Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1549 E. 2022/2407 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1549 – 2022/2407
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1549
KARAR NO : 2022/2407

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2019
NUMARASI : 2017/198 Esas 2019/373 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı … AŞ. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26.07.2016 tarihinde davalılardan … AŞ’nin işleteni, …Sigorta A.Ş.’ne Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı, …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacıya ait sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu davacının yaralandığını, aracının pert olduğunu, davalı sigorta şirketine başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 500,00-TL tedavi amacıyla yapılan ulaşım gideri, 500,00-TL özel beslenme gideri, 1.000,00-TL araç hasarı,100,00-TL çekici ücreti, 100,00-TL park ücreti, 867,90-TL delil tespiti gideri olmak üzere toplam 3.067,90-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen; 25.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 11.02.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile araç hasarı ve otopark ücreti talebini 5.695,00-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı …. A.Ş. Vekili, davalı şirketin yokluğunda davacıya ait … plakalı araç üzerinde yaptırılan tespit sonucu belirlenen hasar miktarını kabul etmediklerini, kazanın meydana gelmesinde davalının maliki olduğu … plakalı araç sürücüsünün değil, davacı sürücünün kusurlu olduğunu, savcılık aşamasında takipsizlik kararı verildiğini, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …Genel Sigorta A.Ş. vekili, dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigorta şirketine 25.11.2015 – 15.11.2016 tarihleri arasında Trafik Sigorta Poliçesiyle sigortalı olduğunu ve sorumluluklarının maddi hasar için sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında 31.000,00-TL poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, kusur ve zarar miktarının ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı … tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 12/07/2016 tarihinde meydana gelen, davaya konu trafik kazasının oluşumunda davacı sürücü …’ın % 80, … plakalı araç sürücüsü davalı …’nın ise % 20 oranında kusurlarının bulunduğu, bilirkişilerce davacıya ait araçta 22.000,00-TL hasar oluştuğu, çekici ücretinin 100,00-TL, yediemin otopark ücretinin ise 6.375,00-TL olduğunun belirlendiği, hasar, çekici ücreti ve otopark ücreti toplamından, sürücülerin kusurları nazara alındığında, bu tazminat kalemleri bakımından davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının 5.695,00-TL olduğu, davacı vekili tarafından bedel artırımı yapılırken, dava dilekçesiyle talep edilen 3.067,90-TL toplam tutar (maddi tazminat) içerisinde ulaşım ve özel beslenme giderleri ile tespit dosyası masraflarına ilişkin taleplerin de bulunduğu, bu durumda hasar bedeli, çekici ücreti ve otopark ücreti olarak davalılardan talep edilen (harcı ikmal edilmiş) maddi tazminat tutarının 3.827,10-TL olacağı ve zarardan sürücü, işleten ve sigortacı sıfatlarını haiz tüm davalıların 6098 sayılı TBK’nun 49/1, 2918 Sayılı KTK’nun 85/1, 91 ve ZMSS Genel Şartları A.3 maddeleri gereğince müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları sonuç ve kanaatine varılarak, davacının araç hasar bedeli, çekici ücreti ve otopark ücretine ilişkin tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerektiği; her ne kadar davacı ulaşım ve özel beslenme giderlerine ilişkin olarak da maddi tazminat talebinde bulunmuş ise de, bu tazminat kalemlerine ilişkin taleplerini geçerli delillerle ispatlayamadığından bu yöndeki taleplerinin reddi gerektiği, Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/26 D.