Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/156 E. 2022/1288 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, davalı …’ın maliki davalı …’ın sürücüsü olduğu diğer davalı …Ş.’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı aracın müvekkiline çarpması sonucu %82 vücut fonksiyonu kaybına uğrayacak şekilde yaralandığını, uğranılan maluliyete ilişkin zarardan tüm davalıların manevi zarardan ise araç sürücüsü ile araç sahibi davalının sorumlu olduğunu, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile geçici ve kalıcı maluliyet ile karşılanamayan tedavi vs. giderler için 7.500,00 TL, sürekli ve geçici bakıcı gideri için 7.500,00 TL, manevi tazminat için 500.000,00 TL olmak üzere toplam 515.000,00 TL tazminatın manevi tazminattan sürücü ve araç malikinin diğer tazminatlardan ise tüm davalıların sorumlu olmaları kaydıyla sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davacı vekili ön inceleme duruşmasında maddi tazminat olarak istenilen 7.500,00 TL’nin 1.000,00 TL’sinin geçici iş görmezlik tazminatı 6.000,00 TL’sinin kalıcı maluliyet tazminatı 500,00 TL’sinin ise SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri için talep edildiği yönünde açıklama yapmıştır.
Davalı … vekili, kazaya karışan aracın müvekkili şirkete Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu şahıs başına azami teminat tutarının 290.000,00 TL olduğunu meydana gelen zararların azami poliçe limiti dahilinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve gerçek zararın teminat limiti dahilinde sorumluğu bulunduğunu, yasal düzenlemelere göre sağlık hizmet bedelleri ve geçici iş görmezlik zararı ile tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanması nedeniyle bu taleplere ilişkin sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmadığını, davacının maluliyetinin bakıcı gerektirecek oranda olmadığını, davayı kabul etmemekle birlikte yapılacak hesapta dayanak alınacak gelirin asgari ücretin net tutarı olduğunu savunarak bakıcı talebinin reddine, gerekli indirimlerin yapılacak hesapta uygulanmasına sorumluluğun azami poliçe teminatı ile sınırlı bulunmasına, faiz ve faiz türüne ilişkin talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar… ile … vekili, davacı ile dava dışı şahsın kusurlu hareketleri ile trafik kazasının meydana geldiğini, araç sürücüsüne yüklenilecek herhangi bir kusur olmadığından müvekkillerinden maddi ve manevi tazminat talep edilemeyeceğini, davacının tedavi sürecinin kız kardeşi tarafından bilinçli olarak geciktirildiğini, bu nedenle maluliyetin arttığını kusur ile maluliyet durumunun usulünün tespit edilmesine, kabul anlamına gelmemekle birlikte talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek müvekkilleri hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini, istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, maluliyete ilişkin . … Hastanesince düzenlenen raporda maluliyet oranının %82 olarak, …. Dalı Başkanlığından alınan raporda ise, maluliyet oranı %100 olarak belirlendiğinden raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve maluliyet oranının belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan 26/11/2018-10594 Karar nolu raporda davacının meydana gelen trafik kazası sonucunda %100 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduğunun belirtildiği, kusur oranı ile belirlenen bu maluliyete göre talep edilebilecek maddi tazminatın belirlenmesi yönünde alınan 25/04/2019 tarihli raporda sigortalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu, davacının da kaza tarihinde asgari ücretli çalıştığı kabul olunarak geçici iş görmezlikten kaynaklanan tazminat istenemeyeceği, kaza tarihinden itibaren sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının 148.259,18TL, bakıcı gideri zararının ise, 195.104,70TL olduğunun belirtildiği, davacı vekili, müvekkilinin vinç operatörü olduğunu, gelirinin asgari ücretten fazla olduğunu belirtmesi üzerine, dosya aynı bilirkişilere tevdii