Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/1527 E. 2022/2453 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1527 – 2022/2453
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1527
KARAR NO : 2022/2453

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2020
NUMARASI : 2018/874 Esas 2020/147 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde;28/09/2018 tarihinde araç sürücüsü …’ın, davacı…’in sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucu davacının ağır yaralandığını, trafik kazası tespit tutanağına göre karşı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının kusurunun olmadığını, dava konusu trafik kazasına karışan karşı aracın ZMMS poliçesinin davalı … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlendiğini, kaza sonrasında 07/11/2018 tarihinde davalıya başvurduklarını, ancak olumlu ya da olumsuz cevap verilmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 900,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100,00-TL bakıcı gideri ve 3.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 4.000,00-TL tazminatın başvuru tarihinden 8 gün sonrasından itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte … Sigorta A.Ş.’den tahsilini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; … idaresindeki aracın,davalı şirket nezdinde ZMMS poliçe ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve 330.000-TL olan poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kaza esnasında emniyet kemeri takılıp takılmadığının araştırılarak, müterafik kusurun varlığının tespiti halinde tazminattan indirim yapılması gerektiğini, araç sürücüsünün alkollü olup olmadığının tespitini, davacıya SGK tarafından rücüya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmasını, geçici iş göremezlik tazminatı ve geçici bakıcı gideri taleplerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, hesaplamanın yeni genel şartlar uyarınca yapılmasını, TRH 2010 yaşam tablosu uygulanmasını, avans faizden değil yasal faizden sorumlu olunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller ışığında; 28/09/2018 tarihinde …’ın sevk ve idaresinde bulunan aracı ile davacı…’in sevk ve idaresinde bulunan aracın Çumra ilçesi, Alibeyhüyüğü mahallesi yolu üzerinde çarpışmaları şeklinde meydana gelen çift taraflı trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı, Hacettepe ATK Başkanlığı’na ait 08/11/2019 tarihli rapor ile, “Özürlülük Ölçütü……..Yönetmelik” hükümleri gereğince davacının 28/09/2018 tarihli trafik kazasına bağlı özür oranına mahal olmadığı, bakıcı ihtiyaç süresinin 15 gün olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 45 güne kadar uzayabileceğinin belirlendiği, hükme esas alınan 18/01/2020 tarihli bilirkişi kurul raporu ile, dava konusu olayın meydana gelmesinde; dava dışı sürücü …’ın % 100 oranında kusurlu olduğunun ve bu suretle davacı lehine, 2.404,68-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 725,46-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 3.130,14-TL tazminat hesaplandığı bildirilmiş olmakla, poliçe limiti kapsamında kalan bu miktar için özellikle ek rapor alınmasını gerektirecek şekilde tebliğ sonrasında taraflarca somut itirazda da bulunulmamış olmakla, raporda yapılan hesaplama hükme esas alınmış olup, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olması nedeniyle sigorta şirketinin poliçe gereğince zarardan sorumlu olduğu, davacı tarafça sigorta şirketine yapılan ön başvurunun 07/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve 15 günlük mehil tanındığı dikkate alındığında, temerrüt tarihinin 23/11/2018 tarihi olduğu ve sigortalı aracın ticari/kamyon olduğunun trafik kazası tutanağından tespiti sonucu, avans faiz yürütülmesi gerektiği kanaatine varılmakla, davacının talep artırım ya da ıslah dilekçesi sunmak üzere talepte de bulunmadığı anlaşıldığından talep edilen tutar üzerinden hüküm kurulması gerektiğinden bahisle, davacı yanın sürekli iş göremezlik tazminatı isteminin reddine, davacı yanın geçici iş göremezlik tazminatı isteminin kabulü ile 900,00-TL’nin 23/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı yanın bakıcı gideri tazminatı isteminin kabulü ile 100,00-TL’nin 23/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının maluliyetinin