İş sayılı dosyası kapsamında yapılan giderlerin maddi tazminat olarak talebi mümkün olmadığından, davacının buna dair talebinin de reddedilerek, tespit giderlerinin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, davacının manevi tazminat talebi yönünden davalı …’nın % 20 oranında kusurlu eylemi sonucu meydana gelen trafik kazasında bedensel bütünlüğü zedelenen davacının yaşadığı üzüntü, çaresizlik ve acı nedeni ile ruh sağlığındaki bozulma, yaralanmasının niteliği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22/06/1966 tarih, 1966/70 sayılı içtihadı ile belirlenen manevi tazminat miktarının belirlenmesine ilişkin ilkeler ve Hukuk Genel Kurulunun 26/06/2004 tarih, 2004/370 karar sayılı içtihadı ile belirlediği caydırıcılık ilkesi gözetilerek, ihlal sonucu davacının uğradığı manevi zararın giderimi amacı ile paranın satın alma gücü itibari ile belirli bir meblağın sigorta şirketi dışındaki davalılardan alınarak davacılara verilmesi sureti ile zedelenen yaşama sevincini tazelemek, bunu yaparken felaketi özlenir kılmamak, davalıları ekonomik bir yıkıma sürüklemeksizin daha dikkatli ve özenli olmaya sevk etmek hedeflenerek, günün ekonomik koşullarına göre takdiren belirlenen 2.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan … ve … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak üzere tahsiline karar verilmesi gerektiği, hükmolunan maddi tazminata davalılar … ve … A.Ş. bakımından haksız fiil tarihi olan 12/07/2016 tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından ise temerrüt tarihi olan 02/03/2017 tarihinden itibaren yasal faiz (talep gibi), hükmolunan manevi tazminata ise haksız fiil tarihi olan 12/07/2016 tarihinden itibaren yasal faiz (talep gibi) yürütülmesi gerektiği sonucuna ulaşılmakla davacı tarafça açılan maddi tazminat talepli davanın kısmen kabul, kısmen reddine, davacının araç hasar bedeli, çekici ücreti ve otopark ücretine ilişkin tazminat talebinin kabulü ile toplam 3.827,10-TL’nin davalılar … ve … A.Ş. bakımından haksız fiil tarihi olan 12/07/2016 tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından ise 02/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına, davacı yanın ulaşım ve özel beslenme gideri taleplerinin reddine, davacının tespit davası giderlerine ilişkin talebinin reddine, tespit davası giderlerinin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine,davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 2.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden (12/07/2016) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş;hükme karşı davacı vekili ile davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ve karara dayanak yapılan 27.11.2018 tarihli rapora süresinde itiraz etmelerine rağmen itirazlarının reddedilerek bu rapora göre karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun kusur tespiti ve tespit edilen kusura yönelik paylaştırmasının hukuka, tanık anlatımlarına, yargı kararlarına ve dosya kapsamına açıkça aykırı olduğunu,
Dava dosyasında bulunan ve davacı tarafından yaptırılan delil tespiti sonrasında düzenlenen rapora uygun olmayan, bilirkişi … tarafından hazırlanan 01.08.2018 tarihli bilirkişi raporuna yaptıkları itiraz üzerine itirazlarının ikinci raporda, kusur oranlarının belirlenmesine yönelik kısmı hariç doğru değerlendirildiğini, ancak kusur belirlemesinin ve kusura yönelik paylaştırma kısmının dosya kapsamına, tanık anlatımlarına ve Yargıtay Kararlarına aykırı olarak belirlendiğini, yanlış belirlenen kusur oranları nedeniyle Mahkemece yaptırılan 1. bilirkişi raporunda bulunan maddi sonuçtan daha aşağı bir sonuç ortaya konulduğunu, bu sonucun, davacı aleyhine olduğu kadar oluşa ve dosya kapsamına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 tarih ve E:2007/11, K:2007/180 sayılı kararına da aykırı olduğunu,
