Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2020/150 E. 2022/1381 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/150 – 2022/1381
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/150
KARAR NO : 2022/1381

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2019
NUMARASI : 2017/241 Esas 2019/712 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde,06/09/2010 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki araca … plakalı aracın çarpması neticesinde müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, davadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak herhangi bir cevap verilmediğini, müvekkilinin ağır vasıta şoförü olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL geçici ve sürekli iş göremezlik sebebi ile maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren faizi ile karşı yandan tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde: Davacı tarafın kanunda belirtilen başvuru şartlarını yerine getirmediğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kalıcı maluliyet tazminatı ve maluliyet oranı belirlenirken bilinen ücretin, belirlenebilir ücret yoksa asgari ücretin baz alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece,tarafların kusur durumunu belirler rapor tanzimi için Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan16/02/2018 tarihli raporda davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsünün, gerçekleşen trafik kazasında dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davrandığı ve %100 kusurlu olduğu, davacının ise kusursuz olduğu,… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 15/01/2018 tarihli raporda; davacının rapor tanzim edilen tarihteki yaşına göre % 15,2 oranında maluliyetinin oluştuğu, iyileşme sürecinin 3 ay olduğunun belirtildiği, dava dilekçesinden, kolluğa ve ilgili diğer yerlere yazılan müzekkere cevaplarına göre, davacının kaza tarihine kadar ağır yük vasıtası, tır şoförlüğü yaptığının anlaşıldığı, davacının aylık kazancına ilişkin hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde belge ibraz edilmemiş olsa da, … Sendikası’ na ve Tüm Taşıma İşçileri Sendikasından gelen müzekkere cevaplarına itibar edilerek, kaza tarihi olan 2010 yılında davacının aylık ortalama net ücretinin 1.665,00 TL olduğu kabul edildiği gerekçesiyle davanın KABULÜNE;168.631,38 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının 29/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde, başvuru şartı eksikliği nedeni ile davanın usulden reddedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için, gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve kanunda öngörülen süre dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, müvekkil şirket aleyhine yargılama gideri ile vekâlet ücretine hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini, müvekkile usulüne uygun bir başvuruda bulunulması halinde davacıya gerekli ödemenin yapılacağının açık olduğunu, bu durumun aksine davacının zorunlu başvuru şartının yerine getirmeksizin dava açma yolunu tercih ederek açıkça hukuka aykırı bir tutum sergilediğini, davacının tazminat hesabına esas alınan maluliyet oranının hukuka aykırı olduğunu, hesaplamaya esas alınan … Üniversitesi’nin 15/01/2018 tarihli raporunda davacının maluliyetinin olay tarihindeki yaşına göre %14,1 ve bugünkü yaşına göre %15,2 olarak belirlendiğini, … Üniversitesi’nden alınan raporda hem %14,1 hem de %15,2 belirtilmiş olmasına rağmen bu hata düzeltilmeden dayanaksız ve hatalı bir şekilde yüksek oran üzerinden hüküm kurulmasının kabul edilemeyeceğini, zira davacının maluliyet halinin doğduğu anın kaza anı olduğunu, kaza anındaki yaşına göre bir maluliyet oranı belirlenmesi ve bu oran üzerinden hesaplama yapılıp karar verilmesi gerektiğini, asgari ücretin 2,69 katının esas alınarak hüküm kurulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının maddi zararı hesaplanırken, aylık kazancı olarak SGK kaydındaki ücret değil, kabul edilemez nitelikteki sendika emsal ücret cevaplarının ortalamasının baz alınmasının hakkaniyete ve maddi gerçeğe aykırı olduğunu, her ne kadar …’ın tır şoförü olduğu ileri sürülmüş olsa da, davacının tır şoförü olduğunun sadece iddia olarak kaldığını, aksine davacının kaza gününe ait ifade tutanaklarında “alabalık çiftliğine işe gittiğini” belirttiğini, kaldı ki; davacının 10/05/2017 tarihli Sosyal ve Mali Durum Araştırma Tutanağında ”tır şoförlüğü yaptığını, tırın kendisine ait olduğunu, 1 adet tır, 1 adet traktör ve 1 adet otomobili olduğunu” beyan ettiğini, gerçekte ise davacının üzerinde sadece bir adet motosiklet bulunduğunu, ayrıca dosyaya sunulan ehliyet ve SRC4 belgelerinin o kişinin tır şoförlüğü yaparak geçimini sağladığına delalet edemeyeceğini, davacının aynı zamanda kaza sırasında kask ve koruyucu kıyafet giymediği için müterafik kusurlu olduğunu ve kusur indirimi yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik ödeneğinin teminat kapsamında bulunmadığını, mahkemenin faiz başlangıç tarihine ilişkin tespitinin hatalı olduğunu, yerel mahkeme gerekçeli kararında hükmedilen tazminata temerrüt tarihi olan 29/03/2017 tarihinden itibaren faiz işleyeceğine karar verildiğini, ancak müvekkil şirkete usulüne uygun bir başvuruda bulunmadığından dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde, davalı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilir ve ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılırsa yeniden yargılama yapılması gerektiğinde, sürekli iş göremezlik tazminatı hesabında işlemiş dönemin değişeceğini ve sürekli iş göremezlik tazminatının değişecek olan işlemiş döneme ve asgari ücretlere göre yeniden hesaplanması gerektiğini, ayrıca yeniden yargılama sırasında davacının geçici iş göremezlik süresi ve tazminat miktarının da değişme ihtimali bulunup geçici iş göremezlik süresi ve tazminat miktarı da değişirse fazlaya dair her türlü dava ve talep hakkını da saklı tuttuklarını belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir.
