Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1627 – 2022/2360
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1627
KARAR NO : 2022/2360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2020
NUMARASI : 2018/440 Esas 2020/301 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 16/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/12/2022
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı sigorta vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde;07/08/2017 tarihinde davalıya trafik sigortalı aracın, yaya davacıya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini belirterek şimdilik sürekli işgöremezlik için 100,00-TL ve geçici işgöremezlik için 50,00-TL olmak üzere 150,00-TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Aş vekili cevap dilekçesinde; Aracın davalı şirkete ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, usulüne uygun başvuru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KRARI
Yerel mahkemece, toplanan delilere göre; davalıya sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olacak şekilde neden olduğu trafik kazası sonucu davacının geçici çalışma gücü kaybı oluşturacak şekilde yaralandığı, bu zarar türünün poliçe kapsamında yer aldığı, davadan önce yapılan 29/05/2018 tarihli başvurunun üzerinden 8 iş günlük sürenin tamamlanması üzerine 11/06/2018 tarihinde davalı yönünden temerrüdün gerçekleştiği, yasal faiz talep edilmiş olduğu için yasal faiz uygulanması gerektiğinden bahisle davacının kalıcı işgöremezlik tazminatı talebinin reddine, davacının geçici işgöremezlik tazminat talebi nedeniyle; 13.526,03-TL tazminatın 11/06/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde;07.08.2017 tarihinde faili meçhul araç sürücüsünün 1791. sokakta ters istikamette seyir halinde iken yaya…’a çarpması neticesinde tek taraflı yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda…’ın herhangi bir kusuru bulunmadığını, yargılama aşamasında İstanbul Adli Tıp Kurumundan maluliyete ilişkin rapor alındığını, ATK raporuna göre davacının sürekli çalışma gücü kaybı olmadığının tespit edildiğini, iş bu ATK raporunun hükme esas alındığını, İstanbul Adli Tıp raporundaki belirlemelerin aksine davacının kaza neticesinde sol ayağı femur kemiğinin kırıldığını, halen güçlükle yürüdüğünü, ağırlık kaldıramadığını, günlük yaşantısında karşılaştığı zoruluklar olması nedeniyle davacının sürekli çalışma gücü kaybının olmadığı tespitini kabul etmediklerini, rapora itiraz edilerek dosyanın Adli Tıp Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’na gönderilmesinin talep edildiğini, ancak talep mahkemece dikkate alınmadan İstanbul Adli Tıp Kurumu raporunun karara esas alındığını, işbu sebeple mahkeme kararının eksik inceleme neticesinde verilmiş olduğunu, Adli Tıp Kurumu teşkilat kararnamesi (4 nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi)’nde; Adli Tıp üst kurullarının görevlerinin açıkça belirtildiğini(madde 16 ), Adlî Tıp üst kurullarının; adli tıp kurullarının mahkemece taraf itirazları doğrultusunda ve kendi kanaatleri doğrultusunda yeterince kanaat verici nitelikte bulmayıp üst kurul tarafından incelenmesi gerekli görülen işleri incelemekle yükümlü olduğunu,dava bu haliyle neticelenirse davacı bakımından giderilmesi güç zararlar, hakkaniyete aykırı sonuçlar doğacağını, davacının adalet duygusunun zedelenmemesi için istinaf talebinin kabulünü talep etmiştir.