Kazanın meydana gelmesinde, kusurun kimde olduğunun açıkça ortaya konulamadığı hallerde dahi kusurun taraflar arasında eşit olarak paylaştırılması ve kusurun % 50 -%50 olarak belirlenmesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararı gereği olduğu halde dahi bu durumum Mahkemece dikkate alınmadığını, karara dayanak yapılan 27.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda kaza yapan araçta bulunan ve dinlenen tanıkların, dinlenmesi sonrasında dosyaya katılan tanık ifadelerinin raporun kusur belirlenmesi ile ilgili kısmında hiç dikkate alınmadığını, tanıkların ifadelerinde yer alan, davalı …’nın kullandığı aracın kendilerinin içinde bulunduğu araca arkadan çarpmak suretiyle kazanın oluştuğu yönündeki ifadelere itibar edilmediği ve hiçbir tanığı olmayan davalının beyanlarına göre kusur tespiti yapıldığı, davalılar olayla ilgili olarak hiçbir tanık dinletmezken davacının dinletilen ve kaza anında araçta bulunan tanıklarımızın ifadeleri ile bu tanıkların Mahkeme huzurunda vermiş oldukları ifadeler birlikte değerlendirildiğinde, kusurun davalı …’da olduğu ortaya konulmuşken yapılan kusur belirlemesinin dayanağı bulunmadığı gibi bu belirlemeye dayalı kararında dayanağının bulunmadığını, davacının 27.07.2016 tarihinde saat 02.20′ de alınan ifadesinde, kendisinin Fatih Sultan Mehmet Bulvarı İstanbul Yönünde seyir halinde iken Şaşmaz Kavşağı sonrası üst geçidi geçince plakasının hatırlayamadığı mikser kamyonunun sol şeritten giderken sağından geçtiğini sonrasında ise mikser kamyonunun davacının kullandığı araca arkadan çarptığını ve çarpmanın etkisi ile bariyerlere çarptığını ve sonrasını hatırlayamadığını beyan ettiğini; 04.08.2016 tarihli ifadesinde ise sadece kazadan bahsettiğini ve 27.07.2016 tarihli ifadesinin hastanede tedavi altında olduğunu ortaya koymuş, nitekim dosya kapsamında bulunan hastane belgelerinin incelenmesinden de davacının ilk ifadesinin hastanede alındığının doğrulandığını, mikser kamyonunun yolun solundan gittiğini, kendisinin de mikserin sağından gittiğini ifade etmesinde bir anormallik bulunmadığı gibi, kendisine ait şeritte seyir etmesinin de KTK kapsamında kusur olarak değerlendirilmesinin de mümkün olmadığını, kaza esnasında araçta bulunan ve yaralanan görgü tanığı …’ın, Etimesgut Polis Amirliğinde vermiş olduğu 27.07.2016 tarihli ve 14,05 saatli ifadesinde, Zıhlı Birlikler önünden seyir halinde iken arkalarından hızlı bir şekilde gelen … plaka sayılı beton mikserinin araçlarının arka sol tarafından kendilerine çarparak kazanın oluştuğu, araçlarının köprünün ayağına vurduğu ve savrularak beton mikserinin önüne tekrar geldikleri mikserin araçlarına tekrar vurarak yaralandıklarının ifade ettiğini, kaza esnasında araçta bulunan görgü tanığı …’ın ise aynı tarihli ifadesinde, Eskişehir Yolu üzerinden İstanbul Yolu üzerine hipodromun bulunduğu yere giderken hızlı bir şekilde gelen … plaka sayılı beton mikserinin araçlarının arka sol tarafından kendilerine çarparak kazanın oluştuğu, araçlarının köprünün ayağına vurduğu ve savrularak beton mikserinin önüne tekrar geldikleri mikserin araçlarına tekrar vurarak yaralandıklarının ifade ettiğini; kaza esnasında araçta bulunan diğer görgü tanığı …’de aynı tarihli ifadesinde, Eskişehir Yolu üzerinden İstanbul Yolu üzerine hipodromun bulunduğu yere giderken hızlı bir şekilde gelen … plaka sayılı beton mikserinin araçlarının arka sol tarafından kendilerine çarparak kazanın oluştuğunu, araçlarının köprünün ayağına vurduğunu ve savrularak beton mikserinin önüne tekrar geldiklerini mikserin araçlarına tekrar vurarak yaralandıklarının ifade ettiklerini, 09.05.2018 tarihinde yapılan 5. celsede tanık olarak dinlenen …’ın, davacıya alt araçta dört kişi olduklarının ve görevli olarak hipodroma gittiklerini, Şaşmaz kavşağına geldiklerinde mikser kamyonunun kendilerine çarptığını içinde bulundukları aracın sağa sola savrulduğunu, mikserin kazadan sonra 25-30 metre sonra durduğunun, kazanın mikser kamyonun sürücüsünün kusuru İle meydana geldiğini, araçta bulunan herkesin yaralandığını, davacının ise direksiyona sıkıştığını, ağzından kan geldiğini ve durumunun kendi durumlarından daha ağır olduğu yönünde ifade verdiğini, diğer tanığın aynı celsede verdiği ifadesinde “Ümitköy istikametinden Şaşmaz Oto Sanayi Sitesi içerisinden geçip sola İstanbul yoluna dönecektik. Direk karşıya geçip köprüye 15-20 metre mesafe kalmışken bir anda arkamızdan bir mikser kamyonu bize çarptı. İçinde bulunduğumuz araç dönmeye başladı, Mikser kamyonu ikinci kez çarptı ve içinde bulunduğumuz araç mikser kamyonu ile köprü kavşağına sıkıştı. Kırmızı ışıktan yeni çıkmıştık. 