Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/162 E. 2022/1400 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/162 – 2022/1400
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/162
KARAR NO : 2022/1400

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2019
NUMARASI : 2018/335 Esas 2019/1006 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 18/04/2017 tarihinde yaya olarak karşıdan karşıya geçmeye çalışan müteveffa … …’a ilk önce … plakalı aracın çarparak kaçtığı, sonrasında davalı …’in kullandığı ve ZMMS sigortalısı olan davalı … Sigorta A.Ş. olan … plakalı aracın çarpması sonucu vefat ettiğini, … plakalı aracın plakasının sahte olduğunu, aracın sürücüsünün belirlenemediğini, … …’ın müvekkilinin desteği olduğunu ve müvekkilinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, davalıların müvekkilinin zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’ten kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat talebi yönünden dava değerini 29.491,99-TL’ye artırmış ve harçlandırmıştır.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; başvuru koşullarının yerine getirilmemesi nedeniyle, davanın öncelikle reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, bu sebeple müvekkili şirket nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ve zararın kanıtlanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacının başvurusu üzerine 26.382,00-TL hesaplama yapıldığını, davacıya bildirmesine rağmen geri dönüşün olmadığını, bu miktar üzerindeki tutarı kabul etmediklerini, maluliyet oranında kaza sonucu oluşan arazların kaza ile illiyetleri de tespit edilmek suretiyle belirlenmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini, bu sebeple müvekkil kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kazaya neden olan kişi olmadığını, diğer kayıp aracın çarpması sonucu maktülün müvekilinin aracının önüne yatar pozisyonda düştüğünü, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığı savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davacının oğlunu kaybetmiş olması nedeniyle destek tazminatı ve manevi tazminat talep ettiği, öncelikle sigorta şirketinin ve haksız fiil failinin sorumluluğuna gidilebilmesi için araç sürücüsünün kusurunun olması gerektiğini, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 11/06/2019 tarih 3427 sayılı raporunda plakası ve sürücüsü belirlenmeyen araç sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücüsü …’in kusursuz olduğu, müteveffanın davranış faktörlerinin kazanın meydana gelmesinde %30 oranında etken olduğu kanaatinin bildirildiği, Buna göre davalı … Sigorta ve davalı gerçek kişinin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığı, davacının bu davalılardan tazminat talebinin haksız olduğu, davalı … yönünden ise; 5684 sayılı yasanın 14. maddesi ve … Yönetmeliği gereğince davacının zarar gördüğü kazada kusuru bulunan zarar veren araç tespit edilemediğinden davacının maddi tazminat talebini …na yöneltebileceği, plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %70 oranında kusurlu olduğu, aktüer hesap bilirkişisinden alınan rapor ile destek zararının hesaplandığı, raporun uygun olduğu, davacının davalı …ndan bilirkişi tarafından hesaplanan tazminatı talep edebileceği gerekçesiyle “Davacının …na açtığı maddi tazminat davasının kabulü ile 29.491,99-TL destekten yoksun kalma tazminatının 26/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; Davalılar … Sigorta Şirketi ve …’e yönelik açılan maddi tazminat ve davalı … hakkında açılan manevi tazminat davasının reddine,” karar verilmiş hüküm davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının KTK’nın 97. maddesine uygun şekilde, müvekkiline başvuru şartını yerine getirmediğini, davacının müvekkiline müracaat ettiğini, müvekkili tarafından ödeme yapılmak istendiğini, ancak davacının zorunlu belgeleri sunmaması nedeniyle ödeme yapmadığını, hal böyle olunca geçerli bir başvurudan söz edilemeyeceğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın sebep olduğuna yönelik beyandan başka delil elde edilemediğini, … plakalı aracın sürücüsünün de araştırılmadığını, kazanın faili meçhul olduğunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde kanıtlanmadan müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, kusur raporunun karar vermeye uygun olmadığını, müvekkilinin davadan önce aldığı raporda %30 kusurlu olduğu belirtilmiş iken, mahkemece alınan raporda %70 kusurlu olduğu, ölen yayanın ise %30 kusurlu olduğunun belirtildiğini, kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğunu, faiz başlangıcının da hatalı olduğunu, müvekkili hakkında faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini, hal böyle iken 26/04/2018 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; ,
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece, davalılar … Sigorta A.Ş. ve … hakkındaki davanın kazanın meydana gelmesinde kusur kanıtlanamadığından reddine, davalı … hakkındaki maddi tazminat talebinin ise kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı … vekili KTK’nın 97. maddesine uygun başvuru yapılmadan dava açıldığını, müvekkili tarafından tazminat hesaplandığı davacıya bildirildiği halde eldeki davayı açtığını ileri sürerek kararı istinaf etmiş ise de; 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi 26/04/2016 tarih 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı kanunun 5. maddesi ile değiştirilmiş; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez ya da verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi, sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabilecektir.
