Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1603 E. 2023/107 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1603 – 2023/107
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1603
KARAR NO : 2023/107

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2019
NUMARASI : 2017/171 Esas 2019/821 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili, 01.10.2016 tarihinde meydana gelen kazada davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu tek taraflı kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacıların yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı … için 1.500,00-TL, davacı … için 500,00-TL iş gücü kaybı tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında maddi tazminat talebini … için 49.633,20-TL,… için 45.954,34-TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili, davacılar tarafından davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, eksik evrakla başvurulması nedeniyle dava şartının yerine getirmediğini, davalının sigorta poliçesi limiti ile ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına göre davacının kanıtlanan gerçek zararı kadar sorumlu tutulabileceğini, geçici iş gücü kaybı tazminatından sorumlu olmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 23.10.2018 tarihli raporda …’nin kazada yaralanması nedeni ile 18 ay geçici % 5 oranında sürekli işgücü kaybına uğradığı, …’nin ise 18 ay geçici % 5 oranında sürekli işgücü kaybına uğradığının belirtildiği, sigorta poliçesinin düzenlendiği tarihte geçerli genel şart hükümleri ve yerleşik Yargısal kararlar uyarınca düzenlenen 21.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacıların 18 yaşından küçük olmaları nedeniyle ancak sürekli iş gücü kaybı zararı tazmini talep edebilecekleri ilkesi esas alınarak yapılan hesaplamada davacı …’nin 49.633,20-TL, davacı …’nin 45.954,34-TL sürekli iş gücü kaybı zararı olduğunun belirlendiği belirtilerek davanın kabulüne, davacı … için 49.633,20-TL, davacı … için 45.954,34-TL sürekli iş gücü tazminatının 30.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı …’nın davaya konu kazadan dolayı kalıcı sakatlığı bulunmadığını, mahkemece alınan 23.10.2018 tarihli raporda …’nin vücut genel çalışma gücünden %5 oranında kaybettiği, 18 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının belirtildiğini, raporu bağımsız medikal firma olan … A.Ş. tarafından kontrol edildiğini, davacının maluliyeti ile kazadaki yaralanması arasında illiyet bağı olmadığını ve davacının kaza sebebiyle kalıcı maluliyetinin oluşmadığının tespit edildiğini, zira davacının epilepsi hastası olduğu belirtilmiş ise de ilk hangi tarihte ve hangi merkezde durumun tespit edildiğinin belli olmadığını, bu husus araştırılmaksızın doğrudan kaza tarihi sonrasında bu rahatsızlığın geliştiğinin kabul edilerek düzenlenen raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, maluliyet oranı ile 01.10.2016 tarihli trafik kazası arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı tespit dahi edilmeden rapor tanzim edildiğini, davacı …’nın epilepsi rahatsızlığının kaza tarihinden önce de var olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, anlaşmalı medikal firmanın hazırlamış olduğu raporda davacının özürlülük oranının % 0 olduğu ve 26.10.2018 tarihli raporda belirtilen maluliyet raporu ile davaya konu trafik kazası arasında nedensellik bulunmadığı yönünde rapor verildiğini, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından 26.10.2018 tarihinde düzenlenen maluliyet raporu ile … tarafından düzenlenen rapor arasında fahiş bir çelişki bulunduğunu, kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususu araştırılarak hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacılar … ve …’in yaralanmaları incelendiğinde ikisinin de kafa bölgesinden yaralandığını, kaza anında iki davacının da emniyet kemerinin takılı olmadığı anlamına geldiğini, hatta davacıların yaşları itibari ile çocuk koltuğunda oturarak yolculuk yapması gerektiğini, davacının, kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;

Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu tek taraflı kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacıların yaralandığını belirterek maddi tazminat talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı sigorta şirketi tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
1-Davacı … yönünden; istinaf incelemesi sırasında, davacı vekili tarafından UYAP üzerinden gönderilen 03.12.2020 tarihli dilekçe ile davacı … için “İbraname, Feragatname ve Makbuz” başlıklı ibraname gereğince sigorta şirketi tarafından tespit edilen maluliyet ve kusur oranları üzerinden sigorta şirketi tarafından alınan aktüer raporu gereği sulh olunduğunu, davacı … yönünden açılan davadan feragat ettiklerini, davacı … yönünden davaya devam ettiklerini beyan ederek dosyada gerekli işlemlerin yapılmasını talep etmiş, vekaletnamesinde feragat yetkisi olduğu görülmüş, davalı sigorta şirketi vekili tarafından davadan feragat edilmesi nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığına dair dilekçe sunulmuştur.
