Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1607 E. 2022/2361 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1607
KARAR NO : 2022/2361

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2017
NUMARASI : 2014/1056 Esas 2017/21 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ : 16/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde:25/05/2013 tarihinde davacıların murisi ve desteği küçük …’in içerisinde yolcu olarak bulunduğu araç ile dava dışı… sevk ve idaresindeki davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, yolcu konumunda olan müteveffa ile müteveffanın içerisinde yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, davalı tarafından temin edilen poliçenin kaza tarihi itibariyle şahıs başına 250.000,00-TL teminat sağladığını, evlatlarını kaybeden davacıların onun desteğinden mahrum kalmak suretiyle maddi zarara uğradıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00-TL (her bir davacı için 2.500,00’er TL olmak üzere) destekten yoksun kalma tazminatının işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 25.06.2016 tarihli bedel artırım dilekçesi ile şimdilik davacı anne için toplam 32.485,75-TL’sına, baba için 10.290,59-TL’sına yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; aracın davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olmak üzere poliçe teminat limiti ile sınırlı bulunduğunu, temerrüdün kaza tarihi itibariyle değil, delillerin tümünün davalı şirkete tebliğini izleyen 8 iş günü sonrasında başlayacağını, davacılara SGK’dan peşin sermaye değerli rücuya tabi bir gelir bağlanıp bağlanmadığının tespiti ve hesaplanacak tazminattan mahsup edilmesinin zorunlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, olayın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu, dava dışı araç sürücüsü ile yolcu olan murisin kusursuz oldukları, kazada çocukları olan murislerinin vefatından dolayı davacıların murisin desteğinden yoksun kaldıkları, bilirkişi raporuna göre davacı babanın 10.290,59-TL, davacı annenin 32.485,75-TL destekten yoksun kalma tazminatı talep etme haklarının bulunduğu, davalı … şirketinin ZMMS poliçesi dolayısıyla bu tazminattan sorumlu olduğu, davalı daha önce temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğinden bahisle; Davacıların dava ve ıslah dilekçelerinin kabulüne, davacı … için 10.290,59, davacı … için 32.485,75 TL olmak üzere toplam 42.776,34 TL’nin dava tarihi olan 28/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; İş bu davada mahkeme tarafından hesap bilirkişiden 31/10/2015 tarihli ve 08/02/2016 tarihli ek rapor olmak üzere 2 adet rapor alındığını, raporlara ayrı ayrı itirazda bulunulduğunu, hatalı hesaplamalara karşı itirazları dikkate alınmadan, yasa ve uygulamaya aykırı şekilde karar verildiğini, itirazlarının bilirkişi tarafından hukuka aykırı şekilde kabul görmediği gibi mahkeme tarafından da dikkate alınmadığını,
Yargıtay içtihatlarına aykırı düzenlenen raporlar neticesinde davacıların destekten yoksun kalma tazminatlarının, belirlenen ölçüt ve ilkelere aykırı hareket edildiği için hakkaniyete aykırı şekilde tespit edildiğini, Yargıtay içtihatlarında belirlenen oranlar yerine, bilirkişi’nin kendi tespit ettiği oranlar üzerinden hesaplama yapıldığını, bilirkişi tarafından hatalı ve hukuka aykırı şekilde davacılara paylaştırma yapıldığını, paylaştırma tablosunun yanlış olduğu bildirilmesine rağmen mahkeme ve bilirkişi tarafından dikkate alınmadığını, özellikle farklı bir bilirkişi talebinin kabul görmemesinin hükmü hukuka aykırı hale getirdiğini, zira aynı araç içerisinde kaza geçirip, 5 Aylık iken vefat eden yine davacılara ait başka bir dosyada Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/303 Esas, 2016/485 Karar sayılı hükmünün, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2017/79 Esas, 2019/11197 Karar sayılı kararı ile paylaştırma tablosunun hukuka aykırı tespit edilmesi sebebiyle bozulduğunu, paylaştırma oranlarındaki yanlışlığı tablo üzerinde sunduklarını, tablodan görüldüğü üzere Yüksek Mahkeme’nin içtihatlarında yer verdiği paylaştırma oranları ile hükme dayanak alınan hesap raporunda ciddi aykırılıklar bulunduğunu, yanlış oranlamadan kaynaklı olarak eksik tazminat hesaplandığını (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin — 2018/1357 Esas, 2020/150 Karar. 28/01/2020 Tarih. Kararı), işbu dosyada yapılan hesaplamanın; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin gösterilen ve benzeri birçok kararında belirlediği pay oranlarına aykırı olduğunu, müteveffa’nın babası …’in destek alacağı dönem sonunda, payının, diğer davacıya eklenmesi gerektiğini, …’in doğum tarihi ve PMF Yaşam Tablosuna göre müteveffa kızından alacağı desteğin 30/10/2050 Tarihinde sonlanacağının öngörüldüğünü, sonlanan destek payının bu tarihten sonra diğer davacı …’e geçmesi gerektiğini (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/1026 Esas, 2019/12123 Karar 17/12/2019Tarihli), bilirkişi raporunda davacı babanın destekten çıkmasından sonra payı, anneye yansıtılmayıp anneye %10 pay verildiğini, çocuk yaşta vefat eden bir kimsenin kız ya da erkek olup olmasına bakılmaksızm 18 yaşında ailesine desteğinin başlayacağının kabulü gerektiğini (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/15644 Esas, 2019/7231Karar), tüm bu kararlar ışığında müteveffa 18 yaşına gelene kadar yetiştirme gideri yapılacağı ve bu yaştan sonra ailesinden destek göreceğinin kabul edilmesi gerektiğini, ancak mahkeme tarafından destek 22 Yaşına gelene kadar yetiştirme gideri hesaplandığını ve aynı yaşta davacılara destek olacağının kabulü ile tazminat hesaplandığını, raporda davacıların destek alacağı yaş ile Yargıtay kararları gereği destek vereceği yaş arasında 4 yıl olduğunu, 2029 ila 2033 yılları arasında davacılar için destek tazminatı hesaplanması gerekirken, bu yıllar için yetiştirme gideri hesaplanıp tazminattan indirildiğini ve dolayısı ile tazminatların eksik hesaplandığğını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf talebinde bulunan davacı tarafın sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
1-Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda PMF 1931 yaşam tablosu ve iskonto yöntemine göre tazminat hesabı yapılmıştır. Karara karşı davacılar vekili istinaf isteminde bulunmuştur. Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmişti. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas, – 2020/8874 Karar. sayılı ilamı, 14/01/2021 Tarih 2020/2598 Esas. – 2021/34 Karar. sayılı ilamı).
