Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1697 E. 2022/2330 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1697 – 2022/2330
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1697
KARAR NO : 2022/2330

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2020
NUMARASI : 2018/963 Esas 2020/267 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 01.11.2018 tarihinde, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı otobüsün yaya …’a çarparak ölümüne neden olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, destek …’ın vefatı nedeniyle eşi olan davacının maddi zarara uğradığını, davalı sigorta şirketine yapılan başvurudan bir sonuç alamadıklarını belirterek, belirsiz alacak olarak açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı için 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini 81.960,50 TL olarak belirlemiş, ve ıslah dilekçesi ile 98.248,65-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasında davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının eşi olan müteveffa yaya …’ın % 70, davalı… A.Ş. şirketi sigortalısı dava dışı sürücü …’ın % 30 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, aktüer bilirkişi raporunda davacının 2018 yılının Ağustos/Eylül/Ekim aylarına ait maaş bordrolarında ortalama aylık gelirin asgari ücretin 1.94 katı olduğunun kabul edildiği, pasif dönem hesabının seçenekli olarak değerlendirildiği, bilirkişi ek raporunda pasif dönem başlangıcının 65 yaş alınarak yapılan hesaplamanın dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, 71.581,27-TL destekten yoksun kalma tazminatının 27.12.2018 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yargılama esnasında kusur durumuna ilişkin olarak düzenlenen raporları kabul etmediklerini, 20.05.2019 tarihli kusur raporunda, müteveffa …’ın 5714 /1 Sokak ile 5714/31 sokak kavşak başında bulunan 49 nolu binanın önünde inşaat halinde bulunan binanın fotoğrafını çekmek için taşıt yolu kenarından 4.20 m içerideki bir noktadan binanın fotoğrafını çektiği sırada … plakalı yolcu otobüsü tarafından çarpılması sonucu olayın meydana geldiğini, olayda …’ın %70 oranında kusurlu olduğu, otobüs sürücüsünün ise meydana gelen olay sonucunda ön cama fırlaması, olayın meydana geldiği yolun iki yönlü trafiğe açık, 5 şeritli bir yol olması durumu ile olay vaktinin gündüz, görüşün açık olması durumları değerlendirilerek olayda %30 oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini, rapora itirazları üzerinde 30.09.2019 tarihli kusur raporunun alındığını, ancak düzenlenen raporda itiraz edilen hususların değerlendirilmeden aynı kusur oranlarının belirlendiğini, raporları kabul etmediklerini, olayın meydana geldiği vaktin gündüz ve görüşün açık olması, yolun iki yönlü trafiğe açık 5 şeritli bir yol olması ve ayrıca müteveffaya çarpmanın sonucu otobüs sürücüsünün ön cama fırlaması durumları değerlendiğinde sürücünün aracını dikkatsiz, tedbirsiz ve hızlı bir şekilde kullandığını açıkça gösterdiğini, otobüs sürücüsünün kaza yerini de içeren güzergahta her gün çalışan bir otobüs şoförü olduğunu, normal bir araç sürücüsünden çok daha fazla özen göstermesinin bekleneceğini, kaza tespit tutanağına ve tanık ifadelerine göre taşıt yolu kenarında banket veya yaya yolu/kaldırımı bulunmadığını, otobüs şoförünün inşaatın sürdüğü bu alandan geçişini yaparken kaldırımın ve yaya yolunun bulunmadığını dolayısıyla yayaların taşıt yolunu kullanmak zorunda olduğunu gözetmesi gerektiğini, sürücünün dikkatsiz, tedbirsiz ve hızlı bir şekilde aracını kullandığı için kazanın meydana geldiğini, kazanın yolun virajlı noktasında meydana geldiğini, yolun dönemeçli olmasına ve inşaat alanının yanından geçmesine rağmen hızını buna uygun olacak şekilde düşürmediğinden müteveffayı son ana kadar fark edemediğini, kaza yerinin 5 şeritli bir yol olup, sürücünün yolun ve hızının gerektirdiği şekilde dikkatli ve özenli davransaydı direksiyon manevrası yaparak diğer şeritlere geçerek olayı önleyebileceğini, mahkemece müteveffanın 65 yaşında emekli olduğu kabul edilerek hesaplanan tutarın hükme esas alındığını, müteveffa … kaza tarihinde 62 yaşında olup halen göz doktorluğu mesleğini icra etmeye devam ettiğini, Resmi Gazete’de yayımlanan 694 sayılı KHK ile “Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına ait sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan tabip ve uzman tabipler ile Aile Hekimliği Kanunu hükümlerine göre istihdam edilen aile hekimlerine, kendi istekleri ve kurumun ona dahilinde 72 yaşına kadar” çalışma imkanı getirildiğini, mahkemece yargılama esnasında da Ankara Tabip Odasına müzekkere yazılarak emsal ücret ve pasif dönem yaşına dair hususların sorulduğunu, Ankara Tabip Odası’nın 14.01.2019 tarihindeki 0134/2019 sayılı uzman tabiplere ilişkin emsal ücret araştırma yazı cevabında ise pasif döneme esas yaşın 72, maksimumunun ise 75 yaş olduğunun belirtildiğini, mahkeme tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden 65 yaş pasif dönem olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacının eşi yaya…’a çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında, bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin kusur oranlarına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı, eşinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş, müteveffanın olay tarihinde göz hastalıkları uzmanı doktor olarak özel bir klinikte çalıştığı, kaza tarihinde 61 yaşında olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece Ankara Tabip Odasına yazılan yazıya verilen cevapta 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek Madde 17 göre; Sağlık Bakanlığı ve bağlı Kuruluşlar’ına ait sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan tabip ve uzman tabipler ile 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu hükümlerine göre istihdam edilen Aile Hekimlerinin her yıl Bakanlıkça uygun görülmek şartıyla yetmiş iki (72) yaşına kadar çalışabileceği, ancak özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimler için herhangi bir yasal düzenleme yapılmadığından çalışmaya ilişkin bir yaş sınırı getirilmediğini, bir hekimin, aktif olarak mesleğini sürdürebilmesi için sağlık durumunun elverişli olduğu sürece mesleğini icra edebileceğini, şifahi olarak edinilen bilgiye göre özel sağlık kuruluşlarında üst sınırın 75 yaş olduğu belirtilmiştir. Aktüer bilirkişi tarafından desteğin geliri asgari ücretin 1.94 katı olduğu ve 72 yaşına kadar çalışacağı kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre 81.960,56 TL destekten yoksun kalma tazminatı belirlenmiş, davalı sigorta şirketi vekili tarafından rapora itiraz edilmesi ve davacı vekili tarafından yeni asgari ücrete göre hesaplama yapılması talep edilmesi üzerine alınan ek raporda desteğin 65 yaşına kadar çalışması halinde 71.581,27 TL, 72 yaşa kadar çalışması halinde 98.248,65 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış, mahkemece desteğin 65 yaşına kadar çalışacağı kabul edilerek 71.581,27 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de;
Destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde, desteğin son gelir durumu ile birlikte, muhtemel yaşam süresinin ve bu sürenin ne kadarında aktif çalışma hayatının devam edeceği, ne kadarında pasif dönemde bulunacağının tespiti önem arzetmektedir. Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu; tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektir. Özel yasaları gereği çalışma süreleri ayrık olarak düzenlenenler dışında kalan kişiler yönünden, aktif- pasif devre ayrımı anılan şekilde yapılmakla birlikte; özel yasaları ile çalışma süreleri farklı belirlenen kişiler için sürelerin bu yasalardaki düzenlemelere göre belirlenmesi gerekmektedir.
Dosya kapsamına göre desteğin olay tarihinde 61 yaşında ve göz hastalıkları uzmanı doktor olarak çalıştığının anlaşılmasına göre 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 694 sayılı KHK ile getirilen ve 7078 sayılı kanunun 81. Maddesi ile kanuna eklenen Ek 17. Maddesinde “Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına ait sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan tabip ve uzman tabipler ile 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu hükümlerine göre istihdam edilen aile hekimleri, her yıl Bakanlıkça uygun görülmek şartıyla yetmişiki yaşına kadar çalışabilir.” şeklinde düzenleme yapıldığı, mahkemece Ankara Tabip Odasına yazılan yazıya verilen cevapta özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimler için düzenleme bulunmasa da genel olarak 75 yaşına kadar çalışacaklarının kabul edildiğinin belirtilmiş olmasına göre mahkemece desteğin davacıların talebi gibi 72 yaşına kadar çalışacağı kabul edilerek sonucuna göre karar tarihine en yakın verilere göre yapılan hesaplamaya ve davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki talebine göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yanılgılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebepleri ile bağlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.353/1.b.2. maddesi gereğince davacı vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alınarak 98.248,65 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline dair kesinleşen ve istinafa başvuran taraf lehine oluşan hususlar korunarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Davanın KABULÜ ile, 98.248,65 -TL destekten yoksun kalma tazminatının 27.12.2018 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile, davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.711,36 TL harçtan peşin alınan 35,90-TL ile 212,00-TL ıslah harcının mahsubu ile kalan 6.463,46 -TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı yargılamada vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 15.71978 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.000,00-TL bilirkişi gideri, 271,73-TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.271,73-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Peşin alınan 35,90-TL, başvurma harcı, 212,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 283,80-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
II-İstinaf Başvurusu Nedeniyle Yapılan Harç ve Masraflar Yönünden;
1-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 56,00 TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 08.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.