Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1629 E. 2022/2327 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1629
KARAR NO : 2022/2327

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2020
NUMARASI : 2018/737 Esas 2020/161 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 08/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 26.05.2015 tarihinde davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı idaresinde bulunan motosiklete çarptığını, meydana gelen kaza sonucunda davacı …’nun ağır yaralandığını, davalı … şirketine yapılan başvuru üzerine 36.536,36 TL ödendiğini, ancak ödemenin yetersiz olduğunu, mağduriyetinin giderilmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL sürekli iş göremezlik ve 100,00 TL bakıcı gideri maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıya ödeme yapıldığından davalının sorumluluğunun bulunmadığını, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, dava konusu kazanın haksız fiilden kaynaklandığını, ticari iş olarak nitelendirilemeyeceğini, bu nedenle uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobil ile olay yeri kavşağa geldiğinde sağından kavşağa giren sürücü belgesiz sürücü … yönetimindeki …plakalı sayılı motosikletle çarpışması sonucu davacının yaralandığı, davacının olayda kusursuz olduğu, davalıya sigortalısı araç sürücüsünün ise %100 oranında kusurlu bulunduğu, davacının bu yaralanması nedeniyle %3,3 oranında sürekli iş göremezlik halinde kaldığı, 6 ay süre ile geçici iş göremezlik halinde bulunduğu, 1 ay süre ile bakıcı ihtiyacı bulunduğu, davadan önce davacının başvurusu üzerine davalı … şirketi tarafından davacıya 36.536,36 TL ödeme yapıldığı, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalara göre sigorta tarafından yapılan ödemenin zarardan daha fazla olduğu, bakiye tazminat alacağı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan rapora göre çalışma ve meslekten kazanma gücü kaybı oranının %3,3 olduğunu iyileşme süresinin 6 ay, bakıcı ihtiyacının 1 ay olarak belirlendiğini, raporda sadece iki adet epikriz raporundan (26.05.2015 tarihli ve 19.06.2015 tarihli) bahsedildiğini, davacının muayenesine ilişkin bulguların değerlendirilmediğini, muayene sırasında belirttiği şikayetleri ile ilgili de bir değerlendirme yapılmadığını, ölçüm sonuçlarının da raporda yer almadığını, 28.07.2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda, aksayarak yürüdüğünün belirtildiğini, davacının diz açılarının ölçümünün yapılmadığını, Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden alınan Engelli Sağlık Kurulu raporunda sol tibia plato kırığı nedeniyle vücut fonksiyon kaybının %8 olduğu, 6 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, 6 ay süre ile başka birinin bakımına muhtaç kaldığının tespit edildiğini, raporların birbiriyle çeliştiğini, çelişki giderilmeden karar verildiğini, yanlış ve eksik düzenlenen rapora karşı itirazları ve ek rapor talebinin reddedilmesinin ve eksik rapora göre hüküm kurulmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve Anayasa md 36’da düzenlenen adil yargılanma hakkının bir uzantısı olan hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı idaresinde bulunan motosiklete çarparak davacının yaralanmasına neden olduğunu belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacının maluliyet oranına göre davalı … şirketi tarafından davadan önce yapılan ödemenin zararı karşıladığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
1-Mahkemece davacının dava konusu kaza sonucu yaralanması nedeniyle maluliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için alınan rapora davacı vekili tarafından itiraz edilmiş, mahkemece 14.11.2019 tarihli duruşmada yeni duruşmanın 27.02.2020 tarihinde yapılacağı belirtilmiş olmasına rağmen 06.01.2020 tarihinde duruşma dışı ara karar kurularak davacının maluliyet raporuna itirazlarının reddine, dosyanın aktüer bilirkişiye gönderilmesine karar verilmiş, bilirkişi raporunun dosyaya sunulması üzerine taraflara tebliğ edilmiş, mahkemece duruşma günü olan 27.02.2020 tarihinde esas hakkında karar verilmiş ise de duruşma günü belirlenmiş olmasına rağmen duruşma günü beklenmeksizin duruşma dışı ara karar ile bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olması duruşma ve yargılamaya ilişkin usul kurallarına aykırı olduğu gibi tarafların HMK.nın 27. Maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını, HMK.nın 28. Maddesinde düzenlenen duruşma ve kararların aleniyeti ilkesine aykırı ve tarafların savunma haklarının kısıtlayacak şekilde yargılama yapılmış olması da nedeniyle doğru görülmemiştir.
2-Dava konusu olay nedeniyle davacının yaralanmasına bağlı maluliyetinin olup olmadığının belirlenmesi için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit İşlemeleri Yönetmeliğine göre davacının %3,3 oranında maluliyetinin bulunduğu, 6 yada iyileşeceği ve 1 ay bakıcıya ihtiyacı olduğu belirlenmiş, davacı tarafça rapora itiraz edilmiş ancak mahkemece davacının itirazları değerlendirilmeden hüküm kurulmuştur. Dava konusu kaza 26.05.2015 tarihinde meydana gelmiş olup Yargıtay uygulamalarına göre haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranı ile kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihe göre 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013tarihi ile 01.06.2015 tarihleri arasında ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Dava konusu olay 26.05.2015 tarihinde meydana geldiği, bu durumda mahkemece, davacının dosyada bulunan tüm raporları ve davacının itirazları değerlendirilerek kaza nedeniyle maluliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin olarak kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
3-Davacı tarafından dava açılmadan önce davalı … şirketine yapılan başvuru üzerine 16.01.2018 tarihinde 36.536,36 TL ödeme yapılmış, mahkemece ödemenin ödeme tarihi itibariyle davacının zararını karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi için alınan raporda PMF 1931 yaşam tablosuna göre bakiye ömür süresi belirlenerek progresif rant yöntemi kullanılarak geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanmış ve ödeme tarihi itibariyle davacının zararının karşılandığı belirtilmiş ise de tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, desteğin ve hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri, destek alacakları süre, destek payları esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Tazminat hesabında Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 4 ve 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu kullanılarak (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) davacının bakiye muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ve buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, 1931 tarihli PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmiş olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca kabul şekline göre mahkemece davacının geçici ve sürekli iş göremezlik talebi yönünden davalı … şirketi tarafından yapılan ödemenin zararı karşıladığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de davacının dava dilekçesinde bakıcı giderine ilişkin talebi de olduğu ve bu zarar kalemine ilişkin sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığı gözetilmeden bu talep yönünden de red kararı verilmiş olması isabetli değildir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.