Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1553 E. 2022/2429 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1553 – 2022/2429
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1553
KARAR NO : 2022/2429

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : 2017/502 Esas 2020/323 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 26/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/07/2016 tarihinde, sürücü …’in idaresindeki … plakalı araç ile direksiyon hakimiyetini kaybederek yaptığı kaza sonucunda araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır şekilde yaralandığını, belden altının felç kaldığını, davalı sigorta şirketi tarafından sürekli iş göremezlik tazminatı için 18/05/2017 tarihinde 310.000,00-TL ödeme yaptığını, ancak doğan bakıcı gideri zararını karşılamadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00-TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 10/09/2019 tarihli dilekçe ile bakıcı gideri talebi 74.000,00-TL olarak artırılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin kaza nedeni ile doğan zarardan 310.000,00-TL tek limit ile sorumlu olduğunu ve bu limitin tamamının da davalı tarafa davadan önce ödendiğini, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları gereğince başka limit olmadığını, davalı sigorta şirketinin ancak dava tarihinden ve yasal faiz ile sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu ve davalı sigorta şirketine zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olan aracın yapmış olduğu kaza sonucunda davacının %96 oranında vücut genel çalışma gücünü kaybedecek şekilde yaralandığını, davacının bakıcı gideri zararının 1.259.815,13-TL olarak hesaplandığını, davalı sigorta şirketinin davacıya 30/05/2017 tarihinde 310.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ödemesi yaptığını, bu ödemenin sakatlık teminatından ödendiğini, bakıcı gideri talebinin sağlık giderleri klozu kapsamında olduğunu, davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak; 75.000,00-TL’nin 19/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dayanak sigorta poliçesi yeni Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’ndan sonra düzenlenmiş olup, teminat limiti tek olmasına ve limitin tamamı olan 310.000,00-TL ödenmiş olmasına rağmen, sürekli bakıcı giderinin de ödenen bu teminat kapsamında kalması nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul yönünde kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle bakıcı gideri istemine ilişkindir.

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i. maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderleri ise mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleridir. Daimi işgücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ile birleştirilen) kökleşen içtihatları da bu yöndedir.
Somut olayda, 18/02/2016/18/02/2017 vadeli poliçede 310.000,00-TL sakatlanma ve ölüm, 310.000,00-TL sağlık gideri teminatı bulunmaktadır. Dava konusu olay 21/07/2016 tarihinde meydana gelmiş, davalı … Sigorta A.Ş.nin trafik kazasına karışan dava dışı… yönetimindeki aracın ZMSS şirketi olduğu, ZMSS poliçesinin 18/02/2016 tarihinde düzenlendiği, poliçede 310.000,00-TL kişi başına sakatlanma ve ölüm, 310.000,00-TL kişi başına sağlık gideri teminatı bulunduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde davacının davaya konu trafik kazası neticesi sürekli şekilde bakıcıya ihtiyacı olduğunu belirterek belirsiz alacak davası şeklinde açtığı iş bu davada şimdilik 1.000,00-TL bakıcı gideri talebin de bulunduğu, bedel artırım dilekçesi ile poliçede yer alan kişi başına sağlık gideri kapsamında 74.000,00-TL bakıcı giderinin davalı sigortacıdan tazminini talep ettiği, davacı sigortalı araçta yolcu konumunda olup, dava konusu kaza sonucu %96 oranında sürekli malul kaldığının, başka birisinin sürekli bakımına ihtiyacı olduğunun, başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde özürlü olduğunun usulüne uygun biçimde tespit edildiği, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu bulunduğu, hesap bilirkişisi tarafından davacı için toplam 1.259.815,13-TL bakıcı gideri tespit edildiği, davalı sigorta şirketi tarafından aynı kazayla ilgili olarak davacı tarafa, sürekli iş göremezlik tazminatı olarak sakatlık teminatı limiti olan 310.000,00-TL’nin 18/05/2017 tarihinde ödendiği, sürekli bakıcı giderinin de ZMSS genel şartlarındaki düzenleme gereğince sakatlık teminatı kapsamında olduğu, sakatlık teminatı limitinin tükendiği, bakıcı giderinden bu nedenle sorumlu olmadıkları ileri sürülmüş ise de; sürekli sakatlık teminatı ile sürekli bakıcı gideri teminatlarının farklı olduğu, bakıcı giderinin ZMSS poliçesindeki sağlık gideri teminatı kapsamında olduğu, bir başka ifadeyle davalı sigorta şirketinin sürekli iş göremezlik tazminatını, kişi başına sakatlık ve ölüm teminatından, bakıcı giderini sağlık gideri teminatından ödemesi gerektiği, iki farklı teminat limiti ile sorumluluğunun bulunduğu, bu nedenle davalı sigortacının bu hususa ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, tedavi bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarih 6111 Sayılı Yasanın 59. Maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. Maddesi değiştirilmiş olup, anılan değişiklik ile “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” hükmü getirilmiş ise de, bakıcı gideri davacının trafik kazası nedeni ile %96 oranında malul kalmasından dolayı ömür boyu beşeri ihtiyaçlarını gidermek için bakıcı kişi yardımına muhtaç olmasından kaynaklanan maddi zarar olup bu zararın ilgili yasada düzenlenen SGK’nun sorumlu olduğu tedavi gideri kapsamında olmadığı, Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararı nedeniyle ZMSS Genel Şartlarının somut olayda uygulanmasının mümkün olmayacağı, ZMSS poliçesinde olay tarihinde geçerli 310.000,00-TL kişi başına sürekli sakatlık ve ölüm teminatı dışında, ayrıca bakıcı gideri zararını kapsayan kişi başına 310.000,00-TL de sağlık gideri teminatı bulunmasına, Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde verdiği KTK.nın 90. maddesine ilişkin iptal kararı da gözetilerek, davacının talep ettiği sürekli bakıcı gideri tazminatının ZMMS poliçesindeki sağlık gideri teminatından karşılanması gerektiğinin kabulü ile davacı tarafça talep edilen sürekli bakıcı giderinin, davalı sigorta şirketinden poliçe teminat limiti gözetilerek tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı sigorta şirketi vekilinin bu hususa ilişkin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.123,25-TL karar harcından peşin alınan 1.281,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.842,25-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 26/12/2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Üye
Üye
Katip