edilerek alınan 14/06/2019 tarihli ek raporda ise dosyada mevcut SGK kayıtlarının incelenmesinde kaza öncesinde geriye dönük son 5 yılda düzenli olarak prim yatırılmadığı, dosyada SGK kaydı dışında herhangi bir maaş bordrosu, banka hesap ekstresi gibi belge olmadığından davacının kaza öncesinde 5.000,00TL kazanç elde ettiği kanaati oluşmadığının, kaza öncesine en yakın tam ay olarak yatırılan 2014 yılı mayıs dönemi primine esas kazanç 3.427,00TL dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda davacının geçici iş görmezlikten kaynaklanan tazminat alacağı olmadığı, %25 kusura göre davacının talep edebileceği sürekli iş görmezlik zararının 339.784,67TL, poliçe limit tutarının 290.000,00TL olduğu, bakıcı gideri zararının 195.104,70TL olduğunun belirtildiği, itiraz üzerine … … … Sendikaları Konfederasyonuna yazılan müzekkereye verilen cevapta gelir belirtilmediği, toplu iş makineleri operatörleri derneğince verilen cevabi yazıda 2015 yılında vinç operatörünün aylık 5.750,00 TL gelir elde ettiği bildirilmesi üzerine dosya aktüerya uzmanı bilirkişiye tevdii edilerek bu gelire göre ek rapor alındığı ve dosyada davacı tarafından sunulmuş vinç operatörlüğüne ilişkin belge yok ise de; sosyal ekonomik durum araştırmasında davacının vinç operatörü olarak çalıştığı belirtilmiş olduğu da göz önünde bulundurularak davacının kaza öncesine en yakın tam ay olarak yatırılan 2014 mayıs dönemi primi esas kazanç olarak belirtilen 3.427,00 TL dikkate alınarak yapılan hesaplama mahkemece yerinde görülerek 14/06/2019 tarihli ek rapordaki belirtilen şekilde sürücünün kusurlu olduğu ve sürekli maluliyete ilişkin, bakıcı giderine ilişkin zararın talep edilebileceği manevi tazminat koşulunun oluştuğu, 100.000,00 TL manevi tazminatın belirtilen davalılardan alınması gerektiği, davacı vekilinin talebine binaen 29/01/2018 tarihinde 30.000,00 TL maddi tazminat yönünden geçici ödemeye karar verildiği ve iş bu geçici ödemede davacı vekili tarafından tahsil edilmiş olup, bu miktarın tazminattan düşülmesine gerek olmayıp, ödeme esnasında infazda nazara alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; sürekli iş görmezlik tazminatı ve SGK tarafından karşılanmayan gider toplamı 340.284,67 TL zarardan davalı … şirketinin 290.000 TL ile diğer davalılar … ve …’ın tamamından sorumlu olmaları kaydı ile sigorta şirketinden dava tarihi olan 14/03/2016, diğer davalılardan kaza tarihi olan 04/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bakıcı gideri olarak 195.104,70 TL’nin davalı … şirketinden dava tarihi olan 14/03/2016, diğer davalılardan kaza tarihi olan 04/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 29/01/2018 tarihinde hükmolunan ve tahsil olunan 30.000 TL’nin infaz aşamasında nazar alınmasına, davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 100.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde; bakiye teminat 260.000 TL olup, hükümde bu husus değerlendirilmeden karar verildiğini, yerel mahkemede 29.01.2018 tarihli ara kararı geçici ve kalıcı maluliyet ile bakıcı gideri taleplerine binaen 30.000 TL geçici ödemenin yapılmasına ve yapılacak geçici ödemenin hükmedilecek tazminattan düşülmesine karar verildiğini, ilgili ara karar doğrultusunda Ankara 24. İcra Müdürlüğü 2018/1771 sayılı dosyaya 30.000 TL asıl alacak ve ferileri üzerinden ödeme yapıldığını, mahkemece alınan bilirkişi hesap raporunda 30.000 TL ödeme belirtilmiş ve zarardan tenzil edilerek müvekkil şirketin 260.000 TL ile sorumlu olabileceğinin özelikle vurgulandığını; ancak gerekçeli karardan da görüleceği üzere müvekkil şirketin 290.000 TL ile sorumlu olduğuna dair hüküm kurulduğunu, bakıcı gideri adı altında başkaca bir teminat bulunmadığından poliçe limitinin üzerinde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu bakıcı teminatı altında ayrıca bir teminat bulunmadığını, sürekli sakatlık ve sürekli bakıcı gideri aynı teminat kapsamında olduğunu, davacı yanın maluliyeti “özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğe” göre tespit edilmesi gerekirken kaza tarihinde yürürlükte olmayan çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı yönetmeliği esas alınarak tespit edildiğini, bilirkişi hesap raporunda tazminata konu gelirin asgari ücretin 2,88 katı olarak esas alınmasının kabul edilebilir olmayıp, hükmün işbu rapor dikkate alınarak kurulmasının kabul edilemeyeceğini, dosya içerisine sunulmuş SGK kayıtlarından da açıkça görüleceği üzere davacının geliri asgari ücret olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından davacı tarafın aile içinde bakımının yapıldığı nazara alınarak hesaplanan tazminattan %50 oranında indirim yapılması gerektiğini, tedavi giderlerinin müvekkil şirketin sigorta teminatı dışında olduğunu, geçici iş göremezlik zararı ve bakıcı ihtiyacı tedavi gideri kapsamında olup, tedavi giderlerinin SGK sorumluluğunda olduğunu, yapılan tedavi giderlerinin ispatlanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; illiyet bağının kesilmesi ve/veya meydana gelen zararın artmasına davacının ve 3. kişilerin kusurlu eylemlerinin neden olduğu iddiasının mahkemece hiç araştırılmadığını ve bu iddianın gerekçeli kararda karşılanmadığını, dosyada mevcut olan…Hastanesi’nin 04.10.2015 tarihli yatış ve 11.01.2016 çıkış tarihli, 229 protokol sayılı raporunda; hastanın (davacının) hastaneden çıkarılmasının ölüm riski de dahil tüm riskleri anlatılarak ve derhal fizik tedavi görmesi gerektiği şeklindeki önerilerle taburcu edildiğinin yazılı olduğunu, davacının tedavisi devam ederken, hastaneden çıkarıldığını, kaza sırasında işsiz olan ve vinç operatörü olduğunu da herhangi bir bilgi ve belge ile ispat edemeyen davacı için, asgari ücretin 3 katı tutarında bir meblağ üzerinden maddi tazminat hesabı yapılmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi, bakıcı giderlerine hükmederken TBK md. 51-52 Hükümlerini uygulamamış olup, bu hususun açıkça Usul ve Yasalara aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda bakıcı giderinin hesabında, brüt asgari ücreti dikkate alındığını, bu hususun açıkça, Usul ve Yasalara ve somut olay adaletine aykırı olduğunu, kusur kök raporuna taraflarınca yapılan itirazların hiçbiri ek kusur raporu ile karşılanmadığını, davacının %75 kusuru da göz önüne alındığında, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının son derece fahiş olduğunu, İstanbul Adli Tıp Kurumunun, davacıyı bizzat muayene etmediğini, mahkemece, hükmedilen tazminat miktarlarına ıslah tarihinden değil de, olay tarihinden itibaren faiz işletilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, hükmedilen manevi tazminat miktarının müvekkilin %100 oranında malul kalması, davalıların yüksek gelirli ve maddi olarak güçlü konumda olmaları, kazanın müvekkilin psikolojik durumuna etkisi ve müvekkilin sosyal durumu nazara alındığında çok az olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatı gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan geçici, sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının ve tazminatın miktarının doğru biçimde belirlenmesi açısından, zarar görenin kaza anındaki gerçek gelir durumunun doğru biçimde saptanması büyük önem taşımaktadır. Davacının kaza tarihinde fiilen çalışması durumunda gerçek geliri nazara alınması gerektiğinden emsal gelire göre hesaplama imkânı yok ise de; hesaplama yapılırken, davacının hesap tarihine kadar olan gelirini gösteren tüm belgelerin temin edilmesi, bu belgeler ile saptanan gelir üzerinden hesap tarihine kadar elde edilebilecek gelirlerin belirlenmesi, belirlenen gelirler üzerinden, işlemiş (bilinen) dönem zarar hesabının yapılması; işleyecek dönem hesabında ise davacının hesap tarihinde bilinen son gelirinin esas alınması hususlarına dikkat edilmelidir. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2017/4550 E. 2018/1001 K.) Ayrıca davacının kaza tarihindeki gelirinin de asgari ücretin üzerinde olduğunu ileri sürmesi halinde ispat hakkı da verilmelidir.