tespiti hususunda alınan raporda 45 gün geçici iş göremezlik durumunda kaldığı, 15 gün bakıcı gideri tazminatı durumunun ortaya çıktığı ve % 0 maluliyet oranının olduğunun belirtildiğini, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 01.11.2019 tarihli maluliyet raporunun hukuka ve denetime elverişsiz olduğunu belirterek, yerinde ve denetime elverişli rapor alınması için davacının İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kuruluna sevk edilmesine karar verilmesini talep etmişlerse de taleplerinin dikkate alınmadığını, akabinde kusur ve hesap bilirkişilerinden alınan rapora göre karar verildiğini, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Kurumundan alınan eksik incelemeye dayandığını, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Kurumundan rapor gelmeden evvel davalı tarafından doktor gönderilerek davacının durumunun değerlendirildiğini ve davalı tarafından kendilerine davacının maluliyetinin % 8 bulunduğu bildirilerek uzlaşı teklifinde bulunulduğunu, davalı ile yapılan yazışma maillerinin dosyada mevcut olduğunu, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Kurumunun eksik inceleme sonucu vermiş olduğu raporun ve raporda yer verilen tespitlerin gerçeklikten son derece uzak olduğunu, kaza nedeniyle davacının vücudunun solundan; özellikle yüz, kafa, diz, batın ve kol bölgelerinden ağır şekilde yaralandığını, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiğini, burada kendisine birtakım ameliyatlar ve tedaviler uygulanmışsa da hiçbir şekilde eski sağlığına kavuşamadığını, kaza nedeniyle sol ön kolu, sol batın ve dizlerinde kırıklar meydana gelen davacının gün geçtikçe sıkıntılarının artarak devam ettiğini, trafik kazasından kaynaklı psikolojik sorunlarının ise halen devam ettiğini, bu konu ile ilgili herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, ilgili kurul tarafından düzenlenen 01.11.2019 tarihli raporda, davacının vücudunda çoklu kot kırıkları olduğunun belirtildiğini, ancak bu durumun bahsedilen yaralanmalara ilişkin şaşırtıcı bir şekilde, maluliyet raporunun sonuç kısmına “sekel mahiyetinde bir arızası tespit edilmediğinden 28.09.2018 tarihindeki trafik kazasına bağlı maluliyet tayinine mahal olmadığı” şeklinde yansıtıldığını, raporun denetime elverişsiz olduğunu, ya raporun sonuç kısmında maddi hata yapıldığını, ya da eksik inceleme sonucu bu yönde bir kanaate varıldığını, raporda da açıkça yer verildiği üzere 2018 yılında meydana gelen kaza sonrasında çoklu kot kırıkları meydana gelen davacının kolunun ve dizlerinin onarımı için ameliyat ile çeşitli işlemler yapıldığını, ameliyat sonrasında ise birçok tedavi uygulandığını, bahsi geçen tedavi ve müdahaleler uygulansa da uzun vadede etkisiz olduğunu, davacının hayatını gereği gibi devam ettirmesine engel olduğunu, günlük yaşamını olumsuz yönde etkilediğini, kırıklar ve psikolojik sorunlar nedeniyle halen günlük hayatını idame ettirmekte ve olağan işlerini yapmakta zorlanan davacının sıkıntılarına ilişkin raporda herhangi bir ibare yer almadığını, davacının hayatına bu sıkıntılarla devam etmek zorunda kaldığını, hayatının bundan sonraki döneminde bu maluliyetinden dolayı yüksek ihtimalle iş bulamayacağını, çalışacağı işte ise başkasından daha fazla efor sarf etmek zorunda kalacağını, maluliyet oranı hesaplanırken davacının şu anki ve ilerideki durumunun göz ardı edildiğini, bu hatanın davacı bakımından hak kayıplarına neden olacak bir eksik inceleme sonucu meydana geldiğini, davacının maluliyet oranının yukarıda ifade ettikleri hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle belirlenmesini, denetime elverişli rapor hazırlanması için dosyanın ve davacının İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kuruluna sevk edilmesine ilişkin taleplerinin reddinin hak kaybına yol açtığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