HMK’nın 307. maddesi gereğince; feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Aynı kanunun 309/2. maddesi hükmüne göre, feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. HMK’nın 311. maddesinde, feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı hükümleri mevcuttur.
Bu durumda davacı vekilinin davacı … yönünden feragati nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
2-Davacı…yönünden; davacıların dava konusu kazada yaralanmaları nedeniyle maluliyetlerinin bulunup bulunmadığı ve oranının belirlenmesi için Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporda davacı …’nin kazada yaralanması nedeniyle % 5 oranında sürekli işgücü kaybına uğradığı, …’nin %5 oranında sürekli işgücü kaybına uğradığı belirlenmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu taraflara tebliğe çıkarılmış davalı sigorta şirketine 02.01.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunulmamıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 280. maddesi gereğince “bilirkişi raporu mahkemece taraflara tebliğ edilir. HMK.nın 281. maddesinde ise bilirkişi raporuna itiraz düzenlenmiş olup (1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme gereğince tarafların kendilerine tebliğ edilen bilirkişi raporuna karşı süresi içerisinde itiraz etmesi gerektiği halde davalı sigorta şirketi tarafından bilirkişi raporuna karşı herhangi bir beyanda bulunulmadığı, istinaf sebebi yapılan hususların yargılama aşamasında ileri sürülmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK.nın Tasarruf ilkesi başlıklı 24. maddesinde (1) Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. (2) Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. (3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder. Ve Taraflarca getirilme ilkesi başlıklı 25. maddesinde “(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. (2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.” düzenlemeleri yapılmıştır.
HMK.nın 357. maddesinde de Bölge adliye mahkemesinde yapılamayacak işlemler düzenlenmiş, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz hükmü getirilmiştir.
HMK.nın 355.maddesinde ise istinaf incelemesi sırasında kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde bu hususun resen gözetilmesi gerektiği belirtilmiş ise de haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazminatın hesaplanmasında esas alınacak hususlar kamu düzeni ile ilgili hususlardan olmayıp tarafların itirazı üzerine mevcut delil durumuna göre değerlendirilmesi gerektiğinden ve yargılama aşamasında bu hususa itiraz edilmemiş olması halinde HMK.280 ve 281. maddesi ve HMK.nın 357. maddesi gereğince yargılamada ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dikkate alınamayacağından, davalının bilirkişi raporuna itiraz etmemesi üzerine davacı lehine usulü kazanılmış hakların da gözetilmesi gerektiğinden, davacıların kaza sırasında emniyet kemeri takıp takmadığının ve emniyet kemerinin takılmaması ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının davalı tarafça ispat edilmemiş olması dikkate alındığında, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin …’ye ilişkin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin davacı …’ye ilişkin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davacı vekilinin davacı … yönünden hükümden sonra davadan feragat etmesi nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nun 353/1.b.2. maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
Buna göre;
1-Davanın davacı…yönünden KABULÜ ile; Davacı … için 49.633,20-TL sürekli iş gücü tazminatının 30.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
2-Davacı … yönünden açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
3-Alınması gereken 3.390,44-TL harçtan peşin alınan 31,40-TL nispi harcı ve 406,00-TL ıslah harcın mahsubu ile eksik kalan 2.953,04-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta masrafı 95,60-TL yargılama gideri ve 600,00-TL bilirkişi inceleme gideri olmak üzere toplam 695,60-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
6-Davacı … kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 5.809,65-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.390,44-TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 1.632,39-TL. nın mahsubu ile kalan 1.758,05-TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
2-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 23.02. 2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.