Düzenlemede yazılı başvurunun yapılmış olması yeterli görülmüş, Sigortanın temerrüdünü düzenleyen 99. maddeye atıf yapılmamış, başvuruda bulunması gereken evraka ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir.
Somut olayda; davacı tarafından, davalıya başvuru sonrasında dava açtığı anlaşılmış olmasına ve davacının davalı tarafından hesaplanan tazminatı kabul etmeyerek dava açmasının yasal hakkı olmasına göre, davalı vekilinin dava şartı bulunmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, esasa yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
18/04/2017 tarihinde, saat 21.00 sıralarında bölünmüş yolda, kaza tarihinde 10 yaşında olan … …’ın, 3 şeritli taşıt yoluna girmesi üzerine, kime ait olduğu tespit edilemeyen bir aracın çarparak ölümüne neden olduğundan ve kazanın meydana gelmesinde kime ait olduğu tespit edilemeyen aracın kusurlu olduğundan bahisle davacı tarafından destek tazminatı talep edilmiştir.
Trafik kazası nedeniyle, davalıların meydana gelen zarardan, vefat edenin kendi kusuruna isabet eden kısımdan sorumluluğu bulunmadığından kusurun, dosya kapsamındaki delil çerçevesinde doğru şekilde belirlenmesi önemlidir. Alınan raporun dosya kapsamına uygun olmaması, aynı olaya ilişkin birbiri ile çelişkili raporlar bulunması halinde raporlar arasındaki çelişki giderilmeden davanın esası hakkında karar verilemez.
Kaza tespit tutanağında kazaya ilişkin olarak; “Sürücü … mahalli idare karakolunda verdiği sözlü beyanına göre … plakalı aracı ile … Caddesini en sol şeritten … Cadde istikametine seyir ile … sokak kavşağına geldiğinde sağında orta şeritte aynı istikamette seyreden … plakalı bir aracın, yolun sağından soluna geçmeye çalışan yaya … …’a çarpması sonucunda yayanın çarpmanın etkisi ile fırlayarak kendi şeridine aracın önüne düşmesi sonucu meydana gelen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda; orta şeritte yaya …’a ilk çarpan araç … plakalı aracın kazadan sonra olay yerinden kaçtığı beyan ediliğinden kusurlama yapılmamış, kusurlamanın bulunabilecek görüntü veya tanık ifadelerine istinaden yüce mahkemece yapılabileceği” denilerek tespitte bulunmuş, ayrıca açıklama kısmında “Tanık … mahalli idare karakolunda vermiş olduğu ifadesinde yayaya ilk çarpan aracın karşı şeritte vurduğunu beyan etmiş ise de, iz ve emarelerin … plakalı aracın şeridinde mevcut olduğu görülmüştür.” denilerek, …’un bölünmüş yolda önce karşı yönden (bölünmüş yolun diğer tarafında) gelen aracın çarpması ile bölünmüş yolu aşarak, …’in aracının altında kaldığına yönelik beyanlarının, olay mahallindeki delillerle uyuşmadığının tespit edildiği görülmüş, ayrıca kaza tespit tutanağında olay yeri yakınında “yaya geçidi lehvası” bulunduğu işaretlenmiş olmasına rağmen, kaza mahallinde yayaların geçidi için geçit olmadığı belirtilmiştir.