HMK’nun 355. maddesi gereğince İstinaf eden davacının sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı yönetimindeki araçla davalıya trafik sigortalı araç arasında meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının yaralanması sebebiyle maluliyeti bulunduğu ileri sürülerek, davalı sigorta şirketinden geçici, sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri talep edilmiştir. Olayda davalıya sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş, davacının kaza sonucu maluliyeti bulunup bulunmadığı hususunda davacının muayenesi de yapıldıktan sonra HÜTF Dahili Tıp Bilimleri Adli Tıp ABD Başkanlığı tarafından düzenlenen 01.11.2019 tarihli raporda, önceki tıbbi belge ve bilgiler de incelendikten sonra sonuç olarak, davacıda meydana gelen çoklu kot kırıkları dikkate alındığında, özürlülük ölçütü…Yönetmelik hükümleri ve ekindeki cetvellere göre bulgular değerlendirildiğinde, yönetmelik kapsamında değerlendirilebilecek sekel mahiyetinde bir arızası tespit edilmediğinden, davaya konu trafik kazasına bağlı özür oranına mahal olmadığı, tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyacı süresinin 15 gün olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 45 güne kadar uzayabileceği belirtilmiştir. Davacı vekili süresi içinde söz konusu rapora karşı itiraz dilekçesi vererek, raporun eksik incelemeye dayandığını, gerçek durumu yansıtmadığını, davacının halen sıkıntılarının devam ettiğini, iyileşemediğini, psikolojik sıkıntıları da bulunduğunu, raporda bunun da değerlendirilmediğini belirterek İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulundan denetime elverişli rapor alınmasını talep etmiş, mahkemece bu hususta gerekçe gösterilmeden 28.02.2020 tarihli duruşmada itirazların reddine karar verilmiş ve bu rapor hükme esas alınarak davacının sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili yargılama aşamasında sunduğu 21.01.2020 tarihli dilekçesinde diğer itirazlarının yanında, davacı için HÜTF tarafından düzenlenen rapor gelmeden önce davalı tarafça doktor gönderilerek davacının durumunun değerlendirildiğini ve daha sonra davalı tarafça kendilerine davacının %8 oranında maluliyeti bulunduğu bildirilerek uzlaşı teklifinde bulunulduğunu belirterek bununla ilgili mail yazışmalarını gösteren iki sayfadan ibaret belge sunmuştur. 29.07.2019 tarihli saat 11:29 da, (davacının ad ve soyadı da belirtilerek… Sulh Teklifi hakkında konulu) davacı vekiline gönderilen mailde maluliyet oranının %6 olduğu belirtilmiş, aynı gün saat:13:49 da yazılan mail içeriğinde davacı vekiline 35.700,00-TL asıl alacak ve ferilerle birlikte toplam 42.098,00-TL teklif sunularak teklifin kabulü halinde yargılama giderlerinin de ekleneceği açıklanmış, 14.11.2019 tarihli saat 14:56 ve 15:30 da gönderilen mailde asıl alacak kısmı 37.750,00-TL ve ferilerde bir miktar daha artırılarak en son 46.759,50-TL tazminat teklifinde bulunulduğu görülmüştür. Davacı hakkında yapılan SED araştırmasında 1982 doğumlu, bekar ve ilkokul mezunu olan davacının babası ile birlikte aynı evde yaşadığı, psikolojik sorunları bulunduğu belirtilmiş, HÜTF hastanesince düzenlenen raporda diğer şikayetleri ile birlikte davacının bipolar bozukluk tanısı olduğu, buna yönelik ilaç kullandığı, kaza sonrası psikolojik sıkıntılarının arttığını ifade ettiği yazılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan tüm tıbbi belgeler, davacının yaralanma durumu, uygulanan tedaviler, SED araştırması, maluliyet tespitine ilişkin rapor ve mail yazışmaları dikkate alındığında, davacı vekilinin HÜTF hastanesince düzenlenen rapora karşı itirazlarını içeren dilekçesinin gerekçesiz şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, mahkemece, yerleşik Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasal mevzuat ve yönetmelik hükümlerine göre davacının davaya konu trafik kazası sonucu yaralanması neticesinde sürekli iş göremezlik durumu olup olmadığı hususunda İstanbul ATK 2. veya 3. İhtisas Kurulundan (ilgili kurulca gerekli görülmesi halinde davacının muayenesi de yapılıp ya da son durum raporlarının temini ile) açıklamalı, denetime elverişli, önceki maluliyet raporunun da irdelenip değerlendirildiği, davacı tarafın itirazlarını da karşılar şekilde bir rapor alınarak sonucuna göre (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da dikkate alınarak) karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre istinaf talebinde bulunan davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.02.2020 tarih,2018/874 Esas-2020/147 Karar sayılı kararının, HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54.40TL maktu istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.