettiklerini bildirmiş;15/05/2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile sürekli iş görmezlik tazminatını 96.324,56-TL’ye, geçici iş görmezlik talebini 3.583,95-TL’ye, bakım giderini 823,05-TL’ye, tedavi ve ulaşım gideri talebini 6.000,00-TL’ye çıkarmıştır.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; aracın davalı şirket tarafından 23/12/2010-2011 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile sigortalandığını, olay tarihinin 2011, dava tarihinin ise 2018 olduğunu dolayısıyla gerek kısa gerekse mutlak ceza zamanaşımının dolduğunu, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini, davalının sorumluluğunun Trafik Poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun tespiti gerektiğini, zarar görenin müterafik kusuru bulunması durumunda tazminattan uygun bir oranda indirim yapılması gerektiğini, davacı yanın maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevk edilerek yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınmasını, davacının SGK’dan geçici İş göremezlik ödeneği, tedavi gideri ya da peşin sermaye değerleri dolayısıyla herhangi bir ödeme alıp almadığının tespitini,tazminat hesaplanması amacıyla, aktüer siciline kayıtlı uzman bilirkişiden rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Yerel mahkemece 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85. maddesine göre, bir aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin yaralanmasına veya ölümüne sebebiyet vermesi halinde teşebbüs sahibi ve araç işleteninin oluşan zarardan sorumlu olduğu, aynı yasanın 88. maddesine göre; birden fazla zarar verenin bulunması halinde zarar verenlerin, zarar görene karşı müteselsilen sorumlu oldukları, yine aynı kanunun 90. maddesine göre maddi tazminatın biçim ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı,Karayolları Mali Sorumluluk Sigortası, KTK gereğince yaptırılması zorunlu bir sigorta olup, sigorta edenin poliçe ile işletenin hukuki sorumluluğunu belirli limitler içerisinde üstlendiği, Trafik Sigortası Genel Şartlarının 01/06/2015 tarihinde değiştirildiği ve tazminatın genel şartlara göre hesaplanacağına ilişkin 2918 sayılı yasanın 90. maddesinde yapılan değişikliğin ise 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girdiği, değişen yeni genel şartların C11. maddesine göre “Yeni Genel Şartların ancak bu tarihten sonra düzenlenecek poliçeler dolayısı ile uygulanabileceğinin” belirlenmesi nedeni ile poliçenin 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenmesi ve kazanında bu tarihten sonra meydana gelmesi halinde yeni genel şartların uygulanması gerektiği, önceki tarihli poliçelerde ise eski genel şartların uygulanması gerektiğinin mahkemece kabul edildiği, dava konusu kazanın, davacının içinde yolcu olarak bulunduğu aracın sürücüsünün kontrolünü kaybedip orta refüje çarpması sonucunda oluştuğu, araçta yolcu olarak bulunan davacının bu şekilde yaralandığı, kaza tek taraflı olduğundan ve davacı araçta yolcu olarak bulunduğundan davacıya yüklenebilecek kusur bulunmadığı, … Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca hazırlanan rapora göre davacının vücut çalışma gücünden %11.2 nispetinde kaybettiği, 6 ay süreyle iş göremezlik halde kaldığı, 1 ay süre ile bakıcı ihtiyacı olduğunun belirtildiği, davacının asgari gelir düzeyi üzerinde kazancı olduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığından davacının yasal asgari ücret elde edeceğinin kabul edildiği, kaza 2011 yılında gerçekleştiğinden kaza tarihi itibari ile geçerli “çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işleri yönetmeliği”ne göre belirlenen maluliyet oranı, PMF 1931 yaşam tablosu ve asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı,geçici bakıcı gideri hesaplamasında brüt asgari ücretin esas alındığı, denetime elverişli aktüer bilirkişi hesabına itibar edilerek davacının 823.05-TL bakıcı tazminatı, 3.583,95-TL geçici iş görmezlik tazminatı, 96.324,56-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere 100.731,56-TL tazminat belirlendiği, doktor bilirkişi raporunda SGK kapsamı dışında kalan ve fatura edilemeyen tedavi ve yol gideri olarak 6.000-TL hesaplanmış ise de söz konusu giderin kaza tarihi olan 2011 yılında yapılmış olması gerçeği ile herhangi bir belgeye dayalı olmaksızın davacının yaralanma ağırlığına göre tespiti gözetildiğinde maddi gerçeği tam olarak yansıtmasının mümkün olmadığı, esasen bu zarar kaleminin matematiksel bir gerçeklikle belirlenmesinin imkansızlığı