Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1597 E. 2023/136 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1597 – 2023/136
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1597
KARAR NO : 2023/136

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2019
NUMARASI : 2015/678 Esas 2019/665 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 10/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/04/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta AŞ.vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.06.2008 tarihinde dava dışı …’in maliki, …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araçla asli kusurlu olarak yaptığı kazada …’nın vefat ettiğini, kaza tarihinde aracın geçerli zorunlu trafik sigortası bulunmadığından mütevaffa …’nın mirasçılarına 28.05.2010 tarihinde 100,000,00-TL ödeme yaptıklarını, yapılan ödemenin rücuen tahsili için araç maliki ile araç sürücüsü hakkında yaptıkları icra takibinin işleten ve sürücünün itiraz üzerine durduğunu, itirazın iptali için açılan dava esnasında aracın davalı … Sigorta A.Ş.’ne zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunun tespit edilerek davanın reddedildiğini, bunun üzerine davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine Ankara Batı 7. İcra Müdürlüğü’nün 2015/38822 Esas sayılı dosyasıyla takip başlattıklarını, davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini, itirazın yerinde olmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak davalının Ankara Batı 7. İcra Müdürlüğünün 2015/38822 sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili; dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirket tarafından 17/06/2008 – 2009 dönemi için … sayılı zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığını, poliçenin primin zamanında ödenmemesi sebebiyle 26.03.2008 tarihinde mebdeinden iptal edildiğini, poliçenin geçersiz olduğunu, sigortalı …’in bu durumu bildiğini ve kazadan sonra gelerek 20.06.2008 tarihinde saat 14.33’de … numaralı yeni bir poliçe düzenlendiğini, kaza saati olan 13.30 ‘da geçerli bir trafik sigortası bulunmadığından kaza nedeniyle oluşan zarardan davacı …nın sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazası nedeniyle zarar gören kişilere ödenen destekten yoksun kalma tazminatının ZMMS poliçesini düzenleyen davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davacının davalı aleyhine Ankara Batı İcra Müdürlüğü nün 2015/38822 Esas sayılı dosyasıyla 100.000,00-TL asıl alacak ile 70.645,21-TL faiz alacağının tahsiline yönelik olarak ilamsız icra takibi yaptığı, ödeme emrinin davalı borçluya 10.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 7 günlük yasal süresi içinde 15.07.2015 tarihinde ödeme emrine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafından, kazaya karışan aracın ZMMS poliçesi olmadığından bahisle …’nın destek olduğu …, …. ve … ‘ya toplam 100.000,00-TL ödeme yapıldığı, 20/06/2008 tarihinde, …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı kamyon ile yayalar …’ya çarpması neticesinde ölümlü trafik kazası meydana geldiği, olaya ilişkin olarak Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/183 Esas – 2009/206 Karar sayılı dosyasında kusur tespitinin yapıldığı ve kamyon sürücüsünün bilinçli taksir seviyesinde tam kusurlu olduğu, yayaların kusurlarının bulunmadığı tespit edilerek sanığın buna göre cezalandırılmasına dair verilen kararın 24/04/2012 tarihinde kesinleştiği, Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/263 Esas sayılı dosyasında davacı … tarafından araç maliki … ve sürücü … hakkında rücuen tazminat talebinde bulunulduğu, mahkemece, kaza tarihinde ZMMS poliçesinin bulunması nedeniyle tazminatın sigorta şirketinden tahsili mümkün olduğundan davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay tarafından 04/12/2018 tarihinde düzeltilerek onandığı, ödeme yapılan miktarın denetimi yönünden mahkemece alınan 27/08/2019 bilirkişi raporunda; 3742653 sayılı ZMMS poliçesinin kaza tarihini kapsar şekilde 17/03/2008 ila 17/03/2009 tarihlerini kapsar şekilde düzenlendiği, 3861877 sayılı poliçenin de aynı tarihler arasını temin ettiği, kaza tarih ve saatinde geçerli poliçenin bulunduğu, primin peşin olarak tahsil edildiği, poliçenin başlangıç saatinin 12:00 olduğu, zarar görenlerin 138.861,61-TL tazminat talep edebileceği, davacının bu