Başvuru koşuluna ilişkin olarak;
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesi 26/04/2016 tarih 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez ya da verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabilir şeklinde belirtilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin uygulamasına göre; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi halinin dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğu kabul edilmektedir. Bu başvurunun yapıldığı; ancak, eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının olduğu durumlarda ise, usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksikliğin her halükarda tamamlanabileceği davanın bu nedenle reddedilemeyeceği belirtilmiştir.
Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvuru koşulunun yerine getirilmediğine yönelik istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Geçici iş göremezlik ödeneğine ilişkin olarak ise;
SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderlerinin neler olduğu, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde düzenlenmiş olup, sorumluluğunun Kanun’da belirtilen giderlerle sınırlı olması, geçici iş görmezlik zararlarından SGK’nın sorumlu olacağına dair Kanun’da düzenlenme bulunmaması, ayrıca 2918 Sayılı Yasanın 92. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının sigorta teminat kapsamı dışında olduğuna ilişkin bir düzenlemenin de yer almaması, ikincil norm olan Genel Şartlar ile Kanun’la belirlenen sorumluluğun daraltılması mümkün olmadığı gibi kanunen sorumluluğu bulunmayan SGK’nın sorumlu olduğuna da karar verilemeyeceğinden, davalı vekilinin geçici iş göremezlik ödeneğinden sorumlu olmadığına ilişkin istinaf sebeplerine de itibar edilememiştir.
Dosyanın incelenmesinde, davacının kaza tarihi itibariyle tır şoförü olarak çalışmakta olduğunu iddia ettiği, mahkemece davacının beyanına itibar edilerek davacının tır şoförü olduğu kabul edilerek hesaplanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin raporun hükme esas alınmak suretiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece getirtilen SGK kayıtlarına göre, davacının, özel şirkette asgari ücret ile çalıştığı belirlenmiş olup, Mahkemece, davacının gerçek geliri tam ve doğru olarak tespit edildikten sonra zarar hesaplaması yapılması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26/05/2021 tarih ve 2021/580 Esas, 2021/1830 Karar sayılı ilamı)
Diğer taraftan, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010”adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında progressif rant formülü kullanılmasında bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte PMF 1931 Yaşam Tablosu tatbik edilmesi isabetsizdir.
Faiz başlangıcına yönelik istinaf sebebine ilişkin olarak ise, 2918 sayılı KTK.nın 99/1. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş veya hiç müracaat edilmemişse sigorta şirketinin temerrüdünden bahsedilemez. Somut olayda, temerrüt tarihi araştırılarak hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme neticesinde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Somut olayda, hükme esas alınan raporun usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla birlikte kaza tarihindeki yaşına göre tespit edilen maluliyet oranına göre değerlendirme yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile rapor tarihindeki maluliyet oranının esas alınması isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; davacının gelir durumu yöntemince tespit edildikten sonra konusunda uzman yeni bir aktüer bilirkişiden denetime elverişli (hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre ve usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi ve faiz başlangıcı da belirlenerek karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden, davacı ve davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 05/11/2019 tarihli 2017/241 Esas 2019/712 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
5-İstinaf eden taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
6-Ankara 30. İcra Dairesinin 2019/16119 esasına yatırılan 263.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup ve iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.