Somut olayda davacının geliri asgari ücretin 2,88 katı olduğu kabul edilmişse de, verilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Gelirine ilişkin tüm belgeler (maaş bordroları, banka kayıtları vs.. getirtilmeli) tüm deliller toplandıktan sonra varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Tazminat hesabına ilişkin olarak ise, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17. HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında kaza tarihi itibarıyla PMF 1931 yaşam tablosunun uygulanması yerinde olmakla beraber, Yargıtay görüş değişikliği nedeniyle PMF 1931 Yaşam Tablosu tatbik edilmesi isabetsizdir. Bu durumda mahkemece, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “Progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması için bilirkişiden rapor alınarak ve oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar korunarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması isabetsizdir.
Geçici ödemeye ilişkin olarak, mahkemece TBK’nın 76. maddesi uyarınca 30.000,00 TL geçici ödeme kararı verilmiş olup, bu ödemenin sigortanın sorumlu olduğu 290.000,00 TL limitten mahsup edilerek sigortanın kalıcı iş göremezlik tazminatı nedeniyle bakiye 260.000,00 TL limitle sorumlu tutulması gerekirken mahkemece geçici ödemenin infaz aşamasında gözetileceğinin belirtilmesi ve 6100 sayılı HMK 297/2 maddesi uyarınca hükmün sonuç kısmında taleplerin her biri hakkında verilen hüküm açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Faturalandırılmayan tedavi giderine ilişkin olarak ise, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır, ancak sigortanın SGK tarafından karşılanmayan belgesiz tedavi giderlerinden sorumluluğu devam etmektedir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Ulaşım gideri konusunda belge bulunmasa da, davacının yaralanmasına göre tedavisi tamamlanıncaya kadar hastaneye gidip gelmesi hayatın olağan akışına uygundur. Bu durumda mahkemece doktor bilirkişiden davacının tedaviye gitmesi gerektiği tarihler konusunda rapor alınarak davacının ikamet adresi ile hastanelerin mesafesi, o tarihlerdeki ticari taksi ücretleri v.s. gözönünde bulundurularak makul bir ulaşım giderine hükmedilmesi gerekmektedir. Yine yaralanmaya bağlı olarak yapılması olanaklı bulunan fatura edilemeyen tedavi giderleri yönünden davacının tüm tedavi evrakları incelenerek yaralanma derecesi ve iyileşme süreci de gözetilerek uzman doktor bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre fatura edilmeyen tedavi giderleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme neticesi karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur. (Yargıtay 17. H.D’nin 11.06.2020 tarih 2019/2585 Esas- 2020/3385 Karar, 28.02.2019 tarih 2016/4476 Esas- 2019/2293 Karar, 27.09.2017 tarih 2015/1535 Esas- 2017/8273 Karar, 09.04.2015 tarih 2015/1134 Esas – 2015/5600 Karar ve 12.11.2012 tarih 2012/32523 Esas-2012/12417Karar).
Bu gerekçeler ile taraf vekillerinin istinaf isteminin kabulüne, yukarıda belirtilen şekilde deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi bakımından, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre sair istinaf sebeplerinin incelenmesine bu aşamada yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/09/2019 tarih, 2016/226 Esas, 2019/704 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, kaldırma sebebine göre sair istinaf sebeplerinin incelenmesine bu aşamada YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde taraflara iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2019/13460 Esas sayılı dosyasına yatırılan 774.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.