KARŞI OY

Davacı vekili dava dilekçesi ile davacının trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle bakıcı gideri talep etmiş, davalı sigorta şirketi davacıya sakatlık teminatı kapsamında poliçe limitinin tamamının ödendiğini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında, davalının sürekli bakıcı giderinden sorumluluğuna ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, “bakıcı gideri” nedeniyle sorumlu olunan miktarın, poliçede “Sağlık Giderleri Teminatı” ve “Sakatlık Teminatı” olarak gösterilen teminatlardan hangisinden karşılanacağına ilişkindir.
Zorunlu Sorumluluk Sigortası; sigorta ettiren ile yapılan sözleşme kapsamında, sigortalının üçüncü kişilere olan sorumluluklarının, belirli bir sigorta primi karşılığında üstlenildiği bir sigorta türüdür. Bu nedenle sigorta priminin belirlenmesinde sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat miktarı önem arz ettiğinden, sigorta tarafından üstlenilen sorumluluğun belirlenmesinde kanuna aykırı olmadıkça, hangi zararlardan, hangi teminat kapsamında ne miktarda sigortanın sorumlu olacağı Genel Şartlar ile düzenlenebilir. Bu durum sigortanın, söz konusu zararlardan kaza risk değerlendirmesine göre belirlenen prim karşılığında sorumlu olmasının doğal sonucudur. Bu nedenle mevzuatta zararların hangi teminat kapsamında ödeneceği açıkça düzenlenmiş ise, yapılan düzenleme çerçevesinde sigortanın sorumluluğu belirlenmelidir. Davalının mevzuattaki düzenlemeye göre prim maliyetini belirleyerek üstlendiği sorumlulukta, prim maliyetine de etki edecek şekilde, zararın niteliğine göre sorumlu olunacak teminat yorum yolu ile belirlenemez.
Bu çerçevede, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına bakıldığında, 2918 Sayılı Yasanın 91/1. maddesinde “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” düzenlemesi ile kanuna tabi araçların üçüncü kişilere vereceği zararlarda, işletenin sorumluluğunun karşılanması için sorumluluk sigortası yaptırılması zorunluluğu getirilmiştir. Kanunda yapılan düzenlemede, sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat üst limitleri, hangi teminatların, hangi zararların hangi limitten karşılanması gerektiğine ilişkin açık bir düzenleme yapılmamış, “En Az Sigorta Tutarları” başlıklı 2918 Sayılı Yasanın 93. Maddesinde “(1)Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır. (2)Tarife ve talimatların tespitinde; araç türleri; coğrafi bölge; sigorta süresi içinde herhangi bir hasar ödemesine neden olmayan işletenlerin primlerinin indirilmesi yoluyla ödüllendirilmesi, hasar ödemesine neden olan işletenlerin primlerinin yükseltilmesi yoluyla cezalandırılması ve gerekli görülen diğer hususlar dikkate alınır.” denilerek, buna ilişki düzenleme ve belirleme yetkisi Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığa bırakılmıştır.
İlgili düzenleme ile idareye tanınan yetki sınırlı olup, idare 2918 Sayılı Yasanın 93. maddesinde belirtilen hususlarda ve kanuna aykırı olmamak üzere düzenleme yapabilir. Buna göre; İdare, Sigortanın sorumluluk sigortası olması nedeniyle, sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişinin TBK çerçevesinde belirlenmesi gereken zararlarının belirlenmesinde, kanun ve uygulamaya aykırı hesaplanmayı içeren düzenleme; kanunda sigorta teminat kapsamında sayılan bir takım zararları teminat kapsamı dışına çıkaran düzenleme yapamaz ise de, sigorta şirketinin sorumlu olacağı en az sigorta teminat tutarlarını belirleyebileceği gibi, zararın niteliğine göre birden fazla teminat belirlenmiş ise, hangi zararların hangi teminat kapsamında karşılanacağını belirleyebilir. İdare tarafından