Vefat edene çarptığı iddia edilen ikinci aracın ZMMS sigorta şirketi olan … Sigorta Anonim Şirketine davacının başvurusu sırasında, sigorta eksperinden alınan kusur raporunda, kaza tespit tutanağında belirtilen faili meçhul araca ilişkin yeterli bilgi olmadığından, kusur dağılımı içerisinde değerlendirme yapılmadığı belirtilerek, yaya … …’ın taşıt yolundan geçişinde uygun zamanda geçmeksizin kazanın meydana gelmesinde %70 oranında, … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün ise, KTK’nın 52/b maddesinde belirtilen “Sürücüler hızlarını görüş, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadır” hükmünü ihlal ettiğinden %30 oranında kusurlu olduğunu tespit ettiği görülmüştür.
Mahkemece trafik bilirkişisinden alınan 07/01/2019 tarihli raporda; müteveffa yaya … …’ın asli kusurlu, sürücü … ve faili meçhul sürücü’nün tali kusurlu oldukları, yayanın ölümünün ilk çarpma sonucunda meydana gelmesi durumunda müteveffa yaya … …’ın %70 oranında kusurlu, davalı …nın %30 oranında kusurlu olduğu, yayanın ölümünün ikinci çarpma sonucunda meydana gelmesi durumunda müteveffa yaya … …’ın %80 oranında kusurlu, sürücü …’in %20 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesince Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 05.11.2018 tarihli raporda; sürücü …’in kusursuz, sürücüsü ve plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün asli kusurlu, yaya … …’ın hareketlerinin olayda tali etkili olduğunun tespit edilmesi üzerine, mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 11/06/2019 tarihli kusur raporunda “18.04.2017 günü saat 21:00 sıralarında plakası ve sürücüsü belirlenemeyen araç ile … Caddesini takiben … Caddesi istikametine orta şerit üzerinde seyir halinde iken kaza mahalli olan kavşağa geldiğinde seyir istikametine göre yolun sağ tarafından sol tarafına geçmekte olan 2008 doğumlu müteveffa yaya … …’a çarpması, çarpmanın etkisi ile savrulan müteveffanın sol şerit üzerinde seyir halinde olan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın önüne düşmesi ve sürücü …’in aracı ile yayaya çarpması sonucu yaya … …’ın ölümü ile neticelenen dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir.” denilerek olay açıklandıktan sonra; “Dosya kapsamı, dava dilekçesi, trafik kazası tespit tutanağı ve ekli kroki, kurumumuz Ankara Trafik ihtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 05.11.2018 tarihli müşterek rapor, görgü tespit tutanağı, tüm beyanlar, kaza yerinin kavşak mahalli olması, yayanın geçiş istikameti ve tüm veriler dikkate alındığında kazanın “OLAY” kısmında açıklandığı şekilde meydana geldiği anlaşılmakla; aşağıdaki şekilde rapor tanzim edilmiştir.
Mevcut verilere göre;
A) Plakası ve sürücüsü belirlenemeyen araç sürücüsü, meskun içi mahalde sevk ve idaresindeki aracı ile seyir sırasında yola gereken dikkatini vermesi, olay mahalli kavşağı dikkate alıp hızını azaltması ve her an tedbir alacak şekilde müteyakkız seyretmesi, sağ taraftan sol tarafa karşıya geçmeye çalışan müteveffaya ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip kontrolsüzce seyri sırasında karşıdan karşıya geçmekte olan müteveffa yayaya karşı aldığı tedbirde yetersiz kalması sonucu çarpmasıyla meydana gelen kazada asli kusurludur.
B) Davalı sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobil ile sol şeritte seyir halinde iken, aynı istikamette sağ ön tarafında orta şerit üzerinde seyretmekte olan plakası ve sürücüsü belirlenemeyen aracın karşıdan karşıya geçmekte olan müteveffa yayaya çarpması sonucu, savrularak kendi şeridi içerisine düşen yayaya karşı alabileceği bir önlem olmadığında meydana gelen kazada atfı kabil kusuru bulunmamaktadır.