15-20 metre ilerimizde tekrar ışık vardı. Bu nedenle yavaş bir hızla seyrediyorduk. Olay mikser kamyonu şoförünün kusuruyla meydana geldi. Kaza sonrası araçta bulunan herkes yaralandı. Davacı aracın direksiyonuna sıkışmıştı. Durumu ağırdı ağzından kan geliyordu” şeklinde beyanda bulunduğunu, olay anında davacı aracında bulunan tanıkların vermiş oldukları ifadeler birlikte değerlendirildiğinde, kazanın oluşumuna davalı mikser kamyonu şoförü …’nın sebebiyet verdiği açık ve netken, itiraz ettikleri rapora göre karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacıya ait araçta meydana gelen hasar çıplak gözle dahi incelenmesinde, kusurun kimde bulunduğunu göstermeye yeterli olduğunu, davalıya ait araçla ilgili olarak hiçbir hasar kaydının bulunmamasının da bu iddialarını doğruladığını, eylem ile zarar arasındaki neden-sonuç ilişkisinin açıklığa kavuşturulması, kusur dağılımının buna göre yapılması gerektiği ortada iken bu ilişki açıklığa kavuşturulmadan yapılan değerlendirmenin de yanlış olduğunun hatalı kusur belirlemesi yapıldığını ki en kötü haliyle, kusur durumunun tespit edilemediği hallerde dahi kusurun eşit olarak bölünmesi Yargıtay Genel Kurulunun Kararı gereği olacağından, kusur belirlenmesinde bu durumun dahi dikkate alınmamış olmasının karara dayanak yapılan bilirkişi raporunun eksik inceleme ve değerlendirme ile yapıldığını, dava dosyasında bulunan ve mahkemece yaptırılan iki rapor arasında ve davacının yaptırdığı delil tespiti niteliğindeki rapor arasında, kusur oranlarının tespiti yönünden, çelişki mevcut olup, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, kusur oranlarının hatalı tespiti nedeniyle karar vermeye elverişli olmayan rapora dayalı olarak yapılan hasar tespitinin de aynı şekilde yanlış sonuç doğurduğunu, kararda ulaşım ve özel beslenme giderlerine ilişkin olarak talebin reddinin yasaya aykırı olduğunu, bu kalemlere ilişkin maddi tazminat bedellerine bakıldığında, bu alanlar için hiçbir belge sunulmasına gerek olmadığının Yargıtay Kararlarıyla belirlendiğini, manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanı kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Aş.vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan 27.11.2018 tarihli bilirkişi raporunun “Olayın Kusur Yönünden İncelenmesi” başlıklı IV Numaralı Bölümünün 7. maddesinde; “Davaya konu olaya ilişkin davacı sürücünün beyanı ve arkasından çarpılmış olduğu hasarlı kısmı incelendiğinde, davalı sürücü …’nın ifadesinin doğruluğunun anlaşıldığı” açıkça belirtilmiş olup “Davacı sürücünün, olay öncesinde seyri sırasında, sol şeritte seyreden kamyonu sağından geçerek sol şeride kontrolsüzce ve solundaki kamyona yakın mesafeden önüne geçtiği sırada, sol arkasındaki kamyon sürücüsü kazayı önlemeye yönelik fren ve sağa direksiyon tedbiri almaya çalışırken aracının (transmikser) sol ön kısmı ile önündeki aracın sağ arka köşe kısmından sol yanına doğru çarpılmaya maruz kaldığı, davacı sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobilin sağ arka kısmının çarpılması neticesinde fizik kuralları gereği savrularak sol ön kısmının köprü korkuluklarına çarpması şeklinde olayın meydana geldiğinin” anlaşıldığı tespitlerine yer verildiğini, bu anlamda bilirkişice devamında raporun 8. maddesinde “Davacı sürücü …’ın birinci derecede (asli) kusurlu olduğuna” yönelik yapılmış olan tespitlerine katılmak ile birlikte akabinde “Davalı sürücü …’nın seyir halinde bulunduğu şeride geçişi sırasında azami dikkatini vererek fren tedbirine başvurması, önüne doğru geçmeye çalışan aracı görerek hızını düşürmesi gerekirken, aksine dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak hızını kullandığı aracın teknik özelliklerine ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uymadığından” bahisle ” davalı …’nın ikinci derecede (tali) kusurlu olduğuna” yönelik yapılmış olan tespitlerin kabulünün mümkün olmadığını, raporda belirtilmiş olduğu gibi; davaya konu mezkur kaza davacı sürücü …’ın tedbirsiz, dikkatsiz ve ağır kusurlu davranışı neticesinde davalı …’nın “kazayı önlemeye yönelik fren ve sağa direksiyon tedbiri almaya çalışırken” gerçekleştiğini, bu anlamda bilirkişinin “davalı …’nın önüne doğru geçmeye çalışan aracı dikkate alarak hızını düşürmesi gerektiğinden” bahisle “davalı …’nın tali kusurlu olduğuna yönelik tespitlerinin bir önceki tespitleri ile çeliştiğini, raporda açıkça davalı …’nın önüne geçmeye çalışan aracı dikkate alarak fren yaptığı tespitlerinde bulunulduğunu, hal böyle iken daha önceki dilekçelerinde de belirtmiş oldukları gibi ve kazanın meydana geliş şekli de göz önünde bulundurulduğunda mezkur kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun, trafiğin seyrini tehlikeye atacak bir biçimde sağlamalar ve sollamalar yaparak kazanın oluşumuna bizzat sebebiyet veren davacı …’a ait olduğunun açık olduğunu, nitekim kaza akabinde davacı tarafça herhangi bir şikayette bile bulunulmadığı gibi sonraki süreçte, davacının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapmış olduğu şikayet konusunda ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Kovuşturmaya Yer Olmadığı” kararı verildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile birlikte bir an için Mahkemece davalı …’nın %20 oranında ikinci derecede (tali) kusurlu olduğu kanaatleri ile bir değerlendirmede bulunulacağı düşünülse dahi söz konusu kazanın meydana gelmesinde davalı şirketin herhangi bir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, kazaya karışan aracın şoförü davalı şirketin çalışanı olsa dahi şirket tarafından bu konuda ehil olması gözetilerek işbu görevin kendisine verildiğini, bu konuda davalı şirketin, çalışanların seçiminde gerekli özeni gösterdiğini, çalışanlarına gerekli eğitimleri verdiğini bu konuda uyarılarda bulunduğunu, kazaya karışan aracın da tüm bakımlarının yaptırıldığını dolayısıyla davalı şirketin söz konusu davaya konu kazada bir kusuru ve dolayısıyla sorumluluğu bulunmadığını, dosya kapsamında alınan tanık beyanları ve kazanın oluş şekli göz önünde bulundurulduğunda davacı sürücü …’ın trafik güvenliğini tehlikeye atacak biçimde sağlı sollu makaslar atarak davaya konu işbu kazanın meydana gelmesine ağır kusurlu davranışı ile sebebiyet verdiğinin açık olduğunu, 01.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda aracın 2016 yılı rayiç değerinin yalnızca yıllara göre değerlendirme yapılarak aracın kaza meydana geldiğinde kaç kilometrede olduğu hususu göz önünde bulundurulmadan yalnızca aracın rayiç bedellerini gösterir listeler arasından kıyas ve karşılaştırma yapılmak sureti ile 22.000,00-TL olarak hesaplanmasına itiraz ettiklerini, ancak hükme esas alınan 27.11.2018 tarihli rapor ile haklı itirazlarının göz önünde bulundurulmadan yalnızca aracın yaşı göz önünde bulundurularak ve davacı vekilince sunulmuş olan 20.12.2016 tarihli sahibinden.com adlı siteden temin edilmiş olan objektif kriterlere dayanmayan 2. El araç fiyat listesi baz alınarak yapılmış olan fahiş hesaplamanın kabulünün mümkün olmadığını ,bilirkişice aracın rayiç bedeli hususunda hesaplama yapılırken Noterler Birliği Geçmiş Yıllara ait Kasko Değer Listelerinin yanında dosyaya davacı vekilince sunulmuş olan ve objektif kriterlere dayanmayan sahibinden.com ikinci el araç fiyat listesi de göz önünde bulundurulmuş olup aracın kaç kilometrede olduğu dahi belirtilmeden söz konusu listedeki subjektif fiyatlar doğrultusunda değerlendirmede bulunulmuş olması ve bu doğrultuda kurulmuş olan Yerel Mahkeme hükmünün hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan tedavi ulaşım gideri, özel beslenme gideri, araç hasarı, çekici ve park ücreti ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının maluliyeti yönünden ATK 3.