miktardan az ödeme yaptığı ve ödenen 100.000,00-TL’nin faizinin 70.645,21-TL olduğu kanaatinin bildirildiği, davalı vekilince sunulan 16/09/2019 tarihli dilekçede … mirasçısı olan …’ya 16/07/2019 tarihinde 14.025,00-TL ödendiği, poliçe limitinin eksilmiş olduğu belirtilmiş ise de davacının ödeme yaptığı …, … ve … isimli üç kişiden farklı bir hak sahibine iş bu rücu davasına rağmen ve dava tarihinden sonra davalı tarafından ödeme yapılmasının davacıyı bağlamayacağından dava konusu miktardan indirim yapılmasının gerekmediği, tüm dosya kapsamına ve toplanan delillere göre; 20/06/2008 tarihinde gerçekleşen kazaya neden olan aracın ZMMS poliçesinin bulunmadığından bahisle zarar görenlere ödeme yapılmışsa da, kaza tarih ve saatinde davalı sigorta nezdinde geçerli poliçe bulunduğu ve davacının yaptığı ödeme miktarının poliçe limiti olduğu ve davacının yaptığı ödemenin ZMMS poliçesi kapsamında davalıdan tahsili talebinin yerinde olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile, davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2015/38822 Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin 100.000,00-TL asıl alacak, 70.645,21-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 170.645,21-TL üzerinden devamına, hükmedilen asıl alacağa takip talebindeki faiz oranının işletilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta AŞ.vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece savunma ve itirazların değerlendirmediğini, dava dışı …e ait … plakalı araç için davalı şirket nezdinde 17.03.2008/2009 vadeli … sayılı ZMMS poliçesi tanzim edildiğini, ancak sigorta poliçesinin priminin zamanında ödenmemesi sebebiyle söz konusu poliçenin 26.03.2008 tarihinde mebdeinden iptal edildiğini, iptale ilişkin zeyilnamenin dosyaya sunulduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddelerine göre sigortalının primi zamanında ödememesinin sigorta ettirenin sorumluluğunu ortadan kaldırdığını, yerel mahkemenin poliçenin geçerli olduğuna dair tespitinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, sigorta priminin ödenmemesi halinde teminatın başlamayacağını, 20.06.2008/2009 vadeli … sayılı poliçenin tanzim tarihinin kaza tarihi olup tanzim saatinin 14:33 olduğunu, kaza saatinden sonra tanzim edilmiş olan poliçe nedeniyle zararın teminat dışı olduğunu, yerel mahkemenin yukarıda arz ve izah edilen hususları dikkate alıp değerlendirmediği gibi gerekçeli kararında da itirazları hakkında bir karar vermediğini, Kanun ve poliçe genel şartlarına ve Sigorta Hukukuna ve mantığına aykırı olarak hukuka usule ve yasaya aykırı karar verildiğini, davalı şirketin talep edilen tazminattan sorumlu olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere bir sorumluluğu bulunsa dahi gerekli inceleme ve tespitlerin yapılmadığını belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazası nedeniyle zarar gören 3.kişilere ödenen destekten yoksun kalma tazminatının ZMMS poliçesi kapsamında davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 20.06.2008 tarihinde dava dışı …’in maliki, …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araçla asli kusurlu olarak yaptığı kazada …’nın vefat ettiğini, kaza tarihinde aracın geçerli zorunlu trafik sigortası bulunmadığından mütevaffa …’nın mirasçılarına 28.05.2010 tarihinde 100,000,00-TL ödeme yaptıklarını, kesinleşen mahkeme kararı gereğince kazaya karışan aracın davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunun tespit edilmesi üzerine davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine Ankara Batı 7. İcra Müdürlüğü’nün 2015/38822 Esas sayılı dosyasıyla takip başlattıklarını, davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini, itirazın yerinde olmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak davalının Ankara Batı 7. İcra Müdürlüğünün 2015/38822 sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiş; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili, kazaya karışan … plakalı araçla ilgili yapılan 17.03.2008 – 17.03.2009 vadeli ZMMS poliçesinin primi yatırılmadığı için iptal edildiğini, 20.06.2008 – 20.06.2009 vadeli poliçenin ise kazada sonra saat 14.33 ‘de yapılmış olması nedeniyle zararın teminat dışı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere zarar yönünden gerekli incelemenin yapılmamasına yönelik istinaf sebepleri ileri sürmüştür.