yapılan bu belirleme, prim bedellerinin belirlenmesinde esas alındığından, sigorta şirketinin sorumluluğunun belirlenmesinde de esas alınır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları incelendiğinde, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar A.5 Maddesinde, sigorta poliçesinde yer alan teminatlar düzenlemiş, sigortanın hangi zararlardan, hangi teminat kapsamında sorumlu olacağı belirlenmiştir. “Sürekli Sakatlık Teminatına” ilişkin “c” bendinde “Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.” denilerek, sürekli bakıcı giderlerinden sigortanın, “sürekli sakatlık teminatı” kapsamında sorumlu olacağı düzenlenmiş olup, bu şekilde yapılan düzleme TBK’da, TTK’da ve 2918 Sayılı Yasada, zararı ve sigortanın sorumluğunu belirleyen hükümleri kaldırmamasına ve azaltmamasına, yine belirtilen kanunlarda teminatın belirlenmesine ilişkin aksine bir düzenleme olmamasına göre davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat miktarı genel şartların A.5-c bendine göre belirlenmesi gerekir. Her ne kadar Yargıtay uygulamalarında, sorumlu olunan zararın niteliğinden hareket ile daha önce söz konusu zararların “Tedavi ve Sağlık Teminatı” kapsamında olduğu, “Sakatlık Teminatı” kapsamında olmadığı kabul edilerek uygulama yapılmış ise de, 01/06/2015 tarihinden önce Genel Şartlarda bu hususta hüküm bulunmaması nedeniyle yorum yöntemi ile söz konusu belirlemenin yapıldığı, oluşan yeni mevzuatta bu durumun açıkça düzenlenmiş olması, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 2918 Sayılı Yasanın 93. Maddesinden aldığı yetkiye istinaden düzenlemenin yapılmış olması, yapılan düzenlemenin sigortanın sorumlu olduğu en az sorumluluk miktarının belirlenmesine yönelik olması ve 2918 Sayılı Yasanın 91 ve 92. Maddesinde çerçevesi çizilen sorumluluğu kaldıran veya azaltan mahiyette olmaması karşısında, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar çerçevesinde düzenlenen poliçeler açısından sigortanın sorumluluğunda, “Bakıcı Giderinin” “Tedavi ve Sağlık Gideri Teminatı” kapsamında görülmesine ilişkin değerlendirme yapılması mümkün görülmemektedir. Diğer yandan, TBK ve KTK’da sigortanın bakıcı ve çalışma gücü kaybından sorumluluğu mevcut ise de, ilgili kanunlarda sigortanın sorumluluğu açısından tedavi gideri ve diğer sorumluluk halleri için ayrı ayrı limit belirleme yükümlülüğü getirilmemiş olduğundan, KTK 93. maddesine göre yapılan belirleme sorumluluk açısından nazara alınması gerekir.
Bu itibarla, somut olayda davacının 21/07/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle bakıma muhtaç kaldığından bahisle, kazaya sebep olan araç sigortacısından bakıcı giderine ilişkin zararlarının karşılanmasını talep etmiştir. Kazaya sebep olan araç zorunlu sorumluluk sigortası 18/02/2016 tarihinde düzenlenmiş olduğundan, davalının sorumluluğu 01/06/2015 tarihli Genel Şartlar çerçevesinde belirlenmesi gerekir. Buna göre de davalı sigorta şirketi “bakıcı giderinden”, “sürekli sakatlık teminatı” limiti kapsamında sorumludur. Davacı söz konusu “sakatlık teminatı” kapsamında yapılan ödemeler sonrasında limit kalması halinde davalıdan talep edebilir. Davacıya dava açılmadan önce,18/05/2017 tarihinde sürekli işgöremezliği nedeniyle teminat limitinin tamamı davalı tarafından davacıya ödediğinden, mahkemece sakatlık teminatında davalının sorumlu olacağı limit kalmaması nedeniyle, “bakıcı gideri” kapsamındaki davasının reddedilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine dair yeniden hüküm verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Başkan

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.