C) 2008 doğumlu müteveffa yaya … …, meskun içindeki kavşak mahallinde karşıdan karşıya geçmek isterken yakalaşan araçların hız ve mesafelerini dikkate alarak geçişini tamamlaması gerekirken bu hususlara riayet etmediği anlaşılmakla meydana gelen kazanın oluşumunda davranış faktörleri sonuç üzerinde tali derecede etkendir.
Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda;
A) Plakası ve sürücüsü belirlenemeyen araç sürücüsü’nün %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu,
B) Davalı sürücü …’in kusursuz olduğu,
C) 2008 doğumlu müteveffa yaya … …’ın davranış faktörlerinin %30 (yüzde otuz) oranında etken olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur.” denilerek, kusur durumu tespit edilmiş, mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan rapor karar vermeye elverişli görülerek, rapor doğrultusunda kusur oranları kabul edilerek davanın esası hakkında karar verilmiştir.
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapor ile raporlar arasındaki çelişki giderildiği kabul edilmiş ise de, alınan raporda, kaza mahalli, yaya geçidi bulunup bulunmaması, kaza saati ve olayın oluş şekli KTK hükümlerince yeterince, gerekçeli ve denetime elverişli olacak şekilde değerlendirilmemiştir. Ceza mahkemesince aynı kurum tarafından tanzim edilen kusur raporunun TBK’nın 74. maddesi gereğince hukuk hakimini bağlamayacağı da nazara alındığında alınan kusur raporu karar vermeye elverişi değildir.
Bu durumda; öncelikle meydana gelen kazaya ilişkin Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/907 Esas sayılı dosyası fiziken dosyaya kazandırılarak, dosyanın … Trafik Kürsüsünden ya da Karayolları Trafik Fen Heyeti (Eski) gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kuruluna tevdi ile davalı yanın itirazları da değerlendirilmek suretiyle, kazanın mahallinin ve kaza saatinin özellikleri, ceza dosyasındaki beyanlar ve deliller çerçevesinde kazanın oluş şekli, kaza mahallinde yaya geçidi olup olmadığı, yaya geçidi olmaması halinde, kavşak noktasından düz geçen aracın yola giren yaya çarpması ile kazanın meydana gelmiş olmasına göre oluş şeklinin kusura etkisinin olup olmayacağı, KTK ve Yönetmelikteki sürücü ve yaya kusurları çerçevesinde değerlendirilerek raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek mahiyette, uzlaştırıcı, denetime açık, ayrıntılı ve kusur oranlarının belirlendiği rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması isabetli görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle kararın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıklandığı üzere eksiklikler giderilerek, ceza mahkemesince alınan kusur raporunda belirlenen kusur durumu hukuk hakimini bağlamayacağı da gözetilerek, davalı yanın itirazları da değerlendirilmek suretiyle, kazanın mahallinin ve kaza saatinin özellikleri, ceza dosyasındaki beyanlar ve deliller çerçevesinde kazanın oluş şekli, kaza mahallinde yaya geçici olup olmadığı, yaya geçidi olmaması halinde kavşak noktasından düz geçen aracın yola giren yaya çarpması ile kazanın meydana gelmiş olmasına göre oluş şeklinin kusura etkisinin olup olmayacağı, KTK ve yönetmelikteki sürücü ve yaya kusurları çerçevesinde değerlendirilerek raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek mahiyette, uzlaştırıcı, denetime açık, ayrıntılı ve kusur oranlarının belirlendiği kusur raporu alınarak, kararın davalı … tarafından istinaf edilmiş olmasına göre usulü kazanılmış haklar da gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/11/2019 tarihli 2018/335 Esas 2019/1006 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı … vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalıdan … tarafından yatırılan 449,25 TL ve 54,40 TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/16983 Esas sayılı dosyasına depo edilen 51.000,00-TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.