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve annüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1, 8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında destek ve davacıların bakiye ömür süresinin TRH 2010 tablosu’na göre belirlenmesi, desteğin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek aktif ve pasif dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken, destek, davacı anne ve babanın TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen / işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davacıların destek alacağı süre gözetilerek talep edebilecekleri destek tazminatının (davacı taraf yararına oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilerek) hesaplanması için konusunda uzman bir başka aktüer bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen yönteme uygun olmayan bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
2-Destekten yoksun kalanların destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir kısmını kendisine bir kısmını da eş ve çocukları ile anne ve babasına ayıracağı varsayılmalıdır. Destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde destekten yoksun kalanlara ayrılacak paylar Yargıtay uygulamaları ile kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir.Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise desteğin gelirden eşi ile birlikte ikişer pay alırken çocuklara birer pay verileceği yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay çocukların her birine 1 pay, ana ve babaya birer pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 desteğe, %50 eşe pay verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanacaktır. Desteğin gelirinin 100 pay olduğunun kabulü ile bu 100 payın davacılar ile dava dışı hak sahiplerine dağıtılması, dağıtılan payların toplamının 100 olması gerekmektedir.
Genel kural ve uygulama bu şekilde olmakla birlikte; somut olayda henüz 1 yaşlarında olan desteğin hayatın olağan akışına göre ileride evlenip, en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları için, yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki, anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25’er pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte çocuğu olana kadar desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14 er pay verilmesi, daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5 er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekirken, hükme esas alınan tazminat raporunda davacı anne ve babaya desteğin bekar olduğu dönemde %25’er şeklinde doğru pay verilmiş ise de, daha sonraki payların sırasıyla %10,%8,%7 şeklinde dağıtılması ve baba destekten çıktıktan sonra onun payının davacı anneye verilmesi gerekirken, anneye %10 pay verilmesi, desteğin ileride olacağı varsayılan çocuklarına davacı anne ve babaya ayrılan paydan daha fazla pay verilmek suretiyle davacılara ayrılan destekten yoksun kalma pay oranlarının hatalı tespit edilmesi ve davacı tarafın itirazlarına rağmen, mahkemece destek payları hatalı paylaştırılarak tazminat hesabı yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alınması da doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, yapılan destek payı dağılımı yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun olmadığından, yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde açıklandığı şekilde davacılar için destek tazminatı hesaplanması, yerleşik Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen pay oranları gözetilerek belirtilen pay oranlarına göre tazminat hesabı yapılması için bir başka aktüer bilirkişiden tazminat raporu alınarak (istinaf talebinde bulunan davacılar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hükme elverişli olmayan tazminat raporuna göre yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacılar vekilinin bu hususa yönelik istinaf talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
3-Hayatın olağan akışına göre; trafik kazası sonucu davacıların küçük çocuğu ölmeseydi 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ve ana ve babaya bakacağı muhtemeldir. Mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda; desteğin kaza tarihinde 1.5-2 yaşlarında olup, müteveffanın yetiştirme döneminin 22 yaşını ikmal edene kadar devam edeceği, 22 yaşı hitamı ile hayata atılıp üretici konuma geçerek davacılara destek olmaya başlayacağının kabulü ile destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmıştır.Bu hesaplama şekli Yargıtay’ın yerleşik kararlarına uygun değildir. Bu durumda mahkemece önceki aktüer bilirkişi dışında seçilecek bir başka aktüer bilirkişiden, davacılar için yapılacak destek tazminatı hesabında, küçüğün gelir elde etmeye başlayacağı yaşın 18 yaş olarak kabul edilerek (ve destek için davacı baba tarafından yapılacak %5 oranındaki yetiştirme giderinin) tazminat hesaplanması hususunda rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hükme elverişli olmayan, hatalı hesaplamalar içeren bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesi de doğru değildir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda 1, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan hususlarda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli konusunda uzman bir başka aktüer bilirkişiden yeni tazminat raporu alınması (davacı taraf lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hükmün esasına ve sonucuna etkili olan bu hususlarda gerekli deliller toplanıp, değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmakla, davacılar vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre istinaf talebinde bulunan davacılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yukarıda 1, 2, ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.01.2017 tarihli, 2014/1056 Esas-2017/21 Karar sayılı kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan 54.40-TL maktu istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …


Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.