gözetildiğinde Türk Borçlar Kanunu 50/2. maddenin verdiği yetkiye göre indirime gidilerek 3.000-TL üzerinden kabulünün takdiren yerinde görüldüğü, neticede davanın 103.731.56-TL üzerinden kısmen kabul edilmesi gerektiği, ancak reddedilen kısım takdire dayalı olarak reddedildiğinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmediği ve aynı nedenle yargılama giderinin kabul ve red oranına göre paylaştırılmadığı, davadan önce davalıya müracaat 16/02/2018 tarihinde gerçekleştiğinden bu süreye 8 iş günü eklenerek temerrüt tarihinin 27/02/2018 olarak belirlendiği, araç hususi nitelikte olduğundan yasal faiz işletildiğinden bahisle, davanın kısmen kabulüne, 103.731,56-TL’nin 27/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece itirazları hiçbir surette dikkate alınmaksızın karar verildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, cevap dilekçesinde dava konusu olayda taşımanın niteliğinin, menfaat karşılığı olmadan yapılan hatır taşımasına dair Yargıtay içtihadı uyarınca değerlendirilmesini talep etmelerine rağmen işbu hususta herhangi bir inceleme veya araştırma yapılmaksızın talebin zımnen reddedildiğini, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı, yani olayın özel şartları göz önüne alınarak araştırılması ve işbu araştırma neticesi tazminatın, hakkaniyete uygun bir oranda indirilmesinin hem TBK; hem de Yargıtay İçtihatları’nın bir gereği olduğunu (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2004/4-207 E. 2004/226 K. 14.04.2004 tarihli kararı), davacı sigortalı araçta yolcu konumunda bulunmakla birlikte davacı ile sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir akrabalık ilişkisi bulunmadığını, kaldı ki, söz konusu taşımanın menfaat karşılığı yapılan bir taşıma olmadığını, kazada hatır taşımacılığı bulunduğunu, emsal yargı kararları gereği belirlenen tazminattan en az %20 oranında hatır taşımacılığı indirimi uygulanması gerekirken mahkemece bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, davacının kazanın oluşumundaki müterafik kusurunun değerlendirilmediğini, (Yargıtay 17. HD 12.02.2009 tarih,2008/3493Esas- 2009/515 K. Sayılı kararı), zarar görenin müterafik kusurunun bulunması durumunda tazminattan en az %20 oranında indirim yapılması gerektiğini, bu oran belirlenirken zararın meydana geliş biçimi, zarar görenin müterafik kusurunun zararın meydana gelmesi ve artmasındaki etkisinin dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini, itirazlarına rağmen emniyet kemeri takılmaması hususu değerlendirilmemişse de; emniyet kemerinin takılmamış olması zararın ortaya çıkmasını ve artmasını etkileyen en önemli faktörlerden olup bu yönüyle açık müterafik kusur teşkil ettiğini, mahkemece, ceza dosyası evrakları, soruşturma ve kovuşturma dosyaları ile kolluk ifade tutanakları; ayrıca kaza sonrası ilk muayene tutanakları gereği emniyet kemeri takılmadığı hususu değerlendirilerek ve müterafik kusur indirimi uygulanarak karar verilmesi gerekirken, itirazlarının dikkate alınmadığını, emniyet kemerinin takılı olduğu durumlarda, kemer hizasında boynun araçta oturulan konuma göre sağ veya sol yanından, göğüs ve karın bölgesine doğru “kemer izi” olarak tabir edilen kızarıklık-morarma yer aldığını, bu durumun kaza sonrası ilk muayene evraklarında vücudun hangi bölgelerinden yara alındığı kısmında görüldüğünü, halbuki davacının yaralanmasında, bu yönde bir işaretleme olmadığından, kemer izi bulunmadığı; dolayısıyla emniyet kemeri takılmadığının anlaşıldığını, olay tarihi 2011; dava tarihinin ise 2018 olduğunu, dolayısıyla 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tespit edilen maluliyetin ne kadarının kazayla illiyetinin bulunduğu; ne kadarının bulunmadığı hususunda aktüer hesabına esas alınan maluliyet raporunda ve kararda herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini, tespit edilen arazların kazayla illiyeti bulunmadığından kabul etmediklerini, tüm tedavi evraklarının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevk edilerek yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınması, maluliyet hesabında yalnız fiziki ve sürekli nitelik taşıyan arazların dikkate alınması, buna göre kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet oranının belirlenmesi gerektiğini, davalı şirketin tedavi gideri talebine ilişkin sorumluluğu bulunmadığını, 6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun değişen 98. maddesindeki Trafik kazalarındaki acil sağlık ve tedavi hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan karşılanacağı hükmü nedeni ile tedavi masraflarından SGK’nın sorumlu olduğunu, prim aktarımı neticesinde 6111 sayılı yasa uyarınca, davalı şirketin tedavi giderlerinden sorumluluğu kalmadığını, sağlık gideri teminatı bulunmadığını tedavi gideri, bakıcı gideri vs. taleplerin SGK’nın karşılayıp karşılamadığına bakılmaksızın davalı bakımından reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davalıya trafik sigortalı, dava dışı sürücü yönetimindeki araçta yolcu konumunda bulunan davacının tek taraflı olarak gerçekleşen trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle sigorta şirketinden talep edilen geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri, SGK tarafından karşılanmayan tedavi ve ulaşım gideri tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davanın yaralanmalı trafik kazasından kaynaklanan cismani maddi tazminat istemine ilişkin olması sebebiyle 2918 Sayılı KTK’nın 109 maddesi gereğince 8 yıllık zamanaşımı süresine tabi olmasına, olay tarihinden dava tarihine kadar 8 yıllılk zamanaşımı süresi geçmediğinden zamanaşımı definin yerinde olmamasına, maluliyet yönünden hükme esas alınan raporda, davacının davaya konu trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanması dolayısıyla tüm tıbbi evraklarının temin edildiği, son durum raporlarının alındığı ve gerekli grafileri çekildikten sonra açıkça kaza tarihi de belirtilmek suretiyle davaya konu trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanması nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının belirlenmiş olmasına, yine kaza ile illiyetli şekilde geçici iş göremezlik süresi ve bakıcı ihtiyacı süresinin tespit edildiğinin anlaşılmasına, aktüer bilirkişi raporunda da bu oranlar ve süreler esas alınarak tazminat hesabı yapılmasına, kaldı ki davalı sigorta şirketi vekilinin yargılamada davacı yönünden alınan maluliyet raporuna itirazının bulunmamasına, yargılamada itiraz edilmeyen hususların istinaf sebebi yapılamamasına, davacı, davalıya sigortalı araçta yolcu konumunda olup, KTT’da emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususunun belirsiz olarak işaretlenmesine, araçtan fırlama olmamasına, havanın kar yağışlı ve zeminin kaygan olması nedeniyle aracın kayarak sol orta refüje devrildiğinin anlaşılmasına, davacının bu şekilde gerçekleşen kaza sonucu yaralanmasına, olayda müterafik kusuru bulunduğunun, emniyet kemeri takmadığının davalı tarafça somut delille ispatlanmamış olmasına, bu hususta dosya kapsamında da delil bulunmamasına, olay tarihinde davacının eşi ve kızının da davalıya sigortalı araçta bulunmalarına, araç sürücüsü hakkında şikayetçi olunmadığından Cumhuriyet Savcılığınca KYO kararı verilmesine, iş bu dosya ve hazırlık soruşturması evrakı kapsamından taşımanın kimin yararına olduğunun, davacı ile araç sürücüsü arasında akrabalık ilişkisi bulunup bulunmadığı, ücret karşılığı taşınıp taşınmadıklarının anlaşılamamasına, davalının hatır taşıması olduğuna yönelik iddiası soyut olup, somut delillerle ispatlanmamasına, bu nedenle müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılmamasında isabetsizlik bulunmamasına, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri örnekseme yoluyla sayılmış olup kapatılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin ve Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları gereği SGK sorumluluğunda olmayan (belgesiz) tedavi giderlerinin de anılan kanun hükmü kapsamında sigorta şirketinden tazmini gereken zararlardan olmasına, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğunun açıklanıp sınırlandırılmasına, KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderlerinin, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibaret olmasına, SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceğinin aşikar bulunması nedeniyle davalı sigorta şirketinin, SGK’nın sorumluluğunda bulunmayan, ancak davacının yaralanması sebebiyle yapılması gereken zorunlu belgesiz tedavi giderlerinden sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemenin gerekçesine göre davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 7.085,90-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 1.772,00-TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 5.313,90-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği,kesinleştirme ve harç ikmali işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile 17.03.2023 tarihinde karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.