İhtisas Kurulundan rapor alınmış 01.02.2018 tarihli raporda davacının 12.07.2016 tarihinde geçirmiş olduğu araç içi trafik kazasında Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil servisi 26.07.2016 tarihli genel adli muayene raporunda; şahsın araç içi trafik kazası sebebiyle getirildiği, frontal bölgesinde hiperemi olduğu, nazal dorsumda minimal dermabrazyon olduğu, sağ pretibial bölgede 3×3 cm lik dermabrazyonunun olduğu, tibia anterior distal bölgede yaklaşık 20 cm hiperemi mevcut olduğu, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Servisi 26.07.2016 tarihli ve 27.07.2016 konsültasyon notlarında; şahsın sol 6-7-8-9. kostalarında lateralde fraktür, bilateral bazallerde stazla uyumlu dansite artımı mevcut olduğu, hemopnömotoraks saptanmadığı, acil göğüs cerrahisi patolojisi olmadığı, gözlem sonu AC grafisinde ek bir komplikasyon saptanmadığı, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi radyoloji servisi 26.07.2016 tarihli tetkiklerde; beyin bt de kemik kırığının olmadığı, kanama olmadığı, torakal vertebralarında fraktür olmadığı, kalça bt tetkikinde fraktür saptanmadığı, batın bt de laserasyon yaralanma izlenmediği, sol 6-10 kosta lateral kesimlerinde deplase fraktürler izlendiği, Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 02.08.2016 tarihli göğüs cerrahisi servis Epikriz Raporunda; nefes darlığı nedeniyle başvurduğu, sol hemotoraks nedeniyle sol lateralden ponksiyon yapıldığı, defibrile hemorajik mayi alındığı, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 23.06.2017 tarih 1259 sayılı raporunda; fizik muayenede; şahsın sırtında 2×1 cm boyutunda tüp sonrası dikiş izinin olduğu, diğer sistemik ve göğüs muayenelerinin normal olduğu, 26.07.2016 tarihli yaralanması neticesinde; vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, 2 (iki) ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, Kurulca 05.01.2018 tarihli muayenesinde; genel durum iyi, solunum rahat, solunum ve kalp sesleri normal, batın rahat olduğu, organomegali ve siyanoz olmadığı, sol koltuk altı arka çizgide yaklaşık 2 cm’lik insizyon izi mevcut olduğu, hafif derecede anksiyete belirtilerinin bulunduğu, maluliyet gerektirecek düzeyde psikatrik arazı olmadığının tespit edildiği, dosyaya ekli grafilerin incelemesinde; 26.07.2016 tarihli toraks BT’sinde sağ AC alt alanda atelektazik alan ve sağ AC üst alanda belirgin amfizematöz görünüm olduğu, solda kot kırıkları, 21.11.2017 tarihli PA AC grafisinde bilateral sinüsler açık, diaframlar muntazam, solda kot kırık sekeli olduğu tespit edildiğine göre; … …’in 12.07.2016 tarihinde geçirmiş olduğu araç içi trafik kazası kazasına bağlı yaralanması 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1,5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir.
Davacı, dava konusu kazaya bağlı olarak tedavi amacıyla hastaneye gidip geldiğini bu amaçla ulaşım gideri yaptığını ve özel olarak beslendiğini (kemik suyu, et, süt ….gibi) belirterek bu yönde maddi tazminat talebinde bulunmuş; mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmadan talebin reddine karar verilmiş ise de red kararı isabetli görülmemiştir.
Bu durumda, mahkemece davacının tedavi ulaşım gideri ve özel beslenme harcamalarına ilişkin olarak doktor bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden davacı vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine ,kaldırma ve gönderme sebebine göre davacı vekilinin sair ,davalı şirket vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.05.2019 Tarih 2017/198 Esas – 2019/373 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre davacı vekilinin sair, davalı … vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi davacıya iadesine,
3-Davalı …AŞ. tarafından peşin olarak yatırılan 99,51- TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde adı geçen davalıya iadesine,
4-Davacı ve davalı …. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin yerel mahkemece yeniden kurulacak hükümde dikkate alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği ve harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.