Somut olayda, 20.06.2008 tarihinde saat 13.30 sıralarında dava dışı …’in maliki, …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araçla yayalar … ve … çarpması sonucu … ve …’nün ölümü ile sonuçlanan trafik kazası meydana geldiği, dava konusu kaza nedeniyle Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17.11.2009 Tarih 2008/183 Esas – 2009/206 Karar sayılı dosyasıyla sürücüsü …’ün bilinçli taksir seviyesinde tam kusurlu olduğu, yayaların kusurlarının bulunmadığı tespit edilerek sanığın cezalandırılmasına dair verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek 24/04/2012 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından kazaya karışan aracın ZMMS poliçesi bulunmadığından 28.05.2010 tarihinde …’nın desteğinden yoksun kalan eşi …’a 80.135,73-TL, oğlu …’a 8.654,34-TL, oğlu … …’a 11.209,93-TL ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından eldeki davadan önce Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/263 Esas – 2015/101 Karar sayılı dosyasıyla araç maliki … ve sürücü … aleyhine 28.05.2010 tarihinde …’nın eşi ve çocuklarına ödenen 100.000,00-TL’nin rücuen tahsili istemiyle açılan davanın kazaya karışan … plakalı aracın 20.06.2008 kaza tarihinde … Sigorta A.Ş.’ne (17.03.2008 – 17.03.2009 vadeli poliçenin geçerli olduğu) ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 04.12.2018 tarih 2016/1263 Esas 2018/11675 Karar sayılı ilamı ile vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onandığı, kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Kesinleşen ilam gereği dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın 17.03.2008 – 17.03.2009 tarihleri arasında (20.06.2008 kaza tarihini kapsar şekilde) davalı … Sigorta A.Ş.’ne ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin kaza tarihini kapsayan poliçe bulunmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2015/38822 sayılı takip dosyasından davacı tarafından davalı aleyhine 26.06.2015 tarihinde 100.000,00-TL asıl alacak (… mirasçılarından eşi …’a yapılan 80.135,73-TL, oğlu …’a yapılan 8.654,34-TL, oğlu …’a yapılan 11.209,93-TL) ve 70.645,21-TL işlemiş faiz (28.05.2010 ödeme tarihinden 26.06.2015 ödeme tarihi arası faiz) olmak üzere toplam 170.645,21-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının 10.07.2015 tarihinde tebliğ aldığı ödeme emrine 15.07.2015 tarihinde itiraz ettiği 16.11.2015 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 23.08.2019 tarihli bilirkişi raporunda rapor tarihindeki verilere göre PMF 1931 yaşam tablosu esas alındığında dava dışı eş …’ın 92.422,82-TL, çocuk …’ın 26.118,92, çocuk Furkan’ın 20.319,87-TL olmak üzere toplam 138.861,61-TL destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandıkları, takip tarihi ile ödeme tarihi arasındaki faizin 72.897,95-TL olduğu, davacının talebinin 100.000,00- TL olması nedeniyle taleple bağlı kalınarak 100.000,00-TL asıl alacak 70.645,21-TL işlemiş faiz alacağının yerinde olduğu belirlenmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 28.05.2010 ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılmış ise de; … ödediği değil ödemesi gereken gerçek zarar miktarını ödemesi gerektiğinden öncelikle hak sahiplerinin gerçek zararının belirlenmesi gerekir. Bu nedenle olay tarihinde destek …’nın babası …’nın sağ olduğu, annesi …’nın da destekten sonra 23.06.2018 tarihinde vefat ettiği, yapılan hesaplamada desteğin anne-babasına pay ayrılmadığı, Yargıtay uygulamalarına göre desteğin erkek çocuklarına destek süresinin 22 yaşa kadar kabul edildiği, desteğin babası … tarafından davalı … Sigorta A.Ş.’ne aleyhine arabuluculuğa başvurulduğu 05.07.2019 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanağı ile desteğin babasına davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 16.07.2019 tarihinde 11.300,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı 2.725,00-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 14.025,00-TL ödendiği bu ödemenin de raporda değerlendirilmediği, davacının davalıya rücu edeceği gerçek zararın belirlenmediği anlaşıldığından bilirkişi raporunun hükme esas alınması isabetli görülmemiştir.
Davacı tarafından davalıya rücu edilecek gerçek zararın belirlenmesinde destek payları doğru belirlenerek, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış/sağlayacak olduğu yardımın miktarı da doğru şekilde hesaplanmalıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş ve çocuklar ile anne – babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, anne ve babaya 1’er pay ayrılarak, böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile anne ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Anne ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, anne ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece 28.05.2010 ödeme tarihindeki verilere göre …’nın desteğinden yoksun kalan eşi …, çocukları … ve …, annesi … ve babası … yönünden yukarıdaki açıklamalar da (pay oranları ve çocukların destek alacakları yaşı ) gözönünde bulundurularak destekten yoksun kalma tazminatlarının belirlenmesi, davalı tarafından 05.07.2019 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanağı gereği desteğin babası …’a yapılan ödeme de değerlendirilmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınarak davalı lehine usulü kazanılmış haklarda gözetilerek hüküm kurulması gerektiğinden eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan hususlardaki eksiklikler ikmal edilerek, kazanılmış haklar korunarak, sonucuna göre karar verilmesi için HMK’nun 353/1-a-6.maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 05.11.2019 tarih 2015/678 Esas – 2019/665 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf başvurma harcı dışında alınan, 2.914,20-TL istinaf peşin harcın istek halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
4-Kullanılmayan istinaf giderlerinin davalıya iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.