2-Davalı … Aş vekili istinaf dilekçesinde; uyuşmazlık konusu poliçenin tanzim tarihi olan 05.04.2017 itibarıyla uygulanması gereken genel şart hükümleri gereğince geçici işgöremezlik tazminatının yasa değişikliği ile sgk’nın sorumluluğuna eklenen tedavi teminatı kapsamında olduğunu, ilgili mevzuat kapsamında sgk tarafından karşılanması gerekli işbu giderlerden davalı sigortacının herhangi bir sorumluluğu bulunmamasına rağmen, geçici işgöremezlik tazminatı yönünden kabul kararı verilmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, tedavi giderleri açısından 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değiştirilen Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi gereğince sigorta şirketlerinin sorumluluğu sona ermiş olup, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın bu masrafların SGK tarafından karşılanacağının hükme bağlandığını, genel şartlara göre; kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin tedavi-sağlık gideri teminatı kapsamında sayıldığını, tedavi / sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiğini (13.10.2010 tarih 2010/10-500-490 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı), davacının “geçici işgöremezlik” bedeline ilişkin talebinin reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, karara esas alınan kusur raporunun yetkili merciden alınmadığını, yetkili mercinin Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi olup dosyanın kusur tespiti için Adli Tıp Kurumu’na gönderilmemesi ve bilirkişiler tarafından hazırlanan kusur raporuna itibar edilmesinin de hukuka aykırılık teşkil ettiğini(Yargıtay 11. Hukuk Bürosu’nun 1989/5209 Esas, 1989/2117 Karar 10.04.1989 Sayılı Kararı), davalı şirketin sorumluluğuna ilişkin bir karar ihdas edilmesi halinde davalı şirket sigortalısının kusuru oranında sorumlu olacağından, kararın bu sebeple de kaldırılması gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere, davacı tarafından, davalı şirket’e yapılmış geçerli bir başvuru olmayıp faiz başlangıç tarihinin dava tarihi yerine temerrüt tarihi olarak kabul edilmesinin de hatalı ve hukuka aykırı olduğunu (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 03.05.2010, Esas, 2010/551 Karar 2010/4080), davalı şirkete gerekli evrakların tümü ile başvuru yapılmamış olduğundan davacıların usule uygun olarak başvuru yapmadığı kabul edilerek temerrüt tarihinin dava tarihi olarak alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece davacının sürekli işgöremezlik talebinin reddine, geçici işgöremezlik tazminatının kabulüne karar verilmiş; karara karşı taraf vekilleri istinaf talebinde bulunmuştur.
Davacı işbu dava açılmadan önce KTK’nın 97. maddesi gereğince, davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, başvuru dilekçesine tazminat hesabına elverişli belgelerin eklendiği, başvuru dilekçesinin davalıya 29.05.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalının temerrüdünün gerçekleştiği anlaşılmakla, davalının bu nedenle temerrüt tarihinden itibaren faizle sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Davacı yaya olup, kimliği tespit edilemeyen davalıya sigortalı araç sürücüsünün ters yönden yola girerek, soldaki sokağa dönmek istediği sırada aracın seyir istikametinde yolun sağ tarafından sol trafına doğru kavşak başından karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiği, mahallinde yapılan keşiften sonra düzenlenen bilirkişi raporu ile itiraz nedeniyle Ankara ATK Trafik İhtisas dairesinden alınan raporlarda davalıya sigortalı araç sürücüsünün tek yönlü yola tersten girerek kavşaktan sola dönmek istediği sırada kavşak başından karşıya geçmeye çalışan davacıya çarptığı olayda %100 oranında kusurlu bulunduğu, davacının olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığı belirlenmiştir. Kusur durumunun kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğu, konusunda uzman bilirkişi ve kurum tarafından düzenlenmiş olduğu, kaldı ki davalı sigorta şirketi vekilinin yargılamada kendisine tebliğ edilen kusur raporuna karşı itirazı olmadığından, yargılamada ileri sürülmeyen hususlar istinaf sebebi de yapılamaz.
Davacının kaza sonucu malul kalıp kalmadığına dair raporun İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesince düzenlenmesi, işbu rapor düzenlenmeden önce davacının son durum raporlarının alınması, söz konusu kurumun konusunda uzman bulunması, kaza tarihinde yürürlükte bulunan ve yerleşik Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen yönetmelik hükümleri gereği davacının davaya konu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle sürekli maluliyetinin olmadığının tespit edilmesi nedeniyle rapor denetime elverişli olup, hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici işgörmezlik zararının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici işgörmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici işgöremezlik zararı 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacının geçici işgöremezlik tazminatını davalı sigorta şirketinden talep edebilir. Genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici işgöremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde, geçici işgöremezlik zararının SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici işgöremezlik gideri ödemesinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmaması (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 Esas, 2019/10217 Karar 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) nedeniyle davalı sigorta şirketi vekilinin geçici işgöremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebinin de yerinde görülmemesi ve mahkemenin gerekçesine göre davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı… vekili ile davalı … Aş vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80.70-TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 54.40-TL’nın mahsubu ile bakiye 26.30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davalı sigorta şirketinden alınması gereken 923.96-TLnispi istinaf karar harcından, peşin alınan 230.90-TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 693.06-TL harcın davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ayrı ayrı kendi üzerlerinde bırakılmasına, davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 150.00-TL gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalı … AŞ ‘ne iadesine,
5-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile 16.12.2022 tarihinde karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.